Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/159 E. 2023/749 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/159 Esas
KARAR NO : 2023/749
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2023

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Müvekkili şirketin mevcut pay sahiplerinin …, …, …, … ve … olup, mevcut yönetim kurulu üyelerinin ise … ve … olduğunu, davalılardan … …’ın 18.04.2012 tarih ve 8051 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilan edildiği üzere şirketin yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, …’ın, yönetim kurulu üyesi olarak seçildikten sonra şirketin muhasebe ve fınans işlerini yönetmesi için davalılardan …’ı finans ve insan kaynakları müdürü olarak atadığını, …’ın, aynı zamanda müvekkil şirket ile rekabet halinde olan diğer davalılardan … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin Yönetim Kurulu Başkanı olup, davalılardan …’ ın da …’in kurucularından ve mevcut hissedarı olduğunu,
Müvekkili şirketin … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/… E. sayılı dosyası ile konkordato ilan etmek zorunda kaldığını, davalılar … ve …’ın şirketi yönetirken özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, 01.01.2013 tarihinde müvekkili şirketin yönetim kurulu üyesi olarak bütün yönetsel faaliyetler …’a devredildiğini, müvekkili şirket ortaklarının, yurt dışında ticari faaliyet gösteren diğer şirketlerinden 18.000.000,00 TL tutarındaki mal avansını müvekkil şirkete getirerek bu paralarla şirketi finanse ettiklerini, bu yatırımın yapılmasındaki amacın …’ın maden işletmesinde, ayda 5000 ton konsantre krom üretecek diye planlamış olduğu yatırımın tamamlandığında bu mal avanslarını tahsil etmek olduğunu, ancak, yatırım tamamlandığında beklenen üretim gerçekleştirilmediğini, bu sebeple …’ın söz konusu mal avanslarını ödeyemez hale geldiğini ve cebri icralar ile karşı karşıya kaldığını, davalı …’ın …’in kaydi olmasa da asıl sahibi olduğunu, …’e mal avansı verdiği takdirde bu avansı geri alamayacağını çok iyi bildiğini, buna rağmen müvekkili şirkete mal avansı yatırdığını, bunun arkasında gizli bir plan olduğunu, nitekim kendisi şirketi batık duruma düşürdükten sonra istifa edince …’ten çok daha önce müvekkil şirkete mal avansı olarak para yatırmış olan diğer şirketlerin hiçbiri bir alacağın tahsili noktasında müvekkil şirketi zorlamazken, davalılar sahibi oldukları … tarafından icra takibi yaptıkları ve müvekkil şirketi işleyemez hale getirdiklerini,
… ve …’ın, haksız rekabet yasağına uymayarak kurdukları ve yönettikleri … firması ile müvekkil şirketin zararına olacak şekilde faaliyet sürdürdüklerini; bu kapsamda, müvekkil şirkete ait fiyat, stok, üretim maliyetleri, müşteri sırları, müşteri portföyü, çalışan ayartma gibi haksız rekabet teşkil edecek nitelikte işlemler gerçekleştirdikleri, Müvekkil şirketin aktif ticaret yaptığı … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nden (“… “) 1.000.000,00 USD tutarında mal siparişi verdiği ancak söz konusu malların tam teslim edilemeyerek müvekkil şirketin borç altına girdiğini; … ‘ten 500.000,00 USD mal avansı alındığına, bu avansa karşılık olarak mal teslimi müvekkil şirketçe yapılamadığını ve yine müvekkil şirketin borç altına sokulduğunu, Maden ruhsatının geç alınması sebebiyle müvekkili şirketin zarara uğradığını, yine müvekkili şirketin ruhsatına sahip olduğu …/Kastamonu maden sahasının izin harcının …’ın ihmali sebebiyle zamanında ödenmemiş olduğundan bu kıymetli sahanın ruhsatının iptal edildiğini,
Davalıların söz konusu fiil ve davranışlar ile müvekkili şirketin kendi şirketleri … ile haksız bir ilişki içine girmesine sebep olduğunu, bu ilişki neticesinde …’in müvekkili şirket üzerinden haksız olarak kar elde ettiği ve zarara uğradığını beyanla;
Davanın kabulü ile Davalılardan … ve … …’ın … Ticaret Anonim Şirketi’ne verdikleri zararın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL’sinin Türk Ticaret Kanunu’nun m. 553 ve devamı hükümlerine göre müvekkili şirkete ödenmesine, Davalıların haksız rekabetinin tespiti ve önlenmesi ile haksız rekabet sebebiyle müvekkili şirketin uğramış olduğu zararın 100.000,00 TL’sinin davalılardan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesi talep etmiştir.
CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Müvekkili … yönünden: davacı şirketin yetkilileri … ve … ‘in maden sektöründe çok büyük bir bilgi ve deneyime sahip olduğunu, davacı şirketi devraldıktan sonra şirketin maden sahasını ve işletmesini yatırım yaparak büyüterek daha büyük sermaye gruplarına satmayı hedeflediklerini, neticede 18.000.000,00-TL sermayesi olan şirketin bugün 60.000.000,00-USD değerinde bir şirket haline getirildiğini, şirketin finansman metodu olarak mal avansı yöntemini kullandığını, … dâhil diğer müşteriyle bu yöntemle çalıştığını, gelinen aşamada davacı şirketin müvekkili şirkete 4.430.605,57- USD + 183.817,20-TL borçlu olduğunu, müvekkili şirketten alınan mal avansının iade edilmediği gibi mal da teslim edilmediğini, iade edilmeyen avans için … İcra Müdürlüğü’nün 2020/… E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, Davacı ile … arasındaki ticari ilişkiden asıl zarar eden tarafın müvekkili şirket olduğunu, müvekkili tarafından davacıya nasıl zarar verildiğinin somut olarak ortaya konulması gerektiğini, davacı şirketin yönetim kurulu başkanı … ve yönetim kurulu başkan yardımcısı … tarafından müvekkiline gönderilen 02.03.2020 tarihli e postada …’nin kullandığı ifadelerin şirketin önden avans alarak sonra mal teslim ederek çalıştığını ortaya koyduğunu, davacı şirket ile … arasında yapılan tüm işlemlerin davacı şirketin imza yetkilileri … ve … ‘in bilgisi dahilinde yapıldığını, taraflar arasındaki ilişkinin haksız rekabetin unsurlarını oluşturmadığını,
Müvekkili … … yönünden; müvekkilinin sorumluluğuna gidebilmesi için Yönetim Kurulu kararı alınması gerekirken böyle bir kararın dosyaya sunulmadığı, müvekkilinin davacı şirkette çalıştığı dönemde … Yönetim Kurulu Başkanı olmadığını, kendisinin davacı şirketten 05.08.2020 tarihinde istifa ettiğini, ancak davacı şirketin bu durumu halen Ticaret Sicil Gazetesinde halen ilan etmediğini, müvekkilinin davacı şirketten ayrıldıktan sonra 31.12.2020 tarihinde … Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, müvekkili …’in ne davacının müşterisini aldığı, ne de davacı ile haksız rekabet teşkil edecek bir eylemde bulunduğunu, …’ın davacı firmadan istifa ederek ayrıldığında davacının yazılmış ne bir adet çeki, ne de protesto edilmiş bir senedi bulunduğunu, …’a yönetim kurulu üyesi olduktan sonra bütün yönetsel faaliyetlerin devredildiği şeklindeki iddianın gerçek olmadığını; müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde davacı şirketi imza ile temsil etme yetkisi bulunmadığı, davacı şirketin hâkim ortakları … ve … davacı şirketin münferiden imza yetkilisi olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu tüm faaliyetleri şirketin hâkim ortakları … ve … ‘in bilgisi ve talimatı ile yönettiğini, davacı şirketin banka hesaplarının davacı şirketin yetkililerinin denetiminde olduğunu, davacı şirketin dünyanın en meşhur bağımsız denetim kuruluşlarından … A.Ş. tarafından denetlenmekte olup müvekkili şirket ile yapmış olduğu tüm ticari ilişkilerin bağımız denetim tarafından hazırlanan raporlarda yer aldığını, müvekkilinin görev yaptığı dönemde özen ve sadakat yükümünü yerine getirmediğine ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını,
Davacının uğradığı zararlar yönünden: davacı şirketin …’den 1.000.000,00- USD mal siparişi aldığını, ancak bu kadar teslime hazır mal olmadığından şirketin borç altına girdiğini, … yapanın … olduğunu ve kendisinin şahsi senedini verdiğini, … kten 500.000,00-USD mal avansı alındığını bunun karşılığında 100.000,00-USD mal teslimi yapılsa da 400.000,00-USD tutarında üretilen kromun verilmek zorunda kaldığını ileri sürerek bunun zarar olarak gösterildiğini,müvekkilinin kusuru olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, TTK 553 maddeleri gereğince şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle tazminat veTTK 54 maddesi gereğince haksız rekabet nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi ile; davanın HMK 107 gereğince belirsiz alacak davası olarak açılamayacağı, davalı … yönünden ön şart olarak dava açma konusunda Yönetim Kurulu kararı alınmadığı, davalı … yönünden görev dava şartı itirazı, haksız rekabet iddiaları nedeniyle zamanaşımı itirazında itirazlarında bulunulduğu görülmüştür.
Mahkememizce yapılan 14.10.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında;
Davalının belirsiz alacak nedeniyle hukuki yarar itirazının TTK 553-554 gereğince tazminat istemli sorumluluk davaları belirsiz alacak olarak HMK 107 gereğince açılabılaceğinden itirazın reddine
Davalı … … yönünden TTK 553 md gereğince açılan tazminat davasında davacı vekili dilekçesi ekinde dava açılması için şirket ortaklar kurulu kararını ibraz ettiğinden ön şart itirazının reddine
Davalı tarafın TTK 54 vd gereğince haksız rekabetin tespiti ve tazminat isteminde haksız rekabet eylemi zaman içinde teselsül edip son eylem tarihi davalının davacı şirketten istifa ettiği 05/08/2020 tarihine kadar sürdüğünden , bu tarihten dava tarihine kadar de zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı itirazının reddine
Davalı tarafın ihbar talebinin kabulü ile davanın … ve … e ihbarına
Davalı … yönünden TTK 553 md gereğince istenen tazminatta ve haksız rekabet eyleminde iş mahkemesinin görevli olduğundan bahisle yaptığı itirazın kabulüne bu davalı yönünden dava dosyasının tefriki ile yeni esasa kaydına ve mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın görev dava şartı yokluğundan reddine dosyasının görevli iş mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; “TTK 553 vd md gereğince Davalılar … ve … … ın davacı şirkete … ve … ile yapılan ticari ilişki sonucu verdikleri zarar için şimdilik 100.000 TL
TTK 54 vd md gereği haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi ile davalılar … ve … … ın ortağı ve müdürü oldukları … ..şirketi nedeniyle oluşan haksız rekabet sonucu davacı şirkete verdiği zarardan şimdilik 100.000 TL
nin belirsiz alacak olarak tahsili ile davacı şirkete verilmesi istemi ” olarak tespit edilmiştir.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, bildirilen tanıklar dinlenmiş,ticaret sicil kayıtları ve dava dosyaları getirtilmiştir.
Davacı şirketin ve dava dışı … ve … şirketlerinin ticari defter ve kayıtlarının incelenerek davacı şirketin TTk 553 ve TTK 54 maddeleri gereğince doğmuş zararı varsa tespiti bakımından; bilirkişiler … , Doç. Dr. …, … ve … dan oluşan heyetten 06/07/2022 tarihli rapor ve 30/10/2022 tarihli bilirkişi ek raporu alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alınarak davacı vekiline 16/02/2023 tarihli celse de davacı vekiline 2 haftalık kesin süre verilerek ;
“-davalı … ın TTK 553 kapsamında davacı şirkete verdiği zararlandırıcı işlemi/eylemi somutlaştırması
– bu işleme dair satış faturası,mal teslim irsaliyesi vs gibi sunması,
– bu işlemin yapılmasına dair … ın emir ve onay verdiğine/verme yetkisi olduğuna dair imza yetkisini gösterir vekaletname, yönetim kurulu kararı,ortaklar kurulu kararı, vs sunması
-davalıların ; davacı şirketin fiyat, stok, üretim maliyeti, müşteri sırları, müşteri portföyü, çalışanlarını ayartma vs eylemlerini yaptıklarına dair tüm delil/belgelerini
Dilekçe ile açıklayarak ibraz etmeleri ” istenmiştir.
Davacı vekilinin bu kapsamda 01/03/2023 tarihli açıklama dilekçesi sunduğu görülmüş, dava dosyası tarafların alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların karşılanması davacının talepleri, davalının itirazları, davacı şirketin haksız rekabet talepleri ve TTK 553-554 gereğince tazminat talepleri bakımından davacı şirketin doğmuş zararı bulunup bulunmadığı, varsa miktarının belirlenmesi için yeni bilirkişi heyetine verilmiştir.
Bilirkişiler Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve … tarafından sunulan 22/05/2023 tarihli 2. Bilirkişi raporu alınmıştır.
Somut olayda;
Davalı … …’ın davacı şirketin yönetim kurulu üyesi sıfatıyla görev yapmış olması hasebiyle huzurdaki TTK md.553’e dayanan sorumluluk davası bakımından pasif husumet ehliyetine sahip olduğu, “fiili organ” teorisinin somut uyuşmazlıkta uygulanmasına gerek olmadığı
…’ın şirket yönetiminde yer aldığı dönemde temsil yetkisine haiz olmadığı, bu yetkinin Yönetim Kurulu Başkanı … ve … tarafından birlikte kullanıldığı, yönetim yetkisi bakımından ise ortada usulüne uygun düzenlenmiş bir İç Yönerge olmadığından TTK kapsamında geçerli bir yetki devrinden söz edilemeyeceği, yönetim yetkisinin son kertede tüm yönetim kurulu üyeleri tarafından birlikte kullanıldığı, davacı vekili tarafından sunulan … Noterliği’nin 01.07.2012 tarihli … yevmiye numaralı vekâletnamenin geçerli bir yetki devri niteliğine haiz olmadığı, bu durum böyle olmakla birlikte davalı tarafından dosyaya sunulan mail yazışmaları incelendiğinde özellikle kararların … tarafından tek başına alınmadığının görüldüğü, bu nedenlerle yönetim kurulu üyelerinin zarar doğurucu işlemler nedeniyle hep birlikte sorumluluk altına girdiği,
Doktrinde TBK ve TMK’da düzenlenen “zarar görenin rızası” ve “hakkın kötüye kullanılması” hallerinin sorumluluk davasına açılmasına engel haller olarak zikredildiği, sorumluluk davası açmaya yetkili organın şirket genel kurulu olduğu, tüzel kişilerin iradesini organları aracılığıyla açıkladığı, bu kapsamda tüzel kişi sıfatına haiz davacı şirket genel kurulunun iradesinin, söz konusu organda yer alan gerçek kişilerin (ortakların) iradesine eşit olduğu, genel kurulda payların %95,95’ini oluşturan …, …, … ve … ‘ın davalı ile aynı dönemde şirket yönetim kurulunda görev aldığı ve sorumluluğu hep birlikte yükümlendikleri, sorumlular arasında bulunan kişilerin olumlu oylarıyla alınan ve yönetim kurulunun kendileri dışındaki tek bir üyesi hakkında sorumluluk davasını açılmasını öngören genel kurul kararının “zarar görenin rızası” ve “hakkın kötüye kullanılması” yasağına aykırı düştüğü, davacı şirketin öne sürülen dönem açısından sorumluluk davası açma hakkının bulunmadığı,
Bununla birlikte davacı şirket Genel Kurulu’nun 2012-2017 arası dönem için davalıyı diğer yönetim kurulu üyeleriyle birlikte açıkça ibra ettiği, ibranın sorumluluğu ortadan kaldıran “menfi borç ikrarı” niteliğine haiz olduğu, bu nedenle söz konusu dönem için davalıya davacı şirketçe sorumluluk davası yöneltilmesinin mümkün olmadığı, … şirketi ile girişilen ticari ilişkinin bu dönem kapsamında kaldığı,
… ile girişilen ticari ilişki bakımından ise ancak 2017 sonrası için talepte bulunmanın mümkün olduğu,
…’ın rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasına ilişkin olarak, birbirine izleyen şirket Genel Kurullarında düzenli olarak şirket yönetim kurulu üyelerine TTK md 395 ve md.396 kapsamında izin verildiği, bu izin nedeniyle davacı şirketin haksız rekabet nedeniyle tazminat istemli iddiasının ve davasının dinlenemeyeceği,
Devre faizlerinin ödenmediği, catering firmasının ödemelerinin zamanında yapılmadığı, değirmen bakımının yapılmadığı, kamyon ruhsat bakımının yapılmadığı iddiaları bakımından da dosyada yeterli bir delil olmadığı, özellikle bu hususta münhasıran davalıya yapılan geçerli bir yetki devri olgusu mevcut olmadığından, davacının iddialarının ispat edilemediği
Haksız rekabet iddiası bakımından, davacının iddiasını ispata yarar deliller olarak kök raporda yer alan: … ile davacı şirketin ortak müşterilerini gösteren tablo ile … tarafından davacı şirketten alınan ve sonradan üçüncü kişilere satılan malların listesini gösteren tabloya dayandığı,
Tabloların incelenmesi neticesinde ortak müşterilerin sayısının 10 olduğu, bunlardan iki tanesi bakımında …’in davacı şirkete nazaran daha önce ticari faaliyete giriştiği, kalan 8’i bakımından ise her iki şirketin de aynı yıl ticarete başladığı, bu itibarla muhtemel zarar ile müşteri çalma/el geçirme fiilleri arasında olası illiyet bağının var olmadığı, ortak müşterilere satış yapılmış olmasının tek başına haksız rekabet olgusunu ispata yetmediği,
…’ın, yönetim yetkisini kullanarak …’e düşük fiyata mal sağlaması iddiasının doğruluğu kabul edildiği takdirde bunun kuşkusuz hem … hem de … açısından haksız rekabet fiilinin işlenmesi anlamına geleceği; bununla birlikte şirketi temsile ve imzaya yetkili kimselerin Yönetim Kurulu Başkanı … ve Başkanvekili … olduğu, mail yazışmalarında fiil durumda kararların tek başına … tarafından alınmadığının görülmesi gibi olgular birlikte dikkate alındığında; …’ın ve …’in dürüstlüğe aykırı ve rekabeti bozucu eylem ve işlemlerini işlediğine dair tam bir kanaat oluşmasına yeterli delil olmadığı,
Davalının, davacıdan maliyetine veya zararına satın alarak çok yüksek karlı ürün satış yapıldığı iddiasının ispatlanmamış olduğu, duran varlıkların satışı ve kullanımına ilişkin davalıların, şirketten habersiz olarak işlem yapmadıkları, o dönemdeki ticari kurallar ve teamüllere uygun olarak davacı şirketin yönetim kurulu başkanı bilgisi dahilinde işlem yapıldığı ve somut olarak bir zarar tespiti yapılamadığı, ayrıca davacı tarafından dosyaya sunulu somut bir zarara ilişkin bilgi ve belge de sunulmadığı anlaşılmakla
İspatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /.
1-Davalı … … yönünden; TTK 553 maddesi gereğince yöneticinin sorumluluğu nedeniyle istenen tazminat talebinin ve TTK 54 maddesi gereğince haksız rekabet nedeniyle istenen tazminat talebinin sabit olmadığından reddine,
Davalı … Sanayi ve Ticaret AŞ yönünden istenen tazminat talebinin sabit olmadığından reddine,
Davalı … yönünden dava dosyası tefrik edilip görevsizlik kararı verildiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 3.415,50-TL den 179,90-TL nispi karar harcının mahsubu ile kalan 3.235,60-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 31.000-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
4-Davalıların yapmış olduğu 110-TL. tebligat giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Davacı ve davalılar vekillerini yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde … BAM da istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.14/09/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır