Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/272 E. 2021/259 K. 25.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/272 Esas
KARAR NO : 2021/259
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 16/06/2020
KARAR TARİHİ : 25/03/2021

Mahkememizde görülen Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili … nin davalı şirketin %49 hissesine sahip kurucu ortağı olduğunu, davalı şirketin %51 hissesinin diğer ortak ve münferiden yetkili … …’ye ait olduğunu, ortaklar arasında husumet baş gösterdiğini ve karşılıklı olarak onlarca ceza ve hukuk davası bulunduğunu,
Davalı şirketin, … Eğitim Vakfı adı altında inşaatına başlanılan ve kurulması planlanan … Üniversitesi’nin işleyiş ve faaliyetinin yürütülmesi amacı ile kurulduğunu, ancak ilerleyen aşamalarda taraflar arasında husumet çıktığını,hiç bir şekilde şirket ortaklarının bir arada faaliyet göstermesinin hukuken ve fiilen mümkün olmadığını,
Davalı şirketin %51 hissesine sahip münferiden yetkili ortağın, müvekkilinin yokluğunda usulsüz çağrı ilanları ile genel kurul topladığını , müvekkilinin yokluğunda genel kurul icra edildiğini, genel kurul toplantısından önce; “ … Vakfı” mütevelli heyet kararı ile davalı şirketin vakıf üyeliğinden çıkarılması yönünde karar aldırdığını, ardından davalı şirketin 2019 yılı genel kurul toplantısında alınan karar ile; ” … Vakfı “ mütevelli heyet ve yönetim kurulunun vakıf üyeliğinden çıkarma kararına muvafakat edildiğini, tüm bu kararların çoğunluk pay sahibi ortak tarafından tek başına alındığını,
Gerek Vakıf yönetiminde alınan karar gerekse davalı şirketin genel kurulunda alınan karar sonucu, davalı şirketin kuruluş amacının dışında bırakıldığını,
… Vakfı na YÖK tarafından 3 yıl içerisinde üniversite kurma onayı verilmediğini, yapılan inşaatın …. İdare Mahkemesi’nin 2019/… E. Sayılı kararı ile hukuka ve mevzuata aykırı olması sebebi ile durdurulduğunu, … Eğitim Vakfı nın da … … nin usulsüz faaliyetleri neticesinde kamu yararı amacının dışına çıktığını, buna ilişkin davalar ikame edildiğini, davalı şirketin kuruluş amacı doğrultusunda faaliyet göstermesinin hukuken ve fiilen mümkün olmadığını,
Davalı şirketin gayrifaal olduğunu, herhangi bir üretim ve hizmet vermediğini, … … nin yetkilisi ve tek ortağı olduğu … -… San ve Tic.A.Ş’ye asılsız faturalar tanzim ederek davalı şirketi usulsüz işlemlerinde kullandığını, vergi dairesi ve SGK’ya şirketi asılsız faturalar ile borçlandırdığını, bu durumun müvekkilinin de şahsi sorumluluğuna sebebiyet verdiğini, ortaklar arası güven ve iş birliğini zedeleyen davranışlar , şirketin içi tamamen boş hale dönmesi, şirketin alacaklıları ve ortaklarının zarara uğramasının TTK’nın ilgili maddeleri gereğince haklı nedenlerle ortaklığın sona ermesi gerekçesi olup, şirketin devamı mümkün olmadığından haklı nedenlerle şirketin feshi ve tasfiyesine karar verilmesini, mahkemece bu uygun görülmez ise müvekkili … nin şirket hissesinin değerinin belirlenerek çıkma payının ödenmesine ve ortaklıktan çıkmasına , bu süreçte şirkete yönetim kayyımı, mümkün değilse denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Şirketin feshini isteme hakkının limited şirket ortakları için bulunmakta ise de, bu hakkın kötüye kullanılmasının engellenmesi ve kurumsal yapının korunmasının esas olduğunu, limited şirketin devamlılığının sağlanması gerektiğini, bu nedenle kanun koyucunun haklı fesih talebiyle açılan davalarda mahkemenin, fesih yerine, duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebileceğini belirttiğini, feshin son çare olarak uygulanması gerektiğini, ticaret hukuku sistemimizdeki genel eğilimin, şirketlerin mümkün mertebe varlıklarının devam ettirilmesi yönünde olduğunu, davacı tarafın hukuka aykırı ve iyi niyetli olmayan talebinin reddi gerektiğini,kabul edilen birçok çözüm yolu olmasına rağmen davacının bu çözüm yollarının uygulanmasını değil payının bedelinin ödenerek ortaklıktan ayrılma yönünde talepte bulunduğunu, müvekkili şirketin işleyişine devam ettiğini, üniversite kurma amacıyla borçlandığını, şirketin yeni faaliyet alanlarına açılarak ticari risk aldığını,borçlandığını, bu süreçlerde davacının da onayı bulunduğunu, , şirketin feshini talep eder görünerek şirket pay bedelini alarak ortaklıktan ayrılmayı talep eden davacının hakkını kötüye kullandığını, davayı açmakta davacının hukuki yararı da bulunmadığını belirterek davanın reddine ,davacının yönetim kayyımı, mümkün değilse denetim kayyımı atanması taleplerinin şirketin gerekli organlardan yoksun kalması ve yönetilememesi gibi bir durumun söz konusu olmaması nedeniyle reddine , yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçesinde şirketin feshi sebeplerinin oluşmadığını, davacı ortağın çıkma payının ödenerek ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE /
Dava ;TTK 636 maddesi gereğince şirket ortağı tarafından açılan limited şirketin haklı nedenle fesih ve tasfiyesine ilişkindir.
Dosya içine davalı şirkete ait ticaret sicil dosyası, şirket ana sözleşmesi alınmıştır.İncelenmesinde; … Ticaret Sicil Müdürlüğü nün … sicil numarasında kayıtlı … nin
Merkezinin …/İstanbul olup mahkememizin yetkili ve görevli olduğu tespit edilmiştir. Davalı şirketin iki ortaklı olduğu, davacı … nin %49 pay ile azınlık pay sahibi, 2. ortak … …’nin %51 pay ile çoğunluk pay sahibi olduğu, şirketi münferiden temsile yetkilinin … … olduğu , davacı … nin davacı sıfatı bulunduğu , şirketin 2014 yılında kurulduğu, en son tescilinin 27/05/2019 tarihinde yapıldığı görülmüştür.
Mahkememizce davacı iddialarının varlığı, fesih koşullarının ve haklı nedenlerin gerçekleşip gerçekleşmediği, davacı şirket ortağının hissesine isabet eden çıkma payının hesaplanması bakımından şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi heyetine inceleme yaptırılmış, 12/01/2021 tarihli bilirkişi heyet raporu alınmıştır. Alınan bilirkişi raporundaki tespitler hükme esas alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Davalı şirketin 2019- 2020 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının bilirkişiler tarafından incelendiği 6102 sayılı TTK Madde 64,66 ve VUK madde 220-226 uyarınca yasal süreler içerisinde tasdiklerinin yaptırıldığı, Ticari defter (Yevmiye, Kebir ve Envanter Defterleri) ve kayıtların birbirini teyit ettiği HMK 222 mad gereği kesin delil teşkil ettiği
… Vergi Dairesi … sicil numarası ile kayıtlı … Sanayi ve Ticaret- … … şirketi tarafından davalı şirkete düzenlenmiş … numaralı 7 adet fatura bulunduğu
… Sanayi ve Ticaret- … …’nin … hesap kodu ile davalı şirket kayıtlarında takip edildiği, 3.584.840,00 TL tutarlı 7 adet fatura sonucu ödeme yapılmadığı, davalı şirketin 3.584.840,00 TL … …’ye borçlu olduğu
… … San ve Tic. AŞ.’ye 27.11.2019 tarihinde … nolu fatura ile “İade Faturası” açıklaması ile 3.038.000,00 TL + 546.800 TL KDV olmak üzere toplamda 3.584.840,00 TL fatura düzenlendiği, böylece davalı şirketin … … San ve Tic. AŞ.’den 3.821.325 TL alacaklı olarak kaydedildiği, bu faturanın toplamı alacak ile … … şirketine olan borcun tutarının aynı olduğu
… nolu faturaları düzenleyen … … şirketinin 21 Ekim 2019 tarihinde nevi değişikliği ile … … San ve Tic. AŞ’ye dönüştüğü
… …’nin düzenlemiş olduğu 7 adet faturalardaki malzemeler dikkate alındığında bu malzemelerin iadesinin mümkün olmadığı, fatura içeriğinin beton, demir gibi malzemeler olup, inşaatta kullanıldıktan sonra iadesinin mümkün bulunmadığı, alım faturalarının tarihlerinin Ağustos 2018 iken iade faturasının tarihinin Kasım 2019 olduğu görülmüştür. Dolayısıyla … … San ve Tic. AŞ’den davalı şirketin 3.821.325 TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
Davalının SGK ‘ya geçmiş dönem borcu bulunmadığı, ödeme vadesi 31/12/2020 olan Kasım/2020 dönemine ait güncel SGK borcu bulunduğu, davalı şirketin kayıtlı olduğu Vergi Dairesi nezdinde 4.093,81 TL borcu bulunduğu , davalı şirketin kamu alacakları yönünden usulsüz borçlandırıldığına dair tespit yapılmadığı bilirkişi raporu ile belirlenmiştir.
Davalı şirketin en yakın tarihli 15/12/2020 bilançosuna göre;
Aktif Toplamı 354.024,43 TL-Borçlar Toplamı 257.449.64 TL= Özvarlık Değeri 96.574,79 TL olup,
Davacının çıkma payı/ ayrılma akçesi 96.574,79 X % 49(davacı hissesi) = 47.321,64 TL olarak hesaplanmıştır.
6102 sy TTK 636 md; (1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflasın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer sona erme hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
(3) Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4) Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
(5) Sona ermenin sonuçlarına ano nim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır. Şeklindedir.
Limited şirketin sona erme sebeplerinden biri olan haklı sebeple fesih, Türk Ticaret Kanunu’nun 636. maddesinin III. fıkrasında düzenlenmektedir. Haklı sebeple şirketin feshini talep hakkı, limited şirket ortaklarına aittir. Diğer bir söyleyişle, davacı sıfatı limited şirket ortaklarınındır. Şirketin feshini isteyen ortak, dava süresince ortak sıfatını taşımaya devam etmelidir. Haklı sebeplerin bulunması halinde her bir ortağın mahkemeye başvurarak şirketin sona erdirilmesini talep hakkı vardır. Ancak fesih sebebini meydana getiren kusurlu şirket ortağının, bu davayı açma hakkı yoktur. Ortağın açacağı davada husumet şirkete yönlendirilir.Haklı sebeple şirketin feshi talebi davasının açılabilmesi için belli bir süre yoktur. Haklı sebep devam ettiği sürece fesih davası açılabilir.
TTK 636/3 fıkra nın gerekçesini yasa koyucu “ Şirketin kişisel niteliği gözönünde tutularak ve 639 uncu maddenin birinci fıkrası da dikkate alınarak her ortağa haklı sebeplerle şirketin feshini isteme hakkı tanınmıştır. İsviçre ’nin öntasarısında da yer alan bu hak ortağın çoğunluğa karşı konumunu kuvvetlendirecektir. Ortağa tanınan bu hak anonim şirketlerdeki 531 inci maddede yer alan hükme paralel olarak düzenlenmiş ve yargıca şirketin yararına geniş müdahale hakkı tanınmıştır.” Olarak açıklamaktadır.
TTK m.531 çerçevesinde Anonim Şirketlerde azınlığın açacağı fesih davasından bahsedilmekte olup; ancak “haklı sebebin” veya “haklı sebeplerin” bulunması durumunda mahkeme tarafından feshe karar verilebilecektir. TTK m.531’de Anonim Şirket bakımından fesih gerekçesi olabilecek “haklı sebep” konusunda herhangi bir tanım veya örnek gösterilmemiştir.
Ortaklık bakımından haklı sebep TBK m.629/3 maddede; “… özellikle yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi…” olarak açıklanmıştır.
TTK m.219 uyarınca yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş ise; …haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine, mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi hâller, haklı sebep sayılır.
TTK m.245/I uyarınca haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır,özellikle;
a-Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında ihanet etmesi
b-Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
c-Bir ortağın kişisel menfaatleriiçin şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması
d-Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir.
Haklı sebep, ortaklık işlerinden doğmuş olabileceği gibi, ortaklık ilişkisi dışında kişisel ilişkiden de doğmuş olabilir. Önemli olan husus; böyle bir olayın ortaya çıkması durumunda ortaklık ilişkisinin devamının objektif olarak çekilmez bir hal almasıdır. Şirketten çıkacak ortağın haklı sebebin meydana gelmesinde kusurlu olup olmamasının bir önemi bulunmamaktadır.
Davacı pay sahiplerinden şirketin devamı -objektif olarak- beklenemez bir hal aldığı bir durumda haklı sebeplerin mevcut olduğu kabul edilebilir. Ayrıca haklı sebebin gerçekleştiği hususunun kabulünde davacı pay sahipleri dışında kalan diğer menfaat sahiplerinin (şirket, diğer pay sahipleri, çalışanlar) haklarının da dikkate alınması gerekmektedir. Dolayısıyla haklı sebep ve bunun devamında fesih, ancak bu kimselerin menfaatlerinin haleldar edilmemesi kaydı ile ve son çare (ultima ratio) olarak kabul edilebilir.
Yargıtayın ; “…Şirketin uzun yıllar ciddi bir faaliyeti olmamışsa, fesih için yasal haklı nedenler oluşmuştur… ” Yargıtay 11. HD. E. 1995/2880, K. 1995/ 3952, T. 1.5.1995.
“…şirketin faaliyete geçemeyip atıl durumda kaldığı, şirket giderlerini ortaklardan aldığı borçlarla kapatmaya çalıştığı, bu borçlara ilişkin icra takiplerine uğradığı …O halde…feshi için kanuni haklı nedenlerin oluştuğu kabul edilmelidir… ” Yargıtay 11 HD. E. 2000/55, K. 2000/1242, T.21.2.2000.
Şeklindeki kararlarında şirketin “uzun yıllar ciddi bir faaliyetinin olmaması ”nın haklı sebep olduğu görüşünde olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay kararları çerçevesinde, şirketin feshi için ileri sürülen ve kabul gören haklı sebepler;
-Şirketin kötü yönetilmesi (ÖRN;Yargıtay 11.HD 03.03.2016 tarih ve 2015/9088 E-2016/2352 K , 30.05.2017 tarih ve 2016/4639E- 2017/3180K sayılı kararı)
-Genel kurul toplantılarının yapılmaması, toplantıya katılım olmamasına rağmen imzaların şüpheli şekilde tamamlanması, şirket fiilen iflas etmiş ve borca batık bir durumda olmasına rağmen, Kanunun ilgili maddeleri ısrarla tatbik edilmeyerek bu konuda genel kurulun olağanüstü toplantıya çağırılmaması şeklinde gerçekleşen genel kurul toplantılarındaki usulsüzlükler(ÖRN;Yargıtay 11. HD 23.12.2015 tarih ve 2015/5994 E- 2015/13820K sayılı kararı; 11.10.2017tarih ve 2016/2552E- 2017/5272 K )
-Şirketin bireysel çıkarlara yönelmesi suretiyle ortaklık amacından uzaklaşması, şirket yönetim kurulu üyelerinin şirketin amacını gerçekleştirme doğrultusunda faaliyetlerde bulunmaması, şirketin amacını gerçekleştirmede kullanılan tüm tesis ve teçhizatların satılması nedenleriyle artık amacın gerçekleştirilmesinin mümkün olmaması(ÖRN;Yargıtay 11. HD 23.12.2015 tarih ve 2015/5994 E- 2015/13820K sayılı kararı; 11.10.2017tarih ve 2016/2552E- 2017/5272 K )
-Paydaşlara ihtara rağmen şirketin mali durumu hakkında bilgi verilmemesi, şirketin gelir ve giderlerinin incelenmesine izin verilmemesi, ortakların şirketin yönetimi, malvarlığı ve kâr-zarar durumu hakkında bilgilendirilmemesi, ortakların denetim ve bilgi edinme haklarının engellenmesi suretiyle bilgi alma ve inceleme haklarının kısıtlanması(ÖRN;Yargıtay 11. HD 16.03.2015tarih ve 2015/2197-2015/3596; 11.06.2015tarih ve 2015/2255- 2015/8166; 23.12.2015tarih ve 2015/5994-2015/13820 ; 11.10.2017 tarih ve 2016/2552- 2017/5272 sayılı karar)
-Uzun süre pay sahiplerine kâr payının dağıtılmaması, paydaşların kâr payı alma hakkının engellenmesi, şirketin yüksek kârlılığa rağmen paydaşlara kâr payı dağıtılmaması(ÖRN;Yargıtay 11. HD 23.12.2015 tarih ve 2015/5994 E- 2015/13820K sayılı kararı; 11.10.2017tarih ve 2016/2552E- 2017/5272 K )
-Ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmaması, ortağın bakiye borcunu ödemede temerrüdü, ortaklar arasında ciddi anlaşmazlıkların olması ve bunların yargıya intikal etmesi, davacı ile şirketin diğer ortakları olan kardeşleri arasındaki ilişkilerin tamamen bozulmasının aile şirketi niteliğindeki şirketin işleyişine de yansıması suretiyle ortaklar arasında giderilemeyecek ölçüde güvensizlik ve anlaşmazlığın ortaya çıkmasıdır. (ÖRN;Yargıtay 11. HD 23.12.2015 tarih ve 2015/5994 E- 2015/13820K sayılı kararı; 11.10.2017tarih ve 2016/2552E- 2017/5272 K )
Somut olayda ; Tarafların paylarının %49 ve %51 gibi oranlarda olduğu da dikkate alındığında, ortaklıktan çıkma talebinin diğer ortak bakımından ciddi bir ekonomik yük olacağı açıktır.Şirketin feshi değerlendirmelerinde dikkate alınan en önemli menfaat unsuru olan işleyen çarkların bozulmaması, şirket faaliyetlerinin sona erdirilmemesi hususunun somut olayda gayri faal durumda bulunan davalı şirket bakımından zaten söz konusu olmaması sebebiyle şirketin feshinin sebep olacağı ekonomik bir yıkım da bulunmamaktadır.
Davalı şirketin kuruluş amacı olan … Üniversitesi ne YÖK tarafından onay verilmemesi, bunun sonucu olarak şirketin ekonomik faaliyetlerini gerçekleştirememesi, kardeş olan ortaklar arasındaki iletişimin tamamen kopması, ortaklık ilişkisinin fiilen sona ermesi, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona ermesi, yönetici ortağın (mali kayıtlara göre) şirketi bireysel çıkarlarına yönelik olarak, şahsi şirketine( … ) karşı önce borçlu sonra alacaklı hale getirmesi, genel kurul toplantılarının tek ve çoğunluk pay sahibi ortak tarafından bireysel çıkarlarına uygun ve itiraza konu şekilde yapılması, vakıalarının gerçekleştiği (dilekçe anlatımlarından ve ibraz edilen mahkeme kararlarından ) anlaşılmaktadır. Yasada aranan haklı sebeplerin böylece oluştuğu sabit bulunmuştur.
Bu durumda yukarıda tespit edilen maddi vakıalar, Yasa hükmü ve Yargıtay kararları uyarınca; davalı şirketin uzun yıllar ciddi ticari bir faaliyetinin bulunmaması ve ortaklar arasında süregelen anlaşmazlıklar sebebiyle şirketin devamında ortakların menfaati kalmadığından TTK m.636/III uyarınca feshin yasal koşullarının oluştuğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce, TTK 636 maddesi gereğince haklı sebebin gerçekleşmesi nedeniyle davalı şirketin feshine, tasfiyenin yapılabilmesi için SMM … ın tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
HÜKÜM /
1- … Ticaret Sicil Müdürlüğü nün … sicil numarasında kayıtlı … nin TTK 636/3 maddesi gereğince haklı nedenle feshi ile tasfiyesine
Tasfiye memuru olarak aylık 5.000 TL ücretle SMM … ın atanmasına, tasfiye memuru ücretinin mahkememiz dosyasına davacı tarafından ödenmesine, davacı tarafından ödenen tasfiye memuru ücretinin davalı şirket tarafından davacıya ödenmesine, tasfiye memurunun görevinin mahkememiz kararının kesinleşmesi sonucu, davacı tarafın talebi ile yapılacak tebligattan itibaren 10 gün sonra başlamasına
2-Davacı vekilinin ihbar talebinin reddine, kendisinin başvuruda bulunması konusunda muhtariyetine
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince 59,30 TL karar harcından davacı tarafından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubuna eksik 27,9 Tl harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 108,80-TL ilk gider, 9.000-TL bilirkişi, 96,50-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 9.205,30-TL. Yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde davacıya iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/03/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır