Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/170 E. 2020/820 K. 11.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/170 Esas
KARAR NO : 2020/820
DAVA : Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 05/03/2020
KARAR TARİHİ : 11/12/2020

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davalının davacı aleyhine …. İcra Müdürlüğünün 2019/… E sayılı dosyası ile takip yaptığını, Müvekkili olan kurum hakkında başlatılan icra takibinde gerçeğe uygun yasal dayanakların belirtilmediğini, kazanın meydana geldiği yolun belediyenin sorumluluk alanında olup olmadığı, yol çalışmasının belediyelerince yapılıp yapılmadığının, belediyenin kazanın meydana gelmesinde ne kadar kusurunun olduğunun yargılamayı gerektirdiğini, davalı şirketin kazanın meydana gelmesinde idarelerinin kusurlu olduğunu ispatlaması gerektiğini beyanla, müvekkili kurumun borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davalının icra dosyasına itiraz etmediğini, menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının iddia ve taleplerinin dayanaktan yoksun olduğunu, iddialarını ispat etmesi gerektiğini, davacının davalı şirkete 23.400,00 TL asıl alacak ile işlemiş faizi ile birlikte toplam 24.616,96 TL borcu olduğunu, bunun tahsili için icra takibi yapıldığını, 17.06.2019 tarihinde … plakalı aracın geçirdiği kaza nedeniyle sigortalısına 23.400,00 TL’nin 05.08.2019 tarihinde ödendiğini, olayda davacının % 100 oranında tamamen kusurlu olduğunu, Davacının 2918 sayılı KTK’nın 13. Maddesini ihlal ettiğini, davacı şirketin sigortalısının zararını karşılamakla haklarına halef olduğunu beyanla, davanın reddine ve müvekkili şirket lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Davacı tarafından, … İcra Dairesi’nin 2019/… E sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine karşı, borçlu olmadığının tespiti istemi ile açılmıştır.
Mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen Prof. Dr. … ile … tarafından hazırlanan 22/09/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle; Davalı … şirketinin düzenlemiş olduğu kasko sigorta poliçesi İle dava konusu … plakalı otomobili dava konusu trafik kazasını kapsayacak şekilde 15.01.2019 – 15.01.2020 tarihleri arası için sigortaladığını, kasko poliçesi ile sigortacının; a) aracın karayolunda kullanılabilen motorlu motorsuz taşıtlarla müsademesi, b) gerek hareket gerek durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar, c) üçüncü kişilerin kötü niyet veya muziplikle yaptıkları hareketler, d) aracın yanması, aracın çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi sonucunda meydana gelmiş bulunan zararlara karşı sigorta teminatı verdiği, 17.06.2019 tarihinde meydana gelmiş olan dava konusu trafik kazası da Davalı Şirket tarafından düzenlenen kasko poliçesi teminatında olup sigortalısına hasar tutarını ödemiş olan davalının ödediği tazminatı zarar görene TTK nun 1472.maddesi gereğince rücu etmesinin mümkün olduğu, dava konusu olayda davalı kurumun % 75 oranında asli kusurlu olduğu, davalı şirkete kasko sigortalı … plakalı aracın sürücüsü … …’ın olayda % 25 oranında tali kusurlu olduğu, davalı şirketin talep edebileceği toplam maddi zararın kusur oranına göre 17.550,00 TL olduğu belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Görevli ve Yetkili Mahkeme” başlıklı 110.maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dâhil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır. Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir
” hükmü düzenlenmiştir.
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 26/10/2020 tarih ve E.2020/561 K.2020/629 sayılı kararında “…Anayasa’nın 158. maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanun’un 110. maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158. maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Kanun’un 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır…” şeklinde karar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında eldeki dava adli yargının görev alanına girdiğinden bu husustaki itirazın reddine karar verilmiştir.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7.maddesinde, “Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır:…
g) (Değişik: 12/11/2012-6360/7 md.) Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları (1)(2) “Büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yollar, meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı ile bu yolların temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmek; kentsel tasarım projelerine uygun olarak bu yerlere cephesi bulunan yapılara ilişkin yükümlülükler koymak; ilân ve reklam asılacak yerleri ve bunların şekil ve ebadını belirlemek; meydan, bulvar, cadde, yol ve sokak ad ve numaraları ile bunlar üzerindeki binalara numara verilmesi işlerini gerçekleştirmek” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda, dava konusu taleplere dayanak kazaya ait kaza tutanağında, kazanın sürücü … … idaresindeki … plakalı kamyonet ile … istikametinden gelip … takibe … Bulvarı istikametine doğru seyri sırasında kaza yeri olan … kebap kavşağına yakın çocuk parkı yanında yol çalışması nedeniyle zemine göre yüksekte kalmış olan logara aracın ön ve alt kısımları ile çarparak durması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği belirtilmiştir.
Sözü edilen kazanın “… Bulvarı”nda meydana geldiği, dava konusu edilen zararın yolda uygun olmayan şekilde bulunduğu belirtilen logar nedeniyle oluştuğu belirtildiğinden ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7.maddesinin ‘g’ bendi gereği büyükşehir belediyesinin yetki alanındaki mahalleleri ilçe merkezine bağlayan yollar, meydan, bulvar, cadde ve ana yolları yapmak, yaptırmak, bakım ve onarımı ile bu yolların temizliği ve karla mücadele çalışmalarını yürütmenin büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumluluk alanına girmesi nedeniyle, davacının icra takibine konu alacak talebinden sorumluluğunun bulunmadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile …. İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyası ve bu dosyaya konu alacakla ilgili davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 1.681,58-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 420,40-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 1.261,18-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesinin “…Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır…” hükmü gereği 1.320,00-TL’sı arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 474,80-TL ilk gider, 1.600,00-TL bilirkişi ücreti ve 101,50-TL posta gideri olmak üzere toplam 2.176,30-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, taraf vekillerinin yokluğunda karar verildi. 11/12/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)