Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/136 E. 2021/1018 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/136 Esas
KARAR NO : 2021/1018
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2020
KARAR TARİHİ : 14/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğunu, bu ilişki sonucunda davalı borçlunun müvekkil şirkete toplamda 1.442,05-TL borcu ortaya çıktığını ve ödenmediğini, bu borç sebebiyle alacağın tahsili amacıyla 20.11.2019 tarihinde … İcra Dairesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davalı borçlunun haksız ve dayanaksız olarak itiraz ederek icra takibini durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Taraflar arasındaki alım satım işinin Kasım 2019 döneminde müvekkili tarafından sona erdirildiğini, ticari ilişkinin sona ermesinden sonra davacının müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, icra takibinde alacağa dayanak olarak davacı şirketin kendi tuttuğu cari hesap ekstresi gösterildiğini, mal satış bedellerinin malın tesliminde nakit yada kredi kartıyla ödendiğini, müvekkilinin davacı şirketin tarafından cari hesap tutulduğunu 2018 yılından 2019 yılına geçerken borç bakiyesi devredildiğini ancak bu şekilde öğrenebildiğini, taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesi düzenlenmediğinden davacı tarafın sunduğu cari hesap ekstresinin TTK.nun hükümleri uyarınca cari hesap belgeleri olarak kabul edilemeyeceğini, bakiye borç miktarının TTK.nun 94.maddesi gereğince müvekkiline bildirilmediğini ve icra takibiyle iddia edildiğini, davacının icra inkâr tazminatı talebinin İİK.nun kurallarına açıkça aykırı olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Taraflarca delil olarak; … İcra Dairesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyası, cari hesap ekstresi, bilgi ve belgeler, ticari defter kayıtları ve bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Dosyaya getirtilen … İcra Dairesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 20/11/2019 tarihinde 1.442,05-TL cari hesap alacağı yönünden 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya 23/11/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu tarafından 02/12/2019 tarihinde takibe, borca, ödeme emrine, faiz oranına, işlemiş faize ve takibin tüm fer’îlerine itiraz ettiği, yapılan itirazın süresinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dava dosyası, icra dosyası ve tarafların ilgili kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacı alacağının varlığı yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, Mali Müşavir bilirkişi … tarafından sunulan 04/12/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle; ” Davacı şirket incelemeye gelmeyip, ticari defterlerini ibraz etmediğinden davacı yanın takip alacağının varlığı ve doğruluğu yönünden bu aşamada bir tespit ve değerlendirme yapma imkanının bulunmadığı, davacı yanın icra dosyasına sunmuş olduğu 2019 yılına ait muavin hesap ekstreleri ile sınırlı olarak yapılan incelemelerde, 19.11.2019 takip tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yandan 1.442,05 TL alacaklı göründüğü, incelenen davalı şirkete ait 2019-2020 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 19.11.2019 takip tarihi itibarıyla davacı yana herhangi bir borcunun olmadığı, taraflar arasındaki cari hesap farklılıklarının tespit edilebilmesi için, davacı yanın 2018-2019 yılı ticari defterleri ile birlikte, 2018 yılı muavin hesap ekstresinin de incelenmesi gerektiği, davacı yan incelemeye gelmediğinden bu yönde bir tespit ve değerlendirme yapılması mümkün olmadığından, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle, dava dosyasında davacı yanın davalı muhatabını temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarname ya da ödeme şartlarını düzenleyen yazılı bir metne rastlanmadığından, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceği” ve 19/03/2021 tarihli bilirkişi ek raporu özetle; ”Davacı yanın takip tarihi itibarıyla davalı yandan takip talebindeki gibi 1.442,05 TL alacaklı olduğu, kök raporda da yer verildiği gibi, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle, dava dosyasında davacı yanın davalı muhatabını temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarname ya da ödeme şartlarını düzenleyen yazılı bir metne rastlanmadığından, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceği” ve 17/08/2021 tarihli bilirkişi 2.ek raporu özetle; ”Davacı yanın ticari defter kayıtları ile uyumlu muavin hesap ekstresinde (31.12.2018 tarihli e-yevmiye defteri kapanış maddesi de yılsonu kapanış bakiyesini teyit etmektedir) davalı yanın bahse konu ettiği ödeme, 08.11.2018 tarihli olup, davacı kayıtlarında 08.11.2018 tarihinde 2.565,00 TL “kredi kartı fişi” açıklamalı ödeme kaydının yer aldığı görülmüştür. Ödeme kaydının yapıldığı tarihte davalının halen 1.696,90 TL tutarında borç bakiyesinin kaldığı, bu tutarın da 13.12.2018 tarihinde yine “kredi kartı fişi” açıklaması ile tahsil edildiği, bu ödemeden sonra da davalının davacı yana dava konusu fatura bedeli (1.614,82 TL) kadar borçlu olduğu görülmektedir. Bu anlamda davalının sunmuş olduğu kredi kartı ödemesinin, davacı kayıtlarında aynı tarihli bir başka ödeme ile toplu olarak işlenmiş olduğu anlaşılmakla, bu durum, davalının işletme defteri tutması nedeni ile kendi defter kayıtlarından teyit edilememiştir. 2018 yılından 2019 yılına 1.614.82 TL borç bakiyesi devredilmesi söz konusu değildir. Davacı tarafın sunacağı usulüne uygun belgelerin Bilirkişi tarafından incelenip; Davalı tarafın işletme defteri usulüne göre çalıştığı ve defterlerinin usulüne uygun tutulduğunun bilirkişi incelemesiyle tespit edilmiş olduğu göz önünde tutularak- Tarafların 2018 yılına kadar tüm alış/veriş bedelleri ve ödemeleri tek tek incelenip iddia edilen alacağın kesin sebebi belirlenmelidir. Bu inceleme yapılmadan Davacının kendi düzenlediği dijital ortamda incelenen muavin hesap ekstresindeki 2018 yılından devreden 1.614.82 TL alacak bakiyesinin bulunduğunun iddia edilmesi, TBK, İİK ve HMK hükümlerine ve muhasebe yöntemlerine uygun değildir. Davacının alacaklı olmasının dayanağı olarak gösterilen 31.12.2018 tarihli 1.614,82 TL’lik faturanın 08.11.2018 tarihinde mal teslimi sırasında POS cihazıyla yapılan ödeme karşılığı olduğu banka kayıtlarıyla kanıtlanmış olduğu bir gerçek iken, alacak iddiasının 1.614,82 TL değil de Davacı yanın takip talebindeki gibi 1.442,05 TL tutarında yani ödenmeyen fatura tutarından daha az gösterilmiş olması hesap ve kayıtların düzenli tutulmadığını göstermektedir. Davalının ödenmediği iddia edilen fatura tutarından farklı miktarda borçlu gösterilmesinin ispatı için bir takım toplama ve çıkarmalara başvurulmuştur. Bütün bunlar Davacının ticari kayıtların mahkeme kararına dayanak olacak şekilde bilirkişi incelenmesine uygun olmadığını kanıtlamaktadır.Oysa ki ek raporda yapılan hesaplamalar son derece açık olup, her iki taraf kayıtlarında yer almayan işlemlerin (davacıda kendi keşide ettiği faturalar, davalıda ise kendi yapmış olduğu ödemelerin bazıları yer almamaktadır) karşılıklı olarak kayıtlara yansıtılması sonrasında ortaya çıkan tutarın sonucunun, davacı yanın takip talebi ile uyumlu olduğu anlaşılmış ve bu çerçevede tespit ve değerlendirme yapılmıştır. Dolayısı ile ulaşılan sonuç yerinde olup, yapılan tüm hesaplamalar net bir şekilde açıklanmıştır.Tüm inceleme, tespit ve değerlendirmeler ile rapor içerisinde açıklanan nedenlerle binaen kök raporda yer verilen tespit ve değerlendirmeler aynen muhafaza edildiği” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
GEREKÇE :
Tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında su alım satımına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ancak birbirini doğrulamadığı görülmüştür. Dava konusu ihtilaf 1.614,92-TL’lik faturadan kaynaklı cari hesap alacağına dayanmaktadır. Davalı taraf bu faturaya istinaden 1.615,00-TL’lik ödeme belgesi sunmuş olup işbu 1.615,00-TL’lik ödemenin davacı taraf ticari defterlerine işlenmediği bu suretle davalı tarafın davacı tarafa borcu olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 54,40-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,90-TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Arabulucu Ücret Kararı gereği Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL’nin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 1.422,05-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK.nun 333 (1) maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce taraflara iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı davanın miktarı ve niteliği itibariyle KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 14/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır¸

Hakim …
¸e-imzalıdır¸