Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/371 E. 2022/305 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/371
KARAR NO: 2022/305

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 25/10/2011
KARAR TARİHİ : 12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, davacı işveren ile aralarında akdedilmiş bulunan Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesi uyarınca 28/09/2009 tarihinde müvekkil şirkette “…” göreviyle çalışmaya başladığını, en son aylık brüt 2.600 TL ücret aldığını, davalının 31/07/2011 tarihi itibariyle müvekkili şirketten istifa etmek suretiyle ayrılarak sözleşmenin 23. maddesinde zikredilen… A.Ş isimli rakip şirkette çalışmaya başladığını, taraflar arasında akdedilmiş olan Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinin “Özel Şart” başlıklı 23. maddesi uyarınca; personel mevcut işinden istifa ettiği takdirde iş akdinin sona erdiği tarihten itibaren 1 yıl süre ile …, … ve … adı altında çalışan grup şirketleri ile personelin çalıştığı şirketle aynı konularda faaliyet gösteren şirketlerden piyasada ilk dört içinde olduğu genel olarak bilinenlerde çalışamaz, Bu şirketlere dışarıdan hizmet veremez, Aksi halde Personel son brüt maaşının 12 katı miktarda cezai şartı şirkete ödemeyi gayrıkabili rücu kabul eder” hükmünün bulunduğunu beyan ederek müvekkili şirket ile davalı arasıdna akdedilmiş bulunan Belirsiz Süreli Hizmet Sözleşmesinin 23. maddesi uyarınca davalının en son aldığı aylık brüt ücret 2.600 TL’nin 12 katı tutarında olan 31.200.TL cezai şarttan şimdilik 1.000 TL cezai şartın faiz, masraf ve ücreti vekalet ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacı şirkette 28/09/2009 tarihinde işe başladığını, 31/07/2011 tarihi itibariyle istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını, bu süre zarfında davalının “…( Denetim Asistanı” olarak çalıştığını, davalının… A.Ş’de davacı şirketteki görevinden tamamen farklı olarak ” …-…” bölümünde görev aldığını, davacı şirketteki görevinin yalnızca denetim asistanı işlemleri ile sınırlı yüzeysel olan davalının, “değerleme” hizmetlerinde görev aldığını ve bu iki görevin birbirinden tamamen farklı olduğunu beyan ederek haksız açılan davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, sözleşmenin feshi nedeniyle cezai şart istemine ilişkindir.
Mahkememizce 18/09/2017 tarih… esas …karar sayılı karar ile “davanın reddine” dair karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay’a gönderilmiş, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 25/11/2020 tarih 2018/439 esas 2020/3838 karar sayılı ilamında;
“Dava, sözleşmeye dayalı rekabet yasağı ihlaline ilişkin cezai şart istemidir. HMK 266. maddesi uyarınca mahkeme çözümü hukuk dışında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi görüşüne başvurabilir. Mahkemece bilirkişi görüşüne başvurulması halinde bilirkişinin raporu denetime açık nitelikte olması gerekir.
Somut olayda mahkemece bilirkişi görüşüne başvurulmuş olup birden fazla rapor alınmıştır. Ancak bilirkişi raporları arasında mübayenet bulunmasına rağmen bu mübayenet giderilmeden ve karara dayanak yapılan rapora neden itibar edildiğine ilişkin yeterli gerekçe gösterilmeden karar verilmesi doğru değildir.
Bu durumda mahkemece aralarında mübayenet bulunan raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın yeni bir bilirkişi veya heyete tevdi edilerek raporlar arasındaki mübayeneti de giderecek şekilde rapor temin ettirilerek oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararını bozmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
Dosyanın taraf iddia ve savunmaları, dosya kapsamına ibraz edilen bilirkişi raporları ve bilirkişi raporları arasındaki mevcut çelişkiler ve bu kapsamda mahkememizce daha önce verilen karar yönelik bozma ilamı nazara alınarak dosyanın haksız rekabet alanında uzman 2 bilirkişi ve muhasebe alanında uzman sektör bilirkişisinden oluşan bilirkişi heyet incelemesine tevdiine, bilirkişilerden raporlar arasındaki çelişkiyi gideren bozma ilamını kapsayan ve bu kapsamda davalının davacıya borçlu olup olmadığı varsa miktarının belirlenmesinin istendiği rapor tanziminin istenmesine karar verilmiş, Mali Müşavir Bilirkişi …, Haksız Rekabet Uzmanı Bilirkişi Dr. … ve Özel Hukuk Anabilim Dalı Bilirkişisi Doç. Dr. … tarafından sunulan 02/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda; Davalının davacı şirket bünyesinde görev aldığı denetim sürecinin çok katmanlı ve çok safhalı iş ve işlemler içerdiği, davalının davacı şirket bünyesinde aldığı “…(Denetim Asistanı)” pozisyonun davacı şirket bünyesinde müşteri bilgileri ve denetim safhalarının tümüne muttali olmasına uygun bir pozisyon olmadığı, Dosyaya sunulu bilgi ve belgelere göre, davalının davacı şirket bünyesindeki yaptığı işlerin kapsamı hakkında kanaat oluşturabilecek, davalının imza ya da parafını içeren herhangi bir “çalışma kağıdı”, denetim evrakı veya benzeri bir ispat edici vesika sunulmamış olduğu, İşçi (Çalışan), burada davalı, iş gördüğü sırda öğrendiği özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri sır olarak saklamakla yükümlü olduğu, bu hükümün sözleşme olmasa dahi işverenin sırlarını korumaya yönelik bir hüküm olduğu, rekabet yasağı kaydının ise, iş sözleşmesi veya ayrı bir sözleşme ile rekabet sınırlaması yapılabileceği, ancak, bu sınırlamaların işçinin müşteri çevresi, üretim sırları veya işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa, aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte ise geçerli olacağı, bu hüküm çerçevesinde davalının durumu değerlendirildiğinde, davacının dilekçesinde iddia ettiği üzere “halka açık şirketlerin denetim ekibinde yer almak söz konusu şirketlerin tüm mali, idari, vs. yapılarının personel tarafından öğrenilmesi ve işyerine ait esaslı sırlara vakıf olmak anlamına geldiğini, bu sebepten ötürü de sözleşme de rekabet yasağı maddesi bulunduğunu” ifadesinde iddia edilen menfaatlerin resen TBK m. 394, f. 4 ile korunduğu TBK m. 444, f.2’de işveren şirketin sırları ile ilgili olduğu, anılan şirketin bir Bağımsız Denetim Şirketi olduğu ve yaptığı işin süreç ve inceleme noktalarının Kamu Gözetimi ve Denetim Standartları Kurumu mevzuatı çerçevesinde yapılması gerektiği, bu usulün bütün denetim şirketlerinde uyulması gereken standartlar olduğu, davacı şirketin reel sektörde mal üreten bir şirket olmadığı, işverenin yaptığı işler hakkında edindiği bilgi işverenin zararına sebep olacak nitelikte olduğunu kanıtlanamadığı, ayrıca, davalının yaptığı pozisyon itibari ile karar verici olmadığı anlaşıldığından dosyada bu yasağın sürdürülmesinin de gerçek bir yararı olduğu da ispat edecek belge ve bilgi bulunamadığı, bu nedenle, rekabetin sınırlandırılması yasağının ihlal edildiğine dair şartların bir arada bulunmadığı, rekabet etmeme yasağına aykırılığının ihlali şartlarının bir arada bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmamışsa dahi, aksi kanaat halinde Hakimin aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirebileceği (TBK m. 182, f. 2), zira, Davalının son bürüt maaşının 2.600 TL olduğu ancak sözleşmede öngörülen cezai şartın 31.200 TL olduğundan arada büyük bir nispetsizliğin olduğu, bunun açık olarak kişilik haklarından bir çalışma hürriyetine aykırılığın söz konusu olabileceği kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Dava, sözleşmeye dayalı rekabet yasağı ihlaline ilişkin cezai şart istemi olup mahkememizce uyulan bozma ilamı sonrasında alınan bilirkişi raporu bozma öncesi Mali Müşavir Bilirkişi …, Mali Müşavir Bilirkiş… ve Hukukçu Bilirkişi Prof. Dr. … tarafından ibraz edilen 30/01/2017 tarihli 2.bilirkişi Raporu ile aynı mahiyette olduğu ,bu kapsamda:
Davalının, Davacı Şirkette 29.09.2009 – 31.07.2011 tarihleri arasında Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi ile “… ” Denetim Asistanı olarak çalıştığı , istifa etmek suretiyle işten ayrıldığı sonrasında “…- …(Kurumsal Finansman Değerleme)” bölümünde görev aldığı ihtilafsız olup, davalının davacı şirkette denetim ile ilgili bir işte çalışmakta olup sonradan girdiği …Aş deki pozisyonunun “değerleme” işi olduğu, davalının, Denetim Asistanı pozisyonun davacı şirket bünyesinde müşteri bilgileri ve denetim safhalarının tümüne muttali olmasına uygun bir pozisyon olmadığı,rekabet yasağı sözleşmesinin şartlarından birinin de, işçinin müşterileri tanımasından veya iş sırlarını bilmesinden dolayı işverene önemli bir zarar vermesi ihtimali olup bu çerçevede, davalının hangi iş sırlarına vakıf olduğu, hangi müşterilerle ilgili bilgilere sahip olduğu hususlarının davacı tarafından ispat edilmesi gerektiği, oysa ki davacı tarafça davalının çalıştığı pozisyon ve iş tanımı uyarınca hangi şirket sırlarına vakıf olup davacı aleyhine kullandığı ve rekabet yasağına aykırı davrandığı hususunun ortaya konulamadığı, davalının hali hazırda çalışmakta olduğu pozisyonun “Değerleme Hizmeti, Finansal modelleme Hizmeti, Finansal Fizibilite Çalışması “olup konumunun “Asistan” olarak belirtildiği ,bu çerçevede davalının davacı şirketteki somut görevi ile dava dışı halihazırda çalıştığı şirketteki pozisyonunun görev ve işlevinin aynı olmadığı ,bu kapsamda davalı ile davacı arasında mevcut 27.05.2009 tarihli iş sözleşmesinin rekabet yasağını düzenleyen 23. Maddesine özel bir konu sınırlandırması da getirilmediği, anılan şirketin bir Bağımsız Denetim Şirketi olduğu ve yaptığı işin süreç ve inceleme noktalarının Kamu Gözetimi ve Denetim Standartları Kurumu mevzuatı çerçevesinde yapılması gerektiği, bu usulün bütün denetim şirketlerinde uyulması gereken standartlar olduğu, davacı şirketin reel sektörde mal üreten bir şirket olmadığı, işverenin yaptığı işler hakkında edindiği bilgi işverenin zararına sebep olacak nitelikte olduğunu kanıtlanamadığı,
Ayrıca, davalının yaptığı pozisyon itibari ile karar verici olmadığı anlaşıldığından dosyada bu yasağın sürdürülmesinin de gerçek bir yararı olduğu da ispat edilmediği anlaşılmakla rekabetin sınırlandırılması yasağının ihlal edildiğine dair şartların bir arada bulunmadığından davanın reddi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 539,26-TL den 80,70-TL nispi karar harcının mahsubu ile kalan 458,56-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 1.000-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davalının yapmış olduğu 189-TL tebligat giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır