Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/91 E. 2020/50 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/91 Esas
KARAR NO : 2020/50
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/02/2019
KARAR TARİHİ : 22/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili ile davalı … arasında imzalanan 15/04/2014 tarihli genel kredi sözleşmesi gereği davalıya ticari taksitli kredi açılıp kullandırıldığını, müvekkili ile imzalanan kredi sözleşmeleri hükümlerinin ihlal edilmesi ve bakiye borcun ödememesi üzerinde 15/10/2018 tarihi itibari ile hesabın kat edildiğini, davalıya … Noterliği’nin 15/10/2018 tarihli, … yevmiye numaralı borcun ödenmesi ihtarlarını ve kullanılan kredilere ilişkin hesap özetlerini içeren ihtarnamelerin keşide edilerek gönderildiğini, davalı hakkında talep edilen muaccel borcun ihtara rağmen ödenmemesi üzerine … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının tüm borca ve ferilerine itiraz ettiğini beyanla, … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin takip talebindeki şartlarla devamına, kötü niyetli davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve dava giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Müvekkiline kullandırılan kredinin ticari kredi olmayıp tüketici kredisi olduğunu, bu nedenle icra takibinde uygulanan faiz oranının ve hesaplanan faizin fahiş olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 88/2 ve 120/1 maddeleri ile BK’nunda karşılığı olmayan bir düzenlemeyle ticari olmayan işlerde belirlenebilecek akdi ve temerrüt faizlerinde sınırlama getirildiğini, TBK m.88/2’ye göre sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranının, 3095 sayılı kanunun 1/1 m. belirlenen “yıllık faiz oranını yüzde elli aşamaz” denildiğini, anılan maddede ticari olmayan işlerde uygulanacak faiz oranını %9 olarak belirlendiğinden bu orana göre ticari olmayan işlerde belirlenebilecek faiz oranının %13,5 i aşamayacağını, ticari olmayan işlerde akdi temerrüt faizin ise TBK 120/2 de düzenlenmiş olup sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faiz oranının 3095 sayılı kanunun 1 maddesine göre belirlenen yıllık faiz oranının %100 fazlasını yani yıllık &18’i aşamayacağını, kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmeleri ticari iş olmadığından ticari işlerde benimsenen faiz belirleme serbestisinin kredi kartı ve tüketici sözleşmelerine uygulanamayacağının Yargıtay içtihatlarında da yer aldığını, tüketici kredileri için TKHK’nun 10 m. gecikme faizinin belirlenmesinde uyulması gereken özel düzenleme niteliğinde bir düzenleme getirildiğini, TKHK’nun 10.maddesine göre gecikme faizi oranının akdi faiz oranının yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere belirleneceğinden tüketici kredilerinde temerrüt faizi oranı yıllık %13,5 oranının %30 fazlası olan yıllık %17.55 i geçemeyeceği şeklinde hükme bağlandığının açık olduğunu, bu sebeple davacı tarafından bu oranın çok üzerinde bir oran ile faiz hesabı yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin tacir olmadığını ve tacir sıfatı bulunmayan bir kimsenin kullanmış olduğu kredinin ticari kredi olarak nitelendirilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili ile davacı arasında yapılan kredi sözleşmesinin ticari olmayıp tüketici kredisi hükmünde olduğunu, davacı vekilinin hesaplamada uygulamış olduğu faiz oranı ve faiz miktarının doğru olmadığını beyanla, davacı tarafından açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Dosyaya getirtilen … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 03/12/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 08/12/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 11/12/2018 tarihinde borca, faize, faiz oranına, gelir vergisine itiraz ettiği, itirazın ve davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Yargılama sürecinde bilirkişi olarak görevlendirilen …’in 04/01/2020 tarihli raporunda özetle; davacı banka ile davalı kredi lehtarı … arasında Genel Kredi sözleşmesi akdedildiğini, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgelerin dosyada mevcut olduğunu, davacı bankanın takip tarihi itibariyle alacaklarının 26.196,39-TL’sı asıl alacak, 2.008,36-TL’sı işlemiş faiz, 100,42 TL’sı BSMV, 279,12 TL’sı ihtarname gideri olarak hesaplandığı, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarı 26.196,39 TL tamamen ödeninceye kadar yıllık %60 oranında işleyecek sözleşmesel temerrüt faizi ve bu faiz üzerinden % 5 gider vergisi (BSMV) ile birlikte istenebileceği, davalının bir tüketici değil, kendi nam ve hesabına ticari işletmesi olan tacir konumunda bir gerçek kişi olduğu belirtilmiştir.
… Müdürlüğü’nün 07/08/2019 tarih ve … sayılı yazısında davalının kaydına rastlanmadığı, Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün yazısında davalının 21/01/1993 tarihinde esnaf sicil kaydının gerçekleştirildiği ancak 21/03/2019 tarihinde oda kaydının sonlandırıldığının tespit edildiği belirtilmiştir. … Vergi Dairesi’nin 20/08/2019 tarih ve … sayılı yazısı ile 2014 yılı beyannamesi mahkememize gönderilmiştir.
Taraflar arasında 15/04/2014 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, Ticaret Bakanlığı Esnaf, Sanatkarlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü’nün yazısı ekinde yer alan belgede davalının 05/05/2001-21/03/2019 tarihleri arasında Ankara Tuhafiye Parfüm ve Billuriyeciler Esnaf Odası’na kayıtlı olduğu, meslek adının 21/01/1993-14/12/2016 tarihleri arasında tuhafiyecilik olduğu, 14/12/2016 tarihinden itibaren giyim eşyası imalatı ve ticareti (konfeksiyonculuk) ve ünvanın “Taşçıoğlu Tuhafiye”, adresinin … Mah. … /ANKARA olduğunun belirtildiği görülmektedir.
6502 sayılı Tüketicicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3.maddesinin 1.fıkrasının ‘k’ bendinde tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Davacı tarafından genel kredi sözleşmesi imzalanmış olması, esnaf oda kaydı ile vergi dairesinden alınan vergi beyannamesinin incelenmesi sonucunda davacının eldeki davaya konu alacak bakımından tüketici kabul edilemeyeceği açıktır.
Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; Davacı Banka ile davalı arasında 15/04/2014 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığı, 15/10/2018 tarihi itibari ile hesabın kat edildiği ve davalıya … Noterliği’nin 15/10/2018 tarihli, … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiği, 04/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda icra takibi tarihi itibariyle davacının alacağının 26.196,39-TL’sı asıl alacak, 2.008,36-TL’sı işlemiş faiz, 100,42 TL’sı BSMV, 279,12 TL’sı olarak hesaplandığı görülmekle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 11 nci bendinde “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır” hükmü yer almakta olup, Ticari Uyuşmazlıklarda Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağında “Arabuluculuk Sonucu”nun “Karşı taraf … gelmediler. Adresine iadeli taahhütlü davet mektubu gönderdim. Beni aramadılar toplantıyla da katılmadılar Telefonumu açmadılar. Bu nedenle de anlaşma sağlanamadı” şeklinde belirtildiğinden, davanın kısmen reddine karar verilmiş ise de yargılama giderlerinin tamamının davalı üzerinde bırakılmasına ve davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) … İcra Dairesinin … Esas sayılı ile başlatılan takibe yönelik itirazın kısmen iptali ile takibin 26.196,39-TL asıl alacak, 2.008,36-TL işlemiş faiz, 100,42-TL BSMV, 279,12 ihtarname gideri olmak üzere toplam 28.584,29-TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %60 oranında temerrüt faizi ve %5 BSMV uygulanmasına,
Asıl alacak 26.196,39-TL’nin %20’si oranında 5.239,27-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafın diğer ve fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE
2-Harçlar Kanunu Hükümlerine göre alınması gereken 1.952,59-TL ilam harcından peşin alınan 346,52-TL harcın mahsup edilerek 1.606.07-TL bakiye ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 390,92-TL ilk gider, 750,00-TL bilirkişi ücreti ve 83,40-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.224,32-TL yargılama giderinin; 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 11. bendi gereği davalıdan tahsiline,
4-Davacı vekil ile temsil edildiğinden yürürlükte olan AAÜT gereğince 4.287,64-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 11. bendi gereği, red olunan miktar üzerinden davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-HMK 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, Davacı vekilinin yüzüne, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/01/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)