Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/99 E. 2020/142 K. 12.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/99 Esas
KARAR NO : 2020/142
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/11/2018
KARAR TARİHİ : 12/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; 24/04/2017 tarihinde … Küçükçekmece/İstanbul adresinde davalı tarafından yapılan kazı çalışması sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 1894,87 TL’nin hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından hasar bedellerinin ödenmediğini, bu nedenle … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalının icra takibine konu borca, borç miktarına, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını talep ettiğini, ancak bu itirazın haksız ve dayanıksız olduğunu beyanla, borçlunun itirazının iptalini ve hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkili şirkete açılan davanın usul ve esas yönünden mesnetsiz olduğunu, davanın hizmet kusuru niteliğine dayanması nedeni ile görevli idare mahkemesinde açılması gerektiğini, müteahhit firmanın sorumlu olduğunu, idareleri ile yüklenici firma arasında yapılan sözleşme ile şartname hükümleri gereği müteahhit firmanın yaptığı işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar, zarar ve ziyandan sorumlu olacağını beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyaya getirtilen … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 07/07/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 24/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 26/07/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından yargı yolu itirazında bulunulmuş ve davanın idari yargıda açılması gerektiği belirtilmiştir. … Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarih ve E. … K. … sayılı kararında “…2560 sayılı …nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, … Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir.
Yukarıda gösterilen kanuni düzenlemenin ek 5. maddesinde “Bu Kanun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
Bu kapsamda …’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir.
Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın da, yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. (HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları)” gerekçesi ile davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine karar verilmiştir. Açıklanan nedenle, uyuşmazlık konusu olayda mahkememizin görevli olduğuna karar verilmiştir.
Yargılama sürecinde bilirkişi olarak görevlendirilen bilirkişi … ‘nın 27/12/2019 tarihinde sunulan raporunda özetle; dosyada olay yeri ve olay anına ilişkin herhangi bir fotoğraf, kamera kaydı, görgü tanığı, karşılıklı düzenlenmiş ve imzalanmış veya kolluk kuvvetleri tarafından bir görgü tanığı ifadesine dayalı düzenlenmiş bir tutanak bulunmadığından davalının kusurlu olduğuna dair bir kanaat oluşturulamadığı, dosyadaki diğer belgeler ve taraf iddialarına dayanarak yapılan incelemede dava konusu hasarın olaydan sonra hemen giderildiği ve olay anında veya hemen sonrasında herhangi bir inceleme, tespit ve keşif yapılamamış olduğundan yine davalının kusurlu olduğu yönünde herhangi bir kanaat oluşmadığı, sonuç olarak davalının davacıya bu olaydan dolayı herhangi bir borcu olduğunun düşünülmediği belirtilmiştir.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu zarara dayanak haksız eylemi gören bir tanık ifadesi, olay anına ait fotoğraf veya başka bir belgenin dosya kapsamında mevcut olmadığı görülmekle, haksız eylemin davalı tarafından gerkçekleştirildiğinin ispatlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekteği kanatine varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri gereği alınması gereken 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 35,90-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 18,50-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.057,47-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK 333 (1) maddesi uyarınca taraflar tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne, davalının yokluğunda, kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/02/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza