Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/719 E. 2021/273 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/719 Esas
KARAR NO : 2021/273
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/09/2019
KARAR TARİHİ : 31/03/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davalı tarafın müvekkillerine mail üzerinden 22/08/2019 tarihinde cezbedici ve aldatıcı tanıtım broşürü gönderdiğini, müvekkillerinin bu tanıtım broşüründen etkilendiği ve davalı taraf ile franchasing görüşmesi yapmaya karar verildiğini, bunun üzerine davalı tarafından görüşmelerin yapılabilmesi için müvekkillerinin davalı taraf hesabına 29.500,00 TL para göndermesi ve aday niyet mektubunun imzalanması gerektiğini belirtmeleri üzerine, 29/08/2019 tarihinde franchase sistemi ön müzakereleri için aday niyet mektubu imzalandığını, aday niyet mektubunun 3. maddesi kapsamında davalı tarafa banka havalesi yolu ile 29.500,00 TL para ödendiğini, bu ödeminin yapılmasından sonra müvekkillerine davalı tarafça kabulü mümkün olmayan hususlar içeren bir franchasing sözleşmesi verildiğini, müvekkillerince kabulü mümkün olmayan hususlar içeren franchasing sözleşmesi üzerinde bir kısım değişikliklerin yapılarak davalı tarafa karşı bir franchasing sözleşmesinin önerildiğini, davalı tarafın değiştirmek istenilen maddelere ilişkin cevabi bir sözleşme yolladığını, ancak bu sözleşmede taleplerinin çoğunu reddettiklerini, davalı tarafın yaklaşımlarının aldatıcı, hataya düşürücü ve hileli işlemler olduğunu, müvekkillerine mail yolu ile gönderilen broşürlerde sadece olumlu ve cezbedici yönlerinden bahsedildiğini, müvekkillerini hataya düşürerek dava konusu bedelin gönderilmesini sağlandığını, aday niyet mektubunda da bu bedelin müzakerelerin olumsuz sonuçlanması halinde iade edilmeyeceğine yönelik ibarenin de hileli davranışın bir parçası olduğunu, davalının müvekkillerinden 25.000,00 TL + KDV talep ettiklerini belirtmelerine rağmen 29.500,00 TL ‘yi aldıktan sonra herhangi bir fatura kesmedikleri halde bu bedele el koymalarının da kötü niyet göstergesi olduğunu, davalı tarafın bu şekilde müvekkillerini ya ağır şartları olan bir sözleşmeyi imzalamak ya da 29.500,00 TL’den vazgeçmek gibi bir ikilemle karşı karşıya bıraktığını, bu nedenlerle müvekkillerinin ödemiş olduğu 29.500,00 TL alacağın müvekkillerinin paranın iadesini talep ettikleri tarih olan 18/09/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari bir dava niteliği teşkil ettiğinden TTK hükümlerine göre bir dava şartı olarak ticari arabuluculuğa da tabi olduğunu, TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu belli bir miktar para ödenmesi olan alacak talepleri hakkında bir ticari dava ikame edilmeden önce, davacı tarafın arabuluculuk kurumuna başvurmasının, uyuşmazlığı öncelikle bu şekilde çözümlemeye çalışması gerektiğini, davacı tarafın tanıtım broşürünün cezbedici ve aldatıcı olduğu, yalnızca olumlu yönlerden bahsediliyor olmasının hataya düşülmesine sebep olduğu ve böylesi bir davranışın hileli olduğu yönündeki iddialarının asılsız, mesnetsiz ve gerçekten uzak olduğunu, broşürün Müvekkili Şirket’in “…” markasıyla hizmet verilmesi amacıyla franchise verilmesi şeklindeki ticari faaliyetlerinin kapsamını ve bu faaliyet ile franchise verilmesi sürecinin aşamalarını ve şartlarını belirten bir tanıtım broşürü olduğunu, broşürlerin, mahiyetleri gereği ilgili oldukları konu hususunda reklam yapar nitelik taşımaları ve konuya ilişkin olumlu noktaları öne çıkarıyor olmalarının son derece olağan olduğunu, bu bağlamda, bir broşür açısından çekilmesi gereken etik sınırın, broşürün yanıltıcı nitelik taşıyıp taşımadığı noktasında yoğunlaştığını, somut olay yönünden bir inceleme yapmak gerekirse, Müvekkili Şirket’in Broşür’ü nezdinde Davacı tarafın beyanlarının aksine açık ve görünür bir şekilde; (i) Franchise olma süreci, (ii) Franchise adaylık başvuru süreci ile (iii) Franchise adaylık Paket’inin ücretinin yer aldığını, iddiaların aksine, broşür nezdinde, (i) adaylık sürecine katılabilmek için belli bir bedel ödenmesi gerektiği ve (ii) başvurularının kabul edilmemesi ihtimali bulunduğu açıkça belirtilerek karşı tarafça olumsuz değerlendirilebilecek hususlara da yer verildiğini, başvurularının kabul edilmemesi ihtimali bulunduğunun açıkça belirtilerek karşı tarafça olumsuz değerlendirilebilecek hususlara da yer verildiğini, bu sebeple Davacı tarafın Broşür’ün cezbedici, aldatıcı ve hataya düşürücü olduğu yönündeki iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, mektup dahilinde belirtilen bedelin hakkaniyete, hukuka ve ticari teamüllere aykırı bir şekilde, kötü niyetle tahsil edildiğine ilişkin iddiaların asılsız olduğunu, Müvekkili Şirket, ticari sırlarını paylaşmasını gerektirecek bir sözleşmeyi akdederken, müzakere sürecini ince eleyip sık dokuduğunu ve gerek ise mektubun karşılığı olan belli bir bedelin ödenmesi halinde sözleşmeyi akdedeceği tarafları değerlendirmeye aldığını, Müvekkil Şirketin, sözleşme akdedilmediği takdirde dahi gerek bu bilgilerin aktarılması gerekse de yapılan entegrasyon ve operasyon sürecindeki emek ve eforun bir karşılığı olarak, belli bir miktarın ödenmesini uygun bulduğunu, Franchise olmayı düşünen adayları bu konuda bilgilendirdikten sonra bu şartı ortaya koyan Mektup’u akdedilmek üzere imzaya açtığını, broşürün … Franchise Adaylık Pakedi’nin (“Paket”) bedelinin (“Bedel”) 25.000 TL + KDV olduğunu, bu Bedelin bir tacir olmasından hareketle basiretli davranmak yükümlülüğü altında bulunan Davacı tarafın serbest iradesiyle, tüm şart ve koşullarını okuyup anladığını beyan ederek imzalamış olduğu mektupta açıkça yer aldığını, bedelin hiçbir koşul ve şart altında iade edilmeyeceğini gerek bedele ilişkin ilk maddede yer alan “Bu bedel hiçbir koşul ve şart altında iade edilmeyecektir.” şeklindeki ifade, gerek ise Adaylık Süreci’nin herhangi bir sebepten ötürü Sözleşme’nin imzalanması ile sonuçlanmaması hususunun düzenlendiği “Olumsuz Sonuç” maddesinde yer alan “Müzakere süreci, Taraflar’ın karşılıklı anlaşması ile belirtilen altı aylık süre dahilinde veya sonunda Olumlu Sonuç (Sözleşme’nin imzalanması) ile sonuçlanmazsa Mektup kendiliğinden fesholur. Aday Paket Bedeli veya İşletme İçi Temel Hizmet Paketi için ilgili tarihe kadar ödenmiş bedeller Aday’a iade edilmez.” şeklindeki ifadeler ile şüpheye yer bırakmayacak netlikle ortaya konulduğunu, Davacı tarafın kendilerine iletilen sözleşmenin kabulü mümkün olmayan hususlar içerdiği yönündeki iddiaları asılsız olduğunu, Mahkemece davacı tarafın iddialarını kabul edilebilir bulması ihtimalinde dahi müvekkili şirketin süreç boyunca sarf etmiş olduğu efor ve emekler göz önünde bulundurularak geri ödenecek bedelin belirlenmesi gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanmayan franchise sözleşmesi nedeniyle, daha önce davalı tarafa ödenen 29.500,00-TL’sının 18/09/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak reeskont avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/ … Esasına kayıtla açılan davada Mahkemenin 25/09/2020 tarih ve 2020/ … K. Sayılı karar ile görevsizlik kararı verilmiş ve bu karar 01/12/2020 tarihinde kesinleşmiş olup, dosya mahkememize 07/12/2020 tarihinde tevzi edilmekle 2020/ … esasına kayıt edilmiştir.
Mahkememize sunulan “Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı”‘nda arabuluculuk sürecinin 04/01/2021 tarihinde başladığı ve 15/01/2021 tarihinde belgenin düzenlendiği belirtilmiştir.
19/12/2018 tarih ve 30630 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7155 sayılı Kanunun 20.maddesiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinden sonra gelmek üzere eklenen maddede, “5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır…”,
22.maddesiyle, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 3.maddesinde “…Şu kadar ki dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin 18/A maddesi hükmü saklıdır”,
23.maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa dördüncü bölümden sonra gelmek üzere “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığıyla eklenen 18/A maddesinde, “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir…” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
7155 Sayılı Kanunun 26. maddesinde, anılan Kanunun 20. maddesinin 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
Yukarıda belirtilen Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca, Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır.
… Bölge Adliye Mahkemesi’nin 09/07/2020 tarih ve E.2020/ … K. 2020/ … sayılı kararında “…Davadan önce arabulucuya başvuru şartı, davanın mahkemelerde açılıp görülmesine yönelik olarak düzenlenen özel bir dava şartıdır. Mahiyetleri gereği özel dava şartları 6100 Sayılı HMK.nın 114 Maddesinde düzenlenen genel dava şartlarından önce incelenir.
Somut olayda, dava tarihinde yürürlükte bulunan TTK 5/A maddesinde ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmasından önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeye göre arabulucuya başvuru şartı, davanın mahkemelerde açılmasına ilişkin özel dava şartlarından olup diğer genel dava şartlarından önce incelenmesi gerekmesine, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-2 maddesine göre; arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının tespiti halinde herhangi bir işlem yapılmadan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekmesine ve davalının istinaf başvurusunda belirttiği ticaret mahkemesinin görevli olduğuna dair hususun araştırılma yapılmasını gerektirmesine ve yasadaki açık düzenleme gereğince mahkemenin bu hususu araştırmasına imkan bulunmamasına ve davanın Ticaret Mahkemesinde görülmesi halinde de ticari dava vasfı değişmeyeceğınden, aynı nedene dayalı olarak reddedileceğinden görevsizlik kararı verilmesinde davalının hukuki yararı olmayacağına göre, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Sonuç itibariyle; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan…” gerekçeleri ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Somut olayda dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği açıktır. Ayrıca, gerek … Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında gerek … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25/09/2020 tarih ve E.2019/ … sayılı görevsizlik kararı sonrasında dosyanın Mahkememize gönderilmesinden önceki aşamada da “Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağı”‘nın düzenlenmediği anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A-2 maddesi hükmü gereğince, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 503,79-TL. nin 59,30-TL. nispi karar harcından mahsubu ile kalan 444,49-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı vekili lehine karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi üzerinden hesap olunan 4.080,00-TL. vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK. 333. md. uyarınca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan davacı vekilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 31/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır