Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/98 E. 2020/26 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/98 Esas
KARAR NO : 2020/26
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/11/2018
KARAR TARİHİ : 15/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; 08/04/2018 tarihinde … Mahallesi, … Sokak Avcılar/İSTANBUL adresinde davalı … Genel Müdürlüğü tarafından yapılan alt yapı çalışması sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesini müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedellerini kapsayan hasar bedeli olan 5.176,53 TL’sinin hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından hasar bedellerinin ödenmediğini, bu nedenle …. İcra Müdürlüğü’nü … Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını, davalının icra takibine konu borca, borç miktarına, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını talep ettiğini, ancak bu itirazın haksız ve dayanıksız olduğunu beyanla, borçlunun itirazının iptalini ve hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkili şirkete açılan davanın usul ve esas yönünden mesnetsiz olduğunu, davanın hizmet kusuru niteliğine dayanması nedeni ile görevli idare mahkemesinde açılması gerektiğini, müteahhit firmanın sorumlu olduğunu, idareleri ile yüklenici firma arasında yapılan sözleşme ile şartname hükümleri gereği müteahhit firmanın yaptığı işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar, zarar ve ziyandan sorumlu olacağını beyanla, davanın reddini talep edilmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyaya getirtilen …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 09/07/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 24/07/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 26/07/2018 tarihinde takibe itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Davalı tarafından yargı yolu itirazında bulunulmuş ve davanın idari yargıda açılması gerektiği belirtilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 26/12/2019 tarih ve E.2018/1527 K.2019/1708 sayılı kararında “…2560 sayılı …nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, … Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir.
Yukarıda gösterilen kanuni düzenlemenin ek 5. maddesinde “Bu Kanun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanır.” hükmü bulunmaktadır.
Bu kapsamda … Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir.
Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın da, yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. (HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları)” gerekçesi ile davanın adli yargı yerinde görülmesi gerektiğine karar verilmiştir. Açıklanan nedenle, uyuşmazlık konusu olayda mahkememizin görevli olduğuna karar verilmiştir.
Yargılama sürecinde bilirkişi olarak görevlendirilen bilirkişi … ‘nın 02/12/2019 tarihinde sunulan raporunda özetle; Olayın olduğu tarihte (2018 yılı içinde), vasıflı ve kalifiye bir teknik personelin saat ücretinin vasıfsız bir işçi için öngörülen asgari saat ücretinin en az 2-3 katı olabileceği, böyle bir hasar giderme işinin en az 3-4 kişilik kalifiye bir ekiple, 1 adet iş makinası ve 1 adet kamyonet ile ve en az 8-10 saatlik bir çalışma sonucunda bitirilebileceği, hasar için sarf edilen malzeme ve işçilik ile kullanılan araç gerecin ve bunlara ait davacı tarafından belirtilen masrafların makul, mantıklı ve yerinde olduğu, davacı firma işi kendi ekip ve personeli ile yapmış olsa idi; çıkarılan hasar bedeli içerisindeki işçilik bedelinin bir miktar düşük olabileceği, ancak davacı firmanın taşeron firma ve ekip kullanmasının o dönemde geçerli olan (yürürlükteki) yasal mevzuata uygun olduğu ve çıkarılan bedelin kabul edilebilir olduğu, dosyadaki olay yeri ve olay anına ilişkin fotoğraflar üzerinden yapılan incelemede; davacının kablo altyapısının yürürlükteki teknik yönetmeliklere uygun olarak ve yeterli derinlikte yapılıp yapılmadığına dair ve davalının kazı çalışması sırasında ne kadar derine inmiş olduğuna dair herhangi bir bulgu elde edilememiş olup dosyaya sunulan fotoğrafların yetersiz ve çözünürlüklerinin düşük, okunaksız olduklarından dolayı bu konuda bir fikir edinmenin mümkün olmadığını, davalı firma olay mahallinde kazı yapmadan ve kazıya başlamadan önce yer altında alt yapı tesisleri olan kurumlardan ve davacı kurumdan tranşe ruhsatı almış olmalı ve çalışma sırasında bu kurumlarda mutlaka nezaretçi bulundurulması gerektiği, ayrıca iş makinalarının ve yüklenici personellerinin fazlaca riskli olacak biçimde derinlere inmeden, kontrollü ve güvenli bir çalışma yapmaları gerektiğini, davalı firma anılan hususların gereğini yerine getirmeden ve sağlamadan altyapı kazı çalışması yürüttüğü için davacı firmanın altyapı tesislerine zarar vermiş olup, davalı firmanın olayın meydana gelmesinde birinci derecede ve de %100 oranında kusurlu olduğunu, dosyadaki 5.176,53 TL hasar bedelinin makul, mantıklı, kabul edilebilir ve yerinde olduğu görüş ve kanaatini bildirmiştir.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; usulüne uygun hazırlanmış bilirkişi raporuna da itibar edilerek, davalının haksız fiili sebebiyle meydana gelen olay nedeniyle, zararlı sonuçtan sorumlu olduğu kanaatine varılmış ve davanın kabulü ile … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibine yapılan itirazın iptalin ile takibin devamına, dava konusu alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜNE,
… İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile icra takibinin aynen devamına,
Dava konusu alacak yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
2-Harçlar Kanunu Hükümlerine göre alınması gereken 361,63-TL ilam harcından peşin alınan 63,94-TL harcın mahsup edilerek 297,69-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan
3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 750,00-TL bilirkişi ücreti, 63,94-TL peşin harç, 35,90-TL başvuru harcı ve 153,20-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.003,04-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-HMK 333 (1) maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce taraflara iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı 15/01/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza

-TASHİH ŞERHİ-
Mahkememizin 15/01/2020 tarihli celsede;
Sehven “Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup usulen anlatıldı” olarak yazıldığı ancak dava değeri nazara alındığında kesin olması gerektiği anlaşılmakla Mahkememiz kararının;
“Dair, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı, kesin olarak verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.” olarak tashihine karar verilmiştir.15/01/2020

Katip … Hakim …
e-imza e-imza