Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/542 E. 2020/831 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/542
KARAR NO: 2020/831

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/04/2016
KARAR TARİHİ : 15/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında elektrik abonelik sözleşmesi yapıldığını ve abonelik ilişkisinin sona erdiği 30.05.2010 tarihine kadar davalı şirket tarafından abone numarası… olan müvekkil şirkete fatura karşılığında elektrik enerjisi tedarik edildiğini,
Abonelik boyunca davalı yanca tanzim edilen faturalara, davalı şirket tarafından tedarik edilen elektrik enerjisi tüketim bedeli dışında; hukuka aykırı şekilde kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedelleri de yansıtıldığını, Müvekkili şirketin elektriklerin kesilme tehlikesi karşısında bu faturaları zorunlu olarak düzenli şekilde ödemiş olduğunu,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı 21.05.2014 tarihli ilamı ile kayıp kaçak bedellerinin abonelere iadesine karar verildiğini İşbu ilam aleyhine yapılan karar düzeltme istemi ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2014/7-1884 E. 2014/1045 K. sayılı 17.12.2014 tarihli ilamı ile reddedilerek kayıp kaçak bedellerinin abonelerden tahsil edilemeyeceği ve tahsil edilenlerin de iade edilmesi gerektiği hususunun kesinleştiğini Davalı şirket tarafından faturaya yansıtılmak suretiyle müvekkili şirketten tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını ,
Bu nedenle davalı şirketin müvekkil şirketten haksız olarak tahsil ettiği söz konusu bedellerin tespiti bakımından; öncelikle kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli,iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerini gösterir ayrıntılı kayıtların celbi ile bilirkişi incelemesi yapılmasını ve sonuç olarak … nolu abonelik başlangıç tarihinden taraflar arasındaki abonelik ilişkisinin bittiği 30.05.2010 tarihine kadar geçen sürede müvekkil şirketken haksız şekilde tahsil edilen bedellerin iadesi nedeni ile işbu davayı açtıklarını belirterek ;
Davalı tarafından müvekkili şirketten haksız olarak tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedellerine karşılık olarak, fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak üzere ve HMK 107/2 gereğince taleplerini artırma hakları saklı kalmak kaydıyla,HMK 107. Madde kapsamında ikame ettikleri belirsiz alacak davasını kabulü ile şimdilik; 5.000-TL’nin fiili ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi birlikte davalıdan tahsiliyle müvekkili şirkete ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin itirazlarında ;Zamanaşımı yönünden; 6098 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 82.maddesi “Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.” hükmü gereğince zamanaşımı itirazında bulunduklarını,
Husumet yönünden;davanın muhatabı Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu olduğunu müvekkil şirketin EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaları tahakkuk ettirdiğini, Müvekkili şirketin kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli vb adlardaki bedelleri tahsil etme hak ve yükümlülüğü abonelik sözleşmesine değil kanuna dayandığını. Bu nedenlerle müvekkil şirketin dava konusu uyuşmazlık nedeniyle sorumluluğu bulunmadığını,
Görev yönünden :Davanın EPDK’ya karşı idari yargıda açılması gerektiğini
Ayrıca davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olmasını kabul etmediklerini Davacının ödediği bedeller faturalardan açık ve belli olduğunu, 6100 Sayılı HMK’nın 107.maddesinde belirsiz alacak davasının açılabilme koşulları belirtildiğini Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabileceğini
Esasa ilişkin itirazlarında ;Müvekkili şirket tarafından tahakkuk ettirilen başta kayıp kaçak bedeli olmak üzere, faturayı oluşturan diğer kalemler, elektrik piyasasında faaliyet gösteren perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin kullanıcılarına yansıtacakları tarifeler, EPDK tarafından çıkarılan “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği”, “Tarife Uygulama Tebliğleri” ve “Elektrik Piyasasında Gelir ve Tarife Düzenlemesi Kapsamında Düzenlemeye Tabi Unsurlar ve raporlamaya İlişkin Esaslar Hakkında Tebliğ” hükümleri dikkate alınarak belirlendiğini,Mevzuat kapsamında, 16.12.2010 tarih ve 2932 sayılı Kurul Kararı ile 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi için 21 dağıtım şirketi kayıp kaçak hedefleri belirlenerek, hedef kayıp kaçak oranları ve bu bölgelerde gerçekleşen kayıp kaçak oranları esas alınarak 28.12.2010 tarih ve 2977-2998 sayılı kurul kararları ile onaylanmıştır. Tarifeler bu kurul kararlarında yer alan hedef kayıp kaçak oranları dikkate alınarak 2999 sayılı kurul kararı ile ulusal bazda ve abone grupları bazında Türkiye genelinde tek fiyat olarak belirlenerek 01.01.2011 tarihi itibariyle uygulanmaya başlandığını
Müvekkili şirketin abonelerle yapmış olduğu sözleşmelerde kararlaştırılan edimlerin kapsamı dışında taleplerinin olmadığını tüm yönetmelik, yasa ve yargı kararları dikkate alınarak tarifelerin düzenlendiğini
EPDK tarafından düzenlenmiş tarife kalemleri dışında bir unsurun tüketiciye yansıtılamayacağı gibi EPDK tarafından belirlenmiş bir tarife kaleminin uygulanmaması seçeneği de bulunmadığını belirterek davanın reddine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

GEREKÇE:
Dava ; taraflar arasında akdedilen elektrik satış sözleşmesi nedeniyle enerji bedeli faturası içinde haksız ve hukuka aykırı olarak tahsil edilen kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli,iletim bedeli,perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeline karşılık 5,000 TL nin davalıdan tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce 13/03/2018 tarih… esas … karar sayılı karar ile; “Davanın REDDİNE” dair karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine dosya İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 08/05/2019 tarih 2018/2441 esas 2019/749 karar sayılı ilamında; ” HMK’nın 294. maddesinde, hükmün verilmesi ve tefhimi hususları düzenlenmiş olup, HMK’nın 298/2 maddesinde de “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz” şeklinde emredici düzenleme yer almaktadır. Kısa karar ile gerekçeli kararın farklı olması hususu HMK. 355 maddesine göre kamu düzerine aykırılık teşkil etmektedir. Mahkemece, bu şekilde kamu düzenine aykırı şekilde karar verildiğinden, bu haliyle de, kısa karar ve gerekçeli karar arasında oluşan çelişki nedeniyle denetlenebilir ve uygulanabilir olmaktan uzak olan yerel mahkeme kararı, Anayasa ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun emredici hükümlerine de açıkça aykırılık oluşturduğundan, bu husus, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzenine ilişkin ve re’sen dikkate alınacak hususlardan olmakla, HMK’nın 355, 297 ve 298 maddeleri gereğince kararın (kısa karar-gerekçeli karar arası çelişki nedeniyle) kaldırılması ile yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilgili mahkemeye iadesine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile mahkememiz kararını kaldırmıştır.
Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir.
Davacı tarafından idari işlemin iptali talep edilmediği ve uyuşmazlığın taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinden kaynaklandığından , davalının görev ve husumet itirazının reddine, alacağın tespiti bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden, belirsiz alacak davası açılamayacağı yönündeki hukuki yarar itirazının reddine, dava konusu abonelik sözleşmesi taraflar arasında imzalanmış olduğundan ve alacak sözleşmeye dayalı olarak 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan zamanaşımı itirazları kabul edilmemiştir.
Yargılamanın devamı sırasında, 17/06/2016 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 Sayılı Kanunla, 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanununda ve ilgili Mevzuatta değişiklikler yapılarak; elektirik enerjisi tükeiticilerinden kayıp kaçak bedeli alınması konusunda değişiklik yapılmış olup; bu konuda mahkemelerin görevi de yasa ile sınırlandırılmıştır.
Yargılamanın devamı sırasında ilk derece mahkemelerinin soyut norm itirazı üzerine Anayasa Mahkemesinin …-… sayılı ve 28/12/2017 tarihli kararı açıklanmıştır.
Taraflar arasındaki elektrik enerjisi alım satımından doğan uyuşmazlığın giderilmesi yönünden; davalı şirket nezdindeki davacıya ait abone dosyası getirtilerek ve taraflarca gösterilen kanıt ve belgeler dosyaya eklenilerek; dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi … ın 12/02/2018 havale tarihli raporu dosyaya ibraz edilmiştir.
Davacı şirketin, davalı şirketten satın aldığı elektrik enerji bedeli faturaları içinde ; kayıp- kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli alacağı konusunda ; geçmişe de etkili olarak dava açıldıktan sonra, 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile getirilen;
“Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; Tüketici Hakem Heyetleri ile Mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun (EPDK nun) düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü
Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmü uygulanacaktır.
Yapılan yasal düzenleme gereğince mahkememizce alınan bilirkişi … m 14/04/2017 tarihli raporunda davalı tarafça yapılan tahsilatın EPDK’nun bu konudaki düzenleyici işlemlerine ve tarife yönetmeliklerine uygun olduğu tespit edilmiştir.
Yargılamanın devamı sırasında ilk derece mahkemelerinin soyut norm itirazı üzerine Anayasa Mahkemesinin 2016/150-2017/179 sayılı ve 28/12/2017 tarihli kararı açıklanmıştır.Kararda özetle;
6719 sayılı Yasa’nın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanun’un 17. Maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile 6. fıkrasının a, ç, d, f bendleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurular ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. “6719 sayılı Kanun’un 26. Maddesi ile 6446 sayılı Kanun’a eklenen geçici 19. Maddesinin “bu maddeyi ihdas eden kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü ile geçici 20. Maddesinde ki “Kurul karlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, dağıtım, sayaç okuma, parakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygunlanır.” hükümleri dikkate alınarak, Bu yasa değişikliğinin yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda da) uygulanması gereken hükümler içermekle, eldeki davanın tarifelere uygunluk yönünden açılmadığı, hukuka aykırı şekilde tahsilat yapıldığı iddası ile açılmış olduğu gözetildiğinde, dava tarihinden sonra yapılan yasal düzenleme karşısında iddia, savunma ve taraf delillerinin değerlendirilmesi ile sonuca gidilmesi bir zorunluluktur. Bunun yanında yapılan yeni yasal düzenleme ile davacının davaya konu ettiği hiç bir talebi karşılanmış bulunmadığından davanın konusuz hale geldiğinden sözedilemez. Zira yasal düzenleme ile davanın konusuz kalması ancak davacının davaya konu ettiği taleplerinin yapılan yeni düzenleme ile cevap bulmuş olmasına bağlıdır. Eğer yapılan yasal düzenleme davaya konu edilen hususta dava açılmasını geçmişe etkili olacak şekilde ortadan kaldırıyor veya yasaklıyorsa böyle bir düzenleme ancak davanın reddi sonucunu doğurur.
Mahkememiz Anayasa Mahkemesi kararı ile bağlıdır.Alınan bilirkişi raporu ile davalı tarafça yapılan kesintilerin EPDK oranlarına uygun olduğu, 6446 yasa kaplamında tahsilinin hukuka uygun olduğu anlaşılmış olmakla davanın reddine, karar verilmesi gerektiği anlaşılmış,
Yargılama giderleri yönünden ise, davacının davasını Yargıtay içtihatları ve mahkeme kararlarına göre açtığı ve o zamanki uygulamalara göre dava açılırken davacının haklılık durumu dikkate alınarak dava tarihinden sonra yapılan yasal değişiklik nedeniyle haklılık durumunun değiştiği ve davanın reddi cihetine gidilmiş olduğu gözetilerek tarafların leh ya da aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi hakkaniyet gereği olduğu, Ayrıca yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılması da davanın reddi kararının tabi bir sonucu olduğu kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 54,40- TL harcın, peşin olarak alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile artan 30,99-TL harcın, hüküm kesinleştiğinde yatıran davacıya iadesine
3-Davanın yasa değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi nedeniyle ;
Taraf vekilleri lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan 865,50 TL ( başvurma harcı, peşin harç, tebligat gideri, bilirkişi ücreti) yargılama giderlerinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine
Taraflarca yatırılan gider avanslarından artan kısımların HMK’nın 333.maddesi uyarınca, kararın kesinleşmesinden sonra yatıran taraflara adesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2020

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır