Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/90 E. 2022/198 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/90 Esas
KARAR NO : 2022/198
DAVA : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/02/2020
KARAR TARİHİ : 09/03/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacı müvekkil … ile davalı … AŞ. 27.11.2006 tarihinde, müvekkil şirket yetkilisi olan … …’a şahıs olarak vekaletname vererek acentelik sözleşmesi akdettiğini, … …, … Sigorta acentesi olarak faaliyetine başladığını, akabinde … …, … Sigorta şirketini kurduğundan sözleşmesinin 05.03.2010 tarihinde yenilenerek acentelik faaliyetlerine bu defa şirket olarak devam ettiğini, davacı şirket davalı … ile çalışılan süre boyunca her yıl üretim miktarını ve müşteri portföyünü artırarak acentelik faaliyetini sürdürdüğünü, acentelik sözleşmesinin … Noterliği’nin 21.01.2019 tarihli ve 0073 yevmiye numaralı ihbarnamesi ile herhangi bir neden ileri sürülmeksizin davalı yanca sona erdirildiğini, davacı şirket ile davalı …Ş. arasında akdedilen sözleşme incelendiğinde anlaşılacağı üzere TTK TBK ve sair mevzuatın amir hükümlerine aykırı olan düzenlemeleri kabul etmediklerini, bu hususta yasal mevzuat ile Yargıtay içtihatları esas alınacağını, emredici hukuk kurallarına aykırı düzenlemeler hüküm ifade etmeyeceğini, TTK 121/4, maddeye göre haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorunda olduğunu, aynı yönde S.K 23/15 maddeye göre sigorta acentesi, acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde, sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa süre içinde yapacağı işlerle ilgili sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği komisyona hak kazanacağını, yer verilen Kanun maddelerinden görüleceği üzere, davacı … Sigortanın, davalı şirketten komisyon alacağı bulunduğunu, … sigortanın yapmış olduğu ve yapacağı işlerle ilgili acentelik sözleşmesi, devam etmiş olsaydı hak kazanacağı komisyon alacağının, davalı, … Sigortadan tahsil edilmesi gerektiğini, zira acentelik sözleşmesi hiçbir neden olmaksızın bir anda feshedildiğini, fesih öncesi davacımn almış olduğu tekliflerden ve yapacağı poliçelerden doğan komisyon alacağı bulunduğunu, SK 23/16. maddeye güre “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebileceğini, TTK 122. maddenin de SK 23/15 ile paralel hükmü haiz olduğunu, portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle uğrattığı, müşteri çevresinden akidinin halen yararlanmış, acentenin ise yararlanmaması, sebebiyle uğradığı kaybın karşılığı olduğunu, taraflar arasında 13 yıllık bir acentelik sözleşmesi bulunduğunu, davacımn davalı …’nın acenteliğini üstlenmiş ve bugüne kadar çok sayıda poliçe tanzim ettiğini, … Sigortanın, 13 yıllık geçmişi göz önünde bulundurulduğunda kendi müşteri çevresini oluşturduğunu, poliçe tanzim ettireceklerin güvenini kazandığını, davalı şirkete olan güvenden ötürü müşterilerin poliçelerini senelerce yenilediklerini, sunacakları belgelerden görüleceği üzere davacı şirketin müşteri çevresi sayesinde davalı … menfaat elde etmeye halen devam ettiğini, … Sigorta’nın acentelik sözleşmesinin feshedilmesiyle ciddi miktarda ücret kaybına uğradığını belirterek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak üzere belirsiz alacak davası olarak; komisyon alacağı için şimdilik 10.000-TL, portföy (denkleştirme) tazminatı olarak şimdilik 10.000-TL olmak üzere toplam 20.000 TL’nin sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı … AŞ’den tahsili ile davacı müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Şirketleri tarafından davacı tarafa sözleşmenin feshedildiğini bildirildiğini, Azilname ve fesih ibranamesi ile sözleşmenin sonlandırıldığını, davacı tarafça ileri sürülen taleplerin hukuka aykırı olduğunu, dava konusu olayda kanun hükümlerine uygun hareket edilerek fesih işlemlerinin yapıldığını, Haksız fesihten bahsedilmesinin mümkün bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacı tarafın feshe ilişkin iddiaları kabul edilerek sözleşmenin haksız olarak feshedildiği kabul edilecek olsa dahi davacı tarafın taleplerinin kabulünün mümkün bulunmadığını, davacı taraf aracılığı ile tanzim edilen sigorta poliçeleri ile ilgili olarak tahakkuk eden tüm acentelik komisyonları fesih tarihi ile ilişkilendirilmeksizin tüm poliçe vadelerini kapsayacak şekilde ödendiğini, sözleşme ilişkisinin bitmesinden bir gün önce dahi tanzim edilmiş poliçelerin komisyonlarının dahi tamamen ödendiğini, bu nedenle davacı tarafın mahrum kaldığı herhangi bir komisyon alacağından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafça şirketlerine bir müşteri portföyü kazandırılması ve bu portföy sayesinde gelir elde edilmesinin söz konusu olmadığını, zira davacı tarafın poliçe tanzim etmiş olduğu müşteri çevresi ve portföyünün davacı tarafa ait olduğunu, şirketlerine herhangi bir portföy devrinin söz konusu olmadığını, poliçe tanzim edilen müşterilere ilişkin olarak poliçe vadesinin bitimi ile şirketleri ile olan ilişkisinin sona erdiğini, davacı sadece müvekkil şirketin acentesi olmayıp birden fazla şirket acenteliği yaptığını, poliçe vadelerinin bitmesi ile başka sigorta şirketlerinden poliçe tanzim etmesi ve komisyon kazanmasının normal olduğunu, bu nedenle davacı tarafın kaybetmiş olduğu herhangi bir portföyden söz edilemeyeceği gibi buna bağlı olarak portföy tazminatı talebinin de bir mesnedi bulunmadığını, fiili olarak da bu durumun böyle olduğunu, davacı tarafin hangi müşterisinin poliçesinin müvekkil şirket tarafından doğrudan yenilenerek kazanç elde edildiğinin ortaya konulması gerektiğini, müddeinin iddiasını ispat etmesini, davalı şirketin hayat dışı branşlarda ruhsat sahibi şirket olarak faaliyet göstermekte olup sunmuş olduğu ürünlerin kısa süreli (genellikle bir yıllık) sigorta poliçeler olduğunu, portföy tazminatının sigortacılık alanında uzun vadeli sigorta branşlarında söz konusu olabilecek bir durum olduğunu, bireysel emeklilik sigortası, uzun süreli hayat sigortası, birikimli hayat sigortası gibi sigorta ürünlerinde müşteri sigorta şirketine kazandınldığında acente ile sözleşme ilişkisi sona erse bile poliçe kapsamında prim ödemeleri devam ettiğini, sigorta şirketinin bir gelir elde etmediğini, bu durumda bu müşterileri işletmeye kazandıran acente sözleşmesi haksız olarak feshedilmiş olması şartı ile tazminat talebinde bulunabileceğini, portföy tazminatı talebinde poliçe sürelerine ilişkin olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.11.2015 tarihli ve 2015/4466 E. 2015/11816 K. sayılı kararında özel olarak vurgu yapılarak ve bu hususun araştırılması gereken önemli hususlardan birisi olduğunun belirtildiğini, davalı şirketin sunmuş olduğu ve davacı acentenin bir kısım poliçelerde aracılık etmiş olduğu, trafik, kasko, konut, işyeri gibi sigorta poliçeleri kısa süreli olup vade bitiminde sigorta şirketinin müşteri ile ilişkisi sona erdiğini, acente tarafından yeniden poliçe tanzimi talebi yapıldığında poliçe yeniden tanzim edildiğini, bu durumda da sözleşmesi feshedilen acentenin başka sigorta şirketleri aracılığı ile poliçe tanzim etme imkânına sahip olduğunu, taraflar arasında herhangi bir münhasırlık durumu bulunmadığını, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin çok yakın zamanda almış olduğu 07.03.2017 tarihli ve 2015/13042 E. 2017/1342 K. sayılı kararında da bu hususa işaret edilerek davacı acentenin portföyündeki poliçeleri dava dışı başka sigorta şirketlerine kaydırması nedeni ile TTK 122. Maddesi uyarınca denkleştirme tazminatı isteyip isteyemeyeceğinin tartışılmaksızın karar verilmiş olmasını bozma gerekçesi saydığını, aynı mahiyette davalı şirkete karşı açılmış dava dosyasında ise … Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 21.11.2016 tarihli ve 2015/… E. 2016/… K. sayılı karan ile davacı acentenin portföyünde bulunan hangi müşterilerden dolayı sigorta şirketinin sözleşmenin feshedilmesinden sonra önemli menfaat elde ettiğini dosya kapsamı itibarı ve bilirkişi raporu ile tespit edilemediği ve acente portföyünün sigorta şirketine devredildiğine ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, TTK 122. Maddesinde düzenlenen denkleştirme tazminatı için sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra acentenin bulduğu müşteriler dolayısı ile önemli menfaat elde edilmesi şartı bulunduğunu, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. Maddesi de “Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir.” hükmünü içerdiğini, Her iki düzenleme açısından da davalı şirketin davacı tarafın portföyü nedeni ile önemli kazanç elde etmesinin söz konusu olmadığını, davacı tarafça acentelik komisyonlarına ilişkin olarak ileri sürülen hususların da bir dayanağı bulunmadığını, taraflar arasında 22.08.2013 tarihli Acentelik Sözleşmesi akdedildiğini, 2.02.2015 tarihli sözleşme ile yenilendiğini, her iki sözleşmede de (9. ve 13. Maddeler) davacı tarafça ileri sürüldüğü gibi herhangi bir oran telaffuz edilmemiş aksine komisyon oranı takdirinin şirketlerine ait olduğu branşlar itibarı ile değişik oranlarda belirleme yetkisi bulunduğu bunun davacı acente tarafından kabul edildiğinin açık olarak belirtildiğini, sigortacılık uygulamasında genel geçer bir komisyon oranı belirlenmesinin söz konusu olmadığını, komisyon oranlarının branş bazında önemli değişiklikler gösterdiğini, bunun da karlılıkla ilgili olup sigorta şirketlerinin zarar ettiği branşlarda yüksek komisyon ödenmesini beklemenin hayatın olağan akışına aykırı bir durum olacağını, davacı tarafın komisyonları da branş bazında üretim rakamlarına göre tahakkuk ettirilerek ödendiğini, komisyon gelirinin eksik olduğu iddiasında ise bu durum davacı acentenin üretim portföyünün zararlı branşlarla (trafik sigortası gibi) sınırlı kaldığı ve dengeli bir üretim yapamadığı anlamında olduğunu, sigorta acentelerinin çok yüksek oranlarda komisyon gelin elde edebileceği branşların mevcut olduğunu, davacı tarafın bu branşlarda üretim yapmış olması halinde yüksek oranlarda komisyon ödeneceğini bu nedenle davacı tarafça şirketleri tarafından taahhüt edilen komisyon oranından daha düşüğünün ödendiğinin ileri sürülmesinin mesnedi bulunmadığını belirterek haksız ve dayanaksız davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
30.04.2021 tarihli bilirkişi raporu özetle; Tarafların tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerini TTK. ve HMK. çerçevesinde usulüne uygun olarak açılış ve kapanış tasdiklerinin yaptırdığını, davalı … tarafından 21.01.2019 tarihinde gerçekleştirilen feshin TTK.’nun 121/1 maddesi ve acentelik sözleşmesinin 22. maddesi hükmüne uygun olarak yapılmadığı feshin ‘acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmeyeceği ve bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olamayacağı ve bu hallerin gerekçe gösterilmek suretiyle acentenin denkleştirme talebinin yok sayılamayacağını, (TTK. Md./122/l- 4. Fıkra hükmüne göre)(‘denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemeyeceğini, davacı acentenin, denkleştirme talebi/portföy tazminatı istemine ilişkin TTK 122/1 maddesinin (a) fıkrasına göre acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra yenilenen poliçeler üzerinden davalı … şirketinin kayda değer bir menfaat elde ettiğinin söylenebileceğini, TTK. 122/1 (c) fıkrasında yer alan “Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir, “hükmü de dikkate alınarak bu kapsamda hakkaniyet gereği davacı acentenin denkleştirme talebinde bulunabileceğini, davacının portföy tazminatı isteminin, mahkememiz tarafından uygun görülmesi halinde, …Noterliği’nin 21.01.2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile herhangi bir neden ileri sürülmeksizin feshi nedeniyle portföy tazminatı tutarının 30.290,41-TL olarak hesaplandığını, bu konudaki nihai kararın Mahkememiz takdirinde olduğunu, davalı yanca davacı taraf aracılığı ile tanzim edilen sigorta poliçeleri ile ilgili olarak tahakkuk eden tüm acentelik komisyonlarının poliçe vadelerini kapsayacak şekilde fesih tarihi ile ilişkilendirilmeksizin tamamen ödendiği beyan olunmakla, davacının eksik aldığı komisyon tutarı ile ilgili (Hangi poliçe dolayısıyla ne kadar eksik TL) belgelerin dosyada yer almadığını, buna kapsamda anılan talebe dair tespit yapılamadığını görüş ve beyan etmişlerdir.
30.04.2021 tarihli bilirkişi ek raporu özetle; Kök raporda yer verilen tespit ve değerlendirmelerin muhafaza edildiğini, davacının portföy tazminatı isteminin … Noterliği’nin 21.01.2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile herhangi bir neden ileri sürülmeksizin feshi nedeniyle Portföy Tazminatı tutarının 30.290,41 TL olarak hesaplandığını bu konudaki nihai kararın Mahkememiz takdirinde olduğunu, yine kök raporda da yer verildiği şekli ile davacı yanın teklif aldığı halde düzenleyemediği poliçeler için 16.252,00 TL komisyon gelirinden mahrum kaldığını görüş ve beyan etmişlerdir.
GEREKÇE:
Dava, denkleştirme tazminatı ve komisyon alacağına ilişkindir.
Davacı … yetkilisi olan … …’ın ilk aşamada 27.11.2006 tarihinde, davalı … AŞ. nin ” Şahıs Acentesi ” olarak faaliyete başladığı daha sonra işbu acentelik ilişkisinin 05.03.2010 tarihinde yenilenerek şirket olarak devam ettiği, tarafları … olan 22.08.2013 tarihinde Acentelik Sözleşmesi, 02.02.2015 tarihli sözleşme ile yenilenerek devam etmiş olup bu konuda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Söz konusu acentelik ilişkisini davalının, davacı yana ilettiği azilname ve fesih ibranamesi ile sonlandırdığı anlaşılmıştır.
Davalı … tarafından 21.01.2019 tarihinde gerçekleştirilen feshin TTK’nun 121/1. maddesi ve Acentelik Sözleşmesinin 22. maddesi hükmüne uygun olarak yapılmadığı feshin “acentenin kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması” kapsamında değerlendirilmeyeceği ve bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olamayacağı ve bu hallerin gerekçe gösterilmek suretiyle acentenin denkleştirme talebinin yok sayılamayacağı, (TTK. Md./122/1- 4. Fıkra hükmüne göre)”’denkleştirme talebinden önceden vazgeçilemeyeceği, mevcut veriler ve sistem üzerinden elde edilen üretim sonuçları çerçevesinde; davacı acentenin, denkleştirme talebi/portföy tazminatı istemine ilişkin TTK 122/1 maddesinin(a) fıkrasına göre acentelik sözleşmesinin sona ermesinden sonra yenilenen poliçeler üzerinden davalı … şirketinin kayda değer bir menfaat elde ettiğinin söylenebileceği, TTK.122/1 (c) fikrasında yer alan “Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir” hükmü de dikkate alınarak bu kapsamda hakkaniyet gereği davacı acentenin denkleştirme talebinde bulunabileceği, davacının Portföy Tazminatı isteminin, … Noterliği’nin 21.01.2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihbarnamesi ile herhangi bir neden ileri sürülmeksizin feshi nedeniyle Portföy Tazminatı tutarının bilirkişi heyetince 30.290,41 TL olarak hesaplandığı, yine bilirkişi heyetince davacı yanın teklif aldığı halde düzenleyemediği kpoliçeler için 16.252,00 TL komisyon gelirinden mahrum kaldığı tespit edildiğinden, davacının denkleştirme tazminat istemi ve komisyon geliri talebi yerinde olmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile 46.542,41-TL’nin 23.01.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 3.179,31-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 792,76-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 2.386,55-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesinin “… Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır…” hükmü gereği 1.320,00-TL’sı arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 6.850,51-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 847,16-TL ilk gider, 1.700,00-TL bilirkişi ücreti ve 99,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 2.646,16-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize ve Mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle … BAM ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 09/03/2022

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)