Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/734 E. 2023/603 K. 13.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/734 Esas
KARAR NO : 2023/603

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 13/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin eski çalışanlarından olan davalı…, 01/06/2017 tarihinde müvekkil şirketle “yazılım destek elemanı” olarak çalışmaya başlamış olup, 21/02/2020 tahhinde “Emeklilik İçin Yaş Dışında Diğer Şartların Tamamlanması” gerekçesiyle (SGM’den kıdem tazminatına esas yazı getirmek suretiyle) müvekkil şirketten ayrıldığını, Davalı…, müvekkil şirketten ayrıldıktan kısa bir süre sonra, müvekkil şirkette aynı iştigal alanında faaliyet gösteren rakip firmada (… Ltd. Şti.) işe başlamıştır. Davalının rakip firmada işe başlamasından kısa bir süre sonra da müvekkil şirketin müşterilerinden …A.Ş. ile… A.Ş. müvekkil şirkette çalışmayı bırakıp, davalının çalışmaya başladığı rakip firma (… Ltd. Şti.) ile çalışmaya başlamışlardır. Müvekkilin müşterisi olan bu iki şirketin, müvekkil şirketi bırakıp davalının çalıştığı rakip firmayla anlaşmaları, davalı …ile yine müvekkil şirketten ayrılıp rakip firmada işe başlayan diğer 2 yazılım destek elemanının (Fatih Mutlu ve Haydar Gaygusuz) çalışmaları neticesinde gerçekleştiği, Müvekkil şirket ile davalı arasında 01/06/2017 tarihinde akdedilen belirsiz süreli iş sözleşmesinin 7.6. numaralı maddesinde; “İşveren tarafından yazılı izin verilmedikçe, gerek istihdam süresi boyunca ve gerekse Personel’in iş sözleşmesinin İşveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 17 (işçinin verimliliği ve davranışları ile ilgili sebepler) ve 25 nci madde hükümlerine göre feshedilmesi veya Personel’in, 24 ncü madde hükümleri dışında bir sebeple kendi isteği ile iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda Personel, fesih tarihinden itibaren 1 (bir) yıl süreyle, İstanbul sınırları içinde, doğrudan ve dolaylı olarak kendi hesabına veya İşverenle aynı veya benzer yazılım ürünlerini geliştiren herhangi bir şirketin, firmanın veya kişinin veya işveren’in herhangi bir müşterisinin, yönetim kurulu üyesi, yöneticisi, acentesi, işçisi, danışmanı veya müşaviri olarak veya bunlarla bağlantılı olarak yada bunların namına İşveren’in veya İşveren le bağlantılı veya yan şirketinin işleriyle tümüyle veya kısmen rekabet halinde olan herhangi bir iş veya faaliyeti yürütemez ve hangi sıfatla olursa olsun doğrudan yada dolaylı olarak bu işlerde ve işyerlerinde çalışamaz. Aksi takdirde Personel, İşverene, İşverenden en son aldığı brüt ücretin 12 katı tutarında tazminat ödemeyi kabul ve taahhüt eder. İşveren, Personelden ceza koşulu ve ek zararların ödenmesini isteme hakkı dışında, yasağa aykırı davranışına son vermesini isteme hakkına da sahiptir” düzenlemesi mevcut olduğuna, davalı, müvekkil şirketten ayrıldıktan sonra 1 yıl süreyle rakip firmada çalışmama yükümlülüğü altına girmişken, bu yükümlülüğünü yerine getirmeyip, müvekkil şirketten ayrıldıktan kısa bir süre sonra rakip firmada işe başlamıştır. Dolayısıyla, iş sözleşmesindeki 7.6. numaralı maddedeki düzenleme gereğince son brüt maaşının 12 katı tutarında tazminat ödemesi gerektiği, Davalının rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı hareketi müvekkil şirketi zarara uğratmıştır. Şöyle ki; müvekkil şirketin uzunca süredir müşterisi olan dava dışı …A.Ş. ile … A.Ş. davalının, müvekkil şirketten ayrılıp rakip firmada işe başlamasından sonra müvekkil şirketle çalışmayı bırakıp, davalının çalışmaya başladığı rakip firma (…Ltd. Şti.) ile çalışmaya başlamıştır. Müvekkilin müşterisi olan bu iki şirketin, müvekkil şirketi bırakıp davalının çalıştığı rakip firmayla anlaşmaları, davalı ile yine müvekkil şirketten ayrılıp rakip firmada işe başlayan diğer 2 yazılım destek elemanının (… ve…) rakip firmaya geçişleri ile gerçekleştiği, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000,00 TL. tazminat talebin kabulü ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkil … Davalı şirkette 01.06.2017 – 21.02.2020 tarihleri arasında “yazılım destek elemanı” olarak çalışmış ve iş akdini kendisi feshettiğini, Bu noktada müvekkile karşı açılan davanın hiçbir yasal dayanağı olmadığı gibi davacının müvekkilin müşterilerini aldığı ve zarara uğrattığı iddiasının somut delillerle ispat etmesi hukuken gerekli olduğu, Müvekkilin yapmış olduğu iş gereği “Yazılım Destek Elemanı” olarak davacı şirkete zarar vermesi müşteri kaybına neden olması mümkün olmadığını, Rekabet yasağı sözleşmesinin amacının, işçinin iş ilişkisi içinde işle veya işyeri ile ilgili edindiği bilgileri iş ilişkisi sona erdikten sonra rakip bir işletme içinde kullanılmasını engellemek olduğunu belirtmiştir. Bu sebeple işçinin, iş ve iş yeri ile ilgili edindiği bilgiler, rakip işletmede kullanılması halinde işvereni zarara uğratacak türden olmalıdır. Bu çerçevede; Türk Borçlar Kanununun 444. Maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen, rekabet etmeme sözleşmesinin düzenlenebilmesi için çalışma koşullarının işçiye üretim sırları veya müşteri bilgileri ya da işvereninin işleri ile ilgili bilgiye ulaşabilme şansı vermesi ve iş ilişkisinin kolaylığı sebebi ile edinilen bu bilgilerin değerlendirilmesinin işvereni ciddi şekilde zarara uğratacak nitelikte olması koşulu arandığını, Yine Üretim sırları ile ilgili bilgileri işçinin öğrenme imkanı olması gerekir. Bu itibarla herkes tarafından bilinebilecek bilgilere haiz işçilerle rekabet yasağı sözleşmesi yapılamaz olduğunu, Önemle belirtmek gerekir ki rekabet yasağı sözleşmesinin yapılmasında işverenin haklı bir menfaati olması koşulunun gerçekleşebilmesi için, işçinin bu bilgilere sahip olması ve öğrenebilecek olması yeterli değildir. Nitekim 444. Maddede de belirtildiği üzere söz konusu bilgilerin kullanılması durumunda işverenin önemli bir zarara uğrama ihtimalinin bulunması gerekir. Bu ihtimalin varlığı somut olaya göre belirlenmekle birlikte zararın telafisinin kolaylıkla mümkün olmadığı, ilgili piyasada rekabet gücünde bir geriye gidiş yarattığı, kazanç ve siparişlerde ciddi bir düşüş yaşandığı durumlarda zararın varlığı kabul edildiğini, Davacı şirketin Borsa aracı kurumlarında kullanmakta olduğu … isimli yazılım oracle alt yapısı kullanmakta olup hali hazırda müvekkilin çalıştığı şirket olan …ise…alt yapısını kullanmaktadır. Müşteriler yani aracı kurumlar teknolojik gelişmelere göre hizmet alımını farklı şirketlerden kendi istekleri doğrultusunda yapmaktadırlar. Müvekkilin borsa aracı kurumları uhdesinde bir tesiri bulunmadığını, davacının dilekçesinde bahsettiği … Yatırım ve… şirketine müzekkere yazılarak sözleşmelerinin fesih gerekçesi ve müvekkilin etkisi olup olmadığının sorulmasını talep ettiğini, Sonuç olarak müvekkilin yapmış olduğu işin niteliği, … Kurum yazılımı yapan şirketlerin sınırlı sayıda olması, müvekkilin rakip firma olarak belirtilen…şirketinde Davacı da çalışmadan önce çalışmasının olması ve davacının müşterilerinin kaybının müvekkilden kaynaklandığının ispat edilememesi nedeni ile huzurdaki davanın reddi gerekli ve zorunlu olduğunu, Bu nedenlerle, huzurdaki haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın öncelikle görevsizlik nedeni ile reddine yine esasa ilişkin inceleme yapılması halinde esas yönünden reddine karar verilmesi ile yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE
Davacı taraf, işçinin iş sözleşmesiyle kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı davrandığından bahisle maddi zararın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Taraflar arasında hizmet (iş) sözleşmesi bulunduğu ve bu sözleşmenin 21/02/2020 tarihinde sona erdiği ihtilaf konusu değildir.
Türk Borçlar Kanunu(TBK)’nun 444/1. maddesinde, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebileceği düzenlenmiştir.
25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğü giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesindeki düzenleme ile, (…) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere iş mahkemelerinin bakacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümü hizmet sözleşmelerine ilişkin olarak 393 ve 469. maddeler arasındaki düzenlemelerden oluşmaktadır. İşçinin rekabet yasağına ilişkin 444. Madde de bu bölümde düzenlenmiştir.
İşçinin hizmet akdinin sonlanmasından sonra oluşan rekabet yasağının, haksız rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırılık nedeni ile açılan tazminat davalarına Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarına göre ticaret mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu kabul edilmekteydi. Ayrıca, Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-c maddesinde Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nın 5/1. Maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, tüm ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiş vaziyettedir. Ancak Mahkemelerin görevi davanın açıldığı durum ve koşullara göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre işçinin rekabet yasağının da yer aldığı TBK’nın Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine ilişkin işçi ve işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 7036 sayılı yasanın 5. Maddesinin gerekçesinde yapılan değişiklikle, iş mahkemelerinin görev alanının genişletildiği ve böylece iş mahkemelerinin işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiği, bu yaklaşımla işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesinin sağlanacağı ve uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edileceği ve yargı yoluna başvuranların haklarının daha iyi korunacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK’nın 444/2. Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağının konusunu işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK’nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu düzenlenmiştir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2008 tarih ve 2008/9-517 E. – 2008/566 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere Borçlar Kanununun 348. maddesinde düzenlenen rekabet yasağı asli yükümlülük doğuran bir sözleşme değildir, iş akdine bağlı olarak fer’i nitelikte bir yükümlülük doğurmaktadır. İş ilişkilerinden doğan rekabet yasağının düzenlenmesinin dayanağı iş ilişkisidir. Bu açıklamalar ve yukarıda anılan düzenlemeler karşısında rekabet yasağının işçi ile iş veren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklandığı açıktır.
Yürürlük tarihi Türk Ticaret Kanunundan daha sonra olan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan özel nitelikteki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. maddesi uyarınca iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp, iş mahkemesi görevlidir. (İstanbul BAM 43.H.D. 2022/960E.,2022/1417K. Sayılı ilamı)
Buna göre HMK.nun 1. Maddesine göre, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi uyarınca dava şartı olan bu husus, HMK.nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır. Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden tarafların arasındaki uyuşmazlık konusunda mahkememiz davaya bakmakla görevsiz olup, davanın saptanan dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK.nun 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine, karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. Maddasi uyannca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, görevli mahkemenin İstanbul İş Mahkemeleri olduğunun tespitine,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul İş Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde istinafı kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/06/2023
Katip
e-imza

Hakim
e-imza

*Bu evrak 5070 Sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*