Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/414 E. 2021/477 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/414 Esas
KARAR NO : 2021/477
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/03/2020
KARAR TARİHİ : 21/06/2021

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Beyoğlu’nda ”Cafe/Bar” olarak işletilen müzikli eğlence yeri olduğu, davalıların sosyal medya hesapları ve sayfalarından ”bu bir boykot değildir” başlıklı bir yazıyla tümüyle gerçek dışı şekilde müvekkiline ait adı geçen Peyote isimli mekandan sanatçılara fiziksel, cinsel tacizlerde bulunulduğu, sanatçılara, çalışanlara, müşterilere sömürü, ekonomik, psikolojik, fiziksel, cinsel istismar uygulandığı ilan edildiği ve müvekkili ve işletmesinin toplum karşısında küçük düşürüldüğü, ticari itibarı ve saygınlığının zarar gördüğü, bu yazıların çeşitli zamanlarda davalılar tarafından yayımlandığını, davalıların suç teşkil eden isnatlarda bulunduğunun ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… sayılı bilirkişi raporuyla sabit olduğunu, bu ithamlara karşı savcılık vasıtasıyla soruşturma başlatıldığını, davalıların bu eylemlerinin TTK. uyarınca haksız rekabet fiilini oluşturduğunu, haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i talep edilerek davalılar aleyhine … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/… Esas sayılı dosyasıyla dava ikame edildiğini,
İşbu sosyal linç ve karalama kampanyası niteliğindeki haksız rekabet eylemi müvekkilinin ticari itibarı zedeleyerek müvekkiline verdiği telafisi imkansız manevi zarar sebebiyle TTK 56 ve TBK 58 uyarınca 50.000,00 TL manevi tazminatın ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle müvekkiline ödenmesine,
Haksız rekabet sebebiyle müvekkili şirketin müşterilerini kaybederek büyük zarara uğramış olup müvekkilinin müşteri kaybı ve bu olaylar nedeniyle uğradığı dolaylı ve doğrudan zararların, kar kaybının kesin olarak hesaplanması uzmanlık gerektirdiğinden ve bu nedenle maddi tazminata ilişkin tam ve kesin talep sonucu belirsiz olduğundan müvekkilinin 2018, 2019 ve 2020 yılı ticari defterleri incelenerek haksız rekabet nedeniyle uğradığı maddi zararın tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik kaydıyla ; 2.500,00 TL maddi tazminat ve 2.500,00 TL munzam zararın ticari faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /
Davalı … vekili Av. … cevap dilekçesinde ve özetle; Öncelikle huzurdaki davanın niteliği gereği zorunlu ticari arabuluculuğa tabi olup, davacının arabulucuk dava şartını yerine getirmediğinden davanın usulden reddine karar verilmesini, somut olayın kapsamında müvekkilinin sosyal medyada dolaşıma sunulmuş, görünüşe uygun şekilde kadına karşı şiddet ve taciz eylemlerine ilişkin haberin doğruluğuna güvenerek, üçüncü kişinin meşru müdafaası kapsamında Anayasal ifade özgürlüğünde tepkisini ifade ettiğini, eylemin haksız fiilin unsurlarını barındırmadığını, Davacının haksız rekabet ihlaline ilişkin iddialarını somut ve nesnel verilerle ispat edemediğini, soyut ve afaki isnatlar ile lehine bir takım sonuçlar çıkarmaya çalıştığını, taleplerinin esastan reddi gerektiğini, Devam eden ve halihazırda sürmekte olan herhangi bir haksız eylem bulunmadığından, rekabetin tespiti, men-i ve ortadan kaldırılmasına ilişkin davaların konusuz kaldığını belirterek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, … vekili Av. … cevap dilekçesinde ve özetle; Müvekkilinin dijital ortamdaki paylaşımı ile kişilik haklarına vaki haksız saldırı ve … nin tacizine karşı öz savunma gerçekleştirdiğinden, tacizde davacı şirketin kusuru ve rolünün tespiti bakımından bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, diğer yandan tacizi gerçekleştirirken işveren vekili sıfatını taşıyan … nin işine ne zaman son verildiğinin davacı şirket nezdindeki işyeri sicil dosyasından ve SGK dan işden ayrılış bildirgesinin istenilmesi halinde davacı şirketin tacizciyi koruyarak kusurlu davrandığının sübut bulacağını, dijital ortamda gerçekleşen paylaşımların haksız rekabeti doğuracak ve işletmeye ekonomik zarar verme amacı taşıyan bir kötüleme olmadığını,
Müvekkilinin dar gelirli bir üniversite öğrencisi olduğunu, haksız rekabette bulunmasını gerektirecek sosyo ekonomik durumu ve ticari iştigalinin olmadığını, talep edilen fahiş orandaki manevi tazminat talebinin reddi gerektiğini, manevi tazminatın kişilik hakları saldırıya uğrayan gerçek kişiler tarafından talep edilebileceğini, davacının tüzel kişi olduğunu, manevi tazminat talebinin yasal dayanağı bulunmadığını,
Müvekkiline izafe edilen eylem neticesinde davacı şirketin doğmuş maddi zararının varlığının da şüpheli olduğunu, belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili Av. … cevap dilekçesinde ve özetle;
Davacının iddialarının gerçeklikten uzak olduğunu, bu paylaşımların haksız rekabete ilişkin eylemler olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, savcılık tarafından iddiaların gerçekliğinin araştırılması gerektiğini, davacının açıkladığı bilirkişi raporunda müvekkili davalının suç işlediğine dair herhangi bir kanıt olmadığını, müvekkili tarafından paylaşım yapılmadığına ilişkin ifadeler, bilirkişi raporları ve iddia edilen paylaşımlar göz önünde bulundurulduğunda açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Taraflar arasındaki uyuşmazlık Davalıların internet ortamında davacı şirkete ait işletmede gerçekleştiğini iddia ettiği olaylara ilişkin yazdıkları yazılar ile oluşan haksız rekabet eylemi sonucu davacının sarsılan ticari itibarı nedeniyle TTK 56 ve TBK 58 gereğince 50.000 TL manevi tazminatın ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere maddi zararın tespiti ile HMK 107 gereğince belirsiz alacak olarak 2.500,00 TL maddi tazminat , 2.500,00 TL munzam zarar tazminatının haksız eylem tarihi olan Nisan 2019 dan itibaren ticari faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nun 114. maddesinde dava şartları sayılmış, aynı maddenin 2. fıkrasında ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiştir.
Anılan maddeye göre; “(1)Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.”denilmiştir.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı TTK’ye eklenen 5/A maddesinde, Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan ticari davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir.
Dava 01.01.2019 tarihinden sonra 07/10/2020 tarihinde açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup, arabulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açılması hususu ve buna uyulmaması HMK’nin 114/2.maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun(HUAK) 16.maddesinde, “(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….” hükmü ile sürecin başlangıcını;
HUAK madde 17/1’de belirtilen haller olan;
a) Tarafların anlaşmaya varması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekilmesi
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
d) (Değişik: 12/10/2017-7036/23 md.) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.”
Arabuluculuk sürecinin sona erme hallerini düzenlemiştir.
6325 sayılı Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen 18/A maddesi ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…”hükmünü içerir.
Somut olaya bakıldığında;davacı tarafın davayı 07/10/2020 tarihinde açtığı, 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20.maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklendiği anlaşılmıştır .
Ankara BAM 22 HD 2019/1889-2074 sayılı örnek kararında açıklandığı üzere; Dava açılmadan önce tarafların anlaşamadığını gösterir arabuluculuk son tutanağı düzenlenmediğinden dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulen reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HÜKÜM /
1- TTK 5/A kapsamında arabuluculuğa tabi ticari davalardan olduğundan davalı itirazının kabulü ile davanın TTK 5/A, HMK 114/2 , 115 maddesi gereğince davanın usulen reddine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 939,27-TL den 59,30-TL. nispi karar harcının mahsubu ile kalan 879,97-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihindeki AAÜT gereğince
Davacının maddi tazminat talepleri yönünden; tarifenin 13/4 maddesi gereğince 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
Davacının manevi tazminat talepleri yönünden; tarifenin 10/3 maddesi gereğince 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK. 333. md. uyarınca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/06/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır