Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/69 E. 2023/25 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/69 Esas
KARAR NO : 2023/25
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/01/2021
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacı firmanın 2009 yılından itibaren davalı firmanın yeni üretmiş olduğu ve piyasaya ilk defa sürülecek olan gübre alanındaki çeşitli ürünlerinin satış ve pazarlaması için Türkiye bölgesi distribütörü olarak tayin edildiğini, davalı firmanın hiçbir gerekçe göstermeden ve yazılı ihtarda bulunmadan davacı firmanın Türkiye Bölgesi olarak tayin edilen distribütörlük faaliyet alanını … Bölgesi olarak sınırladığını bildirdiğini, dolayısıyla yaratılan Müşteri portföyünün belki de en yoğun ve istikrarlı müşterilerinin bulunduğu Marmara ve Akdeniz bölgelerini kendi uhdesine geçirmek istediğini, davacı firmanın ileride hakkaniyetli bir paylaşım olacağı düşüncesi ile … Bölgesi dışındaki müşterilerini davalı firmaya devrettiğini, faaliyet alanının daralması sebebi ile araçlarını sattığını, personel çıkartarak tazminatları ödemek zorunda kaldığını, davacı firmanın faaliyet alanının daralmasına rağmen faaliyetlerini sürdürdüğünü, 15 Ağustos 2017 tarihinde verilen siparişlere istinaden mal talebinde bulunduğunu, davalı firmanın bu talepleri 2009 yılından itibaren kaynağı işin kurulması safhasında ve sonrasında yapılan pazarlama ve tanıtım faaliyetleri, bazı mal alım bedelleri olan ve taraflar arasında hukuki ilişki boyunca hiçbir surette istenmeyen alacak gösterildiğini, söz konusu alacak ödenmediği takdirde mal tedarik edilmeyeceğini davacı firmaya ilettiğini, davacı firmanın 27 Nisan 2018 tarihinde ihtar çekerek mal tedarik edilmesi talebini yinelediğini ancak ihtira rağmen mal tedariki yapmadığını, taraflar arasında sözleşme devam ederken davalı, davacının bölgesi olan … Bölgesindeki müşterilerine satış yapmaya başladığını, davalı firma üretici firma olma avantajından da faydalanarak ve davacı firmayı da aradan çıkartarak düşük fiyatla ve çeşitli pazarlama faaliyetleri ile davacı firmanın müşterilerini elinden almaya çalıştığını, davalı firma; davacı firma arasındaki sözleşmesini feshetmeden uyguladığı düşük fiyat politikasıyla, davacı firmanın müşterilerini elinden aldığını, davacı firmaya mal tedarikini hiçbir önel vermeksizin ve ihtar göndermeksizin bir anda keserek davacı firmanın yaklaşık 8 ay boyunca iş yapmasına mani olduğunu, davacı firmanın müşterileri nezdinde tüm itibarını ve güvenirliğini düşük fiyat uygulamak suretiyle zedelediğini, arz ve izah edilen nedenler ile davalı tarafından haksız ve kötü niyetli, şekilde sona erdirilen distribütörlük sözleşmesinin feshi nedeniyle fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla davacı lehine dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte 100.000-TL tutarındaki maddi zararın tazminine karar verilmesini, tüm yargılama giderinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; 2018 yıllarında son bulan sözleşme için eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ikame edilmediğini, … Asliye Ticaret Mahkemesinin 218/… Esas ve 2020/… Karar sayılı ve henüz kesinleşmemiş derdest dava ile eldeki davanın tarafları, konuları ve dava sebeplerinin aynı olduğunu, müvekkili olan firmanın davacı firmanın akdi yükümlülüklerini ve kanunen doğan sorumluluklarını ihlal ettiğinden; kanunsuz iş yapmadığını ve en doğal hakkı olan fesih hakkını kullanarak distribütörlük sözleşmesini feshettiğini bu sebeplerle eldeki davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ikame edilmediğinden reddini, eldeki davanın tarafları, konusu ve sebepleri …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 218/… Esas ve 2020/511 Karar sayılı ve henüz kesinleşmemiş derdest dava ile aynı olup vaki derdestlik itirazımız sebebiyle davanın dava şartı yokluğu sebebiyle reddini, eldeki davadaki talepler …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 218/… Esas ve 2020/… Karar sayılı ve henüz kesinleşmemiş derdest davadaki taleplerle aynı olup 1 yıllık hak düşürücü süre içinde ikame edilmediğinden ve 6102 sayılı TTK’nın ilgili hükümleri gereği acentenin isteyebileceği tazminat hak ve alacaklardan hiçbirine uymayan talebe ilişkin eldeki davayı ikame etmekte hukuki menfaati bulunmadığından dava şartı yokluğu sebebiyle reddini, davacının haksız davalar açmak suretiyle, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ve 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkının kötüye kullanılması niteliğindeki eldeki davanın reddini, yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Talimat sayılı dosyasından alınan 14.06.2021 tarihli bilirkişi raporu özetle; Taraflar arasında , 2017 yılı öncesinden 14.05.2018 tarihine kadar Ticari iş ve işlemlerinin olduğunu, dDavalının davacıya 03.08.2017 tarihinden itibaren mal satışının bulunmadığını, davalının Tür (Limited Şirketten Anonim şirkete dönüştüğü) değişikliğine gittiğini, davacının 14.05.2018 tarihinde , … Bankası … Şubesine 195.971,00-TL havale yaparak borcunu ödediğini ve bakiyenin 0,12.-TL(Onikikuruş) kaldığını görüş ve beyan etmiştir.
… Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/… Talimat sayılı dosyasından alınan 06.09.2021 tarihli bilirkişi raporu özetle; Taraflar arasında akdedilen sözleşme gereği ticari bir ilişki olduğunu, 6100 sayılı H.M.K 222. Maddesine göre delil vasfı değerlendirmesinin takdirinin Mahkememizde olmak üzere; 6102 sayılı T.T.K 64/3. maddesi uyarınca yevmiye defterlerine yapılması gereken kapanış tasdikinin 2016-2018 yılları için süresinde yaptırıldığı, 2017 yılı yevmiye defteri Ocak ayında ara tasdik yapılarak 2018 yılında da kullanıldığından Ocak ayında yapılan ara tasdikin aynı zamanda kapanış onayı yerine geçtiğini dolayısıyla 2017 yılı yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de süresinde yaptırıldığını, ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve defterlerin birbirini doğruladığı davacıya ait ticari defter kayıtlarında; davacının 31.12.2018 tarihi itibariyle davalıya borcunun bulunmadığını, taraflar arasındaki son alışın 10.08.2017 tarihli … nolu yevmiye maddesinde … nolu fatura ile olduğu, bu tarihten sonra herhangi bir alışın söz konusu olmadığını, davacının davalıdan 2016 yılında 209.729,91-TL, 2017 yılında 246.440,51-TL tutarında alış yaptığı, 2018 yılında davalıdan hiç alışının bulunmadığı, 2016 ve 2017 yılı alış tutarlarının aylık aritmetik ortalamasının 209.729,91 + 246.440,51 =456.170,42 /2= 228.085,21 / 12 (ay) = 19.007,10 TL olduğunu, davacının Brüt satışlarının 2016 yılında 417.848,57 TL, 2017 yılında 377.536,89 TL, 2018 yılında 79.801,13 TL olduğu ve 2017 yılında davalı ile olan ticari ilişkinin son bulmasıyla düşüş gösterdiğini görüş ve beyan etmiştir.
16.11.2022 tarihli bilirkişi … ‘nın heyet raporu özetle; Dava dosyasında mevcut olan 08.09.2021 tarihli davacı defterlerini inceleyen bilirkişi raporunda davacı şirketin 2016, 2017, 2018 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil edeceği, raporun sonuç ve kanaat kısmında; davacının 31.12.2018 tarihi itibariyle davalıya borcunun bulunmadığı, taraflar arasındaki son alışın 10.08.2017 tarihli 196 nolu yevmiye maddesinde 411216 nolu fatura ile olduğu, bu tarihten sonra herhangi bir alışın söz konusu olmadığını, dava dosyasında mevcut olan 14.06.2021 tarihli davalı defterlerini inceleyen bilirkişi raporunda davalı şirketin 2017, 2018 yılı ticari defterlerinin TTK hükümlerine göre sahibi lehine delil teşkil edeceği, raporun sonuç ve kanaat kısmında taraflar arasında 2017 yılı öncesinden 14.05.2018 tarihine kadar ticari iş ve işlemlerinin olduğu, davalının davacıya 03.08.2017 tarihinden itibaren mal satışının bulunmadığı, davalının tür (limited şirketten anonim şirkete dönüştüğü) değişikliğine gittiği, davacının 14.05.2018 tarihinde … Bankası … Şubesine 195.971 TL havale yaparak borcunu ödediğini ve bakiyenin 0,12 TL kaldığı, dolayısıyla dava tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı olmadığının anlaşıldığını, taraflar arasındaki fiili uygulama gereği sözleşme’nin münhasır bir sözleşme haline dönüştüğü, bu sebeple davacı’nın tekel hakkının bulunduğunu, huzurdaki davada davalının fesih usulüne uymadığını, davacının huzurdaki davadaki maddi tazminat talebine dayanak olarak gösterdiği TTK m. 121 hükmünün 4. fıkrasının (ya da diğer fıkralarının) tek satıcılık sözleşmelerine ve benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerine uygulanacağını söylemenin mümkün gözükmediğini, ancak davacının talep ettiği maddi tazminatı TBK’nın genel hükümleri kapsamında talep edebileceğini, davacının kar kaybının hesaplanması; 15.08.2017 tarihinden 27.04.2018 arasındaki 2017 yılı Gelir Vergisi Beyannamesinde var olan rakamlara göre 187,80*255 gün=47.889,00 TL kar kaybının (maddi zarar) var olduğu, B- 15.08.2017 tarihinden 27.04.2018 arasındaki 2016 yılı satışlarına % 20 artış varsayımıyla 236,78*255 gün=60.378,90 TL kar kaybının (maddi zarar) var olduğu, C- 15.08.2017 tarihinden 27.04.2018 arasındaki 2017 yılı 7,5 aylık satışların 12 aya tamamlanması varsayımıyla 285,25*255 gün=72.738,75 TL kar kaybının (maddi zarar) var olduğunu görüş ve beyan etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, 2009 yılında taraflar arasında distribütörlük sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 1. maddesinde “İşbu sözleşme, Distribütör’ün Türkiye
sınırları içinde, Meb Metal’in tarım ürünlerinin tamamının satış ve pazarlaması konularını kapsar.”
Sözleşme’nin 2. maddesinde “Distribütörün faaliyet göstereceği bölge; Türkiye’yi kapsar.” Sözleşme’nin 10. maddesinde “Meb Metal, Distribütörün satış yaptığı 3. firmalara
Distribütörlük hizmetlerinden memnun olmadığının tespiti hallerinde, bu firmaya direkt satış
yapabilir.” hükümlerinin düzenlendiği, bu hükümlerden davacıya bir bölge tahsis edilmiş ve davalının söz konusu bölgeye
doğrudan satış yapması kural olarak yasaklanmıştır. Ancak davacının satış yaptığı 3. firmaların
distribütörlük hizmetlerinden memnun olmadığının tespiti hallerinde davalı söz konusu firmalara
doğrudan satış yapabilir. 2015 yılında davalı, davacının faaliyet bölgesini
… Bölgesi ile sınırlandırmıştır.
Dosya kapsamına sunulan tüm delillerden, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki niteliği itibariyle tek satıcılık sözleşmesi
olduğu kanaatine varılmıştır. Şöyle ki; tek satıcılık sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması zorunlu
olmadığından, taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi taraflar arasındaki fiili uygulama gereği
münhasır bir sözleşme haline dönüşmüşse, bu durumda tek satıcılık sözleşmesinin yani tek satıcının
tekel hakkının varlığı kabul edilmektedir. Sözleşmede davacıya tekel hakkı verildiği açıkça
yazılı olmasa da, 2009-2015 yılları arasında Türkiye bölgesinde, 2015 sonrası ise … bölgesinde
davacı dışında bir başka distribütör tayin edilmediğinden, taraflar arasındaki fiili uygulama gereği sözleşmenin münhasır bir sözleşme haline dönüştüğü, bu sebeple davacının tekel hakkının
bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Davacının talebi, davalı tarafından haksız şekilde sona erdirilen sözleşme sonucunda ve bilhassa
mal tedarikinin kesilmesi nedeniyle yaklaşık 8 ay boyunca yoksun kaldığı ücretin (maddi zararının)
tazminidir.
Sözleşme’nin 12. maddesine göre “İşbu sözleşme imzalandığı tarihten itibaren 1 yıl süre
ile geçerli olup, taraflar sözleşmenin bitim tarihinden 60 gün önce, sözleşmenin devamı veya
sonlandırılması hususunu yazılı olarak bildirirler.” Görüldüğü üzere bu madde, sözleşmeyi
feshetmek isteyen tarafın uyması gereken usulü düzenlemektedir. Huzurdaki davada davalının
(gerek süre gerekse şekil bakımından) bu usule uymadığı, dava tarihi itibariyle davalının davacıdan alacaklı olmadığı yani davacının sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirdiği anlaşılmaktadır
Davacının huzurdaki davadaki maddi tazminat talebine dayanak olarak gösterdiği TTK m. 121 hükmünün 4. fıkrasının (ya da diğer fıkralarının) tek satıcılık sözleşmelerine ve benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerine uygulanacağını söylemek mümkün değildir.
Sözleşmenin feshinin bir tarafa isnat edilebilecek bir hareketten
kaynaklanması halinde, bu taraf, fesih dolayısıyla diğer tarafın uğradığı zararları genel hükümler uyarınca da tazmin etmek durumundadır. Bir başka deyişle taraflar, sözleşmenin haksız ve zamansız sona erdirilmesine bağlı olarak uğranılan sair zararlar sebebiyle TTK m. 121/4 ve 5’te belirtilen tazminattan başka tazminat da isteyebilirler. Bu durumda zararın ve tazminatın
belirlenmesinde TBK’nın genel hükümleri uygulama alanı bulur. Davacının talep ettiği maddi tazminatı TBK’nın genel hükümleri kapsamında talep edebileceği, bilirkişi heyetince 15.08.2017 tarihinden 27.04.2018 arasındaki 2017 yılı 7,5 aylık satışların 12 aya tamamlanması varsayımıyla 285,25*255 gün=72.738,75 TL kar kaybının (maddi zarar) hesaplandığı bu hesaplama yönteminin hakkaniyete uygun olduğu anlaşıldığından, bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K ÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 72.738,75-TL’nin 28.01.2021 dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 4.968,78-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 1.708,04-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 3.260,74-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 11.638,20-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Reddedilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 9.200,00- TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.767,34-TL ilk gider, 365,50,00TL tebligat ve müzekkere gideri, 9.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 11.332,84-TL yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 8.725,17-TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle … BAM ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 11/01/2023

Katip … Hakim …
(e-imza) (e-imza)