Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/558 E. 2020/233 K. 11.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/558 Esas
KARAR NO : 2020/233
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/09/2014
KARAR TARİHİ : 11/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıların şirket ortağı ve müdürü oldukları … Tic.Ltd. Şti’de 01.10.1996-12.05.2008 tarihleri arasında işçi olarak çalıştığını bu tarihte işine son verilen müvekkilinin hak ve alacaklarının ödenmesi için dava açtığını, …. İş Mahkemesinin 2008/446 esas, 2010/406 karar sayılı ilamı ile işçilik alacaklarına hak kazandığını, bu ilamın icrası için ….İcra Müdürlüğünün 2010/21261 esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, alacağın tahsili için girişilen haciz işlemleri sonucunda şirketin haczi kabil herhangi bir mal varlığı olmadığının tespit edildiğini, davalıların ortak olduğu borçlu şirket hakkında geçici aciz vesikası alındığını, yaptıkları araştırma sonucunda davalıların borçlu şirketteki hisselerini dava dışı … ile … adlı kişilere 14.01.2010 tarihinde devrettiğini tespit ettiklerini, bu devir işleminden 17 gün sonra 31.01.2010 tarihi itibariyle şirketin gayri faal olduğundan vergi dairesi tarafından re’sen ticareti terk işlemi yapıldığını, şirketteki hisse devirlerinin amacının şirket alacaklılarını zarara uğratmak, şirket borçlarını ödememek olduğunu, bu durumun … Vergi Dairesi Müdürlüğünün 28/09/2012 tarihli yazısı ile de sabit olduğunu, davalı … ve davalı … adlarına birden fazla taşınmaz bulunduğunu tespit ettiklerini beyanla, TTK’nun 553 ve 644 madde hükümleri de göz önünde bulundurularak, kötü niyetli limited şirket müdür ve hakim ortakları olan davalılardan tahsilde tekerrür olmamak üzere ….İcra Müdürlüğünün 2010/21261 esas sayılı dosyasına konu 40.786,00 TL alacağın takip tarihi olan 01.09.2010 tarihinden itibaren hükme göre işletilecek faiz ve ferileri ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşinin vefatı nedeniyle … Tic Ltd. Şti’ne 10.10.1990 tarihinde ortak olduğunu, ancak şirkette yönetici-müdür yada yönetim kurulu üyeliği bulunmadığını, TTK 573.maddesinde “Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret ünvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaya esas sermaye paylarının toplamından oluşur. Ortaklar şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler. Limited Şirket kanunen yasal olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir.” denildiğini, yasada yer alan bu açık hükme rağmen davacı tarafın müvekkiline bu dava aracılığı ile şahsi mal varlığına yönelmesinin haksız ve yersiz olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf alacağının … Tic. Ltd Şti adlı tüzel kişilikten olduğu hususunun ….İş Mahkemesinin kesinleşen kararı ile hüküm altına alındığını, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, TTK’nun 553. Maddesinde kusur şartının arandığını, müvekkilinin söz konusu şirkete ait hisselerini devrettiğini, şirket hisselerinin devredilmiş olmasının alacaklarını zarara uğratacak bir faaliyet olmadığını, şirketin 20/08/1988 tarihinde kurulduğunu ve müvekkilinin gayrimenkullerinin bir kısmının şirket kuruluşundan önce, bir kısmının da şirketin kuruluşundan çok kısa bir zaman sonra elde edildiğini, davacı tarafın iddia ve taleplerinin haksız olduğunu ifade ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Mahkememizin 19/04/2016 tarih ve E.2014/1298, K.2016/295 sayılı karar ile “…Dava, işçi alacakları ile ilgili icra takibinin sonuçsuz kaldığından bahisle TTK’nun 553 ve 644. Maddesi uyarınca şirket müdür ve ortağı hakkında alacak istemidir.
Mahkememizce görevlendirilen, bilirkişi heyeti; finans ve işletme uzmanı …, işletme mevzuatı uzmanı … ve MM … ‘nin taraflarca sunulan kayıt ve belgeler üzerinde yapmış oldukları inceleme ve davadışı şirketin davacıya olan borcu nedeniyle davalıların sorumluluğu hususunda Mahkememize sunmuş oldukları raporda; davalılardan …’un ortak sıfatıyla sözü geçen davacı alacağı dolayısıyla TTK m.553 gereği sorumlu tutulamayacağı, davalılardan …’un aynı zamanda ilgili dönemde şirket müdürü olduğu ve alacaklının zararının ortaya çıkmasına kusurlu eylemleri sonucunda neden olduğu, alacaklıların aslında doğrudan zarar söz konusu ise limited şirket müdürüne karşı sorumluluk davası açabilecekleri ve ancak bu durumda hükmedilen tazminatın direk kendilerine ödenmesini isteyebilecekleri, dolaylı zararlarda ise hükmedilen tazminatın direk kendilerine ödenmesini isteyebilecekleri, dolaylı zararlarda ise hükmedilen tazminatın şirkete ödenmesini talep edebilecekleri, ancak eldeki davada zarar dolaylı olsa bile zaten ortada ödenecek bir şirket bulunmadığından direk davacıya ödenmesine karar verilebileceği, limited ortaklık müdürünün sorumluluğuna ilişkin kusur, zarar nedensellik ve teselsül ölçütlerinin eldeki somut uyuşmazlıkta davalı … bakımından gerçekleştiği, dolayısıyla TTK m.553 hükmü doğrultusunda davacı zararından sorumlu tutulması gerektiği sonuç ve kanaatine vardıklarını beyan etmişlerdir.
Davacının dava dışı … Tic. Ltd. Şti. hakkında işçilik alacakları için … İş Mahkemesinin 2008/446 esas, sayılı dosyası ile açtığı davayı kazandığı, verilen kararın kesinleşmesi üzerine icrası için ….İcra Müdürlüğünün 2010/21261 esas sayılı dosyası ile 01.09.2010 tarihinde 40.786.TL alacak için takip başlattığı, takibin kesinleştiği, ancak şirketin haczi kabil bir malı olmadığından alacağın tahsil edilemediği anlaşılmaktadır.
Davalıların … Tic Ltd. Şti’nin %50 oranında ortağı oldukları, davalı … Uzunun 9/5/2000 tarihinde ortaklar kurulu kararınca 25 yıl süre ile şirkete tek başına müdür olarak atandığı, 14 Ocak 2010 tarihinde şirketin ortakları … ve …un şirketten ayrılarak ortaklık paylarını … ve … devrettikleri ve pay devrinden 16 gün sonra şirketin 31/10/2010 tarihinde şirketin faal olmadığından vergi dairesince terkin edildiği, anlaşılmaktadır. Davalı … Uzunun müdürü, diğer davalı … Uzunun ortağı olduğu … Tic. Ltd. Şti.’nin davalıların finanse etmesiyle faaliyetini sürdürdüğü, şirketin mali borçlarının yıllar itibarı ile azalma gösterdiği ancak ticari borçları ve ödenecek vergi ve diğer yükümlülükleri artış gösterdiği, bunun şirketin mali yapısının bozulduğu ve sadece ortaklarca finans sağlanması ile ayakta kalabildiğini gösterdiği, bunun yanlış bir yönetim biçimi olduğu, şirketin 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında sermaye yapısının iyi olmadığı, 100.000.TL sermayenin geçmiş yıllar zararları nedeniyle yitirildiği, kar yedekleri ve dönem karlarının bu yitirmeyi önleyemediği, şirketin öz sermayesinin de zayıf bir yapıya sahip olduğu, pasif içindeki payı ile de toplam sermayenin 2005, 2006 ve 2007 yıllarında 1/3 ünden daha az 2008 yılında ise 1/3 ün çok az üstünde olduğu, bunun şirketin iyi yönetilmediğinin göstergesi olduğu, çünkü şirketin öz sermaye yapısını düzeltecek olanlar şirket ortakları ile yöneticileri olduğu, şirketin karlılığının giderek azaldığı, gerek hesapsal yönden gerek gelir tablolarının gerekse bilançoların yapılan değerlendirmeler sonucu şirketin iyi yönetilmediği , hem karlılık yönünden hem de likidite-nakit yönünden iyi olmadığı, büyümeyi gerçekleştiremediği, rekabet gücünün olmadığı, çünkü kurumsallaşamadığı ve ödeme gücünü kaybettiği, sermaye artırımı yerine şirket ortaklarının şirkete borç kaynak finansmanı sağlayarak finansal yapıyı bozduğu, fon kaynaklarının olmadığı, şirket müdürü …un kötü yönetimi sonucu davacı alacaklının alacağını tatmin edecek malvarlığının ortadan kaybolduğu anlaşılmaktadır.
Şirketin kapanması tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 644 maddesi yollaması ile TTK.nun 553. Maddeleri hükümleri kapsamında davacı alacağından ötürü sorumlululuğun şirketin müdürü sıfatı ile …’a ait olduğu kabul edilmiştir. Zira Limited ortaklıkta “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler, tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar” Bu madde gereğince ortaklar sorumlu değildir. Buna göre davalı …’un pasif husumet ehliyeti olmadığından hakkındaki davanın bu nedenle reddine karar verilmiştir.
Davalı … kötü yönetimi ile … Tic Ltd. Şti’ni malvarlığını kaybetmesine yol açtığı ve bu nedenle bu şirkette işçi olarak çalışan davacının alacaklarını alma imkanının ortadan kalktığı, davacının alacaklarını mahkeme kararı ile kanıtladığı, zararının dolaylı zarar olduğu ancak ortada şirket olmadığından zararını doğrudan şirket müdürü …dan talep edebileceği kabul edilmiş bu davalı hakkındaki davanın kabulüne…” karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/05/2019 tarih ve E.2018/… K.2019/3780 sayılı karar ile “…Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava dışı şirketin kapanma tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK nun 644 madde yollaması ile TTK’nun 553. madde hükümleri kapsamında davacı alacağından ötürü sorumlululuğun şirketin müdüründe olduğu, davalı …’un pasif husumet ehliyeti bulunmadığı, davalı … kötü yönetimi ile şirketin malvarlığını kaybetmesine yol açtığı ve şirkette işçi olarak çalışan davacının alacaklarını alma imkanının ortadan kalktığı, dava konusu zararın dolaylı zarar olduğu, ancak ortada şirket olmadığından zararın doğrudan şirket müdüründen talep edebileceği gerekçesiyle davalı … hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkındaki davanın kabulü ile 40.786,00 TL’nin 01/09/2010 takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte adı geçen davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı … vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, işçi alacakları ile ilgili icra takibinin sonuçsuz kaldığından bahisle TTK’nun 553 ve 644 maddesi uyarınca şirket müdür ve ortağı hakkında alacak istemidir.
Davacının, dava dışı limited şirketin eski çalışanı olduğu, işçilik alacaklarının hüküm altına alındığı iş mahkemesi kararının konu edildiği takipte alacağın tahsil edilemeyip dava dışı şirket aleyhinde aciz vesikası alındığı, şirketin gayrifaal olup vergi dairesince re’sen terk işlemi yapıldığı, davalıların şirketteki paylarını dava dışı kişilere devir ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Davacı, dava dilekçesinde açıkladığı işlem ve eylemlerle, zarara uğradığını ileri sürerek şirket aleyhine başlatılan takip dosyasına konu 40.786,00 TL alacağın faiz ve ferileri ile davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK’nun 556. maddesi göndermesi nedeniyle aynı Kanunun anonim şirketlerin yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket müdürleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur.
Müdür aleyhine açılacak sorumluluk davası, doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Müdürün ortaklığın mal varlığının azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar, ortaklık alacaklılarını ve payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, alacaklıların ve ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur.
Bu durum karşısında, dava konusu zararın dolaylı zarar olduğu yönündeki yerel mahkeme kabulü yerinde ise de, dava dışı şirket hakkında iflas durumu da söz konusu olmadığından, TTK 555. maddesine göre dolaylı zarara yönelik alacak talebinin ancak şirkete verilmesinin istenilebilecek olmasına göre, davanın davalı … yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı … yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçeleri ile davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın anılan davalı yararına bozulmasına, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
Mahkememizce, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/05/2019 tarih ve E.2018/… K.2019/3780 sayılı kararına uyularak yargılamaya devam olunmuştur.
Davacı tarafça, şirketin resmi tasfiyesinin olup olmadığının veya hakkında açılmış bir iflas davası olup olmadığının …’nder sorulması talep edilmiş ise de her dava açıldığı tarihteki duruma göre değerlendirilmesi gerekmekte olup, Yargıtay … Hukuk Dairesi nezdinde yapılan temyiz incelemesinden önce yapılan yargılama sırasında ilgili şirket sicil kayıtlarının …’nce Mahkememize gönderildiği ve dosya kapsamında bulunduğu görülmüştür.
Davacı tarafça ayrıca ıslah talebinde bulunmak üzere süre istenmiştir. 6100 sayılı HMK’nın “Islahın zamanı ve şekli” başlıklı 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E. – 2016/1 K. sayılı kararında açıklandığı üzere, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu nedenle davacı tarafın ıslah talebinin reddine karar verilmiştir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E.2018/5146, K. 2019/7135sayılı kararında da “…Islah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmişse de, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulu’nun 06/05/2016 tarih ve 2015/1 E. – 2016/1 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece, bozma sonrası ıslahın söz konusu olmayacağı nazara alınmadan davacı vekili tarafından bozma sonrası ıslah edilen maddi tazminat miktarı üzerinden maddi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş,…” gerekçeleri ile hükmün bozulmasına karar vermek gerektiği belirtilmiştir.
Mahkememiz kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/05/2019 tarih ve E.2018/… K.2019/3780 sayılı kararında “…dava konusu zararın dolaylı zarar olduğu yönündeki yerel mahkeme kabulü yerinde ise de, dava dışı şirket hakkında iflas durumu da söz konusu olmadığından, TTK 555. maddesine göre dolaylı zarara yönelik alacak talebinin ancak şirkete verilmesinin istenilebilecek olmasına göre, davanın davalı … yönünden de reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı … yararına bozulması…” gerektiği belirtilmiş ve mahkememizce usul ve yasaya uygun Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 15/05/2019 tarih ve E.2018/… K.2019/3780 sayılı bozma ilamına uyularak bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Mahkememizin 19/04/2016 tarih ve E.2014/1298, K.2016/295 sayılı kararının … vekili ile katılma yolu ile davacı tarafından temyiz edilmesi ve … yönünden kararın temyiz edilmemesi hususu yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden dikkate alınmıştır. Ayrıca, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ‘nin 3. maddesinde yer alan “… Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur…” hükmü dikkate alınarak … hakkında açılan davada ayrıca vekalet ücretine hükmedilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … hakkında açılan davanın reddine,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 1.800-TL. maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
2-Davalı … hakkında açılan davanın reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 696,55-TL. nin 54,40-TL. nispi karar harcından mahsubu ile kalan 642,15-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı … kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 6.102,18-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’a verilmesine,
5-Davalı …’un yapmış olduğu 37,50-TL. tebligat ve müzekkere giderlerinin davacıdan alınarak Davalı …’a verilmesine,
6-Davalı …’un yapmış olduğu 244-TL. tebligat ve müzekkere giderlerinin davacıdan alınarak Davalı …’a verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-HMK 333. md. uyarınca yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası halinde yatırana iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde incelenmek üzere tarafların temyiz yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzünü, diğer tarafın yokluğunda açıkça okunup usulen anlatıldı.11/03/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)