Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/345 E. 2021/561 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/345 Esas
KARAR NO : 2021/561
DAVA : Alacak (İtibar Mektubu Ve İtibar Emrinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2021
KARAR TARİHİ : 07/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (İtibar Mektubu Ve İtibar Emrinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Miras bırakanları, babaları ve annelerinin dayısı olan soyadı kanunundan önce ismi … … olarak geçen ancak soyadı kanunundan sonra ismi … olarak değişen müvekkilinin miras bırakanı olan kişiye ait … Bankası hisse senetlerinin müvekkili uhdesinde bulunduğunu, dosya eklerinde görüleceği üzere, … … (… …)’a ait … ve … sayılı hisse senetlerininin mahkemeye sunulduğunu, miras bırakanlarının … İtibari Milli Bankası kurucu ortaklarından olduğunu, kuruluş sermayesinde de öncesinde de belirttikleri üzere … ve … sayılı hisse senetlerinin sahibi olduğunu, … Bankası’nın 01.07.1927 Tarih ve 1106 sayılı (İtibarı Milli Bankası imtiyaz ve muafiyatının … Bankasına devrine ve devlete ait İtibarı Milli Bankası hisse senedatının … Bankası hisse senedatıyla mübadelesine dair kanunla birleştiğini), davalı Bankanın kuruluşundan itibaren bedelli ve bedelsiz sermaye arttırımları, kar payı tablosu dilekçe ekinde sunulduğunu, yine dilekçe eklerinde sunacakları gazete araştırma küpürlerinden de anlaşılacağı üzere, davalı bankanın kar payları son yıllar içerisinde oldukça yüksek miktarlara ulaştığını, yukarıda belirttikleri nedenlerden ötürü, miras bırakan … …’e ait müvekkillerinin uhdesinde bulunan senetlerin uzman bilirkişiler tarafından alınacak raporlar doğrultusunda yeni belirlenecek değerlerine göre son 5 yıla ait kar paylarının davacıya verilebilmesi amacıyla iş bu davanın açılması zorunlu olduğunu, keza….Asliye Ticaret Mahkemesinin 201/ … E. Ve 2016/ … K. No’lu ve 31.02.2016 Tarihli, aynı dava konusu üzerine açılan dosyada yerel mahkeme davacı taleplerini uygun gördüğünü, Yargıtay … Hukuk Dairesinin 2017/ … E. Ve 2019/ … K. sayılı ve 22.05.2019 Tarihinde vermiş olduğu kararla da, davalı şirketin karar düzeltme isteğini reddederek, davacı lehine karar verdiğini, yukarıda belirttikleri nedenlerden ötürü Hisse senetlerinin cari değerlerinin -nominal değerlerinin tespiti Piyasada işlerlik kazandırması için varis ya da varisler ile intikali Yeni hisse senetleriyle değiştirilmesi, Hisse senetlerine isabet eden ve son 5 yıl içerisinde dağtılan kar Paylarının tespitine ve fazlaya ilişkin talep ve haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1000 TL’lık kısmının, dava tarihinden itibaren en yüksek faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, yasal vekalet ücretininin ve yargılama giderlerinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; davacı dilekçesinde … …’ın mirasçısı olduğunu iddia etmekte ve delil listesinde veraset ilamı bahsine yer vermekte ise de, UYAP kayıtları üzerinden de yaptıkları incelemelerde dosyaya herhangi bir mirasçılık belgesinin sunulmadığının görüldüğünü, bu gerekliliğin davacı tarafından yerine getirildiğinde ancak davacının … …’ın mirasçısı olup olmadığının anlaşılabileceğini, adı geçenin başkaca mirasçılarının bulunduğu durumda ise, tüm mirasçıların birlikte huzurdaki davayı açmaları zorunluluğu ortaya çıkacağını, bu haliyle huzurdaki davanın taraf sıfatı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, huzurdaki davaya müvekkili Bankanın davanın tarafı olamayacak olup, yasal mevzuata göre söz konusu dava ve dava konusu talepler olsa olsa Yatırımcı Tazmin Merkezi’ ne yöneltilebileceğini, davacı tarafından huzurdaki dava ikame edilmeden evvel müvekkili Bankaya başvurulduğunu, yapılan araştırmalarda … … Bey, Safranbolu namına kayıtlı … ve … numaralı müvekkili Banka 4 Milyon TL sermayesini temsil eden 10 TL nominal değerdeki 2 adet fiziki pay senedinin, müvekkili Banka pay defterlerinde kayıtlı olduğunun tespit edildiğini, bu konuda bir uyuşmazlık da bulunmadığını, fakat aşağıda detayları ile izah edileceği üzere, usul ve yasaya uygun şekilde Yatırımcı Tazmin Merkezi’ne intikal söz konusu olduğundan davanın müvekkili Bankaya yöneltilmesi imkanı esasen bulunmadığını, nitekim bu hususta davacıya bilgi verildiğini, Anayasa Mahkemesi 22.10.2015 tarih, 2015/… E. 2015/… K. sayılı kararı ile Sermaye Piyasası Kanunu’nun Sermaye Piyasası Araçlarının Kaydileştirilmesi başlıklı 13. maddesinin 4. Fıkrasının, “… ve katılma belgelerinin geri alımı yapılamaz. Kayden izlenmeye başladığı tarihi izleyen yedinci yılın sonuna kadar (pay senetleri için bu süre 31.12.2012 tarihidir) teslim edilmeyen sermaye piyasası araçları YTM’ye intikal eder. Bunların üzerindeki sınırlı ayni haklar kendiliğinden sona ermiş sayılır. Bunlar Yatırımcıları Tazmin Merkezi (YTM)’nin hesabına geçmesinden itibaren üç ay içinde satılır.” şeklindeki düzenlemesini iptal ettiğini, bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile söz konusu yasa maddesinin iptal edilmiş olması, YTM’ye intikal gerçeğini değiştirmediğini, 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun Sermaye Piyasası Araçlarının Kaydileştirilmesi başlıklı 13. maddesinin 4. fıkrasında yer alan hüküm kapsamında 31.12.2012 tarihine kadar müvekkil Bankaya ibraz edilmeyen fiziki pay senetleri Yatırımcı Tazmin Merkezine devrolunduğunu, maddi gerçeklik bu olup, söz konusu maddenin iptali ile yapılan işlem değişmediğini, eş anlatımla, söz konusu iptal kararının 31.12.2012 tarihi itibariyle teslim edilmediğini, fiziki pay senetlerinin Yatırımcı Tazmin Merkezine intikal ettiği gerçeğine bir etkisi bulunmadığını, iptal üzerine, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından, 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13. Maddesinin 4. fıkrasının kısmen iptali üzerine Yatırımcı Tazmin Merkezi Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik çıkarılarak, 07/09/2016 tarih ve 29824 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğini, anılan Yönetmelik hükümleri gereğince, hak sahipliği iddiasında bulunanların Yönetmeliğinin 5. maddesinde belirtilen belgelerle birlikte YTM’nin merkez adresine başvurmaları gerektiğinden bahisle öncelikle husumet itirazlarının kabulüne davanın usulden reddine, hukuka, usul ve yasalara aykırı dayanaksız talepler içeren davanın tüm talepler açısından reddine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini müvekkili Banka adına arz ve talep etmiştir.
Davacı vekiline, “HMK ‘nun 114/2 delaletiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A-1, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A-2 maddesi gereği arabuluculuk son tutanağının bir haftalık kesin süre içerisinde mahkememize sunmanız aksi takdirde davanın usulden reddedileceği hususu tarafınıza ihtaren tebliğ olunur.” ihtarını içerir muhtıra çıkartılmış ancak davacı vekilinin mahkememize arabuluculuk son tutanağını sunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE :
Dava, kâr payı talebine ilişkindir.
Dava 01/01/2019 tarihinden sonra açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup, arabulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açılması hususu ve buna uyulmaması HMK’nin 114/2.maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunu’nun (HUAK) 16.maddesinde, “(1) Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvuru hâlinde, tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp bu durumun bir tutanakla belgelendirildiği tarihten itibaren işlemeye başlar….” hükmü ile sürecin başlangıcını;
HUAK madde 17/1’de belirtilen haller olan;
“a) Tarafların anlaşmaya varması.
b) Taraflara danışıldıktan sonra arabuluculuk için daha fazla çaba sarf edilmesinin gereksiz olduğunun arabulucu tarafından tespit edilmesi.
c) Taraflardan birinin karşı tarafa veya arabulucuya, arabuluculuk faaliyetinden çekildiğini bildirmesi.
ç) Tarafların anlaşarak arabuluculuk faaliyetini sona erdirmesi.
d) (Değişik: 12/10/2017-7036/23 md.) Uyuşmazlığın arabuluculuğa elverişli olmadığının tespit edilmesi.”
Arabuluculuk sürecinin sona erme hallerini düzenlemiştir.
6325 sayılı Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğu düzenleyen 18/A maddesi ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…”hükmünü içerir.
Somut olaya bakıldığında; kâr payı talebinin zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu, davacı vekiline, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderildiği ancak davacı vekili tarafından ihtarın gereği yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK ‘nun 114/2 delaletiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A-1, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A-2 ve HMK’nın 115/2 maddeleri gereğince arabuluculuğa yönelik dava şartı yokluğu nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Bakiye harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne hitaben yazılacak dilekçeyle istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/07/2021

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪