Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/540 E. 2022/25 K. 11.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/540 Esas
KARAR NO : 2022/25
DAVA : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
DAVA TARİHİ : 02/08/2019
KARAR TARİHİ : 11/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili firmanın sigortalısı … ‘na ait “… Mahallesi, …Sokak, … Esenyurt/İstanbul” adresindeki konutun, … numaralı … Poliçesi ile sigortalandığını, 11.09.2018 tarihinde davalıya ait rögar hattının tıkanması ile müvekkili şirket sigortalısına ait konutun tuvalet/banyo bölümünden su baskını olduğunun, taşan lağım sularının konutun geneline yayılarak bina ve eşya kıymetlerinde hasara neden olduğunun tespit edildiğini, müvekkili şirket sigortalısı ile yapılan görüşmelerde; çevre binalarda da aynı sorunların yaşandığı, konu ile ilgili zabıta ve … birimlerine bulunduğu ihbarlar neticesinde zabıta ekiplerinin hasarlı eşyaların tutanağını tutmuş olduğunu ve daha sonra belediyeden iki adet kullanılmış çekyat verdiklerini bunun dışında herhangi bir ödeme almadığını, konutu kendi imkanlıyla temizlediğini ve suya maruz kalmış olan eşyalarını (tutanak altına alınan) attığını belirttiğini, müvekkili şirket sigortalısının olay tarihinden 4 gün sonra davalı kurum olan … ekiplerinin tıkalı ana rögar hattını açtıklarını, hattın şimdilik sorunsuz olarak çalıştığını beyan ettiklerini, tıkalı olan rögar hattının davalı kurum ekipleri tarafından açılmış olmasının meydana gelen olayda davalının üzerine düşen görevi yerine getirmemesi nedeniyle kusurlu olduğunu ispat eder nitelikte olduğunu, bu nedenlerle müvekkili şirketin T.T.K.’nın 1472’nci maddesi gereği … Poliçesi Teminatı kapsamında sigortalısına ödemiş olduğu 4.152,86-TL bedelin, zararın meydana gelmesinde kusur ve sorumluluğu bulunan davalı kurumdan tahsili için sigortalısı yerine kanuni halefiyet gereği geçmiş olup sigortalısına ödeme tarihi olan 05.03.2019’dan itibaren ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etme zarureti doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin tüm dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili şirket … numaralı … Poliçesi Teminatı kapsamında, zararın meydana gelmesinde kusur ve sorumluluğu bulunan davalı kurum olan …’den tahsili için sigortalısı yerine kanuni halefiyet gereği geçmiş olup müvekkili şirketin sigortalısına ödemiş olduğu 4.152,86-TL hasar bedelinin sigortalısına ödeme tarihi olan 26.11.2018’den itibaren ticari avans faizi ile birlikte T.T.K’nın madde 1472 ve ilgili maddeleri uyarınca rücuen davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davanın hizmet kusuru iddiasına dayalı tam yargı davası niteliğinde olup görevli mahkemelerin idari mahkemeler olduğundan öncelikle görev yönünden davanın reddi gerektiğini, müvekkili kurumun davacıya sözleşmeye dayalı bir taahhüdü ve borcu olmadığını, hasarın sigortalı yerin kendi kusurundan kaynaklandığını, mevzuatın, fen ve sanat kurallarının ön gördüğü gerekliliklerin yerine getirilmediğini ve gereken tedbirlerin alınmadığını, dava konusu olayda müvekkil kuruma mevzuat hükümleriyle birlikte değerlendirildiğinde bir sorumluluk yüklenemeyeceği ve tazminat talep edilemeyeceğini, dava konusu olayda müvekkil kurumun hukuka aykırı bir fiili bulunmadığı gibi kusuru da bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesi gereğince ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472-1481.maddeleri uyarınca sorumlulardan tahsili talebine ilişkin rücuen tazminat davasıdır.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27/01/2020 tarih ve 2019/… Esas 2020/… Karar sayılı görevsizlik kararı verildiği, davacı tarafın kararı istinaf etmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 17/02/2021 tarih ve 2020/… Esas 2021/… Karar sayılı kararıyla ilk derece mahkemesinde görülen davada dava değerinin kesinlik sınırında kaldığından bahisle davacı tarafın istinaf talebinin usulden reddine karar verildiği ve dosyanın 26/08/2020 tarihinde mahkememize tevzi edilerek 2021/… sayılı esasına kaydedildiği anlaşıldı.
Taraflarca delil olarak; sigorta poliçesi, hasar dosyası, ekspertiz raporu, ödeme dekontu, bilgi ve belgeler, dayanılmıştır.
GEREKÇE :
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılan yargılama, toplanan deliller ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; Dava, sigortacının dava dışı sigortalısına aralarındaki sigorta poliçesi gereğince ödediği hasar bedelinin 6102 Sayılı TTK’nın 1472-1481.maddeleri uyarınca sorumlulardan tahsili talebine ilişkin rücuen tazminat davasıdır. Davacı sigorta şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Öte yandan, TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.(eski TTK 1301.) maddesinde; “sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder” hükmüne yer verilmiştir. Halefiyet ilkesi doktrinde ”zarar gören sıfati ile sigorta ettiren rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle meydana gelen zararlar için üçüncü şahsa karşı harhangi bir hukuki sebebe binaen tazminat alacağına sahip ise, bu hakkı ödenen sigorta tazminatı miktarınca kanun icabı sigortacıya geçmesi hali” şeklinde tanımlanmıştır.( Işıl ULAŞ, Uygulamalı Zarar Sigortaları hukuku, Ankara 2012, syf: 224 ve devamı) iş bu tanımdan da anlaşılacağı üzere buradaki halefiyet ilkesi dava hakkını tanımakta olup, sigortalının diğer bir deyimle yerine kaim olunanın sahip olmadığı bir takım özel üstünlükleri halefe vermiş değildir. Buradan hareketle yerine halef olunan ile zarar verenin arasındaki dava hangi şartlarda görülecek ise halef sigorta ile zarar veren arasındaki dava da aynı şartlarla görülmesi gerekmektedir. Bu durumda zarar veren davalı ile zarar gören sigortalı arasındaki dava haksız fiil sorumluluğundan kaynaklı olup Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, sigortalının yerine kaim sigorta şirketi ile davalı zarar veren arasındaki salt halefiyet ilkesine dayalı iş bu davanın da Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerekmektedir. Keza zarar veren ile davacının arasında bir sigorta ilişkisi doğmuş değildir. ( halefiyet ilkesi ve yukarıda vardığımız sonucu öngören örnek içtihad 22/03/1944 tarih 37-9 sayılı yargıtay içtihadı birleştirme kararı; Işıl ULAŞ, age sayfa: 225 ve devamı, ) Nitekim, yukarıda belirtilen 05/12/1977 tarih, 77/4 Esas ve Karar sayılı içtihatı birleştirme genel kurul kararında da belirtildiği gibi mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup kıyas veya yorum ile genişletilemez. Yukarıdaki açıklamalarda davanın TTK nın 4. maddesi anlamında ticari dava olmadığı keza, gerçek şahıslar arasındaki haksız fiil sorumluluğundan ötürü öngörülen davalarla ilgili olarak ilgili maddede BK na bir atfın bulunmadığı görülmekle, halefiyet ilkesine göre dava açan sigorta yönünden de aynı hükümler uygulanacağından mahkememizin iş bu davayı görmekte görevli olmadığı, bu halde davanın sigorta sözleşmesinden değil davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği haksız fiilden kaynaklandığının ve davanın da mutlak ticari dava olmadığının anlaşılması karşısında Asliye Hukuk mahkemelerinin genel görevli mahkeme sıfatıyla görevli olduğu kanaatine ulaşılmakla mahkememizin görevsizliğine, dava değeri kesinlik sınırı içinde kaldığından ve … Asliye Hukuk Mahkemesi’nce de daha önce görevsizlik kararı verildiğinden yargı yeri belirlenmesi için dosyanın resen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın niteliği itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğundan mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Dava dilekçesinin görev yönünden REDDİNE,
YARGI YERİ BELİRLENMESİ İÇİN DOSYANIN RESEN İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
İstinaf kararı sonucu kesinleşmesi halinde görevli mahkemenin … Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle kararın kesinleşmesinden sonra yasal süresi içinde talep halinde dosyanın … Asliye Hukuk Mahkemesine tevzi olunmak üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine,
2-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne gerekçeli kararın yazımından sonra miktar itibariyle kesinlik sınırında kaldığından RESEN … Bölge Adliye Mahkemesi’ne YARGI YERİ belirlenmesi için GÖNDERİLMESİNE karar verildi. 11/01/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır