Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/38 E. 2021/871 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/38 Esas
KARAR NO : 2021/871

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2021
KARAR TARİHİ : 05/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili olan kooperatifin …Mah. …Sok. No:22 Sarıyer / İstanbul adresinde bulunan her biri 36 katlı 10 bloktan oluşan toplam 1818 adet bağımsız bölümün bulunduğu … Sitesini yönettiğini, davalı/borçlunun ilgili sitenin B3 blok 126 nolu bağımsız bölümün maliki olduğunu, 01.01.2019 – 30.09.2019 tarihleri arası tahakkuk eden 2.951,40-TL demirbaş bedeli ve bakiye elektrik güvence bedelini ödemediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün…Esas sayılı dosyası ile demirbaş bedeli ve bakiye elektrik güvence bedelinin tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı/borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği ve icra takibine itiraz edildiğini bu sebeple icra takibinin durduğunu, davalı/borçlunun haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile takibin devamını, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı/borçlıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davacının haksız bedelleri türlü şekillerde adlandırıp müvekkilinden almaya çalışmakta olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli davacının ise haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilini ikametgahının Bakırköy ilçesinde olduğunu, işbu davada Bakırköy mahkemelerinin yetkili olduğunu, Mahkemenin yetkisine itiraz ettiklerini, davanın 1 yıllık sürede açılmadığını, davanın ödeme emrine itiraz 12.11.2019 tarihinden itibaren 1 yılda açılmadığından süresinde olmadığını, olayda zamanaşımı geçtiğini, takipte borcun sebebinin demirbaş ve elektrik güvence bedeli alacağı gösterildiğini, davada ise A5 blok tadilat bedeli itirazın iptali gerekçesi yapılmaya çalışılmakta olduğunu, bu durumun usule ve yasaya aykırı olduğunu, A5 Blok tadilat bedeli belirtilen takip dayanağının olmadığını, müvekkilini mülk sahibi olduğunu, davacının ortağı da olmadığını, müvekkiline sorumluluk yükleme dayanağı yapılmaya çalışılan işlemlerin yok hükmünde olduğunu, Usule uygun işletme projesi düzenlenmediğini ve müvekkiline tebliğ edilmediğini, yönetimde gelir – gider gösterilen tüm kalemlere itiraz ettiklerini, bir blokta yapılan sadece o blok maliklerine ait olması, ayrıca müteahhide rücu edilmesi gereken harcamaların müvekkilinden talep edilemeyeceğini, A5 Bloğun anagayrimenkul veya ortak yer olmadığını, davada, binaların Sarıyer’de 36 katlı 10 blok 1818 bağımsız bölüm olarak ifade edildiğini, ortak yerleri, 634 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu 4. madde tanımlamış, 16. madde kat maliklerinin bu yerleri ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olarak ve kullanabileceklerini düzenlediğini, dairelerin tesliminden çok kısa süre sonra A5 Blokta yapılan tadilat bedelinin önce Blok sakinlerine fatura edildiğini, 2018 yılı sonunda gider pusulası ile kapatılıp müvekkilinden tahsil çabasına girişildiğini, müvekkilinin amacının davacının alacağını geciktirmek değil haksız alacak talebine engel olmak olduğunu, tutarların aidat olmadığını, gecikme zammının uygulanamayacağını, Yasaların davacıyı ve tüm kat maliklerini bağlayıcı olduğunu, yasaya aykırı yok hükmünde işlemlerle alacak talep edilemeyeceğini, müvekkilinin şirket olmadığını, kötü niyetli yöneticilerce Yapı Kooperatifinin çok değerli mülklerinin satıldığını, yine çok değerli olan dava konusu arsa için inşaat şirketiyle üyelerin çıkarlarına aykırı inşaat sözleşmesi yapıldığını, inşaatların geciktiğini, müteahhide rücu edilmesi gereken tutarların edilmediğini, kiraya verilen ortak yerler için kar payı dağıtılacağı vaad edilirken, yüksek aidatlar alınmaya devam edildiğini, A5 blok masrafının müteahhide yüklenmemesi, ilgili – blok sakinlerinden de tahsil edilmemesi usule yasaya aykırı olduğunu tüm bu sebeplerle haksız ve dayanaksız davanın reddini, %20’den aşağı olmayan kötüniyet tazminatı, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 99. maddesi uyarınca Kooperatifler Kanunundan kaynaklanan hukuk davalarının tarafların sıfatlarına bakılmaksızın ticari dava olduğu kabul edilmişse de, taraflar arasındaki uyuşmazlık, Kat Mülkiyet Kanunundan kaynaklandığından; genel olarak kooperatif ve ortakları arasındaki uyuşmazlıkların ifade edildiği Kooperatifler Kanununun anılan hükmünün somut olayda uygulama yeri yoktur. Eldeki davanın Kooperatifler Kanunu gereği ticari dava olduğu sonucuna ulaşılması mümkün olmadığı gibi Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıkların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Somut olaydaki uyuşmazlık, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan kaynaklı giderlerin ödenmesine ilişkindir. Bu nedenle uyuşmazlığın 634 sayılı Kanun kapsamında kaldığı ve Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı davanın miktarı ve niteliği itibariyle kesin olmak üzere karar verildi. 05/11/2021

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)