Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/602 E. 2020/148 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/602 Esas
KARAR NO : 2020/148
DAVA : İtirazın İptali (Emanet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/11/2019
KARAR TARİHİ : 13/02/2020

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Müvekkili tarafından davalıya 14/11/2018 tarihinde 440.000-€ emanet olarak ödeme yapıldığını, müvekkilinin iş bu bedeli … Bankası … şubesindeki … IBAN Nolu hesabından davalının TC … Bankası … şubesinin … nolu banka hesabına “Emanet” olarak yatırdığını,
Davalıdan bu bedelin sözle olarak istendiğini, ancak ödeme yapılmayınca bu kez … Noterliğinin 04/09/2019 tarih ve … yevmiyeli ihtarı ile ödemenin yapılmasını talep ettiklerini, yine ödeme yapılmayınca bu kez … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, ancak davalının söz konusu bedelin ödendiğine yönelik bir beyanı olmadığını ve belge sunmadığını belirterek,
Haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Taraflar arasında yapılmış olan anlaşmanın ariyet sözleşmesi olduğunu, ariyet olarak verilmiş olan paranın, davacı asil veya tayin etmiş olduğu kişilerin hesaplarına aktarılması ile ilgili olduğundan davalı şirket her ne kadar Tacir olursa da olsun, davalı asil tacir olmadığı için, bu ihtilafın çözüm yargısal Asliye hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini,
Müvekkili şirketin faaliyet alanının üçüncü kişilere ait olan ticari emtiya ve nakip bedelleri muhafaza ile muhafaza ettiği emtia ve nakitti emanet bırakan şahıslar nam ve hesabına uhdesinde ya da banka hesaplarında yediemin olarak muhafaza ettiğini, dava konusu bedel de aynı şekil ve şirketin faaliyet alanı kapsamında müvekkili şirketin banka hesaplarında muhafaza edilmek üzere bırakıldığını ve ariyet isteği üzere yurtdışındaki muhataplarına emanet bırakanın nam ve hesabına gönderildiğini,
Davacının müvekkili şirketten hiçbir hak ve alacağı olmamasına rağmen müvekkili şirketin faaliyet konusuna giren işte; banka kayıtları ve davalı şirket kayıtlarından da sabit olduğu üzere, davacı ariyet-emenet veren kişinin ve onu bağlı olduğu kişilerin isteklerine uygun ariyet emanet olarak müvekkili şirketin banka hesaplarına bırakılan icra takibi konusu ve dava konusu bedelin müvekkili tarafından faturaya esas hizmet bedeli kesilerek üçüncü kişilere davacı asilin nam ve hesabına gönderildiği için, dava haksız ve hukuka aykırı olarak açıldığını belirterek,
Davanın reddine, davacı tarafın inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava İİK 67 ve devamı maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali istemidir.
Görevli mahkemenin belirlenmesinde dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un dava konusu uyaşmazlık ile ilgili 3/1-k-1, 4/3, 73/1 ve 83/2 maddelerinde yer alan hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde; tüketicinin, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade ettiği,
3/1-l maddesinde; tüketici işleminin, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade ettiği,
73/1. maddesinde; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevli olduğu,
83/2.maddesinde; taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 23. maddesinde, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılacağı düzenlenmiştir.
Somut olayda; Davacı gerçek kişi … davalıdan ariyet/emanet yoluyla havale/aktarma hizmeti almıştır. TBK 299 da düzenlenen ariyet sözleşmesi hükümleri gereğince dava mutlak ticari dava değildir. Davacı tacir değildir. Taraflar arasındaki ariyet ilişkisi gereğince davacı davalıdan hizmet almıştır. Bu nedenle davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu, yapılan işlemin de 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-l maddesinde ifade edilen tüketici işlemi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle; dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. Maddesi uyanrınca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair tarafların yokluğunda verilen kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi.13/02/2020

Başkan …
e-imza

Üye …
e-imza

Üye …
e-imza

Katip …
e-imza