Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/346 E. 2022/796 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2021/346 Esas
KARAR NO :2022/796

DAVA:İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/05/2021
KARAR TARİHİ:18/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili şirketin 2016 yılında matbaacılık, tekstil, konfeksiyon üretimi, ithalatı ve ihracatı için kurulduğunu, halen yurtiçi ve yurtdışında bu yönde başarılı bir şekilde faaliyetine devam ettiğini, müvekkilinin, davalı şirket ile aralarında imzaladıkları satış sözleşmesi gereğince ürünleri bizzat üretme taahhüdünde bulunan (sözleşme madde 10-e) davalı firma ile hastanelerde kullanılmak üzere gerekli niteliklere haiz 70.000 adet 40 gram SS beyaz önlüğü müşterinin verdiği numune örnek baz alınarak üretmek hususunda anlaştığını ve kendisine ürünleri ihraç edeceği … firmadan gelen numune örneklerini de teslim ettiğini, ayıpsız ürün tesliminin PANDEMİ nedeni ile hayati önem taşıdığını defalarca davalı şirkete ilettiğini, hal böyle iken davalı üretici şirketin, ürünleri müvekkiline sözleşmeye uygun şekilde ürettiği beyanı ile teslim ettiğini ve tıbbi malzeme olan ürünleri, hijyeni koruma amacı ile teker teker kontrol edilmeksizin, PANDEMİ dönemi aciliyeti nedeni ile derhal müvekkilinin aracılığı ile … gönderildiğini ancak … gelen ve sunulan fotoğraflar ve videolardan anlaşıldığı üzere ürünlerin verilen numuneye aykırı olarak ayıplı şekilde yapıldığının anlaşıldığını, davalı firma ile ayıba dair görüşmeler esnasında davalı firmanın, sözleşmenin 10-e maddesindeki açık düzenlemeye rağmen sözleşmedeki ürünleri başkasına ürettirdiğini, hatta birden fazla üretici firma ile çalıştığını, sıkıntının bu nedenle yaşandığını ikrar da ettiğini, bu hususun tanıklarının beyanları ile anlaşılacağını, sırf bu durumun dahi sözleşmenin başlı başına bir ihlali olduğunu, Sözleşmenin 4-b maddesinin açık olup müvekkili şirketin seçimlik talebini ürünlerin bedelini cezai şart olarak talep etme yönünde kullandığını, kaldı ki bu açık düzenleme olmasaydı dahi davalı üretici, müvekkili şirketin … müşterisinin tamamı ayıplı ürünler nedeni ile kendisine kestiği rcklamasyon faturasına istinaden müvekkilinin bu yöndeki zararlarını tazminle mükellef olacağını, davalının, müvekkili faturasına süresinde itiraz da etmediğini ve müvekkilinin işbu davadaki haklılığını bu vesile ile bir kez daha ikrar ettiğini, bu çerçevede davalı şirketin gerekli ödemeyi faturaya rağmen yapmadığından dolayı 160,764,50TL tutarlı faturanın tahsili için davalı/borçlu aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı dosyası ile icra takibi başlatmak durumunda kalındığını, işbu huzurdaki davada davalının haksız ve kötüniyetli itirazlarının aşağıda detaylandırdığımız nedenlerle iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … Şirketinin cevap dilekçesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
DELİLLER
Taraflarca delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası, fatura, ihtarnameler, mail kayıtları, 24.05.2021 tarihli dilekçe ekinde ürünlerde tespit edilen hatalı kısımlara ilişkin fotoğraflar ve mail yazışmalar, bilgi ve belgeler, ticari defter kayıtları ve bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Davacı … tanığı … 22.02.2022 tarihli 3 No.lu celse de “ben … firması çalışanıyım, muhasebe işlerine bakıyorum, firma matbaa ve al sat işi yapar, bize yurt dışından cerrahi önlük siparişi geldi davalı … Şirketini tanıdık, bize yurt dışından sipariş veren firma numune gönderdi, önlüğün kaç gram olacağın kumaşın cinsini teknik özelliklerini bildirdi, bende numuneleri ve istenilen hususları … firmasına götürdüm, aynı teknik özellikler olacak bire bir olacak dedim, onlardan numune istedik, beş adet numune bize verdiler, bende numuneleri yurt dışındaki müşteriye gönderdim, müşteri numuneleri onayladı, bize bir mikuır para gönderdi, bizde bir miktarını … gönderdik karşılıklı sözleşme yapıldı, dikime geçildi, bende ara ara kontrole gidiyordum, yükleme günü kolilerden örnek alayım dedim, aldığım örneklerde bize taahhüt edilen ve numunelerle bîre bir olmadığı anlaşıldı, tır gelmişti ancak biz tın yüklemedik. … firmasının elemanları iplik temizledi çeşitli iyileştirmeler vaptu tırlar yüklenirken ben son kez gene kontrol edeyim dedim, bana bir kaç koli verdiler bende istediklerini aldım ancak kolilerin üst tarafına düzgün yapmışlar, alt tarafındaki malları temizlememişler, yurt dışına ihraç ettiğimiz firma gelen ürünlerin videosunu çekip bize göndermiş ürünlerin çoğu numuneye aykırıydı, bizde mahcup olduk, ticaretimiz de bozuldu ve hatırladığım kadarıyla bize 17.500 Euro ceza kestiler çünkü orada temizlik yaptırmışlar, dikim işi yaptırmışlar, kolilemişler, ambalajlamışlar, biz karşı firmaya bu cezayı ödedik, sözleşme gereği bizde …’e yöneldik ancak … ödeme yapmadı, hatalarını kabul ettiler ancak yazılı bir belge yok telefonda söylediler, kusur varsa düzeltiriz dediler ancak iş işten geçti, davacı vekilinin talebi üzerine soruldu tanık cevaben; sözleşme gereği … bizzat üretim yapması gerekiyordu, ancak tır yüklenirken üç farklı yerden malzemeler geldi, hatta malzemeleri indirmediler …’den ödeme yapmasını istediler. … firmasının yetkilisi … firmasının yetkilisi … beyi aradı, ödeme istedi. … beyde ödemeyi yaptı, bunun üzerine gelen ürünler indi, ürünler başka firmalara fason ürettirilmiş, … bu ticaretten tüm alacağını almıştır, ödemenin yarısı peşin vermiştik kalan yarısını tır yüklenirken verdik” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davacı … tanığı …n 22.02.2022 tarihli 3 No.lu celse de “ben 2019-2020 yılları arasında davacı … firmasında çalışıyordum, depodaydım, ben … firmasının imalathanelerine gittim, bana ithalatçı firmanın numuneye istinaden davalının imal ettiği ürünleri kontrol ettim, orada parmak arası genişliğinin fazla olduğunu etrafında ipler olduğunu gördüm, onları belirttim düzelteceklerini söylediler bana, bende bu konuyu şirketimiz muhasebecisi … beye ilettim, ondan sonraki süreci … bey kontrol etti, benim gittiğim imalathanenin …’in imalathanesi olduğunu biliyorum emin değilim …, Davacı vekilinin talebi üzerine soruldu tanık cevaben; … başka yerden üretim yaptığı yönünde söylenti duydum, yükleme anında yoktum, birden fazla farklı yerden ürün geldiğini, duydum” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Alınan 18/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle, Teknik inceleme neticesinde davalı yüklenici tarafından davacı işsahibiııe teslim edilen eserin (tıbbi önlüklerin), açık ayıplı olduğu kanaatine varılmış olup eğer bu tespit gereğince eser meydana getirme (imal etme) borcunun davalı yüklenici tarafından “açık ayıplı” ifa edildiği kabul edilir ise bu takdirde sözleşmenin 4-b maddesinde davalı yüklenicinin ayıplı eser teslim etmesi halinde ürünlerin bedelinin iadesinin davalı yükleniciden isteyebileceği kararlaştırılmış olduğundan davacı işsahibinin, TBK m. 179/1 hükmünce ceza koşulu (cezai şart) olarak ayıplı esere ilişkin davalı yükleniciye ödenen eser bedelinin ödenmesinin istenebileceği; bu kapsamda mali inceleme neticesinde varılan sonuçlar gereğince icra takibine konu edilen asıl alacak miktarı yönünden, davalı işsahibinin alacak hakkına sahip olabileceği ancak eğer açık ayıplı olduğu bilinmesine/görülmesine rağmen eserin bu şekliyle teslim alınıp yurtdışına gönderildiği ve dolayısıyla davacı işsahibinin bu davranışının, TBK m. 477 hükmü gereğince “açık ayıplı eseri kabul etliği” kabul edilir ise bu halde ayıptan sorumluluğa gidilip gidilemeyeceğini mahkeme takdirinde olduğu belirtilmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME ve GEREKÇE
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılan yargılama, toplanan deliller, bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında adi yazılı şekilde “Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin kurulduğu, her ne kadar taraflarca satış sözleşmesi olarak anılmış olsa da sözleşmedeki irade beyanları incelendiğinde TBK m. 1 ve m. 470 hükmünce ‘”eser sözleşmesinin kurulduğu ve davacının iş sahibi, davalının ise yüklenici olduğu anlaşılmakla davacı işsahibinin talebi doğrultusuna davalı yüklenicinin eser imalatı edimini üstlendiği, 70.000 adet tıbbi önlük imalatı kapsamında eser bedelinin toplam 63.000Euro olduğu, sözleşmenin 2. maddesinde açıkça belirtilen şekilde eserin meydana getirileceği, sözleşmenin 4-b maddesinde ise davalı yüklenicinin ayıplı eser teslim etmesi halinde davacı işsahibinin, ürünlerin bedelinin iadesinin davalı yükleniciden isteyebileceği hususunun kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Davacı işsahibi, …. İcra Müdürlüğümün …. sayılı dosyası ile davalı yüklenici aleyhine 14.12.2020 tarihinde icra takibi başlatmış ve asıl alacak olarak 160.765,50 TL nin ödenmesini talep etmiştir. Borcun sebebi olarak 25.11.2020 tarihli, 16.203,70EURO ( 160.765,50TL.) bedelli iade faturası gösterilmiştir.
Dosya kapsamına göre yapılan teknik inceleme neticesinde davalı yüklenici tarafından davacı işsahibine teslim edilen eserin (tıbbi önlüklerin) açık ayıplı olduğu kanaatine varılmış olup bu tespit gereğince eser meydana getirme (imal etme) borcunun davalı yüklenici tarafından ayıplı ifa edildiği kabul edilerek sözleşmenin 4-b maddesinde davalı yüklenicinin ayıplı eser teslim etmesi halinde ürünlerin bedelinin iadesinin davalı yükleniciden isteyebileceği kararlaştırılmış olduğundan davacı işsahibinin, TBK m. 179/1 hükmünce ceza koşulu (cezai şart) olarak ayıplı esere ilişkin davalı yükleniciye ödenen eser bedelinin ödenmesinin istenebileceği ve bu kapsamda mali inceleme neticesinde varılan sonuçlar gereğince icra takibine konu edilen asıl alacak miktarı yönünden davalı işsahibinin alacak hakkına sahip olabileceği kanaatine varılarak davalı tarafın dosyaya herhangi bir cevap dilekçesi sunmayarak yargılamaya iştirak etmediği ve ticari defterleri üzerinde de inceleme yapılamadığı hususu dikkate alınarak davacı şirketin ticari defterlerin incelemesiyle de davalı tarafın fatura bedelini ödemediği anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı tarafça likit ve bilinebilir borca ödeme yapılmadığı halde haksız olarak itiraz edildiğinden icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile Davalının …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin takip koşulları ile devamına,
2-Asıl alacakların % 20’si oranında hesaplanan 32.153,10 TL icra inkar tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 10.981,89-TL nispi karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 9.040,22 -TL harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesinin “…Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır…” hükmü gereği 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 25.114,83-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 6.785,22 TL ( ilk gider, bilirkişi, tebligat ve müzekkere gideri) Yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-HMK. 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası yatırana iadesine,
8-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır