Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/754 E. 2022/1014 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/166 Esas
KARAR NO : 2022/1023
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/03/2019
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili olan şirket ile davalı şirket arasında … Yenileme Projesi kapsamında inşa edilen … Ada Nolu Blok bünyesindeki 38 numaralı bağımsız bölümün alım satımı konusunda 29.05.2012 tarihli “Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalandığını, taşınmaz vaadi sözlemelerinin iki tarafın da üzerine düşen yükümlülüklerin yerine getirmesi ile sona eren sözleşmeler olduğunu, ancak söz konusu sözleşme uyarınca davalı tarafın edimini yerine getirilmediğini, Müvekkili olan şirketin davalı tarafa edimini yerine getirmesi için sözlü ve … Noterliğinin 25.06.2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile yazılı olarak talep ettiğini ancak yerine getirilmediğini, davalı tarafın sözleşme uyarınca edimini yerine getirmeyeceği anlaşıldığından müvekkilinin uğradığı tüm zarar ve ziyanların tazminini talep etme hakkının saklı kalmak kaydıyla 634.000-USD’nin taraflarına ödeme yapılan tarihten itibaren işleyen faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesi için … Noterliğinin 19.09.2018 tarih … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi haklı olarak fesih ettiğini, ancak davalı tarafın yapılan ödemeyi geri ödemediğini, bunun üzerine …. İcra Müdürlüğünün 2018/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın başlatılan icra takibi uyarınca ana para miktarı 634.393-USD’yi ödediğini ancak kalan kısmına itiraz ettiğini, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediği gibi müvekkilinin parasını da haksız olarak yıllarca üzerinde tuttuğunu ve müvekkilin parasının değer kaybetmesine sebep olduğunu, davalının parayı müvekkilden aldığı gün ile ödemeyi yaptığı güne kadar olan kısmı için müvekkiline faiz ödemesi gerektiğini, açıklanan sebeplerle çerçevesinde; taraflar arasında akdedilen sözleşme ile üstlenilen edimlerin davalı şirket tarafından yerine getirilmemesi ve müvekkil tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması nedeni ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, zararın değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere, şimdilik 10.000-TL faiz ve paranın değer kaybından ve 5.000-TL kira ve gelir kaybından ve 5.000-TL’de uğranılan munzam zarardan kaynaklı olmak üzere toplam 20.000.-TL’nin işleyecek avans faizi ile birlikte (faize faiz yürütülmeksizin) davalıdan alınarak müvekkil şirkete verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararlarında belirtildiği üzere alacak belirlenebilir durumda ise belirsiz alacak davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davacının alacağının belirlenebilir durumda olmasından dolayı davacı tarafın belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkili olan şirket ile davacı arasında yapılan sözleşmenin adi yazılı bir sözleşme olduğunu, ve bu sözleşmenin geçerliliğinin bulunmadığını, … etap yenileme projesi bünyesindeki arsalar üzerine inşa edilecek ofislere ilişkin teslimatlarındaki gecikmelerin inşaat sırasında arsa temelinde çıkan ve öngörülemeyen şekilde su çıktını bu durumun mücbir sebep olduğunu, ayrıca projesi sırasında gezi olayları yaşandığını ve inşaatın durduğunu ayrıca 15 Temmuz darbe girişimi yaşandığını ve bu sebeplerden ötürü inşaatta gecikmeler yaşandığını, taşınmaza ilişkin satış bedelinin müvekkili tarafından davacıya ödendiğini tüm bu sebeplerle davacının davasının dayanağını oluşturan 29.05.2012 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin TMK’nun 706, 6098 sayılı, TBK’nun 237, 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. ve Noterlik Kanunu’nun 60 ve 89. maddeleri gereğince resmi şekilde yapılmadığı için hukuken geçerli olmadığından, davacının davasının reddini, yasal unsurları oluşmayan davanın külliyen reddi ile yargılama gideri ve vekâlet ücretinin karşı taraftan tahsilini talep etmiştir.
18.04.2022 tarihli bilirkişi … ‘nun heyet raporu özetle; Taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olmaması ihtimalinde davacının ihtar tarihinden itibaren temerrüde düşmüş olacağını, ana para ödemesi yapıldığı için denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplamanın bu tutarın altında kaldığını, hak kazanacağı faiz tutarının (21.117,47) USD olacağını, taraflar arasındaki sözleşmenin geçerli olması ihtimalinde davacının sözleşmeden dönmüş olması sebebiyle edimini ve olumsuz zararını talep edebileceğini, edimini iade aldığı (ana para ödemesi yapıldığı için denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaplamanın bu tutarın altında kaldığı), hak kazanacağı faiz tutarının ihtarname tarihinden itibaren işletilirse (21.117,47) USD olacağını, ödeme tarihinden işletilirse (157.955,17) USD olacağı, olumsuz zarara ilişkin hiç kaleme yönelik dosyaya veri ibraz olunmadığı için bir hesaplama yapılamadığını görüş ve beyan etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmesi nedeniyle alacak (faiz, paranın değer kaybı, kira ve gelir kaybı ve munzam zarar) istemine ilişkindir.
Davacı ve davalı arasında 29.05.2012 tarihli, … Yenileme Projesi kapsamında inşa edilen … Nolu Blok bünyesindeki … numaralı bağımsız bölümün alım-satımı konusunda adi yazılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, sözleşme nedeniyle davacının davalıya 634.393,00 USD ödediği, işin tesliminin 01.01.2013 tarihinden itibaren 30 aylık süre olarak kararlaştırıldığı, ancak bu sürede teslim yapılmadığı, bunun üzerine davacının …. İcra dairesinin 2018/… Esas sayılı dosyasında davalı aleyhine 634.393,00 USD ve bunun faizinin tahsili için takip başlattığı, davalının 634.393,00 USD anaparayı ödediği kalan kısma itiraz ettiği, bu hususta taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmıştır.
29.05.2012 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz olup; taraflar arasındaki uyuşmazlık, geçersiz sözleşme nedeniyle davacının davalıdan alacak isteminde bulunup bulunamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Şekil noksanı sebebiyle hükümsüzlüğü ileri sürme hakkı kötüye kullanılıyorsa kanun bunu himaye etmez. (YHGK 2017/13-629E-2017/436K)
Taraflar arasındaki yazışmaya göre davacı taraf 25.06.2018 tarihinde ihtar çekerek davalıdan edimini ifa etmesini talep etmiştir. Davalı taraf ise 09.07.2018 tarihinde mukabil ihtar çekerek edimini 31.10.2018 tarihinde ifa edeceğini ifade etmiştir. Bunun üzerine davacı taraf 19.09.2018 tarihinde çektiği ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirmiştir. Tüm bu yazışmalardan görüldüğü üzere ne davacı taraf ne de davalı taraf 6 yıllık dönem zarfında sözleşme ilişkisinin geçersiz olduğuna ilişkin bir hususu dermeyan etmiştir. Hatta dava açılmadan yaklaşık 6-7 ay öncesine kadarki süreçte davalı -bilahare şiddetle geçersizliğini savunduğu- sözleşmeden doğan edimini ifa etmek konusunda kararlı gözükmektedir. Bu da ortaya koymaktadır ki, taraflar geçersiz olduğunu bilseler dahi sözleşmeden doğan edimlerini ifa konusunda bir tereddütleri yoktur, diğer bir deyimle sözleşmenin geçerliliği konusunda objektif bir güven doğmuş olup, hukuken de bunun korunması icap eder. Kaldı ki, davalının bu davranışının, kökenini TMK m. 2’de bulan çelişkili davranış yasağına da aykırı olduğu ifade edilebilir.
Davacı sözleşmenin feshedildiğini beyan etmiş ise de, satım akdinin ani edimli olması nedeniyle davacının bu beyanının sözleşmeden dönme anlamına geleceği, 30 aylık teslim süresi ve sözleşmenin akdinden davacının sözleşmeden dönmesine kadar geçen 6 yıllık süre dikkate alındığında davacı sözleşmeden dönmekte haklı olup, sözleşmeden dönmüş olması sebebiyle edimini ve olumsuz zararını talep edebilecektir, kira kaybı olumlu zarar kalemi olması nedeniyle talep olunamaz, paranın değer kaybı esasen bir munzam zarar kalemidir, dolayısıyla davacının temelde faiz ve munzam zarar talepleri vardır.
Davacı ön inceleme duruşmasında faiz talebini ayrıştırarak açıklamış 5.000,00 TL faiz talep etmiştir. Davacı her ne kadar davayı belirsiz alacak davası olarak nitelendirmiş ise de, davacı tarafından talep edilen alacakların hesaplanabilir nitelikte olduğu, açılan davanın kısmi dava olduğu, talep artırım/ıslah dilekçesi sunulmadığı için bu hususun sonuca etkili olmadığı, davacının hak kazanacağı faiz tutarının ihtarname tarihinden itibaren işletilirse (21.117,47)USD, ödeme tarihinden işletilirse (157.955,17) USD olacağı, munzam zarara ilişkin hiçbir kaleme yönelik dosyaya veri ibraz olunmadığı için bir hesaplama yapılamadığının bilirkişi heyetince tespit edildiği, munzam zararın ispatlanamadığı anlaşıldığından, davacının 5.000 TL’lik faiz talebi yerinde görülerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 5.000-TL faizin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Yeteri kadar harç alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesinin “…Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır…” hükmü gereği 1.320,00-TL’sı arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Red edilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 9.200,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 385,95-TL ilk gider, 200,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 5.900,00-TL bilirkişi ücreti, 384,90-TL keşif harcı ve 150,00-TL keşif araç ücreti olmak üzere toplam 7.020,85-TL yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 2.044,68-TL’sinin davalıdan tahsili davacıya verilmesine,
8-Davalı tarafından yapılan 2,50-TL tebligat ve müzekkere giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 1,88-TL nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine.
9-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle … BAM ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 28/12/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)