Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/305 E. 2021/1058 K. 21.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/305
KARAR NO : 2021/1058
DAVA : Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
DAVA TARİHİ : 27/05/2016
KARAR TARİHİ : 21/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil banka ile dav alı firma arasında akdedilen sözleşme kapsamında …’ne hitaben 125.000-TL bedelli teminat mektubu verilmek suretiyle davalıya teminat mektubu kredisi kullandırıldığını, davalının kredi sözleşme koşullarına uymaması üzerine 16/02/2016 tarihinde hesaplarının kat edildiğini ve meri mektubun iadesinin talep edildiğini, davalı lehine …’ne hitaben verilen 125.000-TL teminat mektup bedelinin bankanın merkez şubesinde faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesi için davalılardan tahsiline, dava esnasında mektubun tazmin olması durumunda ödenen tutarın tazmin tarihinden itibaren temerrüt faizi, Bsmv vb.yükümlülüklerle birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalılara usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadıkları ve davaya ilişkin herhangi bir cevap vermedikleri anlaşıldı.
GEREKÇE:
Mahkememizce 26/06/2018 tarih 2016/… esas 2018/… karar sayılı karar ile;
“Davaya konu teminat mektubunu 30/12/2016 tarih itibariyle süresinin dolması nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş,
… Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 24/10/2019 tarih 2018/… esas 2019/… karar sayılı ilamında;
“HMK’nın 357/1. maddesindeki yasal düzenleme uyarınca, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılmaz. Buna göre davacı vekilince dava konusu teminat mektubunun süresinin uzatıldığı iddiası ile buna ilişkin belge ve deliller ilk kez istinaf aşamasında ileri sürüldüğü dikkate alındığında, ilk derece mahkemesinin dosya kapsamına göre verdiği karar ve gerekçesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedeni yerinde değildir.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.” gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunu reddetmiştir.
Davacı vekili bu kez karar düzeltme talebinde bulunmuş, bunun üzerine dosya Yargıtaya gönderilmiş,
Yargıtay … Hukuk Dairesi 09/02/2021 tarih 2020/… esas 2021/… karar sayılı ilamında;Taraflar arasında görülen davada … Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 26.06.2018 tarih ve 2016/… E- 2018/… K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nce verilen 24.10.2019 tarih ve 2018/… E- 2019/… K. sayılı kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkil banka ile davalı firma arasında akdedilen sözleşme kapsamında …’a hitaben 125.000 TL bedelli teminat mektubu verilmek suretiyle davalıya teminat mektubu kredisi kullandırıldığını, davalının kredi sözleşme koşullarına uymaması üzerine 16/02/2016 tarihinde hesaplarının kat edildiğini ve meri mektubun iadesinin talep edildiğini, sonuç alamadıklarını ileri sürerek, davalı lehine …’a hitaben verilen 125.000 TL teminat mektup bedelinin bankanın merkez şubesinde faiz getirmeyen bir hesapta depo edilmesi için davalılardan tahsiline, dava esnasında mektubun tazmin olması durumunda ödenen tutarın tazmin tarihinden itibaren temerrüt faizi, BSMV vb. yükümlülüklerle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamışlardır.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu edilen teminat mektubunun süreli olduğu ve 30/12/2016 tarihi itibari ile işlem görmeksizin süresinin dolduğu, davaya konu edilen teminat mektubunun davacı açısından risk oluşturması söz konusu olmadığından depo talebine ilişkin davanın bu aşamada konusuz kaldığı, bununla birlikte dava açılış tarihi itibariyle alınan bilirkişi raporu ile davacının depo talebinin yerinde olduğu anlaşıldığı, her ne kadar bilirkişi raporunda asıl borçlu dışında kefillerin sorumluluğunun bulunmayacağı değerlendirilmiş ise de davalı kefiller ile dava açılış tarihi itibariyle davacıya karşı davaya konu teminat senedi nedeni ile sorumlu olduklarının değerlendirildiği zira davaya konu teminat mektubunu davalı kefillerin, kefil oldukları genel kredi sözleşmesine istinaden düzenlenerek dava dışı firmaya verildiği gerekçesiyle, davaya konu teminat mektubunun 30/12/2016 tarih itibariyle süresinin dolması nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf Mahkemesince iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, her ne kadar davacı vekilince dava konusu teminat mektubunun 27.12.2016 tarihinde önce 02.01.2018 tarihine kadar son olarak da 22.12.2017 tarihinde 31.12.2018 tarihine kadar ikinci defa uzatıldığı, karar tarihi olan 26.06.2018 tarihi itibariyle teminat mektubu riskinin devam ettiği, dolayısıyla davanın konusuz kalmasının söz konusu olmadığı ileri sürmüş ise de, teminat mektubunun ilk sona erme tarihinden önce 27.05.2016 tarihinde davanın açıldığı, yargılama sürecinde davacı vekilince teminat mektubunun süresinin uzatıldığına dair iddia ve delil ileri sürülmediği, bu hususun karardan sonra ileri sürüldüğü gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nn 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacı banka tarafından düzenlenen ve üçüncü kişiye verilen teminat mektubu bedeli tutarında teminatın depo edilmesi istemine ilişkindir. Şu halde istemin (davanın) konusu bizatihi teminat mektubu yahut bedelinden kaynaklanan alacak olmayıp davacı bankanın garanti sözleşmesi hükümleri uyarınca doğan riskinin pasifize edilebilmesi için, mektup bedeli tutarında ek teminatın depo ettirilmesi istemine ilişkin olmakla davanın konusunu davacının sözleşmeye dayalı teminat alacağı oluşturmaktadır.
İlk derece mahkemesince, teminat mektubunun vadesinin dolması nedeniyle gelinen aşama itibariyle davacının riskinin kalmadığı gerekçesiyle davanın konusu kalmadığı değerlendirilmiş ise de davacı yandan dava sebebini oluşturan maddi vakıaya ilişkin riskin henüz devam edip etmediği usulünce sorulup saptanması gerekirdi. Mahkemece bu gereklilik gözetilmeden yapılan uygulama bir yandan HMK’nın 31. maddesinde öngörülen hakimin davayı aydınlatma görevinin yerine getirilmesindeki yanlışa işaret ettiği gibi diğer yandan da HMK’nın 27. maddesinde öngörülen davacının hukuki dinlenilme hakkının ihlali mahiyetinde olup mahkemece verilen karar bu yönleriyle yasaya aykırıdır.
Mezkur yasa hükümlerinin kamu düzenine ilişmekte olduğu izahtan varestedir. HMK’nın 355. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemeleri kamu düzenine aykırılık gördüğü hallerde bu durumu re’sen gözetmek durumunda olup davacı vekilince ilk derece mahkemesince bu hususlar sorgulanmadan karar verildiği yönünde gösterilen istinaf nedeni ve dilekçeye ekli belgelerle de banka riskinin sürmekte olduğunun tevsik edildiği gözetildiğinde, kabulü gereken istinaf başvurusunun, HMK’nın 357. maddesine dayalı olarak esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. ” gerekçesi ile mahkememiz kararını bozmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Dava, davacı banka tarafından düzenlenen ve üçüncü kişiye verilen teminat mektubu bedeli tutarında teminatın depo edilmesi istemine ilişkin olup Yargıtay Bozma ilamında belirtildiği üzere davanın konusu bizatihi teminat mektubu yahut bedelinden kaynaklanan alacak olmayıp davacı bankanın garanti sözleşmesi hükümleri uyarınca doğan riskinin pasifize edilebilmesi için, mektup bedeli tutarında ek teminatın depo ettirilmesi istemine ilişkin olmakla davanın konusunu davacının sözleşmeye dayalı teminat alacağı oluşturmaktadır. Mahkememizce teminat mektubunun vadesinin dolması nedeniyle gelinen aşama itibariyle davacının riskinin kalıp kalmadığının denetlenebilmesi için davacı vekiline bozma ilamı doğrultusunda riskin var olup olmadığını açıklamak buna ilişkin belgeleri sunmak için süre verildiği davacı tarafça bu hususta riskin devamına yönelik bir beyanda bulunulmadığı , … ‘a yazılan müzekkere cevabı uyarınca davacı banka ile davalı firma arasında akdedilen sözleşme kapsamında …’a hitaben 125.000 TL bedelli teminat mektubu verilmek suretiyle davalıya kullandırılan teminat mektubu kredisi kullandırıldığı davalı lehine …’a hitaben verilen 125.000 TL teminat mektubunun vadesinin 31.12.2018 ve 31.12.2019 tarihlerinde uzatıldığının bildirildiği ancak devam eden riske yönelik bir cevabın verilmediği, bu nedenle davacı tarafça ispat edilemeyen davada, davanın reddi gerektiği kanaatine varılmış aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 2.134,69-TL den 59,30-TL nispi karar harcının mahsubu ile kalan 2.075,39-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yokluklarında, kararın taraflara tebliğinden itibaren yasal süresi içeresinde Yargıtay ilgili dairesinden temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.21/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır