Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/153 E. 2022/662 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/153 Esas
KARAR NO : 2022/662
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/02/2022
KARAR TARİHİ : 20/09/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket ile davalı banka arasında … ve Kafeterya Hizmetleri sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği bankanın,…’te bulunan Plaza D Blok ve … … da bulunan Bankacılık Üssü Tesisleri’nde, banka tarafından müvekkiline tesis edilmiş olan alan içinde … ve Kafeterya işletmesi hizmeti verilmesi için yer tahsis edildiğini, bu sözleşmenin yapılmasından sonra müvekkili şirketin yetkilisi … … ve eşi … …’ın tahsis edilen yerler için malzeme ve demirbaş almak üzere bir kaç farklı bankadan kredi ve kredi kartı kullandıklarını, müvekkilinin iş yerlerinin aktif olarak çalıştığı dönemde kredilerini, işyeri giderlerini ve vergilerini düzenli olarak ödediğini, 2020 yılında dünya ve ülke genelinde meydana gelen koronavirüs (covid 19) salgını sebebiyle işyeri faaliyetlerinin durdurulduğunu, iş yerinin kapalı olduğu dönemde müvekkili gelir elde edemediği için kredilerini ve vergilerini ödeyemediğini, farklı bankalardan çekmiş olduğu kredi, kredi kartı sebebiyle icralık olduğunu vergi dairesine de borçlandığını, müvekkili şirketin yetkilisi … …’ın … A.Ş.’ den almış olduğu kredi kartı ve … A.Ş’ den çekmiş olduğu kredi sebebiyle borcunu ödeyemediğini ve icralık olduğunu, yine … …’ın eşi … … tarafından … A.Ş.’ den kredi kullanıldığını, kullanılan kredinin geri ödemesi aşamasında sıkıntılar yaşandığını, … …’ın bu krediyi çevresindeki insanlardan borç alarak etrafa borçlanarak, farklı bankalardan kredi alarak ödeyebildiğini, ülke genelindeki kapalı olma durumunun 01.07.2021 tarihinde sona ermesine rağmen davalı bankaca keyfi bir uygulama ile müvekkili işyerinin açılmasına izin verilmediğini, buna ilişkin olarak davalı bankaya müvekkili tarafından …. Noterliğinin 19.10.2021 tarih … yevmiye nolu evrakı ile ihtar çekildiğini ancak işyeri faaliyetlerin başlatılmasına izin verilmediği gibi müvekkilinin mağduriyeti ve zararlarının giderilmediğini, yine müvekkili tarafından arabuluculuğa başvurulduğunu ancak herhangi bir anlaşma sağlanamadığını, davalı ile müvekkili şirket arasında akdedilen sözleşmeye bakıldığında sözleşmenin tek taraflı olduğunun ve adil olmadığının açık olduğunu, akdedilen sözleşmenin Borçlar Kanunu, TTK ve HMK hükümlerine aykırı olduğunu, sözleşme maddelerinin tamamen davalı lehine olup müvekkiline ağır sorumluluklar yüklediğini, davalı bankanın personellerinin lokasyonda çalışmaya başlamadığından, çalışma düzeninin belirsizliği, banka binalarında çalışan sayısının olması gerekenin %10’u olduğu ve teminat mektubunun yenilenmemesinden bahisle sözleşmeyi tek taraflı fesih etmek istediğini, buna ilişkin olarak sözleşmede mevcut bir düzenleme bulunmadığını, buna ilişkin olarak … …’ın mail adresine defalarca mail gönderildiğini, müvekkili şirketin işyerleri kapalı olduğu ve faaliyetinin durdurulması sebebiyle hiçbir bankanın teminat mektubu vermediğini, bu nedenle müvekkili şirket ve yetkililerinin teminat mektubu alma ve teminat mektubunu yenileme imkanı olmadığını belirterek sözleşmeye aykırılık nedeniyle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının sebep olduğu menfi, müspet ve munzam zararlar ve müvekkilinin mahrum kaldığı kazancın tazmini için şimdilik 10.000,00 TL’nin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davaya konu talep zamanaşımına uğradığından, zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacıya HMK m.119/2’ye göre davanın belirsiz alacak davası mı, yoksa kısmi dava mı olduğu hususunda beyanda bulunması için 1 haftalık kesin süre verilmesini talep ettiklerini, dava dilekçesinin içeriği ile sonuç ve talep kısmının açıkça çeliştiğini, davacının talebinin anlaşılabilir olmadığını, davacı yana kesin süre vermeyecek ise mevcut dava dilekçesinden davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğinin kabul edilmesi gerektiğini, tarafların her ikisinin de tacir olduğunu, tacirler arasında akdedilen sözleşmelerde haksız şart iddiasının dinlenemeyeceğinin açık olduğunu, müvekkili banka tarafından davaya konu sözleşme için TBK madde 21’de sayılan tüm yükümlülükler yerine getirilerek kanuna ve mevzuata uygun hareket edildiğini, tacir olan tarafların bu hususta sözleşmeyi tam ve hür bir iradeyle müzakere ettiğini ve mutabık kaldıklarını, sözleşme’nin 13. maddesinde davacı yanın iddiasının aksine sözleşmenin başlangıcında davalı müvekkilinin bankaya verilmesi gereken teminatın ne olduğu ve teminat miktarının açıkça belirtildiğini ve tablo halinde de gösterildiğini, bu nedenle davacının teminatın sözleşmede öngörülmemiş olduğuna dair iddiasının gerçeğe aykırılık teşkil eden kötü niyetli bir iddiadan ibaret olduğunu, COVİD-19 pandemisinin dünyadaki tüm sözleşme ve işler açısından mücbir bir sebep yaratmış olup bu dönemde zorunlu olarak tüm dünyada evden çalışma usulüne geçildiğini ve bu nedenle birçok işletmenin fiziken iş yerinde faaliyet gösterebilme imkanı olmadığını, bu nedenle davacı yanın kapanma döneminde mahrum kaldığını iddia ettiği kardan ve uğradığını iddia ettiği zarardan hiçbir şekilde müvekkilinin sorumlu bulunmadığını, sözleşmede de açıkça ifade edildiği üzere, mücbir sebep hallerinde taraflar yükümlülüklerini yerine getirmeyebilecek olup bu nedenle sorumlu tutulamayacaklarını, nitekim pandeminin başında tarafların bir araya geldiğini, sözleşmedeki edimlerin müvekkiline ait iş yerinde fiilen çalışma başlayana kadar askıya alındığı hususunda mutabık kaldıklarını, davacının sözleşmenin ifası için gerekli ekipman ve malzemeyi temin etmesinin sözleşmede kendisine yüklenilen esas edimin doğal bir gerekliliği olduğunu, bu bedelin sözleşmenin diğer tarafı olan müvekkilinden talep edilebilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle davacının bu yöndeki alacak iddiasının da hukuka aykırılık teşkil ettiğini, davacının kapanma döneminde mücbir sebebin yarattığı ifa imkansızlığından kaynaklı olarak, kapanma dönemi sonrasında ise sözleşmede öngörülen teminatı sunmamasından kaynaklı olarak hiçbir hak ve alacağa sahip bulunmadığını, davacının Covid-19 salgınından kaynaklı kapanma döneminin sona erdiği 01.07.2021 tarihinden sonra da müvekkili tarafından davacıya ait işletmenin açılmasına izin verilmediği iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının teminat mektubunu sözleşmeye uygun olarak sunmadığı için ve ilgili dönemde davalı müvekkili bankada da tamamıyla fiziki bir çalışmaya geçilemediğini, Covid-19 pandemisinin yarattığı zorunlu evden çalışma usulünün tüm dünyada olduğu gibi belirli bir ölçüde kalıcı hale geldiğini ve işbu mücbir sebebin yarattığı yeni sonuçlara uyum sağlanmak durumunda kalındığını, sözleşmenin akdedildiği 2017 yılından beri müvekkili banka tarafından tüm yükümlülüklerin yerine getirildiğini ve gerek sözleşme gerekse ek protokollere ilişkin müvekkili bankanın hiçbir borç ve yükümlülüğü kalmadığını, bu hususta taraflarca imzalanan ibranameler de bulunduğunu, davacının alacak iddialarının haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek tüm dava ve talep hakları, davacının dava sırasında ileri süreceğe hususlara karşı itiraz, cevap ve belge sunma hakkı saklı kalmak kaydıyla işbu usul ve yasaya aykırı davanın esas incelemesine geçilmeden dava şartı yokluğundan usulden reddine, aksi kanaat halinde ise esas incelemesine geçilerek haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20/05/2022 tarihli beyan dilekçesi ile 10.05.2022 tarihli duruşmada 3. nolu ara kararı gereği dava dilekçesinin sonuç kısmında ki taleplerin ayrıştırılması ve açıklanması için süre verildiğini belirterek sözleşmeye aykırılık nedeniyle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının sebep olduğu menfi zararlar için şimdilik 2.500,00 TL ‘nin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının sebep olduğu müspet zararlar için şimdilik 2.500,00 TL’nin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının sebep olduğu munzam zararlar için şimdilik 2.500,00 TL’nin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının sebep olduğu, müvekkilinin mahrum kaldığı kazancın tazmini için şimdilik 2.500,00 TL’nin bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, dava masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Uyuşmazlığın konusunun Taraflar arasında mevcut … Hizmeti Sözleşmesi kapsamında Bankanın…’te bulunan plaza D Blok ve … …’da bulunan Bankacılık Üssü tesislerinde yer tahsisi yapıldığı, Covit 19 salgını gerekçe gösterilerek iş yerlerinin açılmasına izin verilmediği davacı tarafça …. Noterliğinin 19/10/2021 tarih … yevmiye ile ihtar çekilmesine rağmen faaliyete başlamasına izin verilmediğini ve sözleşmenin davacının sözleşme teminatını yatırmaması nedeni ile haksız fesih edildiğinden bahisle davalının sebep olduğu menfi-müspet ve munzam zararlarının tazmini ile mahrum kaldığı kazancın temini noktasında toplandığı görüldü.
Dosya kapsamı itibariyle yapılan tetkik ve incelemede davacının iş yerinin kapalı olduğu dönemde zarara uğradığı hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davalı banka tarafından istenilen teminatın haksız olup olmadığına ilişkin olduğu, sözleşme feshinin de bu gerekçeye dayandığı, bu noktada sözleşmenin feshinin yerinde olup olmadığının değerlendirilmesinin lazım geldiği, sözleşmenin feshinin haksız olması halinde zarar hesabının yapılabileceği mahkememizce bu yönde inceleme yapıldığı, yapılan tetkikte tarafların her ikisinin de tacir olduğu, tacirler arasında akdedilen sözleşmelerde haksız şart iddiasının dinlenemeyeceğinin açık olduğu, tacir olan tarafların bu hususta sözleşmeyi tam ve hür bir iradeyle müzakere ettiği ve mutabık kaldıkları, sözleşme’nin 13. maddesinde davacı yanın iddiasının aksine sözleşmenin başlangıcında davalı bankaya verilmesi gereken teminatın ne olduğu ve teminat miktarının açıkça belirtildiği ve tablo halinde de gösterildiği, bu nedenle davacının teminatın sözleşmede öngörülmemiş olduğuna dair itirazının yerinde olmadığı, bu durumda teminatın taraflar arasında akdedilen sözleşmeye istinaden istenilmesi, davacı yanın da teminatı yatırmaması hasebiyle (davacı yan teminatı yatırmadığını kabul etmiş olup) sözleşmenin feshinin yerinde olduğu, bu durumda davacı yanın da imzasının bulunduğu, karşılıklı müzakere ile sözleşmeye dercedilen ve yazılı bir delil mahiyeti kazanan teminatın haksız olup olmadığı hususunun tanık anlatımı ile ispatının mümkün olmadığı anlaşılmakla tanık dinletme talebinin de mahkememizce reddine karar verilmiş sübut bulunmayan davanın reddi cihetine gidilerek aşağıdaki hali ile hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın reddine,
2-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı yanca yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Zorunlu arabuluculuk ücreti olarak Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.560,00 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki tarifeye göre belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Arta kalan gider ve delil avansının kararın kesinleşmesi ile yatıran tarafa iadesine,
7-Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 90,08 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde … Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

*Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*