Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/391 E. 2021/683 K. 21.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/391
KARAR NO : 2021/683
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2020
BİRLEŞEN …. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN
2021/… ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 21/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
ASIL DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dünyanın sayılı iş adamlarından biri olduğunu, Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinde yüksek bütçeli yatırımlar yaptığını, hava yolu şirketlerinin zor bir dönem geçirdiği 2012 yılı son aylarında, büyük bir cesaret göstererek, batmak üzere olan … A.Ş.’yi 250.000.000,00 USD gibi yüksek bir bedel ile satın aldığını, bu satış nedeniyle Şirket hisselerini devreden hissedarlara 225.000.000,00 USD bedel ödendiğini, ayrıca … …’nın bankalara karşı bazı şahsi kefaletlerinden kurtarılmasını taahhüt ettiğini, ancak sonradan ortaya çıkan bir takım hadiseler nedeniyle bu kefaletler kaldırılamadığından, … şirket yönetiminde kalmaya devam ettiğini, ancak Müvekkilinin “… Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği”nin 9. maddesinin b bendinin;
“b) Çoğunluk paylarının ve yönetim kurulu üyeleri ile oy hakkı çoğunluğunun ve kontrolünün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan paydaşlarda bulunması, (…) Gereklidir.” yolundaki hükmü uyarınca satın aldığı hisseleri kendi namına devralamadığı için … A.Ş.’nin %92 hissesinin sahibi olan … Tic. A.Ş.’nin %51 hissesi ve … A.Ş.’nin %3,67 hissesi Müvekkil hesabına olmak üzere müvekkilin emanetçisi ve vekili … ’e devredildiğini, Müvekkilinin 30.12.2013 tarihinde, kendi ülkesinde tutuklandığını, Politik sebeplerle haksız ve çok ağır ithamlarla kendi ülkesinin hukukuna göre en ağır suçlamalardan olan “yeryüzünde fesat çıkarma” iddiası ile yargılandığını, ticari işlerini takip edebilme ve yürütebilme imkanının olmadığını, 2016 yılının Mart ayında müvekkili hakkında “idam cezası” verildiğinin açıklandığını ve içerisine düştüğü güç durumdan kurtulmaya odaklanmak mecburiyetinde kaldığını, Müvekkilinin tutuklu bulunduğu dönemde … Genel Müdürlüğü, … A.Ş.’yi kısa dönem nakit akışının yeterli olmaması nedeni ile çeşitli yollardan uyardığını, Müvekkilinin İran İslam Cumhuriyeti’nde çok ağır şartlar altında tutuklu olması ve bütün irtibatlarının kopartılmış olması nedeniyle, bu dönemde … Genel Müdürlüğü’nün uyarılarına karşı bir girişimde bulunamadığını, müvekkilinin tutuklu olduğu dönemde emanetçisi ve vekili olan … , sonradan müvekkile bildirdiğine göre, mali durumu elvermediği için … A.Ş.’ye gerekli finansmanı sağlayamadığını ve şirketi zor durumdan kurtarmak gerekçesiyle, yedinde bulunan hisseleri …’ya bila bedel devrettiğini, Müvekkilinin 2016 yılının Mart ayında ülkesi İran İslam Cumhuriyetinde idam cezasına çarptırıldığını ve cezasının 2016 yılının Aralık ayında onandığını, ancak İran İslam Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı, 2018 yılının Aralık ayında müvekkilin cezasının infazının ertelenebileceğini belirttiğini ve 2019 yılının Aralık ayında infazını beklemek üzere cezaevinden ev hapsine naklediğini, Müvekkilinin ev hapsine nakledildikten sonra 25.12.2019 tarihinde … ile yaptığı yazışma sonucunda emanet hisselerinin …’ya devredildiğini öğrentiğini, müvekkilinin 25.12.2019 tarihli mailinde …’ya, yaptığı bütün masrafların fatura ve belgelerini tarafına ibraz etmesini, yapmış olduğu tüm masrafları ödeyeceğini ve Şirketlerin hisselerinin kendisine ya da göstereceği kişilere derhal devredilmesini talep ettiğini, TBK’nın 508. maddesinin;
“Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür.” yolundaki hükmü uyarınca, müvekkiline ait hisseleri devretmekle yükümlü olan … hisseleri devretmekten kaçındığını, Davalı …’nın bidayette milyonlarca USD karşılığında sattığı hisseleri, hiçbir bedel ödemeksizin, hisseleri elinde emanetçi olarak bulundurduğunu bildiği … ’den devralması iyi niyetle bağdaşmadığı gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu beyanla; davacının emanetçisi ve vekili olan … den , bu sıfatını biliyor olmasına rağmen aynı emanetçiliği devam ettirmek maksadıyla davacıya ait şirket hisselerini bedelsiz olarak devralan davalılardan …’nın hisse devir sözleşmesi çerçevesinde bila bedel iktisap ettiği … Tic. A.Ş.’nin %51 hissesi ve … A.Ş.’nin %3,67 hissesinin vekaletin kötüye kullanılması , aşırı yararlanma , korkutma ve haksız fiil hukuki sebeplerine terditli olarak dayanarak davacıya iadesine bunun kabul görmemesi halinde hisselerin bedelinin devir tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan davanın hisse devirlerine ilişkin olduğunun anlaşıldığını, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 14/2 maddesinde bu hususta özel bir kesin yetki kuralı düzenlendiğini, (Madde uyarınca;
“Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” )
Davacının işbu davayı asıl hisse sahibi olduğu iddiası ile hisse sahibi müvekkili ve diğer davalı … ‘e açtığı anlaşıldığından davayı … ve … şirketlerinin yerleşik adresi olan ( … Bakırköy/İstanbul) Bakırköy mahkemelerinde açmasının gerektiğini beyanla davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Tuncel vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacıdan aldığı vekalet görevini kötüye kullanmadığını, sadakat ve özen yükümlülüğünü eksiksiz olarak yerine getirdiğini, Müvekkilinin davacının haklarını koruyabilmek için gereken tüm özen ve gayreti gösterdiğini, Müvekkilinin, davacının hürriyetine kavuşmasından sonra dava konusu hisselerin … tarafından davacıya devredilmesini sağlamak amacıyla hisselerin asıl sahibinin davacı olduğunu ve devir işleminin bila bedel yapıldığını açıkça belirttiğini, İş bu dava tamamen diğer davalı ile davacı arasındaki ihtilaftan kaynaklandığını, diğer davalının hisseleri emaneten ve bedelsiz olarak devralıp davacı tarafa devretmemesinden Müvekkilinin sorumlu tutulabilmesinin mümkün olmadığını, 09.01.2015 tarihli devir protokolü Müvekkilinin emanet ve vekalet görevlerini özen ve sadakatle yerine getirdiğini gösterdiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:
Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2012 yılında batmak üzere olan … A.Ş’yi 250.000.000-USD bedel ile satın aldığını, bu satış nedeniyle şirket hisselerini devreden hissedarlara 225.000.000-USD bedel ödendiğini, ayrıca …’nın bankalara karşı bazı şahsi kefaletlerinden kurtarılmasının taahhüt edildiğini, daha sonradan ortaya çıkan bir takım hadiseler nedeniyle bu kefaletlerin kaldırılamadığından …’nın şirket yönetiminde kalmaya devam ettiğini, müvekkilinin , “ … Ticari Hava Taşıma İşletmeleri Yönetmeliği”nin 9. maddesinin b bendi uyarınca satın aldığı hisseleri kendi namına devralamadığı için … A.Ş.’nin %92 hissesinin sahibi olan … A.Ş.’nin %51 hissesi ve … A.Ş.’nin %3,67 hissesisinin müvekkilinin hesabına olmak üzere müvekkilinin emanetçisi ve vekili … ’e devredildiğini, müvekkilinin 30.12.2013 tarihinde, kendi ülkesinde tutuklanması nedeniyle ticari işlerini takip edebilme ve yürütebilme imkânının olmadığını, müvekkilinin tutuklu olduğu dönemde emanetçisi ve vekili olan … Tuncel’in mali durumu elvermediği için … A.Ş.’ye gerekli finansmanı sağlayamadığı ve şirketi zor durumdan kurtarmak gerekçesiyle, yedinde bulunan hisseleri …’ya bila bedel devrettiğini, müvekkilinin 25.12.2019 tarihinde … ile yaptığı yazışma sonucunda emanet hisselerinin …’ya devredildiğini öğrendiğini, müvekkilinin 25.12.2019 tarihli mailinde …’ya, yaptığı bütün masrafların fatura ve belgelerini tarafına ibraz etmesini, yapmış olduğu tüm masrafları ödeyeceğini ve şirketlerin hisselerinin kendisine ya da göstereceği kişilere derhal devredilmesini talep ettiğini ancak … hisseleri devretmekten kaçındığını beyanla daha önceden müvekkiline ait hisselerin iadesi ve terditli olarak …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/… E. sayılı dosyası ile dava açıldığını bu sebeple iş bu dava dosyasının …. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/391 E. sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Asıl davada uyuşmazlığın konusunun; davacının emanetçisi ve vekili olan … ‘den davacıya ait şirket hisselerini bedelsiz olarak devralan davalılardan …’nın hisse devir sözleşmesi çerçevesinde bila bedel iktisap ettiği … Tic. A.Ş.’nin %51 hissesi ve … A.Ş.’nin %3,67 hissesinin vekaletin kötüye kullanılması , aşırı yararlanma , korkutma ve haksız fiil hukuki sebeplerine terditli olarak dayanarak davacıya iadesi bunun kabul görmemesi halinde hisselerin bedelinin devir tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesi talep edilmiş olup uyuşmazlık konusu usul sorunları; İran menşeyli olan ve İran da İdam cezası alan davacının tabi olduğu ve uygulanması gereken İran hukukuna göre aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı, davacı vekilinin vekaletinin geçerli olup olmadığı, dava dışı hisse payları etkilenecek şirketlerin davada yer alması gerekip gerekmediği, davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı, mahkememizin yetkili olup olmadığı , Bakırköy 7 ATM de aynı hisselere yönelik olarak açılan davanın bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı noktalarında toplandığı,
Birleşen davada uyuşmazlığın konusunun; Mahkememize ait 2020/391 esas sayılı iş bu dosyasına ait 27/04/2021 tarihli celse ara kararı uyarınca … Asliye Ticaret Mahkemesine ait birleşen 2021/… esas sayılı dosyasında davacı tarafından 2012 yılında … A.Ş’nin 250 milyon USD karşılığı satın alındığı ve ayrıca davalı …’nın bankalara karşı bir kısım şahsi kefaletleri üstlendiğini taahhüt ettiği ancak T.H.T.İ.Y. 9. Maddesi uyarınca “çoğunluk payların ve yönetim kurulu üyeleri ile oy hakkı çoğunluğunun ve kontrolünün T.C. Vatandaşı olan paydaşlarda bulunması” zorunluluğu gereği davacının … A.Ş’nin %92 hissesinin sahibi olan … A.Ş’nin %51 hissesi ve … A.Ş’nin %3,67 hissesinin davacı hesabına olmak üzere davacı emanetçisi … ‘e devredildiği, davacının Aralık 2013 yılında “yer yüzüne fesat karıştırma” suçundan yargılanıp tutuklanması üzerine, emanetçi davalı … tarafından bu hisseler bila bedel diğer davalı …’ya devredildiği davacının 25/12/2019 tarihinde davalı …’dan bu aşamaya kadar yaptığı masrafları, faturaları, belgeleri ibraz etmesi halinde tüm masraflarının karşılanacağı vaadiyle devrettiği hisselerin kendisine iadesini talep etmiş olmasına rağmen kabul edilmediğinden bahisle davalı şirketlere ait … A.Ş’nin %92 hissesinin sahibi olan … A.Ş’nin %3,67 hissesinin davacıya ait olduğuna dair maddi vakanın davalı şirket yönetim kurulu tarafından karara bağlanarak kayıtlanmasına karar verilmesi istemiyle açılan davada uyuşmazlık konularının mahkememizin yetkili olup olmadığı, derdestlik itirazının yerinde olup olmadığı, davacı vekaletinin geçerli olup olmadığı, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davalı … ile davalı … arasında yapılan hisse devirlerinin hukuka uygun şekilde gerçekleşip gerçekleşmediği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Mahkemelerin yetkisine ilişkin kanuni düzenlemeler noktasında HMK’nın 6/1. maddesi uyarınca; “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” şeklinde düzenlendiği, HMK’nın 10. maddesi uyarınca; ”Sözleşmeden doğan davalar sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.” Aynı kanunun “Haksız fiilden doğan davalarda yetki başlıklı” 16.madde’si hükmü “(1) Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.” şeklindedir. Bir haksız fiil birden fazla kişi tarafından işlenmiş ise bu kişilere karşı (birlikte) açılacak tazminat davası, ortak yetkili mahkeme olan haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinde görülür. Bu halde, davalıların hepsine karşı davalılardan birinin yerleşim yerindeki mahkemede dava açılamaz. Haksız fiilin işlendiği yer mahkemesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin (kesin) yetki değildir. şeklinde hüküm altına alındığı, bu yetki kurallarının kesin olmaması nedeni ile HMK’nın 19. maddesinde belirlenen süre ve yöntemle yetkisizlik itirazında bulunulmaz ise davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği, Kanunun 19/2. maddesinin; “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içerdiği, birden fazla mahkemenin yetkili olması hallerinde davacıya seçimlik hak tanınmış olması göz önüne alındığında, davacının, bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahip olduğu, davacının, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiç birisinde açmaz ve yetkisiz bir mahkeme de açtığı taktirde seçme hakkının davalı tarafa geçeceği anlaşılmıştır.
HMK MADDE 14’te “(1) Bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
(2) Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.” denilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş, müvekkilinin adresinin Bakırköy/İstanbul olduğundan işbu davanın görülmesinde mahkememizin yetkisiz olduğunu beyan ettiği, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 14/2 maddesinde bu hususta özel bir kesin yetki kuralı düzenlendiği ve “Özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.”
Anılan durum karşısında davanın ve birleşen davanın … ve … şirketlerinin yerleşik adresi olan ( … Bakırköy/İstanbul) Bakırköy mahkemelerinde görülmesi gerektiği , kesin yetki kuralının dava şartlarından olup diğer dava artları ve ilk itirazlardan önce incelenmesi gerektiği bu nedenle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesi kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Birleşen dosya yönünden davalı şirketlerin merkezinin bulunduğu yer Bakırköy hudutlarında kalıp HMK 14/2 maddesi uyarınca kesin yetkili mahkemenin Bakırköy mahkemeleri olduğundan Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Dosyanın Yetkili BAKIRKÖY ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının yetkili BAKIRKÖY ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
5-İş bu ilam taraflardan birinin süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkememize başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerektiği, aksi takdirde talep halinde HMK 20. maddesi gereğince mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun taraflara ihtaratına,
6-HMK nun 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerinin yetkili mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı Vekili Av. … ve Davalı … ve … ve … Vekili Av. … yüzlerine karşı, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır