Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/140 E. 2021/76 K. 02.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/140 Esas
KARAR NO : 2021/76
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2020
KARAR TARİHİ : 02/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkilinin … Ticaret Siciline 23.07.2009 tarihinde “… Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” adı ile tescil ve ilan olmuş şirketin hissedarlarından biri olduğunu, söz konusu şirketin piyasadaki olumsuzluklardan etkilendiğinden ortaklar kurulu tarafından piyasada faaliyetine devam etmesinde bir fayda olmadığı öngörülerek 11.02.2010 tarihli ve 2010/01 sayılı ortaklar kurulu kararı ile tasfiye haline girdiğini, müvekkili şirket tarafından tasfiye kararı alınmadan önce şirketin tasfiye haline gireceği öngörülerek şirketin demirbaşlarından 20 adet masa, 100 Adet sandalye, 3 adet buzdolabı, 2 Takım Köşeli Koltuk ve muhtelif miktarda tabak ve çatalın 01.02.2010 tarihli … no’lu açık fatura ile fatura bedeli olan 74.930,00 TL karşılığında, davalı … San. Tic. Ltd. Şti’ne satıldığını, davalı tarafın süresi içerisinde bu faturaya itiraz etmediğini, faturanın kabul edildiğini, akabinde şirketin “Tasfiye Halinde … Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” ünvanı altında kanunda gösterilen usullere uygun olarak alacaklara çağrı ilanlarını 03.03.2010 ve …, 10.03.2010 tarih ve 7518, 17.03.2010 tarih ve 7523 sayılı Türk Ticaret Sicil Gazetesinde yayınladığını ve bu ilanların üzerinden 1 sene geçmesi ile 18.03.2011 tarihinde şirket nezdinde alınan bir kararla şirketin herhangi bir borcu olmadığına ve şirketin davalı … San. Tic. A.Ş.’ne demirbaş satışından dolayı alacaklı olduğu 74.930,00 TL’nin şirket ortaklarına payları oranında dağıtılarak şirketin tasfiye edilmesine karar verildiğini, şirketin tasfiyesi sonunda davalı şirketten alacaklı bulunan ortakların davalı şirketin ortağı ve müdürü merhum … ile iyi ilişkiler içerisinde olduğundan ve kendisinin o dönem ekonomik bir takım zorluklar çektiğini bildiklerinden fatura tarihinde tahsil edilemeyen alacakları için yasal bir süreç başlatmadıklarını, ancak merhum … ’ın vefatından sonra şirketin varisi olarak başa geçen pay sahiplerinden alacağın tahsili istenmesine rağmen olumlu bir cevap alınamamış olup, davalı şirket aleyhine davacı şirket ortaklarının … İcra Müdürlüğü’nün 2016/ … Esas sayılı dosyası ve …. İcra Müdürlüğünün 2016/… Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan bu icra takiplerine davalı şirketce itiraz edilerek borcun inkar edilmesi sonucunda alacak tahsil edilemediğini, bu alacağın tahsiline ilişkin olarak açılan itirazın iptali davasında … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… E. 2017/… K. sayılı kararı ile taraflara şirketin ihyası için süre verilmediğini ve davanın red olunduğunu, hem yerel mahkeme kararı hem de istinaf mercii olan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin … HD.2018/… E.2018/… K. sayılı ilamı ile tarafların arasında satış işleminin gerçekleştiğinin ihtifasız olduğu, şirketin ek tasfiye işlemleri için ihyası gerektiği ve bu sebeple ortakların alacaklı sıfatı kazanmadığı ve aktif husumetin varlığı için şirketin ihyasının gerektiği hususunda karar verildiğini, bu sebeple şirketin ek tasfiyesi için … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/… E. 2020/… K. sayılı ilamı ile şirket iş bu dava konusu alacağın tahsili amacı ile ihya edilerek, şirket ortaklarından olan, … ‘un mahkeme tarafından tasfiye memurluğuna atandığını, şirketin … Ticaret Sicil Müdürlüğünce 31.01.2020 tarihinde verilen karar ile ek tasfiye haline girdiğini, müvekkili tarafından … Arabuluculuk Bürosuna 31.01.2020’de 2020/… Ticari Dava Numarası ile başvurularak dava şartı arabuluculuk görüşmelerine başlandığını ancak 21.02.2020 tarihli arabuluculuk görüşmesinde anlaşmaya varılamadığını, dava konusu fatura ile ilgili olarak, müvekkiline ve şirkete hiç bir ödeme yapılmadığını, 213 saylılı V.U.K’un mükerer 257.maddesinin 2 no’lu bendinde “Mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finasn kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğu” getirildiğini, ilgili kanun gereğince çıkarılan … no’lu V.U.K Genel Tebliğinde ”tevsik zorunluluğu kapsamında olmayanlarla yapacakları, 7.000 TL’yi aşan tutardaki her türlü tahsilar ve ödemelerini aracı finansal kurumlar kanalı ile yapmaları bu tahsilat ve ödemeleri söz konusu kurumlarca düzenlenen belgeler ile tevsik etmeleri zorunludur.” hükmü yer aldığını, davalı şirket huzurda dilekçelerinde belirttikleri ilgili davalardaki beyanlarında faturanın ödendiğini kabul etmelerine rağmen ödeme ile ilgili bir dekont sunmadıklarını, ilgili kanunlarca dava konusu fatura alacağı miktarının BANKA ARACILIĞI ile ödenmesi gerektiğini, iş bu nedenle ilgili dönemle ilgi banka hesapları incelendiğinde ödemenin müvekkile yapılmadığı açıkça görüleceğini, kaldı ki usulüne uygun bu belgelerin (ödeme yapıldığına ilişkin banka dekontlarının) mahkemeye ibrazı veya ibraz edilememesi halinde dosyanın bilirkişilerce incelenmesine dahi gerek olmadan doğrudan karar verilmesinin usul ekonomisi açısından da yerinde olacağını, yukarıda açıklanan nedenle huzurdaki bu davayı açma ve haklı davalarının kabulünü mahkemeden talep etme zarureti hasıl olduğundan bahisle dava konusu fatura alacağının ticari temerrüt faizi ile beraber fatura tarihinden itibaren taraflarına ödenmesine hükmedilmesini, davacının önceki davalardaki ve arabuluculuk sürecindeki tutum ve davranışları da nazara alındığında mal kaçırma ihtimali göz edilerek davalının iş yerinde ki demirbaşları üzerine tedbir konulmasına, davalının borcu kabul etmemesi husunda haksız ve kötüniyetli olması sebebi ile %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Öncelikle davanın zamanaşımına uğradığını, davacının başlattığı icra takiplerinden dolayı daha önce itirazın iptali davaları açıldığını ve bu davaların aktif husumet yokluğu sebebiyle reddedildiğini, davacı tarafın uydurma belgelerle söz konusu alacağın sicilden terkini yapıldığını ve tasfiye edilmiş şirket ortaklarına geçtiğini iddia eden ve bu belgeyle şirket ortakları adına konusu aynı olan müvekkiline karşı yapılan her iki icra takibinde ve bu takiplere yapılan itirazlar üzerine açılan itirazın iptali davalarının reddedilmesi ile ödenmediğini iddia ettiği alacağına kavuşamayan davacı tarafın aradan geçen yılların ardından hala böyle bir alacağı olduğunu beyan etmesi ve tasfiye edilmiş şirketi ihya ederek iş bu alacak davasını da açmasının kötü niyetli olduğunun göstergesi olduğunu, davacı tasfiye memurunun tasfiye halindeki şirketin ortağı olup tasfiye sürecine giren şirketin demirbaşlarının bir kısmını 74.930,00 TL karşılığında müvekkiline sattığını ve kesilen faturanın müvekkil şirketin ticari defterlerine işlenerek ödendiğini ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, davacının kötü niyetli olarak bu davayı açmasından dolayı %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının fatura alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır.
Taraflarca delil olarak; … İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı dosyası, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… Esas sayılı dosyası, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/… Esas sayılı dosyası, ortaklar kurul kararı, fatura, bilgi ve belgeler, ticari defter kayıtları ve bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizce dava dosyası, ilgili kayıtlar ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacı alacağının varlığı ve miktarının hesaplanması yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, Mali Müşavir bilirkişi … tarafından sunulan 24/12/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle; ”İncelenen davacı şirkete ait 2010 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ancak kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, davacı yanın kendi ticari defterleri ve cari hesap durumuna nazaran 21.02.2020 dava tarihi itibarıyla davalı yandan 74.930,000 TL alacaklı olarak göründüğü, incelenen davalı şirkete ait 2010 yılı ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, ancak kapanış tasdiklerinin yaptırılmamış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, davalı yanın kendi ticari defterleri ve cari hesap durumuna nazaran 21.02.2020 dava tarihi itibarıyla davacı yana borçlu olarak görünmediği, dava konusu 01.02.2010 tarihli … seri ve sıra nolu 74.930,00 TL tutarlı faturanın davalı ticari defterlerinde 01.02.2010 tarihli ve 146 nolu yevmiye mahsup fişi ile kayıtlı olduğu, 336.197 numaralı “Diğer Çeşitli Borçlar” hesabı bakiyesinin 31.12.2010 tarih ve … nolu mahsup fişinde … (Bankalar) hesabı ile kapatılmış olduğu görüldüğünden, bu yevmiye kaydına ait dayanak belge (banka ödeme dekontu) talep edilmiş ancak herhangi bir ödeme dekontunun ibraz edilemediği, bu anlamda yapılan ödeme kaydının tevsik edici belgeye dayanmadığı, dolayısıyla da davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarında, 21.02.2020 dava tarihi itibarıyla davacı yana borcunun bulunmadığı gösteren durumun gerçeği yansıtmadığı, buna dayalı olarak da davacı yanın 21.02.2020 dava tarihi itibarıyla davalı yandan 74.930,00 TL alacaklı olduğunun kabulü gerektiği” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
GEREKÇE :
Tarafların iddia ve savunmalar ile tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafın bir kısım demirbaş eşyalarını fatura karşılığı davalı tarafa sattığı ihtilafsız olup taraflar arasındaki ihtilaf bedelin ödenip ödenmediği noktasındadır. Taraf ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde olduğu ancak kapanış tasdiklerinin yaptırılmaması sebebiyle ticari defterlerin usulüne uygun tutulmadığı, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222 (4) maddesinin ‘Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.’ hükmünü düzenlediği, taraf ticari defterlerinde dava konusu faturanın yer aldığı hatta davalı ticari defterlerinde bedelin ödendiği şeklinde kayıt olduğu, davalı taraf ticari defterlerinde ödeme kaydı gözüktüğünden ödeme yapıldığının ispat yükü davalı taraftadır. Davalı taraf ödeme yaptığını ispat edici bir evrak mahkememize sunmadığından davanın kabulüne, davacı taraf … İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı dosyasıyla 06/06/2016 tarihinde 56.0197,50-TL bedel üzerinden icra takibi yapmış ve bu tarihten itibaren avans faizi istediğinden 56.0197,50-TL’nin temerrüt tarihi 06/06/2016 olup bu tarihten itibaren avans faizi uygulanmasına, davacı taraf … İcra Müdürlüğü’nün 2016/… Esas sayılı dosyasıyla 06/06/2016 tarihinde 18.732,50-TL bedel üzerinden icra takibi yapmış ve bu tarihten itibaren yasal faizi istediğinden 18.732,50-TL’nin temerrüt tarihi 06/06/2016 olup 06/06/2016-21/02/2020 tarihleri arası yasal faiz, 21/02/2020 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
56.0197,50-TL’nin 06/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
18.732,50-TL’nin 06/06/2016-21/02/2020 tarihleri arası yasal faiz, 21/02/2020 tarihinden sonra işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 5.118,47-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 1.279,62-TL harçtan mahsubu ile ile eksik kalan 3.838,85-TL harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 1.279,62-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 10.540,90-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 800,00-TL bilirkişi ücreti ve 83,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 883,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Arabulucu Ücret Kararı gereği Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00.-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
7-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansı bakiyesinin kararın kesinleşmesinden sonra mahkememizce resen davacıya iadesine,
Dair, tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne hitaben yazılacak dilekçeyle istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/02/2021

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪