Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/761 E. 2021/838 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/761
KARAR NO : 2021/838

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2014

KARAR TARİHİ : 02/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
ASIL DAVA:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Sayılı dosyası ile 25.09.2009 vade tarihli 230.000 TL meblağlı bono dayanak gösterilerek icra takibi başlatmış olan davalının müvekkiliNden hiçbir alacağının olmamasına rağmen o dönemlerde müvekkilini tehdit etmek sureti ile sindirdiğini ve takibe itiraz etmesine engel olduğunu, aynı dönemlerde davalının da mensubu olduğu suç örgütü üyeleri değişik isimler ile sürekli olarak müvekkili aleyhine icra takipleri başlattığını ve keza aynı şekilde tehdit edip sindirmek sureti ile müvekkilinin bu takiplere itiraz etmesi engellenerek takiplerin kesinleşmesinin sağlandığını, bu takiplerin bazılarında müvekkilinden çok yüksek miktarlarda tahsilatlar yapıldığını ve çok kıymetli taşınmazları da adeta yok pahasına satılarak haksız kazanç elde ettiğini, sonrasında müvekkilinin korkularını yenerek aleyhine bu kişilerce başlatılmış olan icra takiplerine konu senetlerdeki imzaların kendisine ait olup olmadıkları yönünde bilirkişi incelemesi yaptırdığını ve bilirkişi heyeti davaya konu senedinde içlerinde bulunduğu birçok senette müvekkile atfen atılı imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadıkları yönünde rapor tanzim ettiklerini, alınan bu raporda davaya konu senet altında müvekkile atfen atılmış olan imzanın da müvekkilinin eli ürünü olmadığının anlaşıldığını, bunun üzerine, müvekkili aleyhine sahte imza ile İcra takibi başlatıp tehdit eden, tefecilik yapan ve içlerinde davalının da olduğu kişiler aleyhine suç örgütü kapsamında sahtecilik, tefecilik ve tehdit sebebi ile İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi verdiklerini, şikayetlerinin …C. Başsavcılığının TMK.10. Md. ile özel görevli … Soruşturma sayılı dosyasında devam ettiğini, ekte sunulu Bilirkişi raporu ve diğer belgelerden de anlaşılacağı üzere, takibe ve davaya konu senet altındaki imzanın müvekkili imzası olmadığının ve sahte olduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin hiçbir şekilde böyle bir senet imzalamadığı gibi davalı alacaklıya böyle bir borcunun da bulunmadığını beyanla;
Davanın kabulü ile müvekkilinin borçlusu olduğu iddia edilen 230.000-TL meblağlı ve sahte imzalı senet nedeni ile müvekkili aleyhine davalı tarafından başlatılmış olan İstanbul …İcra Müdürlüğünün…sayılı icra takibine konu senette müvekkile atfen atılmış olan imzaların müvekkile ait olmadığı net olarak anlaşıldığından, İş bu icra takibine konu senet nedeni ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibinin İptali ile %40 tan azalmamak üzere kötü niyet (inkar) tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili … hakkında ortaya atılan talihsiz iddialar gerçekliği yansıtmadığını, hakkında çıkar amaçlı suç örgütüne üye olmak bir kenara benzer herhangi bir şikayet bulunmadığı gibi herhangi bir mahkumiyet cezasının da bulunmadığını, Davacı 2009 yılında başladığını söylediği zorlamaları beş yıl sonra hem de birçok kıymetli gayrimenkulünü ve yüksek miktarlarda parasını icra baskısı altında ödemesi ile ortaya attığını, bu durumun hayatın olağan akışına tamamen ters olduğunu, davacı …’un birçok kişiyi gayrimenkullerini göstererek hatta bu gayrimenkuller üzerinde satış vaatleri noter aracılığı ile yaparak para aldığını, ancak bu paraları hiçbir şekilde ödemediğini, görüleceği üzere davanın tamamen soyut iddialarla vücut buldurulmaya çalışılan bir menfi tespit davası olduğunu,
Müvekkili … ile davacı … arasında bulunan iş ilişkisi nedeniyle davacı tarafından verilen kıymetli evrakın zorla verildiğini ve/veya borç ilişkisi olmadığı halde verildiğinin ispatlanmasının gerektiğini, Davacı tarafın iddialarını ispat etmediği gibi bu güne kadar müvekkili tarafından zorla tahsil edilen paraların veya hangi mahkeme hangi icra dairesi tarafmdan bir ödeme yapıldığını ispat etmesinin gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün… esas sayılı dosyası üzerinden 25/09/2009 vade tarihli 230.000 TL bedelli bonoya istinaden icra takibi başlatıldığını, takip alacaklısının davalı …, senet lehtarının ise … olduğunu, her iki şahsın anlaşmalı olarak icra takibi başlattıklarını ve müvekkilini tehdit etmek sureti ile icra takibine itiraz etmesini engellendiğini, bu şekilde takibin kesinleşmesinin sağlandığını, daha sonra dava konusu senedinde içinde bulunduğu bir çok senette müvekkiline atfen atılan imzaların müvekkilinin eli ürünü olmadığının anlaşıldığını, bu şahıslar hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının … esas sayılı soruşturma dosyasında sahtecilik, tefecilik suçlarından dolayı soruşturma başlatıldığını, müvekkili tarafından senet lehtarı … hakkında İstanbul 15. ATM’nin 2014/558 esas sayılı dosyası üzerinden Menfi Tespit davası açıldığını, ileri sürerek takibe konu senetten dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, dosyanın İstanbul 15. ATM’ inin 2014/558 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Birleşen dava davalısı … vekili cevap dilekçesinde özetle, davalı …’ın icra takibine konu senette lehtar değil, ciranta olup, keşideci – borçlu ile lehtar arasındaki ilişkileri bilecek durumda olmadığını, davacı aleyhine davalının yapmış olduğu icra takiplerinden dolayı herhangi bir ödeme almadıklarını, bu nedenle hukuka uygun olmayan yollar ile tahsilat yaptığı yönündeki iddialara itibar edilemeyeceğini, davalının, davacı …’u tehdit ettiği yönündeki beyanlarının doğru olmadığını, davacı ile davalı arasında telefonla veya görüşmek suretiyle herhangi bir temas olmadığını, ayrıca müşteki sıfatıyla 07-09-2010 tarihinde TCK. 158. Maddesine istinaden … Cumhuriyet Savcılığı’na … soruşturma dosya numarası ile nitelikli dolandırıcılık suçlamasıyla suç duyurusunda bulunduğunu, burada ifadesini verdiğini, İstanbul … Asliye Ceza Mahkemesi’ nde açılan … sayılı davada mahkeme huzurunda savunmasını yaptığını, … hakkında yapılan icra takibinden sonra, davacının, savcılığa ifade vererek ve mahkemelere katılarak hakkını arayabildiğini, tüm bu süreç içerisinde tehdit edildiğini iddia ederek davalı aleyhinde suç duyurusunda bulunmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bilirkişi incelemesinin senet aslı üzerinden değil, icra dosyasındaki fotokopisi üzerinden yapıldığını, senet aslı üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasını, kesin süre içerisinde yapılması gereken işlemin, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkacağından, davacının, kendisine verilen kesin süre içinde ara kararları yerine getirmediğinden ve zamanaşımı itirazımız dikkate alınarak,hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, senet aslı temin edilerek adli tıp kurumu’ndan grafolojik inceleme raporu temin edilmeden eksik inceleme sonucu tedbir kararı verilmesinin hatalı olup, tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Asıl Davanın; davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün …Sayılı dosyasına konu 25.09.2009 vade tarihli 230.000-TL meblağlı bonodan dolayı davalı …’a borcunun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Birleşen davanın ise; davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün…Sayılı dosyasına konu 25.09.2009 vade tarihli 230.000-TL meblağlı bonodan dolayı davalı …’a borcunun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkememizce 28/01/2019 tarih 2014/558 esas 2019/41 karar sayılı karar ile asıl ve birleşen davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş,
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 26/11/2020 tarih 2020/2415 esas 2020/356 karar sayılı ilamında;
“Somut olayda, 11. Celse olan 25/10/2018 tarihli celsede, vekilin 18/10/2018 tarihinde istifa ettiği ancak mazeret bildirmeksizin devam eden yasal temsil süresinde duruşmalara katılmadığı gerekçesi ile dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacıya duruşma gününü bildirir usulüne uygun tebligat çıkartılmadığı anlaşılmıştır.
İstifa etmiş olan vekilin huzuru ile duruşma da yapılamazken, mahkemece, istifa eden vekilin müvekkiline, vekilinin istifa ettiğini bildiren bir davetiye ile duruşmaya çağrılarak davaya devam edilmesi gerekirken, Vekili istifa eden davacının yargılamadan haberdar edilmeden, davaya ilişkin işlemleri öğrenme imkanı sağlanmadan dosyanın işlemden kaldırılması ve buna bağlı davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkının kısıtlanması olup, kararın kaldırılması gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararını kaldırmıştır.
Kaldırma kararı doğrultusunda mahkememizce yargılamaya devam edilmiştir.
Mahkememizce dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilerek dava konusu bono üzerinde imzanın davacı eli ürünü olup olmadığının tespitinin istenilmesine karar verildiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi …-101.02….-… nolu imza incelemesi raporunda; İnceleme konusu senetteki borçlu imzaları ile …’un mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; gerek inceleme konusu imzaların gerekse mukayese imzaların tersimi basit, taklidi kolay imzalar olmaları nedeniyle inceleme konusu borçlu imzalarının …’un eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri bir tespite gidilemediği kanaati bildirilmiştir.
Davacı tarafça ibraz edilen teknik uzman görüşünde ise davacı eli ürünü olmadığı yönünde rapor sunulduğu görülmekle aradaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına tevdi ile davaya konu senetteki imza ile dosya içerisinde mevcut imza örneklerinin mukayesesinin yapılmak, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin ve davacı eli ürünü olup olmadığının tespitinin istenilmesine karar verildiği, Jandarma Genel Komutanlığı İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından sunulan 24/08/2021 tarihli imza incelemesi raporunda; inceleme konusu senetler üzerinde “…” adına atfen atılı bulunan imzalar üzerinde yapılan incelemede; söz konusu imzaların, kişiye atfedilebilecek nitelikte kaligrafik ve karakteristik özellikler içermeyen, kolaylıkla atılabilecek tarzda basit tersimli imzalar oldukları, …’un mevcut mukayese imzaları üzerinde yapılan inceleme ve karşılaştırmada; söz konusu mukayese imzaların da, kişiye atfedilebilecek nitelikte kaligrafik ve karakteristik özellikler içermeyen, kolaylıkla atılabilecek tarzda basit tersimli imzalar oldukları, inceleme konusu senetler üzerinde “…” adına atfen atılı bulunan imzalar ile …’un mevcut mukayese imzaları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; yukarıda birinci ve ikinci maddelerde belirtilen sebepler nedeniyle, söz konusu imzaların … eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmenin mümkün olamadığı kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;
Dava dava konusu senet keşideci imzasının sahte olduğu iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkememizce senet metnindeki keşideci imzasının sahteliğinin tespitine yönelik olarak yapılan grafolojik incelemeler yaptırılmış olup
İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi …-101.02….-… nolu imza incelemesi raporunda; İnceleme konusu senetteki borçlu imzaları ile …’un mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; gerek inceleme konusu imzaların gerekse mukayese imzaların tersimi basit, taklidi kolay imzalar olmaları nedeniyle inceleme konusu borçlu imzalarının …’un eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri bir tespite gidilemediği kanaati bildirilmiş,
Davacı tarafça ibraz edilen 17.05.2013 tarihli üçlü bilirkişi heyetince hazırlanan ve dava konusu senedin de içerisinde bulunduğu teknik uzman görüşünde ise … ‘a atfen atılı imzanın davacı eli ürünü olmadığının bildirildiği ,
Davacı tarafça ibraz edilen Mali Suçlarla Mücadele Şube müdürlüğünün 28.04.2014 tarihli … sayılı el ve imza tetkiki istemi üzerine 01.10. 2014 tarihli Emniyet Genel Müdürlüğü İstanbul Kriminal Polis Labratuarı Müdürlüğü Uzmanlık Raporunun 6. Sayfasında 25.09.2009 ödeme tarihli 230.000 TL bedelli senet altındaki imzanın … eli ürünü olmadığının bildirildiği,
Davaya konu senedinde içerisinde bulunduğu İstanbul … Asliye Ceza mahkemesine ait …Esas sayılı dosyaya ibraz edilen 04.02.2021 tarihli Adli Tıp raporu ile; dava dışı olan 250.000 TL bedelli senedin davacı eli ürünü olduğu ancak davaya konu senedin de içerisinde olduğu diğer senetler yönünden imzaların basit tersimli olmaları nedeni ile keşideciye ait olup olmadığı yönünde ileri bir tespite gidilemeyeceği bildirilmiştir.
Mahkememizce raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın Jandarma Kriminal Daire Başkanlığına tevdi ile davaya konu senetteki imza ile dosya içerisinde mevcut imza örneklerinin mukayesesinin yapılmak, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesinin ve davacı eli ürünü olup olmadığının tespitinin istenilmesine karar verildiği, Jandarma Genel Komutanlığı İstanbul Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği tarafından sunulan 24/08/2021 tarihli imza incelemesi raporunda; inceleme konusu senetler üzerinde “…” adına atfen atılı bulunan imzalar üzerinde yapılan incelemede; söz konusu imzaların, kişiye atfedilebilecek nitelikte kaligrafik ve karakteristik özellikler içermeyen, kolaylıkla atılabilecek tarzda basit tersimli imzalar oldukları, …’un mevcut mukayese imzaları üzerinde yapılan inceleme ve karşılaştırmada; söz konusu mukayese imzaların da, kişiye atfedilebilecek nitelikte kaligrafik ve karakteristik özellikler içermeyen, kolaylıkla atılabilecek tarzda basit tersimli imzalar oldukları, inceleme konusu senetler üzerinde “…” adına atfen atılı bulunan imzalar ile …’un mevcut mukayese imzaları arasında yapılan inceleme ve karşılaştırmada; yukarıda birinci ve ikinci maddelerde belirtilen sebepler nedeniyle, söz konusu imzaların … eli ürünü olup olmadığı hususunda müspet ya da menfi bir kanaat bildirmenin mümkün olamadığı kanaati bildirilmiştir.
Senede karşı mutlak defiler senede hamil olan herkese karşı ileri sürülebilir. Senedin hükümsüzlüğünü gerektiren defiler senet ve eklentilerinden anlaşılsın anlaşılmasın bütün ya da bir kısım sorunları bakımından hükümsüz sayılmasını gerektiren defilerdir. Bu defilerin bir kısmı mutlak, bir kısmı nispi (kişisel) defi niteliğindedir. Hangisinin mutlak, hangisinin nisbi defi sayılacağı, ‘görünüşe itimat (güven)’, ‘iyiniyet’ ilkesiyle, ‘kambiyo senetlerine ilişkin işlemlerdeki emniyetin korunması’ ilkelerinden hangisine öncelik tanınacağı sorunuyla ilgilidir. Bu iki çıkarın karşılıklı olarak çatıştığı bazı durumları yasa yapıcı özel olarak ele alıp hangi çıkarın korunacağını kendisi (örneğin; TTK. mad. 659/II, 592, TBK. mad. 19/II, 605/II olduğu gibi) düzenlemiştir.
Kanunda öngörülüp açık bir hükümle düzenlenen bu durumların dışında gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. (Yargıtay HGK 2013/1746 esas ,2015/896 karar sayılı 4.3.2015 tarihli ilamı )
Somut olayda dava konusu senetteki keşideci imzasına yönelik itirazda bulunulmuş olup, Davalı … vekili davalının iyiniyetli hamil olduğunu ve senetlerin gayrimenkul satış vaadinin teminatı olduğunu ileri sürse de imza inkarı mutlak defii olduğundan herkese karşı ileri sürülebileceğinden davalı vekilinin imzanın sahteliğinin davalıya karşı ileri sürülemeyeceği yolundaki itirazı yerinde bulunmamaktadır.Sahteliği nedeniyle geçersiz bir imza sahibini bağlamaz. Senetteki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığı hususu kesin bir kanaat edinilememiş ise de ispat külfeti davalılarda olup davalılar tarafından ileri sürülen ve toplanmasını istediği delililer ile imzanın davacıya ait olduğu hususu açıkça ortaya konulamadığı, bu hali ile mevcut şüpheli durumun ispat kuralları çerçevesinde borçlu lehine yorumlanması gerektiği kanaatine varılarak davanın her iki davalı yönünden kabulü gerektiği ancak kötü niyet tazminatı talebinin de bu kapsamda koşulları gerek lehtar gerekse ciranta davalı yönünden oluşmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı KABULÜ ile davacının İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait… E sayılı dosyası nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, senedin iptali yönündeki taleplerinin REDDİNE,
2-Koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN:
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 15.711,30-TL nispi karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 3.927,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.783,45-TL harcının davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 24.550-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.953,05-TL ilk gider, 384-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 4.337,05-TL Yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK. 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatırana iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN:
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 15.711,30-TL nispi karar harcından davacı tarafından peşin yatırılan 3.927,85-TL harcın mahsubu ile bakiye 11.783,45-TL harcının davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 24.550-TL nispi vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından yapılan 3.953,05-TL ilk gider, 384-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 4.337,05-TL Yargılama giderinin davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
10-HMK. 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.02/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır