Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/727 E. 2020/514 K. 29.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/727 Esas
KARAR NO : 2020/514
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 10/09/2015
KARAR TARİHİ : 29/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; 27/06/2011 tarihinde müvekkilinin oğlu … ‘nin sevk ve idaresindeki tescilsiz motosikletiyle seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi neticesinde ölümlü, maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin oğlu …’nin ölümüyle destekten yoksun kalındığını, kazaya karışan motorsikleti müvekkilinin oğlunun yeni aldığı için tescilini yaptıramadığını, bu sebeple davayı …na yöneltiklerini, müvekkilinin davasını salt mirasçı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatıyla açtıklarını belirterek haklı davanın kabulü ile tahkikat sonucunda müvekkillerinin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere şimdilik 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Dava konusu tazminat talebinin zamanaşımına ugradığını, davacı tarafın 2 yıl içerisinde müvekkili kuruma başvurmadığını, kaza tarihinden 4 yıl sonra davanın açıldığını, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, dava dilekçesinde kazaya sebebiyet veren motosikletin tescilsiz olduğunun yazılı olduğunu, mevcut mevzuatına göre tescilsiz olan bir aracın sigortalanması hukuken mümkün olmadığını, davaya konu kazada kanununda müvekkilinin sorumluluğuna sebep olacak şartları sağlamadığını, bu nedenle kuruma husumet yöneltilemeyeceğini, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsinin tespitinin gerektiğini, yargılamaya konu tazminat talebinin hukuki dayanağı, sözleşmeden değil, kanundan kaynaklandığını, bu nedenle davacının üçüncü kişi sıfatına haiz olmaları mümkün olmadığından bahisle müvekkilinden tazminat talep etme hakları bulunmadığını, öte yandan müvekkili tarafından davacıya tazminat ödemesi yapıldığı takdirde davacının zarara sebebiyet veren mütevaffanın mirasçısı olmasından bahisle, yapılan ödeme oranında müvekkili tarafından kendisine rücu edileceğini, bu nedenle müteveffanın kusuru oranında davacının alacaklı-borçlu sıfatlarının da birleştiğini, davaya konu kazanın oluşumunaki kusur oranlarının tespiti Adli Tıp Kurumu vasıtasıyla yapılması gerektiğini, davaya konu destekten yoksun kalma tazminatın uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, sosyal güvenlik kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğu poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu iddia ederek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle davacının destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; trafik kazası nedeniyle desteğini kaybeden davacının bu zararını davalıdan tazminini talep edip edemeyeceği ve miktarı noktasında toplandığı anlaşılmıştır.
Yüksek Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere, maddi tazminatların, kazanın kaza tarihinden itibaren günümüze ve bilinen dönem sonuna kadar gerçekleşen her türlü ücret artışları ve emsal ücretlere göre tespit ve hesaplanması gerekmektedir. Yine Yargıtay’ın yerleşik içtihatları gereğince, kişinin vücut bütünlüğünün ihlali nedeniyle ortaya çıkan beden gücü kayıplarının gelirinde veya malvarlığında bir azalma meydana gelmese dahi tazminat gerektiği kabul edilmekte ve bu husus güç kaybı tazmitanı olarak ifade edilmektedir. Bu durum her ne kadar sorumluluk hukukukundaki zarar kavramına aykırı gibi görünse de, burada vücut bütünlüğü ihlal edilen kişinin aynı işi zarardan önceki durum ve diğer kişilere göre daha fazla güç sarf ederek yaptığı gerçeğinden hareket edilmekte ve zararı fazladan sarf edilen bu gücün oluşturduğu kabul edilmektedir.
Taraflarca delil olarak; … Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/… Esas sayılı dosyası, kaza tespit tutanağı, poliçeler, hastane kayıtları, trafik kayıtları, hasar dosyası, mirasçılık belgesi, iddialar, savunmalar, bilgi ve belgeler ile bilirkişi incelemesine dayanılmış olup gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda dava dosyası ve ilgili kayıtlar incelenerek maddi tazminat hesabı yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup, Aktüerya Hesap Uzmanı bilirkişi v tarafından hazırlanan 09/03/2016 tarihli raporu özetle; ”Tek taraflı meydana gelen trafik kazasında davacı desteği … nin %100 kusurlu eylemi sonucunda kazanın meydana geldiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu nun 22/02/2012 tarih 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararında özetle ”… Davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağı, dolayısıyla tam kusurlu araç şöförünün ve onun eylemlerinin de sorumlu olan işletenin kusurun işletenin desteğinden yoksun kalan davacıların etkilemeyeceği; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun ve Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sigortası genel şartlarına göre, aracın zorunlu mali sigortacısı davalı sigorta şirketi, işletenin 3.kişilere verdiği zararları teminat altına aldığına ve olayla işleten tam kusurlu, destekten yoksun kalan davacılarda zarar gören 3.kişi konumunda bulunduğuna göre davalı sigorta şirketinin zararın tamamında sorumlu olduğu ve davacıların davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalmak tazminatı isteyebilecekleri ve davacıların desteklerinin işleteni olduğu araçta, sürücünün tam kusuru sonucu meydana gelen trafik kazası sonucu vefat etmiş olması nedeniyle destekten yoksun kalan 3.kişi sıfatıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası hasım göstererek dava açılabileceği” kabul edilmiştir bu duruma göre 22/02/2012 tarihli Hukuk Genel Kurulu kararına göre davacı müteveffanın kusuru nispetinle davalı sigorta şirketinden destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat talebin de bulunabileceğinden iş bu kaza sonucu davalının %100 .kusur oranında davacılara karşı sorumlu olacağı kanaatiyle yapılan maddi tazminat hesabında davacı hak sahibi anne …’nin toplam maddi zararı 37.432,70-TL olarak hesaplandığı ve teminat tarihinin dava tarihi olduğu” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
Davacı vekilinin; 08/04/2016 tarihli bedel arttırım talepli ıslah dilekçesi sunarak müvekkil davacı için destekten yoksun kalma tazminatını 36.432,70-TL’ye çıkarttıklarını beyan etmiş olup, ıslah harcını süresi içerisinde yatırdığı ve ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edildiği anlaşıldı.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 2015/928 Esas – 2016/532 Karar sayılı 28/06/2016 tarihli karar ile; davacı davasının kabulüne ilişkin karar verilmiş, karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2017/62 – 2019/8497 sayılı 25/09/2019 tarihli kararı ile; ”2918 sayılı KTK.nın 91. Maddesinde motorlu araçların trafik sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu, … Yönetmeliğinin 9. maddesinde trafik sigortası bulunmayan araçların neden olduğu bedensel zararlar için …na başvurulabileceği, motorlu bisikletin tanımının yapıldığı 2918 sayılı KTK’nin 3.maddesinde de silindir hacmi 50cm küpü geçmeyen içten patlamalı motorla donatılmış ve imal hızı saatte 50km az olan bisiklet olduğu, 2918 Sayılı Yasanın 103. Maddesinde de motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğunun genel hükümlere tabi bulunduğu öngörülmüştür. Somut olayda, kazaya neden olan araç, kaza tespit tutanağında motosiklet olarak belirtilmiş olup,tescilsiz olduğu da gözetildiğinde dosya kapsamından trafik sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığı anlaşılamamaktadır. …’na başvurulabilecek hallere ilişkin olarak, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14/2-b maddesinde “Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar” düzenlemesine yer verilmiş; aynı mahiyetteki düzenleme, … Yönetmeliği’nin 9/1-b maddesinde de yer almıştır. Bu düzenlemelere göre; trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle …’na husumet yöneltilebilmesi için, bedensel zarara yol açan aracın kaza tarihi itibariyle zorunlu sigortasının yapılmamış olması gerekmektedir. Davalı …’na aracın trafik sigortasının bulunmayışı nedeniyle husumet yöneltildiğinden, davacı yakınının idaresindeki motosikletin, trafik sigortası yaptırması zorunluluğu olan motorlu araçlardan olup olmadığı hususunun belirlenmesi gerekmektedir. Her ne kadar kaza tespit tutanağında mondial marka motosiklet olduğu belirtilmiş ise de dosya kapsamından aracın tescilsiz olduğu sabittir. Bu durumda mahkemece, trafik sigortası bulunmayan araç nedeniyle zararın doğduğu ve davalı …’nın zarardan sorumlu olduğu davacı tarafça iddia edildiğine göre, aracın trafik sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğunu ispat yükünün de davacı üzerinde olduğu gözetilmek suretiyle; araçla ilgili tespitlerin yer alabileceği soruşturma dosyasının getirtilip incelenmesi, davacıların desteğinin idaresindeki tescilsiz motosiklete ilişkin faturanın sunulması için davacı tarafa uygun bir süre verilip belgenin temin edilmesi; bahsi geçen motosikletin davacı elinde bulunması halinde, araç üzerinde, aksi halde soruşturma dosya kapamamında elde edilen CD ve fotoğraflar üzerinden uzman makine mühendisi marifetiyle inceleme yapılıp araç motor silindir hacminin belirlenmesi gerekirken aracın niteliği konusunda araştırma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. açıklanan nedenlerle davalı vekilinin (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin (2) numaralı bendde belirtilen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiş ve dosya yeni bir esas almıştır.
GEREKÇE :
Tarafların iddia ve savunmaları ile toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve Yargıtay bozma ilamı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacının desteği …’nin 27/06/2011 tarihinde sevk ve idaresindeki tescilsiz motosikletin tek taraflı kazası sonucu öldüğü, davalı … Hesabının kaza tarihi itibariyle trafik sigortası bulunmayan aracın karıştığı kaza sonucu oluşan maddi zarardan sorumlu olduğu, kazaya karışan motosikletin 162 cm küp motor silindir hacmine sahip olduğu sunalan fatura ve teknik özelliklerinden sabit olduğu, bu özellikteki motosikletin trafik sigortası yaptırmak zorunda olduğu, bilirkişi tarafından destekten yoksun kalma tazminat miktarının tespit edildiği anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
37.432,70 TL’nin dava tarihi olan 11/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 2.557,03-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 27,70-TL peşin harç ve 125,00-TL ıslah harcı toplamı 152,70-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 2.404,33-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin yatırılan 27,70-TL peşin harç ve 125,00-TL ıslah harcı toplamı 152,70-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 500,00-TL bilirkişi ücreti ve 150,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 650,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-HMK 333 (1) maddesi uyarınca taraflarca yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce taraflara iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde YARGITAY’a hitaben yazılacak dilekçeyle TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2020

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪