Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/266 E. 2020/647 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/266 Esas
KARAR NO : 2020/647
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 12/06/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Olay günü olan 10.03.2018 günü 14.55 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki plakasız motosikleti ile Sivas … Mahallesi … Caddesi üzerinde Sivas İstikametinden Su şehri istikametine seyir halindeyken … market önü ve … Sokak kavşağı karşısında sol şerit üzerinde seyreden minibüs /kamyonet ile orta refüj arasını kullanarak sollama yaptığı sırada motosikletinin ön kısımları ile istikametine göre sağ taraftan sol tarafa geçiş yapan ve orta refüje çıkmak üzere olan müvekkili yaya …’ye çarpması neticesinde tek taraflı, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, işbu kazada …’nin yaya konumunda olduğunu, Kaza Tespit Tutanağında da görüleceği üzere plakasız motosiklet sürücüsü …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 54/1-a maddesinde belirtilen geçme kural ve yasaklarına aykırı davrandığı, davacı müvekkilinin, söz konusu kaza dolayısıyla yaralandığını, … Hastanesi’nde tedavi altına alındığını, davacı müvekkilinin geçirmiş olduğu işbu trafik kazası neticesinde “Sol Kolda üç Yerden Parçalı Kırık Sol El Bileğinde Yüzeysel Abrazyon” tanısı konulduğunu, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından 07.02.2020 tarihinde düzenlenen 2020/223 sayılı Adli Kurul Raporu’na göre davacı müvekkilinin geçirmiş olduğu kaza neticesinde daimi maluliyet oranının %5 olarak belirlendiğini, vuku bulan kaza nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/2019 soruşturma numaralı dosyası bulunduğunu, kazaya sebebiyet veren plakasız motosikletin zorunlu trafik sigortası bulunmadığından ötürü taraflarınca …’na başvuru yapıldığını, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın davalı …’ndan karşılanması amacıyla doğrudan doğruya …’na ödeme yapılması için 06.11.2019 tarihinde başvurulduğunu ve ödeme yapılması için gerekli tüm evrakı davalı … na teslim ettiklerini, davalı …’na 15 gün içerisinde cevap verilmediği takdirde dava yoluna başvurulacağı başvurucu dilekçesinde ihtaren bildirildiğini, işbu başvuru neticesinde …’nın tazminat taleplerine yönelik talebine dönüş yapmadığını, söz konusu kazanın 18.08.2018 tarihinde gerçekleşmiş olduğundan müvekkilinin maluliyetine ilişkin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre alınan sağlık kurulu raporunun da sigorta şirketine iletildiğini, 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi uyarınca; “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Kanun maddesi gereği tazminat taleplerini 15 günlük yasal süreç içinde davalı sigorta şirketi tarafından yanıt verilmediğinden dolayı daimi maluliyet sakatlık tazminatının tahsili talebiyle işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, 19.12.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun ile Türk Ticaret Kanunu’na 5/A maddesi eklenmiş ve konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı haline getirildiğini, dava şartının yerine getirilmesi için taraflarına 15.01.2020 tarihinde Arabuluculuk Bürosu’na başvurulduğunu, Arabuluculuk Büro Dosya Numarası:2020/…, Arabuluculuk Dosya numarası: 2020/… olduğunu, işbu başvuru neticesinde davalı taraf ile anlaşma sağlanamadığını, davacı müvekkili …’nin 05.07.1961 doğumlu olup kaza tarihi itibariyle 57 yaşında olduğundan bahisle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla; davacıya ödenmesi gereken 5.500,00-TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı …’na başvuru tarihi olan 06.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten saygıyla arz ve talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davanın, 10.03.2018 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki plakasız motosiklet ile seyir halindeyken yaya …’ye çarpması sonucu malul kaldığı iddia edilen davacıya maluliyet tazminatı ödenmesi talebinden ibaret olduğunu, davacının söz konusu kazaya ilişkin ceza soruşturma dosyasında uzlaştığı için iş bu davaya konu kazadan doğan bütün tazminat taleplerinden feragat ettiğini, müvekkili Kurumun, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. Maddesi kapsamında sigortasız araçların neden olduğu zararlardan dolayı yaptığı ödemeler için, sigortası bulunmayan aracın işletenine, sürücüsüne, diğer sorumlulara ve varsa bunların mirasçılarına mevzuat gereği rücu edeceğini, davacının talebiyle ilgili yapılan inceleme sonucunda T.C. … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/… no.lu soruşturma dosyasında müştekinin (…) şüpheliden (…) 5.000.00 TL para talebinde bulunduğu, şüphelinin de kabul etmiş olduğu, 19.09.2018 tarihli uzlaşma raporu ile tarafların edimli olarak uzlaştıkları, bu nedenle Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiğini, CMK 253/19 maddesi gereği “zararın karşılanması” na dayalı olarak uzlaşmanın sağlanması halinde uzlaşma sonucu olarak tüm dava ve tazminat haklarından feragat edilmiş sayılacağından tazminat talep hakkı ortadan kalktığını, söz konusu uzlaştırma tutanağının mahkeme tarafından talep edilen soruşturma dosyasının içinde mevcut olduğunu, müvekkili Kurumun başvurucuya bir tazminat ödeyerek zarar verene rücu etmesi halinde; sorumluların mükerrer ödemesi ve başvurucunun sebepsiz zenginleşme durumu ortaya çıkacağını, Yargıtay … Hukuk Dairesi E.2018/ … -K.2020/ … sayılı kararında; “… Asliye Ticaret 22.03.2016 tarih ve 2016/… Esas, 2017/… Karar sayılı ilamı ile; ceza soruşturması sırasında tarafların uzlaştıkları, C.Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, uzlaşma tarihinin 12.11.2011 olup dava tarihinin 01.08.2016 olduğu, CMK’nın 253/19 maddesindeki düzenleme nazara alındığında davacının maddi ve manevi tazminata ilişkin zararlarının karşılandığı, bu halde tazminat davası açılamayacağı, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen davalı … şirketine karşı da dava açılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi tarafından,davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Sonuç olarak davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK’nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA karar verilmiştir. Hal böyleyken yukarıda verilen Yargıtay Kararından da anlaşılacağı üzere davacının huzurdaki başvuruya ilişkin taleplerinin karşılanması mümkün olmayıp başvurunun reddi gerektiğini, öte yandan kaza tespit tutanağından sürücü …’ın sevk ve idaresindeki aracın motorlu bisiklet mi yoksa motosiklet mi olduğu anlaşılamadığını, söz konusu aracın motorlu bisiklet olması halinde müvekkili kurumun sorumluluğu bulunmadığını, tazminat talep edilen aracın silindir hacminin 50 cc. nin üstünde olduğu ve aracın motosiklet olduğuna dair fatura, ruhsat vb resmi belgelerle aracın motosiklet olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, aksi halde motorlu bisikletli araçlardan doğan zararlar KTK m. 103’e göre genel hükümlere tabi olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 103 ve … Yönetmeliği gereğince Motorlu Bisikletin sebebiyet verdiği zararlardan dolayı …’nın sorumluluğu olmadığını, kazaya sebebiyet veren aracın motorlu bisiklet olması halinde başvurunun reddi gerektiğini, yukarıdaki tüm savunmaları saklı kalmak kaydıyla aleyhlerine hüküm tesis edilmesi halinde; davacının maluliyet ile ilgili tazminat talebinde bulunabilmesi için başvuranın öncelikle maluliyet oranını ve malül kaldığını hastane raporu ile belgelendirmesi gerektiğini, maluliyet raporunun; 20.02.2019 tarih 30692 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik esasları çerçevesinde bakanlıkça yayınlanan listedeki resmi ve yetkili bir hastaneden alınması ve hükmün bu doğrultuda kurulması gerektiğini, maluliyet oranı bakımından Kurumlarının sorumluluğunun söz konusu kaza ile illiyet bağı kurulabilen maluliyet oranı ile sınırlı olduğunu, başvuranın kaza öncesinde vücudunda bulunan rahatsızlıklar, doğuştan getirdiği genetik arazlar ya da geçirmiş olduğu diğer kazalar sonucunda oluşan arazlar nedeniyle Kurumlarının sorumluluğuna gidilmesinin hukuken mümkün olmadığını, zarar görenin kazadan kaynaklı maluliyet oranının da yetkili kurumlarca tespiti gerektiğini, öncelikle müvekkili kuruma başvuru sırasında sunulan başvuru belgeleri arasında bulunan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından alınan maluliyeti gösterir raporunun T.C. … kimlik nolu davacı … hakkında olması gerekirken dosyayla tamamen ilgisiz … adına alındığını, bu sebeple söz konusu raporun dikkate alınamayacağını, daha sonra ise davacı taraf tarafından mahkeme dosyasına sunulan 07.02.2020 tarih ve 2020/… sayılı … Hastanesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından alınan raporun her ne kadar Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkında Yönetmelik uyarınca mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde alınmış rapor olmadığını, şöyle ki; “Erişkinler İçin Engellilik Sağlık Kurulu Raporunun düzenleme usulüne göre, rapor düzenlenirken raporda davacının son 6 ay içerisinde çekilmiş fotoğrafı mevcut olmayıp, davacının çalıştırılamayacağı işler belirtilmediğini, ayrıca her ne kadar raporda bireyin bizzat muayenesinin yapıldığından bahsedilse de söz konusu kaza Sivas’da gerçeklemiş olup, davacının ikametgahı da Sivas olmasına rağmen, raporun neden Sivas’daki ilk tedavi olduğu hastaneden alınmayıp raporun Kocaeli’nden alındığı da göz önünde bulundurulduğunda çok iyi niyetli olunduğu düşünülmemekle birlikte davacının bizzat muayenesinin yapıldığına da taraflarınca kanaat getirilememekte olduğunu, bu sebeple her ne kadar müvekkili kurumun söz konusu olaya ilişkin herhangi bir sorumluluğu mevcut olmasa da sayın mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu … Üniversitesi’nden alınan rapor dikkate alınmayıp sayın mahkeme nezdinde yeni bir rapor alınması gerektiğini, dava konusu trafik kazasında davacı … yaya olup sürücü olmadığını, bu sebeple davacının …ndan tazminat talep edebilmesi için öncelikle yaya olan …’nin dava konusu trafik kazasında kusurunun olup olmadığının tespiti gerektiğini, şöyle ki; şayet … yaya olarak dava konusu trafik kazasının oluşumunda tamamen kusurlu ise davanın reddi, kısmi kusurlu olması halinde hesaplanacak tazminatta kusur indirimi yapılması gerektiğini, kusur oranlarının bilirkişilerce belirlenmesi gerektiğini, kurumlarının sorumluluğunun tespiti açısından öncelikle yapılması gereken kazaya karışan … sevk ve idaresindeki aracın kusur oranının belirlenmeden Kurumlarının sorumluluğuna gidilemeyeceğini, davacı taraf tarafından söz konusu kazaya ilişkin olarak almış oldukları kusur durumunu gösterir raporun dikkate alınamayacağını, davacı tarafın almış olduğu raporun Bilimsel Mütalaa raporu olup uzman görüşü olduğunu, asla bilirkişi raporu gibi değerlendirilemeyeceğini, işbu dava nedeniyle kusur oranının yeniden tespit edilecek olması tarafların kusur oran ve aidiyetleri bakımından çelişkili kararların verilmesi olasılığını ortadan kaldıracak; hak ve adalet kurallarına aykırı bir sonuç ortaya çıkmaması, yargıya olan güvenin sarsılmaması yönü gözetileceğini, kaldı ki dosyada tarafların kusur oran ve aidiyetlerinin kesinleşmediğini, bu nedenlerle dava konusu kazaya sebebiyet veren tarafın tespiti ve oranlarının tespiti, olayla ilgili olası çelişkilerin giderilmesi ve konusunda uzman bir bilirkişiden oluşa uygun, denetime elverişli kusur raporunun temin edilmesine karar verilmesi gerektiğini, zararın tespit edilmesi gerektiğini, davacı, … sevk ve idaresindeki plakası belli olmayan aracın kusurunu ve bunun sonunda bir zararın oluştuğunu ispatlaması gerektiğini, ayrıca bu zarar miktarının bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini, Sosyal Güvenlik Kurumunun ödemiş olduğu tazminat varsa tespit edilerek ödenecek tazminattan düşülmesi gerektiğini, meydana gelen trafik kazası neticesinde karşı tarafa Sosyal Güvenlik Kuruluşları tarafından gelir bağlanmış veya ödeme yapılmış ise, bu miktar ilgili kuruluştan sorulmak suretiyle tespit edilmeli ve talep edilen tazminattan bu miktarın tenzil edilmesi gerektiğini, aksi halde, başvuran aynı zararı hem Sosyal Güvenlik Kurumundan gelir olarak hem de …’ndan tazminat olarak almış olur ki bu da haksız kazanç sağlanmasına yol açacağını, ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumları başvurana yaptığı ödemeler nedeniyle …’na rücu etmekte ve …’da mükerrer ödeme yapmak zorunda kaldığını, bu nedenle, ilgili Sosyal Güvenlik Kuruluşuna yazı yazılarak hak sahiplerine ödenen miktarın tespitinden sonra bilirkişi incelemesi yapılmasına ve buna göre tazminat miktarının tespitine karar verilmesini, …’nın sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, …, kaza tarihi itibariyle geçerli olan Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (Trafik) şahıs başına ölüm için teminat limiti ile sınırlı olduğunu, ancak öncelikle yapılacak inceleme ile davacının gerçek zararının tespit edilmesi gerektiğini, …’nın temerrüde düşmediğini, karşı tarafın başvuru konusu kazaya ilişkin olarak bütün tazminat alacak ve ferilerinden feragat ettiğini, bu nedenle muaccel bir alacak olmadığını, bu yüzden de bir an için, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, başvuru sahibinin alacağına faiz yürütüleceği düşünülse bile faizin de ancak aleyhlerine yapılan başvuru tarihinden itibaren yürütülmesi gerektiğini, 14.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunun 3. maddesi gereğince, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirildiğini, bu Kanun gereğince Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesi; “ Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” şeklinde değiştirildiğini, müvekkili kurum aleyhine tazminata hükmedilecek ise tazminatın içeriğinin 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren “ Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk ( Trafik ) Sigortası Genel Şartları ” ile belirleneceğinin sabit olduğunu, bu sebeple müvekkilim aleyhine hükmedilecek bir tazminat var ise bu tazminat miktarının hesaplanmasında, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren “ Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk ( Trafik ) Sigortası Genel Şartları ” nda belirtilen hazine müsteşarlığının belirlediği TRH tablosunun ve teknik faizin uygulanması gerekeceğinden bahisle yukarıda açıklamış oldukları nedenlerle; başvuru sahibi vekilinin …’na yapmış olduğu haksız ve sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikteki talebinin esastan reddine, yargılama masraf ve vekâlet ücretinin başvuru sahipleri üzerine yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Dava trafik kazası neticesinde cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraf delilleri toplanmış, bu kapsamda SGK Başkanlığı’na yazı yazılmış, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/… CBS Soruşturma Dosyası, …’ndan hasar dosyası, … Hastanesi ve … Hastanesi Başhekimliği’nden ise tedavi evrakı getirtilmiştir.
GEREKÇE :
Dava trafik kazası neticesinde cismani zarar nedeniyle maddi tazminat (daimi maluliyet tazminatı) istemine ilişkindir. 10.03.2018 tarihinde tek taraflı trafik kazası gerçekleştiği, kaza sonucu davacı yayanın yaralandığı dosya kapsamıyla sabittir. Olaya ilişkin olarak açılan … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/… sayılı soruşturma dosyasında, savcılık tarafından, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253 üncü maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetinde bulunulduğu, kazadaki yaralanma nedeniyle suça sürüklenen çocuk …’ın kazada yaralanan davacıya meydana gelen kazadan kaynaklı olarak uğramış olduğu zarar karşılığı bir defaya mahsus olarak 5.000,00 TL’yi ödemesi suretiyle tarafların uzlaştıkları, Cumhuriyet Başsavcılığınca da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. 5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup, anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma raporunu düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma raporu da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Tüm bu nedenlerle ödeme yapılmak suretiyle uzlaşma sağlandığından, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağından açılan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Yeteri kadar harç alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabulucu Ücret Kararı gereği Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00.-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
6-HMK 333 (1) maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne hitaben yazılacak dilekçeyle istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/10/2020

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪