Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/62 E. 2022/429 K. 24.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/62
KARAR NO : 2022/429
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/12/2009
KARAR TARİHİ : 24/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin LPG başta olmak üzere petrol ürünlerinin ithalatı ve bazı bayiler ve satış noktaları vasıtasıyla bu ürünlerin toptan ve perakende olarak pazarlaması işi ile iştigal etmekte olduğunu,07.06.2004 tarihinde davalı şirket ile Akaryakıt Sözleşmesi, 26.05.2004 tarihinde Akaryakıt istasyonları için Ariyet ve Emanet Sözleşmesi ve 07.06.2004 tarihinde Protokol imzalanmış olduğunu, Müvekkili şirket ve davalı şirket arasında 10.12.2004 tarihinde 07.06.2004 tarihinde Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesine Zeyilname imzalanmış olduğunu, Sözleşmenin süresinin 10.12.2004 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile uzatılmış olduğunu, 10.12.2009 tarihinde sona erecek sözleşme süresinden önce haklı bir neden olmaksızın 07.09.2009 tarihi itibari ile davalı şirket tarafından feshedilmiş olduğunu, Davalı bayinin 06.07.2004 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi gereğince her yıl 1000 m3 akaryakıtı ve 1 ton madeni yağı müvekkili şirketten satın alarak İstasyonda satmayı taahhüt etmiş olduğunu,Davalı bayinin müvekkili şirkete taahhüt edilen miktarın altında bir alım söz konusu olduğunda her yıl için satın almadığı her bir ton akaryakıt için $20,her 1 ton madeni yağ için $200 cezai şart ödemeyi taahhüt etmiş olduğunu,Davalı tarafın sözleşmenin yürürlük süresince taahhüt ettiği miktarda akaryakıt ve madeni yağ almadığını, Davalı taraftan Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi kapsamında miktar taahhüdü nedeni ile toplam 22.377 USD cezai şart alacaklarının bulunduğunu, 06.07.2004 tarihli Akaryakıt Sözleşmesinin ihlali nedeni ile davalı şirketten 10.000 USD ve 22.377 USD cezai şart alacaklarının olduğunu toplam 32.377 USD cezai şart alacaklarının tazminini talep ettiklerini, müvekkili şirketin 10.12.2009 tarihine kadar sözleşmenin devam edeceğine olan inancı ile bölgede başka bir istasyonuna yatırım yapma gereği duymadığını, davalı şirketin 2004-2009 döneminde 3124 ton akaryakıt satışı yapmış olduğunu,Toplam 63 aylık dönemde davalı şirketin aylık ortalama akaryakıt satış miktarının 49,587 Ton olduğunu,aynı dönem davalı şirketin 9 ton madeni yağ satışı yapmış olduğunu,aylık ortalama madeni yağ satışının 142,85 kg olduğunu, Davalı tarafın bayilik sözleşmesini haksız ve mesnetsiz feshi sonucu, 10.12.2009 fesih tarihinden itibaren, sözleşmenin normal sona erme tarihine kadar müvekkilinin 148,761 ton akaryakıt satışından, 428,57 kg madeni yağ satışından, elde edilecek kardan mahrum kaldığını, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere; Cezai şart borcundan dolayı şimdilik 32.377 USD alacaklarının ödeme günündeki Merkez Bankası efektif (döviz) satış kuru üzerinden Türk Lirası karşılığının, davalının haklı fesih tarihi olan 07.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek dövize uygulanan en yüksek faiz ile birlikte tahsilini, kar kaybı borcundan dolayı şimdilik 5.000 TL alacaklarının davalının akdi fesih tarihi olan 07.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek Ticari Reeskont Faizi ile birlikte tahsilini,Yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 03/03/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini ; 24.803,12-TL, Cezai şart alacağını 32.377-USD olarak açıklamıştır.
CEVAP :
Davalı … San. Ve Tic.Ltd. Şti. vekili 08.02.2010 tarihli davaya cevap dilekçesinde özetle ; Davacının yetkisiz mahkemede dava açtığını, daha sağlıklı bir yargılama için taraf ve konusu aynı olan Aydın Mahkemesinde görülen dava ile birleşmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle-sözleşme ihlalinden kaynaklanan cezai şart , tonaj ihlalinden kaynaklanan cezai şart ,erken fesihten dolayı kar mahrumiyeti istemine ilişkindir.
Mahkememizce 20/03/2018 tarih 2009/1035 esas 2018/246 karar sayılı kararı ile;
“Davanın davalı … … yönünden REDDİNE,
2-Diğer davalı … Sanayi ve Tic. Ltd Şti yönünden 24.803,12-TL kar kaybı alacağının 07/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
32.377 USD cezai şart alacağının 07/09/2009 tarihinden itibaren USD ye uygulanan en yüksek faiz ile birlikte ödeme günündeki TC. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinde TL ‘ye çevrilerek davalıdan alınıp davacıya verilmesine” dair karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş,
… Bölge Adliye Mahkemesi …Hukuk Dairesi 04/07/2019 tarih 2018/… esas 2019/… karar sayılı ilamında;
“Davacı ile davalı şirket arasında akdedilen 07.06.2004 tarihli Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmenin 31.maddesinde sözleşmenin 1 yıl süreli olduğu, sözleşmenin bitim süresinden 3 ay önce tarafların yazılı bildirimde bulunmamaları halinde kendiliğinden bir yıl yenilenmiş sayılacağı düzenlenmiş, bu sözleşme davalı … … tarafından kefil sıfatıyla imzalanmıştır. ”07.06.2004 tarihinde imzalanan Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesine Zeyilname” başlıklı belgede ise, sözleşme süresinin 10.12.2004 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile uzatıldığı, sözleşmenin değiştirilmeyen maddelerinin aynen kaldığı düzenlenmiş olup iş bu belgede ise davalı … …’in kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı görülmüştür. Bu değişiklikle belirsiz süreli olan sözleşme belirli süreli sözleşmeye dönüştürülmüş, buna göre 07.06.2004 tarihli sözleşmenin 10.12.2004 tarihinden itibaren 5 yılın sonunda yani 10.12.2009 tarihinde sona ermesi kararlaştırılmıştır. Bu durumda davalı kefilin imzası olan sözleşme 1 yıl süreli olduğundan 07.06.2005 tarihi itibariyle davalı kefilin sorumluluğu sona ermiştir.
Nitekim aynı sözleşmeye dayalı olarak davacı tarafından davalılara karşı cari hesap ve vade farkı alacağının tahsili talebiyle açılan davada …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.06.2014 tarihli 2012/… E., 2014/… K. sayılı kararıyla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı … … vekilinin temyizi üzerine ise Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 10.02.2016 tarihli 2015/ … E., 2016/ … K. sayılı kararı ile hükmün davalı … … yararına bozulmasına karar verilmiş, kararın gerekçesi “Taraflar arasında düzenlenen ve davalı … …’in kefalet imzasını taşıyan sözleşme 07.06.2004 tarihlidir. Daha sonra düzenlenen ve süre uzatımını içeren zeyilnamede ise davalı … …’in imzası bulunmamaktadır. Bu durumda asıl sözleşmenin süresinin sona ermesi ile kefilin sorumluluğu biter. Takip konusu edilen borcun davalının kefalet verdiği sürenin sona ermesinden sonra doğduğu anlaşıldığından kefil … … hakkındaki davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru görülmemiştir.” şeklinde olup davacı vekilinin karar düzeltme istemi reddedilmiştir.
Davacı tarafın, davalı kefilin sözleşmenin 24.maddesi uyarınca şirket yöneticisi olarak borçtan sorumlu olduğu ve şirket yetkilisi olarak imza atmış olması nedeniyle sözleşme süresinin uzatıldığından haberdar olduğu yönündeki itirazları da sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği yerinde görülmemiştir.
Öte yandan 07.06.2004-07.06.2005 tarihleri arasındaki ürün alım taahhüdüne aykırılık nedeniyle oluşan cezai şart alacağından davalı kefilin de sorumlu olduğu düşünülebilir ise de, zaten bu tutarın hesaplanmasına davalı kefil vekili itiraz etmiş olup, itirazında da haklıdır. Zira 1.yılın sonunda davalıya eksik alıma ilişkin gönderilen bir ihtara rastlanılmamış, raporda şerh içeren faturadan da söz edilmemiştir. Diğer cezai şart talebi ile kar kaybı talebi ise davalı kefilin kefaletinin sona erdiği dönemden sonrasına ilişkindir.
O halde 07.06.2004 tarihli Akaryakıt Bayilik Sözleşmesine İlişkin Zeyilnamede ve 07.06.2004 tarihli Protokolde kefil sıfatıyla imzası bulunmayan ve 07.06.2004-07.06.2005 tarihleri arası döneme ilişkin haksız cezai şart talebine itirazında haklı olan davalı … …’in dava konusu cezai şart ve kar kaybı alacağından sorumlu olmadığı sonuç ve kanaatine varılmış, ilk derece mahkemesinin bu davalıya yönelik davanın reddi yönünde verdiği kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bununla birlikte, davalı şirket vekili yasal sürede cevap dilekçesi sunmamış olduğundan, yetki ve derdestlik(o tarihte dava şartı olmayan) ilk itirazları yerinde görülmediği gibi, yargılama sırasında ileri sürülmeyen zamanaşımı def’i de haklı görülmemiştir.
Davalı şirket vekilinin esasa yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde ise, iş bu davada verilen karara yönelik olmadığı, davanın konusu olmayan teminat mektubu ve intifa süresine ilişkin olduğu, bu davada hükmedilen cezai şart ve kar kaybı alacağına yönelik hiçbir istinaf sebebi ileri sürülmediği, kamu düzenine ilişkin olup re’sen dikkate alınacak bir husus da bulunmadığı görülmüş, dolayısıyla esasa yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekili ile davalı şirket vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
Davalı vekilinin … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesinin 04/07/2019, 2018/ … esas, 2019/ … karar sayılı ilamına karşı karar düzeltme talebi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş,
Yargıtay … Hukuk Dairesi 07/12/2021 tarih, 2020/… esas ve 2021/… karar sayılı ilamında;
“…Rekabet Kurulu’nun 14/07/2002 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Dikey Anlaşmalara İlişkin Grup Muafiyeti (2002/2) Tebliğinin “Rekabet Etmeme Yükümlülüğü” başlıklı 5/a maddesinde; “Bu Tebliğ ile tanınan muafiyet anlaşmada yer alan, aşağıda belirtilen yükümlülüklere uygulanmaz: a) Alıcıya getirilen belirsiz süreli veya süresi beş yılı aşan rekabet etmeme yükümlülüğü. Rekabet etmeme yükümlülüğünün yukarıda belirtilen süreyi aşacak şekilde zımnen yenilenebileceğinin kararlaştırılması halinde, rekabet etmeme yükümlülüğü belirsiz süreli sayılır” düzenlemesine; yine Rekabet Kurulu’nun Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuz’un 40. maddesinde; “Alıcıya getirilen rekabet etmeme yükümlülüğünün süresi büyük önem taşımaktadır. Süresi beş yıldan uzun olan rekabet etmeme yükümlülüğünün grup muafiyetinden yararlanması bu Kılavuzun 44. paragrafında belirtilen istisna dışında mümkün değildir. Şayet alıcıya getirilen rekabet etmeme yükümlülüğünün süresi belirsiz ise yine grup muafiyeti uygulanamayacaktır. Beş yıllık süreyi aşacak şekilde zımnen yenilenebilen rekabet etmeme yükümlülükleri de grup muafiyeti kapsamında değildir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olaya gelince, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi 07/06/2004 tarihli ve süresi 1 yıldır. Daha sonra 10/12/2004 tarihli zeyilname ile sözleşme süresi bitmeden 10/12/2004 tarihinden itibaren sözleşme 5 yıl süre ile uzatılmıştır.
Yukarıda bahsedilen hükümler birlikte dikkate alındığında taraflar arasındaki ilk sözleşme tarihi 07.06.2004 olup beş yıllık süre 07/06/2009 tarihinde sona ermektedir. Davalı şirket tarafından sözkonusu sözleşme 03/07/2009 tarihli ihtarname ile feshedilmiştir. Sözleşme beş yıllık süreden sonra feshedilmiş olduğundan sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile buna göre değerlendirme yapılması gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı şirketin temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararını bozarak kaldırmış, bozma sonrası dosya mahkememize gelerek 2022/62 Esas numarasını almıştır.
Mahkememizce Bozma ilamına uyulmayarak mahkememiz kararında direnilmiştir.
Dava bayilik sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle-sözleşme ihlalinden kaynaklanan cezai şart , tonaj ihlalinden kaynaklanan cezai şart ,erken fesihten dolayı kar mahrumiyeti istemine ilişkindir.
Davacı … A.Ş ile davalı … San ve Tic Ltd Şti arasında
-26.05.2004 tarihli Akaryakıt İstasyonları İçin Ariyet ve Emanet Sözleşmesi,
-07.06.2004 tarihli Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesi,
-07.06.2004 tarihli Protokol,
-10.12.2004 tarihli Zeyilname akdedildiği
Davalı … … in 10/12/2004 tarihli zeyilname dışındaki sözleşmelerde kefil olarak imza koyduğu,davalının ve kefilin sözleşmeler kapsamında hukuki sonuçlar ile bağlı oldukları anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki 07/06/2004 tarihli sözleşmenin 31.maddesi gereğence sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, ancak daha sonra bağıtlanan 10.12.2004 tarihli Zeyilname de sözleşme süresinin zeyilname tarihinden itibaren 5 yıl olarak uzatıldığı, zeyilname ile gereğince 07/06/2004 tarihli sözleşmenin tüm maddelerinin aynen kalarak kabul edildiği , Zeyilname gereğince taraflar arasındaki sözleşmenin 10.12.2009 tarihinde sona ereceği kararlaştırılmıştır.
Ancak davalı … San ve Tic Ltd Şti sözleşmeyi süresinden önce vekili aracılığıyla haklı bir neden bildirmeksizin 03/07/2009 tarihli ihtarname ile fesih ettiğini bildirmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin Bozma ilamında ; Somut olaya gelince, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi 07/06/2004 tarihli ve süresi 1 yıldır. Daha sonra 10/12/2004 tarihli zeyilname ile sözleşme süresi bitmeden 10/12/2004 tarihinden itibaren sözleşme 5 yıl süre ile uzatılmıştır.
Yukarıda bahsedilen hükümler birlikte dikkate alındığında taraflar arasındaki ilk sözleşme tarihi 07.06.2004 olup beş yıllık süre 07/06/2009 tarihinde sona ermektedir. Davalı şirket tarafından sözkonusu sözleşme 03/07/2009 tarihli ihtarname ile feshedilmiştir. Sözleşme beş yıllık süreden sonra feshedilmiş olduğundan sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü ile buna göre değerlendirme yapılması gerekirken mahkemece yanılgılı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmediğinden davalı şirketin temyiz isteminin kabulü ile kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. “
Şeklinde ifade edilmiş bu kapsamda taraflar arasında düzenlenen zeyilnameyi dikkate almaksızın sözleşme sona erme tarihini 07.06.2009 tarihi olarak belirlemiştir.
Rekabet Kurulu’nun 14/07/2002 tarihli resmi Gazetede yayımlanan Dikey anlaşmalara ilişkin Grup Muafiyeti (2002/2) tebliğinin “ Rekabet Etmeme Yükümlüğü” başlıklı 5/a maddesi ve yine Rekabet Kurulu’nun Dikey Anlaşmalara ilişkin Kılavuzunun 40. Maddesindeki düzenlemelerden bahsetmiş olup ,
Akaryakıt sektöründe uygulanan dikey anlaşmalara ilişkin olarak 4054 sayılı Kanun ve 2002/2 sayılı Tebliğ çerçevesinde Rekabet Kurulu ve Danıştay tarafından alınan çok sayıda karar ile sabit olduğu üzere, bayilik sözleşmeleri ile bu sözleşmelerde yer alan rekabet etmeme yükümlülüğünün süresine etki eden intifa sözleşmeleri ve kira sözleşmelerinin tamamı tek bir dikey anlaşma olarak kabul edilmektedir. Yine söz konusu kararlarda Kurul, bu tür sözleşmelerin varlığında, 18.09.2005 tarihinden önce yapılmış olan ve süresi beş yılı aşan anlaşmaların “azami hadde indirme” ilkesi gereğince 18.09.2010 tarihine kadar; 18.09.2005 tarihinden sonra yapılmış olan anlaşmaların ise yapıldıkları tarihten itibaren en fazla beş yıl süre ile 2002/2 sayılı Tebliğ’de düzenlenen grup muafiyetinden yararlanabileceğine ve bu tarihten sonra muafiyet koşullarının ortadan kalkacağına; bu sürelerin hitamından itibaren intifa hakkı çerçevesinde bayilerin yeniden sözleşme yapmaya zorlanması halinde 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesi çerçevesinde işlem başlatılacağının ilgili taraflara bildirilmesine karar vermiştir.
Rekabet Kurumu, internet sitesindeki 12.03.2009 tarihli duyurusunda, 18.09.2005 öncesinde akdedilmiş olan intifa vb. sözleşmeleri de kapsayan benzeri etkiye sahip tüm hukuksal tasarruflara ilişkin hakların, terkin edilip yeniden 5 yılı aşmayacak şekilde tesis edilmemesi veya kısaltılmaması halinde 18.09.2010’dan sonra 2002/2 sayılı tebliğ kapsamındaki grup muafiyetinden yararlanamayacağını ve 18.09.2005 sonrasında akdedilenlerin ise 5 yılı aşan süreler için muafiyetten yararlanamayacağı hususunu ilan etmiştir. Bu ilan sonrasında da Rekabet Kurulu birçok kararında 2005 öncesinde yapılan intifa ve benzeri etkiye sahip sözleşmelerin terkin edilip yeniden 5 yılı aşmayacak şekilde tesis edilmemesi veya kısaltılmaması halinde 18.09.2010’dan sonra 2002/2 sayılı tebliğ kapsamındaki grup muafiyetinden yararlanamayacağına karar vermiştir.
Bu kapsamda taraflar arasında imzalanan sözleşmeler Rekabet Kurulunun 4054 sayılı kanun ve 2002/2 sayılı tebliğ çerçevesinde ve tebliğ ile belirlenen esaslar doğrultusunda verilen rekabet kurulu kararlarına göre; 18.09.2015 tarihinden önce olduğundan ve dolayısıyla, daha erken sona ermemesi halinde RK kararına göre sona ereceği tarih de 2010 yılı olacağından Yargıtay Bozma ilamı doğrultusunda zeyilname ile uzatılan sürenini sözleşme süresi olarak kabul edilmeyerek feshin sözleşme süresinden sonra yapıldığı yönündeki görüşüne mahkememizce iştirak edilmemiştir.
Oysaki Taraflar arasındaki 10/12/2004 tarihli zeyilname ile sözleşme süresinin zeyilname tarihinden itibaren 5 yıl süre ile uzatılacağı kararlaştırılmış olup buna göre taraflar arasındaki sözleşmenin sona erme tarihi 10.12.2009’dur.
Davalı tarafça 03.07.2009 tarihli gönderilen fesih bildirimi ile sözleşmenin tebliğden itibaren bir ay içerisinde fesih edildiği ihtar edilmiş olup, ihtarnamenin 07.08.2009 tarihinde tebliğ edildiği, bu kapsamda davalı feshinin 07.09.2009 tarihinden itibaren hüküm doğurduğu ,fesihin mahkememizin daha önceki kararında ve dayanak bilirkişi raporunda belirtildiği üzere hiçbir gerekçe gösterilmemiş olması nedeni ile haklı nedene dayanmadığı, davalı tarafın sözleşmeyi süresinden önce haksız olarak feshetmiş olduğu anlaşılmıştır.
Anılan durum karşısında ; Taraflar arasındaki 07/06/2004 tarihli sözleşmenin 31.maddesi gereğence sözleşmenin süresinin 1 yıl olduğu, ancak daha sonra bağıtlanan 10.12.2004 tarihli Zeyilname de sözleşme süresinin zeyilname tarihinden itibaren 5 yıl olarak uzatıldığı, zeyilname gereğince 07/06/2004 tarihli sözleşmenin tüm maddelerinin aynen kalarak kabul edildiği , Zeyilname gereğince taraflar arasındaki sözleşmenin 10.12.2009 tarihinde sona ereceği kararlaştırıldığı, Ancak davalı … San ve Tic Ltd Şti sözleşmeyi süresinden önce vekili aracılığıyla haklı bir neden bildirmeksizin 03/07/2009 tarihli ihtarname ile fesih ettiğini bildirdiği dolayısıyla davalı şirketin bu şekilde sözleşmeyi fesih etmesi haksız olup bu kapsamda Taraflar arasındaki sözleşme belirli süreli yani 5 yıllık süreli olduğundan Tarafların edimlerini 10.12.2009 tarihine kadar devam ettirecek olmaları gerektiği anlaşılmış, Sözleşme davalı tarafça haksız olarak fesih edildiğinden; davacı taleplerinden :
Sözleşme ihlalinden kaynaklanan cezai şart talebine yönelik olarak ; 07.06.2004 tarihli Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesinin 27.1/b .maddesinde açıklanan “İşleticinin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birisine uymaması halinde Şirket; İşleticiden uyulmayan her husus için 10.000 USD cezai şart talep etmeye yetkilidir. ” hükmü gereğince davacının süresinden önce haksız olarak feshi sözleşmeye aykırılık olarak kabul edilmiş ve cezai şart istemi yerinde bulunmuştur
Erken fesihten dolayı kar mahrumiyeti talebine yönelik olarak ; Davacı dava dosyasında 07/09/2009-10/12/2009 tarihleri arasındaki mahrum kaldığı karı da istemiştir.
07.06.2004 tarihli Akaryakıt İstasyonu İşletme Sözleşmesinin 27.1/c maddesinde “İşleticinin bu sözleşmede yer alan hususlardan herhangi birisine uymaması halinde Şirket;zarar ziyan satış kaybından dolayı maruz kaldığı kar kaybını talep etmeye yetkilidir. ” hükmü mevcuttur. Davacı taraf cezai şart alacağı yanında mahrum kaldığı karıda isteyebilecektir. Prof Dr … , SMM … , sektör bilirkişisi … in 25/11/2013 tarihli raporunda davacının 3 aylık kar kaybı 24.803,12-TLlarak hesaplanmıştır.Davacının talebi yerinde bulunmuştur.
Tonaj ihlalinden kaynaklanan cezai şart talebine yönelik olarak ; 07.06.2004 tarihli Protokol’ün 2. Maddesinde “Bayi, …’den işbu protokol tarihinden itibaren her yıl 1.000 (bin) m3/yıl akaryak ıt, … 1 (bir) ton/yıl madeni yağ almayı kabul ve taahhüt etmiştir. Bayi, …’e her eksik ton başına akaryakıtta 20 Dolar/ton, madeni yağda ise 200 Dolar/ton cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.”hükmü mevcuttur. Bu hüküm ile davacının tonaj ihlali nedeniyle ödeyeceği cezai şart hüküm altına alınmıştır.Mahkememizce davacının tonaj ihlali nedeniyle istediği cezai şart talebi yerinde bulunmuş 22.377 USD üzerinden talep kabul edilmiştir.
Davalı kefil … … yönünden; davacı alacağının dayanağı 10.12.2004 tarihli zeyilname olup Yargıtay 19 Hukuk dairesinin 19.02.2016 tarihli kararı ile “Taraflar arasında düzenlenen ve davalı … …’in kefalet imzasını taşıyan sözleşme 07.06.2004 tarihlidir. Daha sonra düzenlenen ve süre uzatımını içeren zeyilnamede ise davalı … …’in imzası bulunmamaktadır.” şeklindeki maddi vakıa tespiti mahkememizi de bağlayacaktır.Bu nedenle kefil … … yönünden davanın reddi gerektiği kanaatine varılarak ve Yargıtay … Hukuk Dairesi 07/12/2021 tarih, 2020/… esas ve 2021/… karar sayılı Bozma ilamına uyulmayarak mahkememizin önceki kararında direnilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin 2019/… esas 2018/… karar sayılı 20/03/2018 tarihli kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davanın davalı … … yönünden REDDİNE,
3-Diğer davalı … Sanayi ve Tic. Ltd Şti yönünden 24.803,12-TL kar kaybı alacağının 07/09/2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
32.377 USD cezai şart alacağının 07/09/2009 tarihinden itibaren USD ye uygulanan en yüksek faiz ile birlikte ödeme günündeki TC. Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinde TL ‘ye çevrilerek davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 5.035,48-TL nispi karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 1.062,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.973,18-TL harcının davalı … Sanayi ve Tic. Ltd Şti’den alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 10.382,96-TL nispi vekalet ücretinin davalı … ve Tic. Ltd Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı … … vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 10.382,96-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … …’e verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 1.077,90-TL ilk gider, 1.200-TL bilirkişi, 441,73-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 2.719,63-TL yargılama giderinin davalı … Petrol ürünleri Plastik Elektronik Sanayi ve Tic. Ltd Şti’den alınarak davacıya verilmesine,
8-HMK. 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı Vekili Av. … ve Davalı … … Vekili Av. …’ın yüzlerine karşı HMK 373/5 maddesi gereğince bozma kararına direnilen Yargıtay … Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi usulen anlatıldı.24/05/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır