Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/382 Esas
KARAR NO : 2022/992
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2022
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davalı firma aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini fakat borçlu şirket tarafından takibe itiraz edildiğini ve takip durduğunu, müvekkili şirketin sakatat işleri ile uğraşan bir şirket olduğunu, bu sektörde ihtiyacı olan işkembe makinesi için davalı şirket ile anlaştığını ve 23/10/2020 tarihinde 40.000 TL,14/12/2020 tarihinde 10.000 TL,23/12/2020 tarihinde 10.000 TL ve 31/12/2020 tarihinde 5.000 TL olmak üzere toplam 65.000 TL’yi dekont açıklamalarında da anlaşılacağı üzere işkembe makinası avans ödemesi olarak davalı şirketin banka hesabına geçtiğini, davalı şirket ile yapılan görüşmeler de müvekkili şirketin yetkililerinin hep oyalanmış, anlaşılan makinelerin bir türlü teslim olmadığını, davalı tarafa yapılan ödemelerin banka hesabı aracılığı ile olduğunu, halihazırda müvekkili şirkete herhangi bir mal teslim edilmediğini, avans olarak ödenen paranın da iade edilmediğini, davalı tarafın itirazının kötü niyetli ve haksız olduğunu, takibe konu alacağa itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, müvekkili firmanın alacağının likid ve muaccel bir alacak olduğunu, dolayısıyla davalı firmanın itirazının iptaline, ayrıca asıl alacağın %20′ dan az olmamak kaydı ile yine davalı firmanın inkar tazminatı ile tazyikini talep ve dava ettiği görülmüştür.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlgili yerlere müzekkere yazılmış, cevabi yazılar dosya arasına alınmıştır.
GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı tarafça davalı firma aleyhine … İcra Müdürlüğünün 2022/… Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği fakat borçlu şirket tarafından takibe itiraz edildiği ve takibin durduğu ve iş bu davanın ikame edildiği davacı şirketin sakatat işleri ile uğraşan bir şirket olduğu, işkembe makinesi için davalı şirket ile anlaştığı ve 23/10/2020 tarihinde 40.000 TL,14/12/2020 tarihinde 10.000 TL,23/12/2020 tarihinde 10.000 TL ve 31/12/2020 tarihinde 5.000 TL olmak üzere toplam 65.000 TL’yi dekont açıklamalarında da anlaşılacağı üzere işkembe makinası avans ödemesi olarak davalı şirketin banka hesabına geçtiği tespit edilmiş olup, bu hususta ihtilaf bulunmamaktadır.
İhtilafın yaşandığı husus; davalı yanın temerrüde düşüp düşmediğine ilişkin olup, yapılan incelemede taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesinin bulunduğuna dair bir iddia olmadığı gibi buna dair bir sözleşmenin sunulmadığı hatta dilekçelerde delil kısmında da bahsi geçmediği, davacı taraf her ne kadar davalının satışa konu malı teslim etmediğini iddia etse de; taraflar arasında yazılı bir sözleşme olmadığı gibi taraflar arasında teslime ilişkin bir vade de belirlenmediği ve yine davacı tarafça avans ödemesi yapıldığı ancak satış bedelinin tamamının ifa edilmediği, davalının malın teslimi konusunda temerrüde de düşürülmediği anlaşılmıştır.
TBK madde 125’e göre de;
Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını vegecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir.
Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.”
Davacının, davalı şirketi temerrüde düşürmeden ve önel verilmeden sözleşmeyi fesih veya sözleşmeden dönerek avans iadesi talebinde bulunma hakkı yukarıda belirtilen kanun hükmü gereği mevcut değildir.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 20.12.1993 tarih ve 1992/5875 E. – 1993/8741 K. Sayılı ilamda da açıkça belirtildiği üzere;
“B.K.nun 107/3. Maddesi derhal fesih ile ilgili olup, 106. Maddenin ayrık hükmü niteliğindedir. Borçlunun direnimi ise 101. Maddede düzenlenmiştir. Dava konusu olayda borcun yerine getirileceği gün kesin olarak belirlenmiş sayılamaz. Bu durumda direnim için ihtar zorunludur.
Borçlar Yasasının 107. maddesi, aynı yasanın 106. maddesinde düzenlenen karşılıklı borçları içeren sözleşmelerde, borçlunun direnimi halinde alacaklıya tanınmış seçimlik hakkını önel verilmeksizin derhal kullanmasına ilişkindir. Karşılıklı sözleşmelere özgü 106. maddede kabul edilen, “aynen yerine getirme ve gecikmeden doğan zarar” ya da borcun yerine getirilmesinden vazgeçip onun yerine ödence isteme yahut “sözleşmeden dönme” hakkının kullanılması için borçlunun direnime düşmüş olması yeterli değildir. Kural olarak, bunun yanında ayrıca borçluya borcun yerine getirilmesi için uygun bir önel verilmiş olması da gerekmektedir. Kural olarak borçlunun direnimi için, borcun muaccel olması yeterli değildir. Borcun muaccel olmasına karşın sözleşmede borcun yerine getirileceği gün belli değilse ayrıca alacaklının ihtarı gerekir. “
Tüm bu hususlar nazara alındığında, davacının ödemiş olduğu avans ödemesinin iadesi için bu aşamada koşullar oluşmamış, anılan sebeplerle davanın reddine karar verilmiş, davacının takipte kötüniyetli olmaması sebebiyle davalı yanın kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Davalı yanın kötü niyet tazminat talebinin reddine,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki tarifeye göre belirlenen 10.400 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 720,22 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 639,52 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
6-Arta kalan gider ve delil avansının kararın kesinleşmesi ile yatıran tarafa iadesine,
7-Zorunlu arabuluculuk ücreti olarak 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/12/2022
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır
*Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*