Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/128 E. 2022/488 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/128 Esas
KARAR NO : 2022/488
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)
DAVA TARİHİ : 17/02/2022
KARAR TARİHİ : 08/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Alım Satım) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili ile davalı alacaklı arasında herhangi bir ticari ilişki olmadığını, takibe konu olan alacağın 18.04.2018 tarihli konut satış sözleşmesine bağlı bedelin bir kısmının ödendiğini, kalan kısmının ayıp giderilince ödenmek kaydı ile bakiye borca karşılık verilen bono olduğunu, davalı tarafından sözleşmenin tam olarak ifa edilmediğinden dolayı 30.12.2018 tarih ve 225.000,00 TL bedelli kambiyo senedinin müvekkili tarafından ödenmediğini, müvekkili tarafından ayıbın giderilmesi için davalı tarafa ihtar edildiğini, üçüncü kişi … ayıbın giderileceği vaadi ile açmış olduğu ayıplı malın iadesi ya da ayıbın giderilmesine ilişkin …. Tüketici Mahkemesinin 2018/… Esas sayılı dosyasından açmış olduğu davayı takip etmediğini, alacaklı tarafın bu ayıbı gidermekten kaçındığını, müvekkilinin alacak doğuran sözleşmeden kaynaklı konutun ödemesini yaptığını, davalı tarafın kaçak statüdeki bölüm ile ilgili ayıbı bir türlü gidermediğini, ayıplı mal satışından kaynaklı verilmiş olan senedin karşılıksız olduğunu, davalı tarafından taahhüt edilen işin henüz yapılmadığını, davalı tarafın kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, icra takibinin usulen de hukuka aykırılıklar taşıdığını, müvekkilinin tüketici statüsünde olduğunu ve alışverişinde ticari olmadığını, takip açılırken yasal faiz istenmesi gerekirken ticari faiz istendiğini belirterek …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasından herhangi bir işlem yapılmaması için öncelikle teminatsız, olmazsa teminatlı olarak ivedilikle icra işlemlerinin tedbiren durdurulmasına, müvekkilinin davalıya 30.12.2018 tarih ve 225.000,00 TL bedelli kambiyo senedinden kaynaklı 231.890,63 TL’lik takibe konu borcunun olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkili aleyhine açılan iş bu davanın haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, davayı kabul etmediklerini, eksik harç yatırıldığını, kesin süre içinde eksik harcın tamamlanması gerektiğini, diğer davalı … tarafından davacı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin … Noterliğinin 28.01.2020 tarih, … yevmiye numaralı “Alacağın Devri” başlıklı devir sözleşmesi ile icra takibine konu alacağı devir ile temlik aldığını, dayanak icra takibine konu icra işlemlerine devam ederken ve satış aşamalarına gelinmişken, davacı, borcu olduğu halde satış işlemlerini durdurabilmek için kötüniyetli dava açtığını, davacı tarafın icra işlemlerinin tedbiren durdurulması talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu senedin teminat senedi olduğunu, senedin üzerinde teminat senedi olduğuna dair bir kayıt bulunmadığını, davacı ayıptan doğan alacak hakkı ile diğer davalıya olan borcunu mahsup ettiğini, ancak Hukuk yargılamasında mahsup ve takastan bahsedilebilmesi için her iki tarafında birbirinden muaccel bir alacağı olması gerektiğini, davacı tarafın muayene külfetini yerine getirdiğini ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu yazılı ve kesin delille ispatlamak zorunda olduğunu, davacın tarafın ayıp iddiasıyla ilgili lehine sonuçlanan ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunmadığını, davacının soyut bir ayıp iddiasıyla kabul ve ikrar ettiği borcunu ödemesinde hiçbir haklılık unsurunun bulunmadığını, davacı taraf haksız yere müvekkili aleyhine dava açtığını, müvekkiline karşı kötüniyet tazminatından sorumlu tutulması gerektiğini belirterek davacı tarafın tedbir talebinin reddine, davanın reddine, davacının dava değerinin % 20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatından sorumlu tutulmasına, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … …’nın cevap dilekçesi sunmadığı tespit edilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, …. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasına konu bono nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine ilişkin, menfi tespit davasıdır.
Davacı dava dilekçesinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, uyuşmazlık konusu bononun konut satış sözleşmesine bağlı olarak, konutun ayıbının giderilmesi kaydı ile kalan bakiyeye karşılık verildiğini, davacının tüketici statüsünde bulunduğunu, ayıbın giderilmesi için …. Tüketici Mahkemesinin 2018/… Esas sayılı dosyasında dava açıldığını iddia etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi; “Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde düzenlenmiş, 3. maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 73/4 bendinde tüketici mahkemelerinde görülecek davalarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Altıncı Kısmında yer alan basit yargılama usulüne göre yürütüleceği belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceğine işaret edilmiştir.
Somut olayda; davacının bildirdiği taşınmazın bağımsız bölüm niteliğinde olduğu, uyuşmazlığa konu bononun konut satış sözleşmesinden kaynaklı verildiği, davacının bu hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin de tüketici işlemi niteliğinde olduğu anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
6-İhtiyati tedbir talebinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, davacı vekilinin yokluğunda, davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır