Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/127 Esas
KARAR NO : 2022/465
DAVA : Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/02/2022
KARAR TARİHİ : 01/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan Sigorta (Hayat Sigortası Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkillerinin 26.10.2021 tarihinde kalp krizi nedeniyle vefat eden … T.C kimlik numaralı … …’in yasal mirasçıları olduğunu, muris … …’in vefat etmeden önce dava dışı … A.Ş’den araç kredisi kullandığını ve işbu kredi ödemesini … Mehmet Mah. Balkan Cad.No:… İstanbul merkezli Ticaret Sicil Numarası … olan, … Levha Kayıt no’lu dava dışı … A.Ş. ile … Cad. No:…, … / Beyoğlu … merkezli Ticaret Sicil Numarası … olan … … … Sigorta A.Ş. arasında akdedilen uzun süreli kredi koruma grup sigortası poliçesi kapsamında teminat altına alındığını, bu sözleşme uyarınca … A.Ş. sigorta ettiren … … … Sigorta A.Ş. teminatı veren sigortacı, muris … … ise sigortalı konumunda olduğunu, taraflar arasında akdedilen poliçenin 3. Maddesine göre lehdar konumunda olan müvekkiller murisi … …’in vefatı üzerine; almış olduğu taşıt kredisinin teminatı için davalı … … … Sigorta A.Ş.’ye başvurmuş ve poliçeye konu rizikonun gerçekleştiğini, bu nedenle teminatlar doğrultusunda murisin kredi bakiye borcunun tazminini talep ettiğini, ancak sigortalının vefatının tehlikeli hastalıklar kapsamında bulunan hastalıklara girmediği gerekçesiyle poliçe özel şartları çerçevesinde herhangi bir tazminat ödemesi yapılmayacağını bildirerek müvekkillerinin talebini reddettiğini, ancak murisin vefat sebebinin tehlikeli hastalıklar bünyesinde sayıldığını ve teminat kapsamında olduğunu, dolayısıyla murisin vefatından sonraki dönemlere ilişkin ödenmesi gereken bakiye kredi tutarı için davalı … … … Sigorta A.Ş. sorumlu olduğunu tüm bu sebeple davalarının kabulü ile bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkacak olan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL davalıdan ilk talep tarihleri olan 03.11.2021 tarihinden işleyecek ticari avans faiziyle beraber … poliçe numara … sertifika numaralı sigorta poliçesi, sigorta poliçesi kapsamında davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekâletin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müteveffanın poliçeye başvurusu esnasında verdiği sağlık beyanları dikkate alınarak taleplerinin müvekkili olan şirket tarafından kabul edildiğini ve müteveffanın 30.03.2021 tarihinde … numaralı uzun süreli kredi koruma grup sigorta poliçesi katılım sertifikası ile grup poliçesine dahil edildiğini, sigortalı müteveffanın 26.10.2021 tarihinde geçirdiği kalp krizi sebebiyle vefat ettiğini, müvekkili olan şirket tarafından poliçe kapsamında tehlikeli hastalıklar teminatı dahilinde yapılan hasar değerlendirmesinde müteveffanın vefatının poliçede belirtilen kalp krizi şartlarını taşımadığının tespit edildiğini, söz konusu davanın sigortacı müvekkili olan şirkete karşı kredileri tahsis eden öncelikli lehtar yerine müteveffanın tek bir kanuni mirasçısı tarafından ikame edildiğini, dolayısıyla söz konusu davanın devam edebilmesi için poliçe uyarınca dain-i mürtehin sıfatını haiz olan …’in muvafakati gerekmekte olduğunu, bu muvafakatin ibraz edilmediği takdirde ise davanın esasına yönelik inceleme yapılmaksızın usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı tarafın dava dilekçesinde öne sürdüğü talep ve iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte, davaya konu poliçe kapsamında talep edilebilecek teminat değeri ve poliçeye ilişkin prim tutarı belirli olduğunu, bu durumda davacıların taleplerini ileride ıslah edilmek üzere cüz’i bedeller üzerinden ileri sürmesi hukuki dayanaktan yoksun olduğunu bu sebeple davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı kanaatine varılacak olması halinde davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, tüüm bu sebeplerle huzurdaki davada dain-i mürtehin muvafakatinin bulunmaması sebebiyle davanın öncelikle usulden reddine; mahkememizin aksi kanaatte olması halinde ise, usul ve yasaya aykırı olarak açılan davanın esastan reddine; yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, tüketici kredisi uzun süreli kredi koruma, grup sigortası kapsamında murisin kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatının sigorta şirketinden tahsili istemidir.
Sigortalı muris … …’in, dava dışı … AŞ’den tüketici kredisi kullandığı, sigortalı murisin kullandığı kredi nedeniyle, davalı tarafından 30.03.2021 tanzim tarihli 24 ay geçerli uzun süreli kredi hayat sigorta poliçesi düzenlendiği, dava dışı … A.Ş.’nin dain mürtehin olarak yer aldığı anlaşılmıştır.
Sigortalının 26.10.2021 tarihinde vefatı nedeniyle davalı sigorta şirketine yapılan başvuru reddedildiğinden, sigortalının yasal mirasçıları tarafından vefat tazminatının ödenmesi istemiyle dava açılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1. maddesinde; “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmü yer almaktadır. HMK 114/1.c maddesi uyarınca “Mahkemenin görevli olması” dava şartlarından olup, HMK 138 maddesi dikkate alınarak dava şartlarının öncelikle karara bağlanması gerekmektedir. HMK 115. maddesinde ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir…” düzenlemesi yer almaktadır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi; “Bu Kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde düzenlenmiş, 3. maddesinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, tüketici işlemi ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73/1 bendinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 73/4 bendinde tüketici mahkemelerinde görülecek davalarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Altıncı Kısmında yer alan basit yargılama usulüne göre yürütüleceği belirtilmiş, 83/2 maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 Sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engelleyemeyeceğine işaret edilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, murisin kullandığı kredi tüketici kredisi ve bu kredi nedeniyle düzenlenen hayat sigortası poliçesi tüketici işlemi olduğu için görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Bu nedenle mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
5-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
6-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle … Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı (e-duruşma ile) davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/06/2022
Katip …
(e-imza)
Hakim …
(e-imza)