Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/174 E. 2022/526 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/174 Esas
KARAR NO : 2022/526
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/03/2020
KARAR TARİHİ : 23/06/2022

Mahkememizde görülen Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Davacının, davalı ile gerekli sözleşmeleri akdederek, davalı şirket nezdindeki hesabıyla ağırlıklı olarak … Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasasında türev araç işlemleri (vadeli işlem sözleşmeleri ve opsiyon sözleşmeleri) gerçekleştirdiğini
Davacı ile Davalı Şirket arasında imzalanan sözleşmeler çerçevesinde gerçekleştirilen türev araç işlemlerinde, Davalı Kurum personelinin hatalı yönlendirmeleri ve bilgisizliği sebebiyle 09.08.2018 – 13.08.2018 döneminde Davacının Şirket nezdindeki hesabında bulunan 1.079.402,43 TL tutarındaki bakiyesinin tamamen eridiği ve ayrıca 2.052.380,56 TL tutarında da Şirkete borçlandığını
Davalı Kurum tarafından Davalıya tebliğ edilen … Noterliğinin 17.09.2018 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile Davalıdan eksik teminat adı altında 2.052.380,56 TL talep edildiği, ödemenin yapılmaması halinde başta ihtiyati haciz olmak üzere tüm yasal yollara başvuru yapılacağının belirtildiğini
Davalının haciz tehdidi altında olması sebebiyle, kusurlu taraf ve tarafların tespiti için geçecek çalışmalar süresince tüm dava hakları saklı kalmak kaydıyla Davacı ile Davalı Şirket arasında 22.09.2018 tarihinde bir protokol imzalandığı ve söz konusu protokol hükümleri doğrultusunda Davacının Davalı Kurum’a 1.750.000,00 TL ödediğini
Dilekçede yer alan açıklamalar ve gerçekleştirilen işlemler incelendiğinde Davacının maruz kaldığı zararın, Davalı Kurum çalışanı tarafından piyasanın ve teminat sisteminin işleyişi hakkında Davacıya doğru ve detaylı bir bilgi vermemesi ve yanlış yönlendirmesi sebebiyle oluştuğu, Davalı Kurumun ifa yardımcısı niteliğindeki çalışanının vermiş olduğu zararı kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde tazmin etme yükümlülüğü bulunduğunu,
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/A maddesi uyarınca Davalı aleyhine iş bu dava ikame edilmeden arabuluculuğa başvuru yapıldığı ancak arabulucu görüşmelerinin anlaşmazlık ile sonuçlandığını
10.08.2018 tarihinde saat 09:33’te gerçekleştirilen kayıtlı telefon görüşmesinde aracı Kurum personelinin Davacının pozisyonları kapatma yönündeki talebini reddettiği, kapatmamasını tavsiye ettiği, sonraki süreçte de Davacının zararını azaltmak amacıyla dolar alacağı future işlemler gerçekleştirmek istediği, ancak personelin bu durumda da fatura işlemlerinde yalnızca kapama yapılabildiğini , girilen emirlerin Takasbank tarafından reddedildiğini belirterek işlemleri gerçekleştirmediğini
Davacının dolar kurunda ani ve sert hareketlerin yaşandığı 10.08.2018 tarihinde yukarı fiyat hareketleri nedeniyle karşı karşıya kaldığı riski azaltmak amacıyla açık pozisyonlarının tersi pozisyon almak suretiyle kapama yapmak istediğini
10.08.2018 tarihinde gün içerisinde yapılan farklı görüşmelerde Davalı Kurumun çelişkili ifadeler kurarak Davacıyı yanılttığı ve zararın artmasına neden olduğunu, saat 13:56’da Davacının pozisyon kapatmak istediğini ancak Takasbank’ın fiyat vermemesi nedeniyle pozisyon kapatamadığını, 14:07’deki görüşmede Takasbank tarafından uygulanan fiyat limitleri nedeniyle işlem gerçekleştirilemediğinin beyan edildiğini, saat 16:41’deki görüşmede ise fiyat alamama gibi bir durumun söz konusu olmadığını, özel fiyat alarak işlem gerçekleştirme imkanından bahsedildiğini,davalı Kurum ile yapılan görüşmelerde Davacının birçok defa teminatların hesaplanması, teminat tamamlama süreci, teminat tamamlama sürecine uymaması durumunda izlenecek yöntem hakkında bilgi talep ettiğini ancak Davalı Kurum personelinin saat 16:41’deki görüşmede yeterli bilgilendirmeyi yapamadığını,13.08.2018 tarihinde aracı Kurumun mevzuata aykırı bir biçimde değişen piyasa koşulları nedeniyle VİOP nezdinde gerçekleşen işlemlerde teminat oranlarının değiştiğini bildirdiğini,10.08.2018 tarihinde özellikle akşam seans kapanmadan önce gerçekleştirilen görüşmelerde Davacının 13.08.2018 tarihinde yaşanabilecek gelişmelerden dolayı tedirgin olduğunu, zararını azaltmak için pozisyon kapatmak istediğini, ancak Davalı Kurum tarafından işlemi 13.08.2018 tarihine bırakması konusunda yönlendirildiğini, personelin çeşitli bahaneler ile pozisyon kapama imkanı sağlamadığını ve zararın büyümesine sebebiyet verdiğini, piyasa yapıcılardan işlem gerçekleştirmek üzere fiyat alınarak pozisyon kapatılması mümkün iken Müvekkili ısrarla pozisyon kapatmak istemesine rağmen bu alternatifin neredeyse hiç kullanılmadığını, diğer müşterilerin pozisyonlarının %20-30 oranında azaltılması imkanı sağlandığı halde, davacının pozisyon kapatma arzusuna rağmen fiyat alınamadığı, emir girilemediği gerekçeleri ile pozisyonların kapatılmadığını,
13.08.2018 tarihinde fiyatların 10.08.2018 tarihine göre daha dengesiz durumda olmasına rağmen Davalı Kurum tarafından pozisyonların resen teker teker kapatıldığını, davalı Kurum personelinin 10.08.2018 tarihinde saat 17:25’deki görüşmede pozisyonların kapatılması için en doğru yöntemin … ile görüşerek yapılması gerektiği olduğunu ifade ettiğini, davalı aracı Kurumun Davacının hesabına bilgisi dışında para yatırarak sermaye piyasası mevzuatına aykırı davrandığını beyanla;
Müvekkili … ‘ün, Davalı … A.Ş.’nin sorumlu olduğu sözleşmeye aykırı davranış ve kusurlu eylemleri neticesinde uğramış olduğu zararın, (zarar tutarının tahkikat sonucunda tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere) asgari 310.000,00- TL’sinin dava tarihinden bu yana işleyecek kısa vadeli avanslar için uygulanan avans faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Davanın tarafları arasında davaya konu vakıalara ilişkin akdedilmiş geçerli bir protokolün varlığı ve taraflar arasında akdedilen protokolün feshine ilişkin davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 39. Maddesinde düzenlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde ikame edilmemesi sebepleriyle işbu davanın evleviyetiyle esasa girilmeksizin reddinin gerektiğini,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. Maddesi tahtında işbu davanın zamanaşımı nedeniyle usulden reddinin gerektiği, davacının talep etmiş olduğu dava değerine kısa vadeli avanslar için uygulanacak faiz türünün işbu uyuşmazlığa ilişkin müvekkil şirket aleyhine hüküm kurulması ihtimalinde tatbik edilmesinin mümkün olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılması göz önüne alındığında; Yargıtay Kararları uyarınca davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddinin gerektiğini,
Davacı tarafın zarar iddiasına konu ettiği işlemlere karşılık gelen zarar iddiasını somutlaştırması gerektiği, Davacının dava dilekçesinde somutlaştırma yükünü yerine getirmediği, Sayın Mahkemenin davayı aydınlatma ödevi ve ön incelemedeki görevi gereği somut olmayan hususların belirlenmesini yeni bir vakıa meydana getirmeden sadece mevcut vakıa kapsamında Davacından istemesi gerektiği, somutlaştırma yüküne ilişkin eksiklik Davacı tarafından tamamlanmaz ise ispatsız kalan davanın reddine karar verilmesini istediklerini, davacının bir yatırım şirketinin yönetim kurulu başkan vekili olup, dava konusu edilen işlemlerin niteliğini, risklerini ve takdirini herkesten çok bilen birisi olduğunu, öte yandan, opsiyon işlemlerinin acemisi olmadığını, türev işlemlerini meslek haline getirmiş deneyimli bir piyasa oyuncusu olduğunu, işlemlerin yapıldığı tarihte döviz kurunun hiç kimsenin öngöremeyeceği bir seyir göstererek olağanüstü durumun ortaya çıktığını, bunun opsiyonlu işlemlerin doğal bir riski olduğunu, yatırım şirketine kusur atfedilemeyeceğini, davacıya defalarca ve detaylı olarak risklerin bildirildiğini, davacının da bu riskleri kabul ettiğini
Davaya konu 10.08.2018 tarihinde Takasbank üzerinden fiyat alımında opsiyon alış piyasasında herhangi bir fiyat verilemediği, opsiyon piyasasına konu fiyatların 1 gün geriden geldiği göz önüne alındığında müvekkil şirket ile müşteri temsilcisinin 10.08.2018 tarihi için bir fiyat öngörüsünü Davacı ile paylaşmasının beklenemeyeceği, davacının pozisyonlarının müvekkil şirket tarafından kapatılamamasının sebebinin davaya konu tarihler arasında opsiyon piyasalarından alım ve satım emri veren kişilerinin bulunmuyor olması olduğu, bu tarihler arasında zararı sınırlayabilmek adına vadeli piyasada işlem yapılmak istendiğinde Takasbank, işbu ters işlemin opsiyon satışından farklı olarak vadeli piyasada alım işlemi olarak gerçekleştirilmek istediğinde bu işlemin niteliği itibariyle yeni bir işlem olduğundan beisle yeniden teminat yatırılması gerektiğini sistem üzerinden bildirerek ters işlem yapılmasına sistem üzerinden izin verilmediğini, davaya konu tarihlerde opsiyon piyasasında alım ve satım işlemleri için herhangi bir teklif bulunmadığından müvekkil şirket müşteri temsilcisinin kotasyon yaratarak pozisyon kapatabilmek için piyasa sağlayıcılarla konuşarak fiyat almaya çalıştığını beyan ederek ; her türlü dava ve hakları saklı kalmak kaydıyla, taraflar arasında akdedilmiş geçerli bir protokolün varlığı nedeniyle esasa girişilmeksizin davanın reddine ,Usul itirazlarnın dikkate alınarak işbu davanın usulden reddine,her hâlükârda haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava tazminat istemine ilişkindir.
Taraflarca bildirilen deliller toplanmıştır.
Mahkememizce yapılan 28/01/2021 tarihli duruşmada taraflar arasındaki uyuşmazlık; “yatırım hizmetleri ve faaliyetleri ile yan hizmetler çerçeve sözleşmesi” ve “türev araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi” sonucu sözleşmeye aykırı davranış nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği zarardan belirsiz alacak olarak HMK 107 gereğince 310.000 TL nin dava tarihinden itibaren kısa vadeli avanslar için uygulanan avans faizi ile tahsili istemi konusunda olduğu, davalının alacağın olmadığı ve avans faizi istenemeyeceği savunmasına ilişkin olduğu ” şeklinde tespit edilmiştir.
Davacının davalıdan alacağı olup olmadığı varsa miktarının ve faizinin belirlenmesi bakımından bilirkişi Av … , Prof Dr. … ve SMM … ‘nun 16/11/2021 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır.
Alınan bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmiştir. İtirazlarınn karşılanması, davacının alacağı olup olmadığı, varsa miktarı ve faizinin belirlenmesi için Dr … , … ve … ‘nin hazırladığı 15/04/2022 tarihli heyet raporu alınmıştır.
Mahkememizce davalı tarafın; hukuki yarar dava şartı itirazı taraflar arasında imzalanan sözleşmeler her iki tarafça kabul edilip, davacının doğduğunu iddia ettiği zararının bu sözleşmeler gereği gerçekleşen eylemlerden doğduğu için kabul edilmemiştir. Ayrıca 6098 sy BK 39 gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre itirazı; huzurdaki davada, davacının hata, hile yada aldatma nedeniyle tazminat istemediği, sözleşme koşullarına aykırı haksız eylem nedeniyle tazminat/alacak talebinde bulunduğu anlaşıldığından, hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı takdir olunmuş, kabul edilmemiştir. BK 72 gereğince zamanaşımı süresi öğrenmeden itibaren 2 yıl ve her halükarda 10 yıl olup, davanın 10 yıllık süre içinde açıldığı anlaşılmış, itiraz kabul edilmemiştir.
Somut olayda; Davacı, davalı şirket personelinin hatalı ve eksik bilgilendirmesi sebebiyle 09.08.2018- 13.08.2018 döneminde davacının 10.08.2018 tarihinde davalı şirket nezdinde bulunan hesabındaki 1.079.402, 43 – TL tutarındaki bakiyesinin tamamen eridiğini ve üstelik davalı şirkete haksız olarak 2.052.380,56-TL borçlandırıldığını, davalı şirket çalışanının bilgisizliği ve yetersizliğinden kaynaklanan yanlış yönlendirmeleri, teminat tamamlama, hesap bazında teminat miktarı, pozisyonları kapatması durumunda maruz kalacağı zarar ve kayıp rakamlarının kendisiyle paylaşılmaması sebebiyle davacının daha az zararla pozisyonlarını kapatarak maddi kaybını sınırlama imkanına sahip olabilecekken bunu gerçekleştiremediğini iddia etmiştir.
2. bilirkişi raporunda detaylarına yer verilen ses kayıtları çerçevesinde davalı kurum çalışanının hatalı yönlendirme olarak tavsif edilebilecek bir ifadesine rastlanmamıştır. Kurum çalışanı ses kayıtlarında Takasbank’ın fiyat vermemesi nedeniyle işlem yapılamadığını, konu hakkında takas kurumu ile görüşüldüğünü ifade etmiştir. Davalı kurum vekili ikinci cevap dilekçesinin 6. sayfasında “…’ın fiyat vermemesiyle anlatılmak istenen husus borsada kotasyon oluşmamasıdır. Yani VÎOP ‘ta alıcı ve satıcının olmaması nedeniyle anlık olarak fiyat alınamaması ve borsada işlem için bir fiyatın oluşmamasıdır. Borsada fiyat oluşmadığı sürece de emir girilmesi ve işlem yapılması mümkün değildir. Nitekim, 10.08.2018 tarihinde kurlarda yaşanan aşırı volatilite nedeniyle VIOP ‘ta alıcıların veya satıcıların işlem açmakta imtina ettikleri bir gün yaşanmıştır.'” şeklindeki ifadesiyle, fiyatların belirlenmesinde … ‘ın herhangi bir sorumluluğu olmadığını açıklamıştır.
10.08.2018 tarihinde zararlı pozisyonların kapatılamamasının asıl sebebi, pozisyonların ters işlemle kapatılabilmesi için gereken likiditenin bulunmamasıdır. Bu durum, anılan günde taşman kontratlarda hiç işlem geçmediği hususu incelendiği takdirde ortaya çıkmaktadır. Davacının daha iyi bir fiyattan zararını sınırlayarak pozisyonlarını kapatma imkanı, davalı kurum çalışanının kendisini en doğru şekilde bilgilendirdiği koşullarda bile, gerçekleşmeyecektir. Çünkü piyasada likidite kotasyonu bulunmamasının sebebi; piyasa yapıcı kurumların piyasada yaşanan olağandışı oynaklık sebebiyle yapıcılık yükümlülüklerini esnetmesi ve kaldırmasıdır. Likitide sağlayıcıların kotasyon vermemesi sebebiyle, davalı kurum çalışanının (böyle bir yükümlülüğü bulunmamasına rağmen) piyasadaki diğer kurumlardan kotasyon arayışında bulunduğu, fiyat arayışı sonucu bir adet işlemi kapatabildiği anlaşılmıştır.
Mevzuat gereğince davacının işlem günü e-mail ile teminat tamamlama konusunda açıkca bilgilendirildiği, ancak telefon görüşmesi sırasında davalı kurum çalışanının davacıya açık ve net şekilde izahat veremediği anlaşılmıştır. Dosya delilleri içinde yer alan ve davalı kurum tarafından davacıya gönderilen e-mail ekran görüntüleri incelendiğinde 09.08.2018 tarihinde saat 23:49’da 433.704,5 TL, 10.08.2018 tarihinde saat 23:49’da 1.042.061,07 TL ek teminat gereksinimine ilişkin bilgilendirmelerin, 13.08.2018 tarihinde ise kontrat başına uygulanacak teminat değerlerinde artışa gidildiğine ilişkin bilgilendirmenin mevzuata uygun şekilde yapıldığı görülmektedir.
Viop ekstresi incelendiğinde, 10.08.2018 tarihinde 820.319 TL, 13.08.2018 tarihinde 1.646.168,59 TL, 14.08.2018 tarihinde 540.280,58 TL teminat yatırıldığı, davacının cari hesabının da diğer komisyon ve USD- TRY satım işlemleri ile konsolide edildiğinde 15.08.2018 tarihinde 1.997.874,72 TL borçlandırıldığı anlaşılmaktadır
Bu süreçte davacının kendisine e-mail yoluyla bildirilen teminat tamamlama yükümlülüklerini tam anlamıyla yerine getirdiği ve fiyat seviyelerinin 16.08.2018 tarihinde uyuşmazlık anındaki seviyelere tekrar geri döndüğü belirlenmiştir.
Mahkememizce alınan her iki bilirkişi raporunda da olayın gelişimi ve değerlendirmesinin benzer olduğu görülmüştür.
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat sorumluluğunun unsurları ;hukuka aykırı eylem, davacının zararı, davalının kusuru ve eylem ile zarar arasında illiyet bağı şeklindedir.
Davalı kurum tarafından davacıya yapılan bilgilendirmenin yasal mevzuat ile getirilen koşulları taşıdığı, kurum çalışanının telefon görüşmelerindeki eksik bilgilendirmesinin, ihmal olarak nitelenebileceği, ihmali davranış ile davacının zararı arasında doğrudan bir illiyet bağı kurulmasının mümkün olmadığı takdir olunmuştur. Davacının zararının piyasada yaşanan olağandışı oynaklık sebebiyle likitide sağlayıcıların kotasyon vermemesinden kaynaklandığı sabit bulunmuştur. İspatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /.
1-İspatlanamayan davanın reddine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 5.294,03-TL den 80,70-TL. nispi karar harcının mahsubu ile hazineye irat kaydına, kalan 5.213,33-TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Arabulucu Ücret Kararı gereği Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00.-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 30.150,00 -TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 250,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
6-HMK 333. md. uyarınca taraflarca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talebi halinde yatıran taraflara iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/06/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır