Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/328 E. 2023/529 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/337 Esas
KARAR NO:2023/531

DAVA:Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ:05/05/2022
KARAR TARİHİ:25/05/2023

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Davacı …’ın davalı şirkette azlık pay sahibi olduğunu,
05.04.2022 Tarihli 2021 yılı Şirket Genel Kurulunda alınan tüm kararların, Davacı …’ın, şirketin toplam sermayesine karşılık gelen 3.300.000 adet pay içindeki 66.668,67 adet olumsuz oyuna karşılık, 3.233.331,33 adet olumlu oyla karara bağlandığını, Davacı … ın hazirun cetveline çekince koyduğunu ve rüçhan hakkını engelleyen sermaye artırımı kararına karşı haklarını saklı tuttuğunu beyan edip, dava konusu genel kurul kararları için muhalefet şerhini usulüne uygun şekilde her alınan karardan sonra ayrı ayrı dile getirdiğini ve ayrı ayrı tutanağa geçirerek muhalefetini bildirmek suretiyle imzaladığını
Davalı şirketin hakim ortağının … Holding AŞ olduğunu, davalı şirkette pay sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı ve Başkan Yardımcısı sıfatı taşıyan … ile … ın, emredici yasa hükümlerine aykırı şekilde hakimiyetlerini kötüye kullanarak butlan ile sakat şekilde, sermaye artırımı yaptığını, şirketin toplam sermayesini bir anda 33.000.000,00-TLye çıkardıklarını, yeni payları kontrollerinde bulunan … Holding AŞ’ye geçirdiklerini, davacının rüçhan hakkını kullanmasına izin vermediklerini, 03/04/2019 tarihinde yapılan 2018 yılına ait genel kurul toplantısında alınan kararların butlan ile hükümsüz olduğunu belirterek;
a- Yönetim Kurulu tarafından 03/04/2019 tarihli genel kurula sunulan yönetim kurulu faaliyet raporunun TTK m.397/6 hükmü uyarınca düzenlenmemiş sayılarak 3 no lu yönetim kurulu faaliyet raporunun geçersizliğinin (hükümsüzlüğüne) tespiti
b-Genel kurulda alınan 4 no.lu (2018 yılı faaliyet dönemine ilişkin fınansal tabloların tasdiki) ile davacının bilgi alma hakkı kapsamındaki taleplerinin reddine ilişkin kararın TTK m 447/1-b; TTK m 397/6 ncı maddeler uyarınca butlanına (hükümsüzlüğüne) karar verilmesini
c-Genel kurulda alınan 5 no.lu (Yönetim Kurulu ibra) kararın TTK m 397/6 ncı madde delaletiyle butlanına (hükümsüzlüğüne) karar verilmesini
vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin Davalı Şirkete yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Dava dilekçesinin HMK md. 119/b, f v.d. hükümlerine uygun olmadığını, davanın usule uygun açılmadığını, davalı müvekkili şirketin 2018, 2019 ve 2021 faaliyet dönemine ilişkin Genel Kurul kararlarından bir kısmının butlanı, 2021 faaliyet dönemine ait dava konusu edilen kararlar bakımından butlan, olmazsa iptal, bu talep de kabul görmezse özel denetçi tayini şeklinde kendi içinde çelişik talepler sıralandığını, her bir ayrı genel kurul ve taleple açılan davanın usule uymadığını davanın usulen reddi gerektiğini
Bu davanın, bir hakkın kullanılması gibi görünse de, esasında pay sahipliği haklarının suistimali yoluyla hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini, isnatların haksız, yersiz ve dayanaksız olduğunu
Genel Kurullarda sunulan Yönetim Kurulu Raporlarının TTK md. 514 vd hükümlere uygun olduğunu, Yönetim Kurulu Raporları ile ilgili Genel Kurullarda alınmış bir karar olmadığını, 2018, 2019 ve 2021 faaliyet dönemine ilişkin Genel Kurullarda okunan Yönetim Kurulu faaliyet raporları ile ilgili toplantı sırasında davacının itiraz etmediğini,Genel Kurullarda gündem maddesi görüşülürken davacının söz alarak muhalefet değil esasen eleştiri niteliğinde ortaya getirdiği ve yönelttiği sualler etraflıca açıklandıktan, yanıtlandıktan, bilgilendirme yapıldıktan sonra oylama yapılıp, karar alındıktan sonra davacının Toplantı Başkanlığına önceden ve peşinen hazırladığı muhalefetini içeren dilekçeyi verdiğini,muhalefetin tutanağa ek yapıldığını,
Davacının bu davada ortaya getirdiği aynı iddialarla davalı müvekkili şirketin Yönetim Kurulu Üyeleri aleyhinde 2015, 2016, 2017, 2018 ve 2019 yılı faaliyet dönemlerindeki iş ve işlemleri bakımından sorumluluk davası açmış doğrudan ve dolaylı zarara uğratıldığını iddia etmiş olduğunu, Bu dava …. Asliye Ticaret Mahkemesinde … sayıyla görülmüş ve yapılan yargılama neticesinde Mahkemece davanın reddedildiğini, bilgi alma hakkının iptale sebebiyet vermesi için ise, söz konusu kararın alınmasında bilgi alma hakkının ihlal edildiğinin ortaya konulması ve bu ihlal olmasaydı ilgili kararın alınmayacağının (illiyet bağı – etki kuralı) davacı tarafından ispatlanması gerektiğini ,davalı müvekkili … Lojistik’in sermayesi 4.000.000,00TL iken 30.09.2017 tarihli bilançosuna göre öz kaynaklarının 5.125.000,00TL sermaye avansı dahil 8.283.592,00TL ekside olduğunu, bunun öncesinde bile şirketin sermaye artışı yapması gerektiği davacı tarafından da bilindiğini, 30.09.2014 tarihli bilançosuna göre de esasen şirketin özkaynakları negatif olduğunu,
05.09.2016 tarihinde yapılan olağanüstü Genel Kurulda, davacının da sermaye artırımının gerekliliğini kabul ettiğini, ancak rüçhan hakkı kullandırılması hususuna muhalif kaldığını, Genel Kurulda sermaye artırımı kararı alınmış ise de Ticaret Sicili tarafından “özvarlık eksi bakiyede teknik iflastan çıkabilmesi için sermayenin en az 14.704.250TL olması gerekir” gerekçesiyle bu kararın tescil edilmediğini, davacının 05.09.2016 tarihinde yapılan olağanüstü Genel Kurulda alınan sermaye artırımı için iptal davası da açmadığını,
Davacı … ın 14.07.2020 tarihli Genel Kurulda yapılan sermaye artırımı akabinde usulü dairesinde rüçhan hakkını kullanmaya davet edildiğini, bildirilen sürede rüçhan hakkını kullanmadığını, yasal bir zorunluluk olmadığı halde … 41. Noterliğinden keşide edilen 08.09.2020 tarihli … y. sayılı ihtarname ile kendisine ek süre tanındığını, neticede rüçhan hakkını kullanmadığını ,
05.04.2022 tarihinde yapılan Genel Kurulda davacının hiçbir gerekçe / neden ortaya koymadan Özel Denetçi atanmasını talep ettiğini yapılan oylama neticesinde bu talebinin reddedildiğini, belirterek ;
Haksız yersiz ve dayanaksız iddialarla usul ve esasa aykırı surette açılmış olan davanın reddine, yargılama masrafı ve takdir edilecek avukat ücretinin dahi davacı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava ; TTK 447 md gereğince Anonim Şirket Genel Kurul kararlarının butlanına (hükümsüzlüğüne) karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından İstanbul 15 ATM nin … esas sayılı dosyasında dava açılmış olup, bu dava dosyasında oluşturulan 10/05/2022 tarihli tensip kararı ile davacı talebi tefrik edilerek 2022/337 esasa kaydedilmiş, yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce yapılan 08/09/2022 tarihli ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık ; 03/04/2019 tarihinde yapılan davalı şirketin 2018 yılına ait genel kurul toplantısında alınan 3 numaralı yönetim kurulu faaliyet raporu 4 numaralı finansal tabloların tasdiki onaylanması ile davacının bilgi alma hakkı kapsamındaki taleplerinin reddine ilişkin kararın TTK 397/6 ile konsolide finansal tabloların sunulmamış olması nedeniyle TTK 514, TTK 515 ve TMS 27 md gereğince TTK 447 md ile butlanına (hükümsüzlüğüne) 5 numaralı yönetim kurulu üyelerinin ibrası, kararlarının TTK 397/6 delaletiyle TTK 447 gereğince butlanına (Hükümsüzlüğüne)karar verilmesi istemi konusunda olduğu tespit edilmiştir.
Taraflarca bildirilen deliller ;10.12.2014 tarihli Genel Kurul Tutanağı ,Hazırun Listeleri,Genel Kurul Tutanakları ve Hazır Bulunanlar Listeleri (2013-2022), …. Asliye Ticaret Mahkemesi … sayılı dosyası, Rüçhan hakkına davete ilişkin davet mektubu, ilan ve ihtarname,30.03.2016 tarihli Genel Kurul Tutanağı, Faaliyet raporları, 27.05.2021 tarihli Genel Kurul Tutanağı , …. Asliye Ticaret Mahkemesi …, 24.05.2018 , İstanbul Bölge Adliye 43.Hukuk Dairesi 2020/136 E 2020/441 K, 17.12.2020 , …. Asliye Ticaret Mahkemesi …, 20.12.2018 , İstanbul Bölge Adliye 43.Hukuk Dairesi 2020/485 E 2020/481 K, 24.12.2020 , İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden davalı şirkete ait ticaret sicil kayıtları, dosya içine alınmıştır.
Mahkememizce tespit edilen uyuşmazlık kapsamında butlan/hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığı, dava dilekçesindeki iddialar ve cevap dilekçesindeki savunmalar çerçevesinde değerlendirilmesi bakımından YMM bilirkişi … finans bilirkişisi Dr … ve akademisyen bilirkişi … …’un düzenlediği 20/02/2023 tarihli bilirkişi raporu alınmış, alınan rapor denetlemeye elverişli bulunmuş ve hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Davalı … AŞ nin alınan ticaret sicil kayıtlarına, pay defteri , hazirun cetveline göre; toplam 4.000.000 TL ye isabet eden 400.000 adet hisse bulunan şirkette toplantıya ;
… Holding A.Ş;199.994,00 adet pay karşılığı1.999.940,00 TL(50,00%)temsilen
… Inş. Paz. San. Ve Tic.A.Ş 2,00 adet pay karşılığı 20,00 TL (0,00%)temsilen
…; 66.666,66 adet pay karşılığı 666.666,60TL (16.67%)temsilen
…;66.668,67 adet pay karşılığı 666.686,70 TL (16,67%)temsilen
…; 66.668,67 adet pay karşılığı 666.686,70TL (16,67%)asaleten
katıldıkları, TTK 418 maddesi gereğince tüm hissedarların katılımı ile toplantı nisabının sağlandığı tespit edilmiştir.
6102 sayılı TTK nun 445 maddesi İptal sebepleri başlığı altında;446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
TTK nun 446 maddesi İptal davası açabilecek kişiler başlığı altında;
a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.
TTK nun 447 maddesi genel kurul kararlarının butlanı başlığı altında;
Genel kurulun, özellikle; pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran veya anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararların kararları batıldır.hükmü mevcuttur,
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı incelendiğinde; 512277 ticaret sicil numarası ile kayıtlı olup, ünvanının … AŞ, şirket merkezinin … yolu, Sarıyer/İstanbul olduğu, davalı şirket merkezinin mahkememiz yargı alanı içinde bulunduğu, mahkememizin TTK 445 maddesi gereğince yetkili ve görevli olduğu anlaşılmıştır.
TTK 447 md gereğince genel kurul kararlarının butlanının ileri sürülmesi, menfaati bulunan herkes tarafından herhangi bir süreye bağlı olunmadan itiraz yahut bağımsız bir dava şeklinde ileri sürülebilecektir. Davacı … ın davalı şirkette % 16,67 pay sahibi olduğu, toplantıya asaleten katılarak, muhalefet şerhini tutanağa geçirip olumsuz oy kullandığı, … ın böylece TTK 447 ve 446 maddesi gereğince davacı sıfatı bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı …; davalı şirketin 03/04/2019 tarihinde yapılan 2018 yılına ait genel kurul toplantısında alınan 3-4-5 numaralı kararlarının TTK 397/6 delaletiyle TTK 447 md gereğince butlanına (hükümsüzlüğüne)karar verilmesini istemiştir.
3. Numaralı gündem maddesi; Yönetim Kurulu tarafından 03.04.2019 tarihli genel kurula sunulan yönetim kurulu faaliyet raporunun TTK m 397/6 hükmü uyarınca düzenlenmemiş sayılarak geçersizliğine (hükümsüzlüğüne) karar verilmesi istemi;
TTK 397 ve 398 maddeleri anonim şirketlerde denetim ve denetim sürecinin kapsamını belirlediği, bu kapsamda 26.03.2018 tarih ve 2018/11597 sayılı karar ile Bağımsız Denetime Tabi Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar gereğince; Davalı şirketin 2018/11597 belirtilen kararname kriterlerine göre 2019 yılı faaliyet döneminde bağımsız denetime tabi olmadığı, bağımsız denetime tabi olmadığından bu konuda rapor alınması gerekmediği, 3 numaralı gündem kararının bu nedenle butlan ile sakat olmadığı, talebin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
4. Numaralı gündem maddesi; (2018 yılı faaliyet dönemine ilişkin finansal tabloların tasdiki) ile davacının bilgi alma hakkı kapsamındaki taleplerinin reddine ilişkin kararın TTK m.447/1-b ve TTK m.397/6 ncı maddeler uyarınca butlanına (hükümsüzlüğüne) karar verilmesi istenmiştir.
Davalı şirketin 2017 – 2018 yılı bilançoları incelendiğinde işletme sermayesi ihtiyacının 2018 yılında bir öncek yıla göre azaldığı,Davalı şirketin ödenmiş sermayesini 2017 yılından itibaren tükettiği,2017-2018 dönemindeki yıllık bilançosu TTK.m.376/3’de düzenlenen borca batıklığa işaret ettiği halde aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden bilanço çıkarılması ve bunun da borca batıklık göstermesi halinde, TTK.m.375/l/g, TIK.m.376/3 ve İİK.m. 179 gereğince Mahkemeye borca batıklık bildirimi yapılması ve şirketin iflasının istenmesi gerektiği halde yönetim kurulu davalı şirketin sermaye atırımı kararını ancak 2019 yılında almasına rağmen 2020 ve 2021 yılları için borca batık durumdan kurtulmasına rağmen sermayenin %95 kaybettiği, dosyaya mübrez eldeki verilerin değerlendirilmesinden kararın mali açıdan batıl olmadığı görülmüştür.
Bilançonun, işletmenin bilanço günündeki durumuna güvenle bakış imkanı sağlaması gerekir. Bu bağlamda dürüst resim ilkesinin kamuyu aydınlatma standartlarının nitelik ve niceliği açısından geliştirilmesi, işletmenin hesaplarının dığru olması ve gerçeği dürüst bir biçimde yansıtması bir diğer ifadeyle tam bir ayna görevi görmesi gerekir. Dürüst resim ilkesi uyarınca, şirketin tüm fınansal tablo ve raporlarının gerçeği dürüst bir tarzda yansıtması, birbirleriyle uyumlu olması, birbirlerini tamamlaması esastır. Bu noktada doğruluk ilkesi ile ifade edilmek istenen tüm kalemlerin maddi açıdan ve mutlak şekilde doğru olması değil, işletmenin hesaplarının doğru olması ve gerçeği dürüstçe yansıtmasıdır. Ayrıca belirtilmelidir ki dürüst resim ilkesi yalnıza denetime tabi anonim şirketler açısından değil, tip yahut mevzuat açısından herhangi bir ayrım yapılmaksızın tüm anonim şirketler açısından emredici bir ilkedir. Bu bağlamda TTK m. 515 hükmünün anonim şirketlerin TTK m. 397 çerçevesinde denetlenmesiyle sınırlı olmaksızın değerlendirilmesi gerekir,
Genel Kurulda alınan 4 numaralı gündem kararı (2018 yılı faaliyet dönemine ilişkin (finansal tabloların tasdiki) açısından; davacının pay sahibi olmasından hareketle butlan talebini ileri sürebilmesinin mümkün olduğu, bu noktada davalı şirketin bağımsız denetime tabi tutulma yükümlülüğünün dürüst resim ilkesi çerçevesinde söz konusu olmadığı, ancak işbu raporun mali değerlendirmeleri kapsamında alınan genel kurulda alınan kararın aykırılık teşkil etmemesi gerekçeleriyle batıl olmadığı talebin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
5. Numaralı gündem maddesi; Yönetim Kurulunun ibrasına ilişkin 5 numaralı gündem kararının TTK m 397/6 ncı madde delaletiyle butlanına karar verilmesi istemi açısından;
TTK’nun 397/6 ncı maddesi: (Ek: 28/3/2013-6455/80 md.) Beşinci fıkra kapsamında denetime tabi olduğu hâlde söz konusu denetimi yaptırmayanların finansal tabloları ve yönetim kurulu yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş hükmündedir.
Davalı şirketin 2018/11597 sayılı kararname kriterlerine göre 2019 yılı faaliyet döneminde bağımsız denetime tabi şirketlerden olmadığı, bu nedenle TTK 397 maddesi kapsamına girmediği, davacının TTK 397 delaletiyle yönetim kurulunun ibrası kararının hükümsüzlüğü iddiası sabit değildir.
TTK 436 md gereğince oydan yoksunluk yönünden 5 numaralı ibra kararı değerlendirildiğinde ise; Yönetim kurulu üyesi olan pay sahiplerinin kendilerinin yanı sıra diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında da oy kullanmamaları gerekir.
Bu durum doktrinde şu şekilde açıklanmaktadır: “… Zira ortaklığın dev re dilmediği müddetçe yönetim kuruluna aittir (TTK m. 365,367/2,374). Yönetim kurulu tara fından bu görev ve yetki kurul olarak kullanılır. Yönetim devredildiğinde ise yönetim kurulunun görev ve yetkisi üst yönetim ve üst gözetim şeklinde de devam eder (TTK m. 367, 375/1.a,e). Dolayısıyla yönetimin devredilmesi ihtimali de dahil olmak üzere yönetim kurulu üyelerinin müteselsil sorumluluğu hiçbir zaman ortadan kalkmamaktadır ( TTK m. 557/1). Hal böyle olunca bir üyenin diğer üyelerinin ibrasında oy kullanması da kendi kendini borçtan kurtarması anlamına gelir. “
Keza Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2016 tarih ve E. 2015/9554, K. 2016/5992 sayılı kararında “…somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 436/2. maddesi gereğince, şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine dair kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz. Somut olayda, yönetim kurulu üyeleri birbirlerinin ibra oylamasına katılmışlar ve olumlu oy kullanmışlardır. Yukarıda açıklanan hüküm uyarınca yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibralarında oy kullanamayacak olmaları ve yönetim kurulu üyelerinin oyları çıkarıldığında yeterli nisabın sağlanamaması sebebiyle 12.9.2013 tarihli genel kurulda alman yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine dair kararın da iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu yönden asıl ve birleşen davacılar yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde açıklanmıştır.
Somut olayda; davalı şirketin 03.04.2019 tarihli genel kurul tutanakları incelendiğinde, yönetim kurulunun üyelerinin kendi ibralarında değil, ancak birbirlerinin ibrasında oy kullandığı anlaşılmaktadır. Fakat, oy hakkından yoksun olunmasına rağmen kullanılan oylar, ibra kararının alınması açısından etkiyici olmamaktadır. Bu noktada Arkanlı Holding AŞ’nin sahip olduğu paylar ibra kararının alınmasında etkendir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.10.2014 tarihli ve E. 2013/1314ü, K. 2014/16463 sayılı kararında da açıkça zikredildiği üzere yönetim kurulu üyelerinin ibrasının ‘şahsi bir iş’ olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.Bu nedenle yapılan ibra oylamasının TKK 436 koşullarını sağladığı sabit bulunmuş, davacının hükümsüzlük kararı verilmesi isteminin reddi gerektiği anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Sabit olmayan davanın reddine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 80,70-TL. nispi karar harcının mahsubu ile eksik 99,2 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı şirket vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 9.200-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-HMK 333. md. Uyarınca taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde taraflara iadesine,
Dair, Davacı ve davalı vekilin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır