Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/489 E. 2022/831 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/489 Esas
KARAR NO : 2022/831

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/06/2018
KARAR TARİHİ : 02/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında iş sözleşmesi ile kararlaştırılan rekabet yasağı bulunduğunu, davalının 21.11.2016 tarihinde başlayan çalışmasının 07.03.2018 tarihinde istifa ile sonlandığı tarihe kadar bilgi teknolojileri direktörü olarak çalıştığını ve aylık net ücretinin 30.000,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 12 ay süre ile rekabet yasağına uyulması gerekirken, istifa sonrası aynı alanda faaliyet gösteren…A.Ş.de çalışmaya başlayarak, rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranışta bulunduğunu, davalının istifa etmek suretiyle iş sözleşmesini sona erdirmesi üzerine rekabet yasağına ilişkin madde hükümlerinin davalıya önce sözlü sonrasında Bakırköy 16. Noterliği 16.03.2018 tarihli ihtarnamesi ile hatırlatılarak cezai şart tutarını ödemesinin istenildiğini, taraflar arasında hukuken geçerli rekabet yasağı sözleşmesi bulunurken bu sözleşmeye aykırı davranarak, müvekkilinin en güçlü rakiplerinden biri olan dava dışı şirkette teknolojiden sorumlu Grup Başkanı olarak işe başlamasıyla müvekkilinin zarara uğradığını, davalının rakip bir şirkette yürüttüğü çalışmanın sözleşme ve TTK’nın rekabet yasağına ilişkin hükümlerine aykırı olduğunu, yapılan eylemlerle “İş Sözleşmesinin Personel Sorumlulukları“ başlıklı 9. maddesinin e ve f bentleri uyarınca cezai şartın ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, şimdilik 5.000,00 TL cezai şart alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle;müvekkilinin 8 yıldır aktif olarak e-ticaret sektöründe çalıştığını ve başta davacı şirket olmak üzere e-ticaret sektöründeki pek çok şirkete danışmanlık hizmeti verdiğini, faaliyet alanı, bölge ve işyeri sınırlamalarının kariyerini belirli bir alana odaklamış müvekkilinin, ekonomik geleceğini üzerinde olumsuz etkileri olacağını, müvekkilinin uzmanlığını ifa etmesini imkansız hale getirerek mesleki geleceğini engelleyeceğini, müvekkilinin uzun emeklerle kazandığı kariyerinin rekabet yasağı adı altında tamamen engellediğini, sözleşmede sayılan coğrafi alan dışında kalan bölgelerde e-ticaretin holding ve iştirakler dışında faaliyet gösteren herhangi bir firma bulunmadığını, müvekkilinin özgürlüğünü bu derece kısıtlanmasının hukuk tarafından da korunamayacağını, sözleşme hükmünün çalışma hürriyetinin açık bir ihlali niteliğinde olduğunu, rekabet yasağının ihlali değerlendirilirken çalışılan firmaların rakip durumda olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, davacının faaliyet alanının daha çok erkek tüketicilerin ilgisine yönelik ve özellikle elektronik ürün satışının ön planda olduğu e ticaret alanı içerdiğini, dava dışı … satış alanının “kadın giyim ve sektörüne” yönelik olduğunu, davacı işveren ile dava dışı…’nun aynı tüketici kesimine hitap etmemesi nedeniyle, erişilen bilginin davacı aleyhine kullanamayacağını gösterdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
21.09.2021 tarihli bilirkişi … ve…’in raporu özetle; Davalının iş sözleşmesinde belirtilen rekabet yasağı hükümlerinin, süre açısından 2 seneyi geçmediğini, bu açıdan yasaya uygun olduğunu, Coğrafi bölge açısından özel bölgeler belirtilmekle beraber, Türkiye’de ve davalının ikametgahı yakınındaki bölgelerde çalışma imkanını elinden aldığını, sözleşme harici coğrafi yörelerde davacının iş yapma imkanının kısıtlı olduğunu, yasaklanan (e-ticaret) kavramı çok geniş bir kullanım alanına sahip olduğundan davalının çalışabilme ve mesleğini yapabilme imkanının çok kısıtlandığını, bu nedenle ekonomik geleceğinin tehlikeye düşebileceği sonucuna varıldığını, cezai şart hükümleri incelendiğinde ise davacının “ net yıllık gelirinin ( tüm ücret sayılan hak ve menfaatler dahil) brüt tutarının cezai şart olarak belirtildiğini, davacının mukabil edim olarak aylık net ücretin %50’sini üstlendiğini dolayısıyla edimler arasında orantısızlık bulunduğunu görüş ve beyan etmişlerdir.
21.09.2021 tarihli bilirkişi … ve …’in raporu özetle; Taraflar arasında yazılmış bulunan 21.11.2016 tarihli “İş Sözleşmesi“ ve ekindeki belgedeki rekabet yasağı hükümlerinin 2 yılı geçmemesi nedeniyle yasaya uygun olduğunu ancak davalının, coğrafi bölge açısından öne sürülen nedenlerle ve e-ticaretin sınırlı yapılması nedeni ile çalışma ve iş yapabilme imkanının elinden alındığını, mühendislik mesleğini yapabilme imkanının kısıtlandığı ekonomik özgürlüğünün elinden alındığı düşünülmekle birlikte nihai takdirin Mahkememizde olduğu, davalı …’nın daha önce…A.Ş. (…) da çalıştığı tekrar o firmaya geri döndüğünü gizlemediği, e-ticaret ile ilgili çalışan firmaların değişik kesime hitap ettiği ve kendi çalıştığı görev alanlarının farklı olduğu göz önüne alındığında teknoloji transferi ya da bilgi kaçırma gibi bir çabanın olmadığını, iş tatminsizliği ve ekonomik gelişmişlik arayışı içerisinde olduğu anlaşılıyor olsa da nihai takdirin Mahkememizde olduğunu, davalının imzaladığı taahhütnameye göre işinden istifaen zamanından önce ayrılmış olmasının cezai müeyyide uygulanmasına neden olacak bir ihlalde gerektireceği, ilk maaşı ile birlikte kendisine ödenen 80.000,00-TL’nin geri ödemesi gerektiği sonucuna varılmakla beraber, cezai tutarın azaltılması veya uygulanması yönünde esas karar verme yetkisinin mahkemede olduğunu görüş ve beyan etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra işçinin rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı olarak TBK’nın 446. maddesi uyarınca ceza koşulu alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasında akdedilen Hizmet Akdi 21/11/2016 tarihli olup, somut olayda 6098 sayılı TBK hükümleri uygulama alanı bulacaktır. 6098 sayılı TBK’nın 445. maddesi “(1)Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz.(2)Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” hükmünü haiz olup, anılan madde hükmü ile 6098 sayılı Kanun 818 sayılı Kanun’dan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur. Ayrıca aynı Kanun’un 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.Bu durumda TBK 444/2 hükmü uyarınca öncelikle, rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olup olmadığının veya aşırı nitelikte olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.(Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 10.04.2019 tarihli 2018/1393 E., 2019/2838 K.)
Somut olaya döndüğümüzde, rekabet sözleşmesinde rekabet yasağı süresinin 12 ay ve rekabet mahalli olarak Marmara, Akdeniz, Ege ve İç Anadolu Bölgesi’nin belirlendiği, bu surette rekabet yasağı sözleşmesinin içerdiği coğrafi koşul aşırı nitelikte ise de davalının davacı iş yerinden ayrıldıktan sonra 1 yıl dolmadan davacının faaliyet gösterdiği alanda ve aynı il sınırları içerisinde başka bir işletmede işe girmesi karşısında, rekabet yasağının aynı il sınırları içinde geçerli olduğunun kabulü ve coğrafi sınırın aynı il ile sınırlandırılması neticesinde, TBK’nın 445/2. maddesindeki hüküm ve koşullar bakımından rekabet yasağı hükmünün geçerli olduğu ve davalı tarafından rekabet yasağının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan yukarıda da açıklandığı üzere ayrılan işçinin söz konusu gizli bilgileri kullanmış olması veya kullanılan gizli bilgilerin fiilen önceki işverene zarar vermesi şart olmayıp, böyle bir ihtimalin varlığı yeterlidir. O nedenle somut olayda davalının davacı şirkette bilgi teknolojileri direktörü olarak çalışırken istifa ile ayrılıp, aynı faaliyet alanında başka bir şirkette çalışmaya başladığı gözetildiğinde, bu tehlikenin var olduğunun ve haksız rekabet yasağının ihlal edildiğinin kabulü gerekmiştir.
Sözleşmede cezai şart davalının son bir yılda elde ettiği brüt ücret tutarı (12×32.820,40 TL) olarak kararlaştırılmış olup, iş bu dava kısmi alacak davası olarak açılmış ve 5.000-TL cezai şart talep edilmiş olmakla, TBK 182.md uyarınca talep edilen 5.000-TL tutar dikkate alındığında tenkisi gerektirir durum olmadığından, davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, 5.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 341,55-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 85,39-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 256,16-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 121,29-TL ilk gider, 3.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 428,40-TL posta gideri olmak üzere toplam 3.549,69-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul BAM ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere İstinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 02/11/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)