Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/385 E. 2021/439 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/385 Esas
KARAR NO : 2021/439
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/02/2020
KARAR TARİHİ : 10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davalı şirket tarafından aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, takip konusu bononun borçlusunun-keşidecisinin kendisi, lehtarının da davalı şirket olduğunu, takip mesnedi senetlerin tamamının ise malen ibareli senet olduğunu, bonoların bu hali ile yani ciro yolu ile tedavül görmeksizin doğrudan davalı şirket tarafından icra takibinin başlatıldığını, iş bu bonoların ciro görmüş ve yetkili başka bir hamil tarafından icra takibine konulması gerektiğini, borç nedeninin gerçekleşmemiş olduğunu, davalı tarafça senet sebebi olan mal satışı yapılmadığını ve tüm bu nedenlerle ….İcra Müdürlüğü’nün 2019/… Esas sayılı takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına ve borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı tarafça 10/02/2020 tarihinde ilk başvuruda bulunduğu ve davanın 2020/ … Esas kaydına yapıldığı ancak davacının arabulucuya başvurmadan dava açtığı anlaşıldığından 11/02/2020 taihinde dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verildiği, davacı tarafça istinaf edilmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 18/05/2021 tarih 2021/… Esas 2021/ … Karar sayılı ilamıyla kararın kaldırılmasına ve dosyanın İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşıldı.
GEREKÇE :
Dava, davacının davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Görevli mahkemenin belirlenmesinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un dava konusu uyuşmazlık ile ilgili 3 (1) k), 4 (3), (5), 73 (1) ve 83 (2) maddelerinde yer alan hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3 (1) k) maddesinde; tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği,
3 (1) l) maddesinde; Tüketici işleminin, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği,
4 (3) maddesinde; Tüketiciden; kendisine sunulan mal veya hizmet kapsamında haklı olarak yapılmasını beklediği ve sözleşmeyi düzenleyenin yasal yükümlülükleri arasında yer alan edimler ile sözleşmeyi düzenleyenin kendi menfaati doğrultusunda yapmış olduğu masraflar için ek bir bedel talep edilemeyeceği, bankaların, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar tarafından tüketiciye sunulan ürün veya hizmetlerde ise tüketiciden faiz dışında alınacak her türlü ücret, komisyon ve masraf türleri ile bunlara ilişkin usul ve esaslar Bakanlığın görüşü alınarak bu Kanunun ruhuna uygun olarak ve tüketiciyi koruyacak şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından belirleneceği,
4 (5) maddesinde; Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.
73 (1) maddesinde; Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli olduğu,
83 (2) maddesinde; Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle; dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1, 20, 114 (1) c) ve 115 (2) maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince, taraflardan birinin karar verildiği anda kesin olduğundan tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle dava dosyasının görevli TÜKETİCİ MAHKEMESİ’ne gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca tebliği müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Davaya yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu tensiben kesin olarak karar verildi.10/06/2021

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪