Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/486 E. 2020/688 K. 04.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/486 Esas
KARAR NO : 2020/688
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/01/2016
KARAR TARİHİ : 04/11/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacıların murisi … ’in dava dışı … Bankası A.Ş.’den 32.500,00-TL kredi kullandığını, davacıların murisi tarafından kullanılan kredi sözleşmesinin imzalanması sırasında davalı şirket acentası tarafından 4.684,89-TL prim tutarında hayat sigortası sözleşmesi imzalandığını, davacıların murisi … …’ın 28/09/2013 tarihinde vefat ettiğini, bunun üzerine müvekkillerinin sigorta şirketine başvurarak imzalanan sigorta sözleşmesinin ifasını istediklerini, ancak davalı sigorta şirketinin verdiği cevapta, murisin poliçe başlangıç tarihinden evvel kanser tedavisi gördüğü sigorta başvuru formunda söz konusu hastalığı beyan etmediği gerekçesiyle davacıların taleplerini reddettiğini, müteveffanın kullanmış olduğu kredinin geri kalan taksit tutarları için banka tarafından sigorta şirketine yapılan başvurununda aynı gerekçelerle reddedildiğini ve kredi tutarının bankaya ödenmediğini beyanla, davalının edimlerini yerine getirmesine, 34.125,00-TL nin (fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla) 28/09/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Uyuşmazlık konusu alacak ile ilgili olarak T.C. … Bankası A.Ş ile müvekkili Şirket arasında imzalanan … Sigorta Sözleşmesi kapsamında sigorta ettirenin ilgili Banka olduğunu, sigorta sözleşmesinden doğan hak ve alacakları talep etme hakkının sigorta sözleşmesi uyarınca T.C … Bankası A.Ş. olduğunu, … Sözleşmesi uyarınca, rizikonun gerçekleşmesi halinde birinci derecede hak sahibi ve lehdarın da ilgili Banka olduğunu, sigortalı varislerinin anılan sözleşme kapsamında doğrudan sigorta tazminatına hak kazanmalarının mümkün olmadığını, sigorta tazminatı talep haklarının da bulunmadığını, sigorta öncesinden gelen kanser hastalığı teminat kapsamı dışında bırakıldığını, sigortalının yapılan bilgilendirme ve alınan sağlık beyanında sigorta yapılması öncesinde kanser hastalığına dair tanı almasına rağmen, sorulara olumsuz cevaplar verdiğini ve bu hastalıkla ilişkili bilgilerin beyan edilmediğini, davacılar muris sigorta öncesinde kanser hastalığı bulunmasına karşın bu durumu bildirmediği gibi, bu yöndeki sorulara da hayır cevabı vererek yapılmaması gereken bir sigortanın yapılmasına neden olduğunu, bu hususun ise açıkça kasten beyan yükümlüğüne aykırılık teşkil ettiğini, bu yönü ile bir sözleşme şartı olarak beyan yükümlülüğüne aykırı davranılmış olması nedeni ile de sigorta bedelinin ödenmemesi gerektiğini beyanla, davanın öncelikle husumetten reddine, alacak isteminin esastan reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
GEREKÇE:
… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2016 tarih ve E.2016/… Esas K.2016/… sayılı karar ile “…Dava, hayat sigortası poliçesinden kaynaklanmakta olup, davacıların murisi dava dışı bankadan kullandığı kredi nedeniyle davalı ile hayat sigortası sözleşmesi imzalamış ve sözleşmenin 9. maddesinde kredi veren banka 1. dereceden hak sahibi olarak gösterilmiştir. Hayat sigortasının 9. maddesi gereği kredi veren dava dışı banka 1. dereceden hak sahibi olduğundan ve hayat sigortasının amacının bu kredinin teminatı olduğundan, davacılarca bu davanın açılabilmesi, dava dışı bankaya krediyi ödemeleri veya bankaca bu davaya muvafakat verilmesine bağlıdır. Dosya içerisinden davacıların murislerinin kullanmış olduğu krediyi dava dışı bankaya ödemedikleri ve kredi veren bankanında davaya muvafakatları olmadığı anlaşılmakla, davacıların bu aşamada aktif dava ehliyetleri olmadığı sonucuna varılmıştır. Dava ehliyeti, dava koşulu olup yargılamanın her aşamasında mahkemece resen nazara alınmalıdır. Bu halde HMK’nın 114/d ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı bulunmayan davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş…” gerekçeleri ile davacıların aktif dava ehliyeti olmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Anılan kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/06/2020 tarih ve E.2018/… K.2020/… sayılı karar ile “…Somut olayda; davacılar murisinin tüketici olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketi ile muris arasındaki hayat sigortası sözleşmesine dayalı olarak talepte bulunduğundan, davaya konu uyuşmazlık bakımından Tüketici Mahkemesi görevlidir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; tüketici işleminden kaynaklanan davaya konu uyuşmazlığın çözümünde Tüketici Mahkemesi’nin görevli olduğu dikkate alınarak, HMK’nun 114/1-c maddesine göre, görevsizlik nedeniyle HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre de; poliçede mürtehin kaydı bulunan dava dışı banka tarafından, bakiye kredi borcunun tahsili için davacılar aleyhine başlatılan icra takibi kapsamında, davacı … tarafından 10.200,00 TL. civarında ödeme yapıldığı; yine, 02.04.2018 tarihi itibariyle bakiye kredi borcunun tamamının davacılar tarafından kapatıldığı; mürtehinin davaya muvafakati ya da kredi borcunun ödenmesine ilişkin hususun, sonradan tamamlanabilir dava şartı olduğu gözetilerek, davacılar tarafından yapılan kredi borcu ödemeleri araştırılıp aktif dava ehliyetinin değerlendirilmesi gerekirken, hiçbir araştırma yapılmadan dava ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır…” gerekçeleri ile davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/06/2020 tarih ve E.2018/… K.2020/… sayılı kararı gereğince mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. maddesi uyarınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtay ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların temyiz yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, davacı vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda karar verildi. 04/11/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)