Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/429 E. 2022/939 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/429 Esas
KARAR NO : 2022/939
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 05/07/2019
KARAR TARİHİ : 12/12/2022

Mahkememizde görülen davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Müvekkilinin davalı bankanın müşterisi olduğu ve müşteri temsilcisi tarafından opsiyon işlemi yapmak için ikna edilmeye çalışıldığı, müvekkilinin bu işlemleri önce yapmak istemediği, ama sonra ikna olarak yapmaya başladığı, ancak kısa süre içinde işlemi yapmaktan vazgeçtiği, müşteri temsilcisiyle görüşerek işlemi iptal ettirdiği, bu işlemle ilgili olarak uzun süre banka tarafından aranmadığı, bu süre içinde işlemin iptal edildiğini düşünen müvekkilin banka nezdinde bulunan parasının bir kısmını çektiği, türev işlem yapılırken işlem bedeli kadar teminat alındığı, paranın sorunsuz şekilde çekilmiş olmasının davaya konu işlemin gerçekten iptal edildiği düşüncesine neden olduğu, 9 ay sonra davalı banka tarafından aranarak işlemlerin eksik olduğu ve eksikliklerin tamamlanmasının gerektiğinin söylendiği, müvekkil durumu sorduğundan işlemin iptal edilmediği, ellerinde telefon görüşmesi olduğu ve bu işlemin iptal edilemeyeceği bilgisinin verildiği, eksik işlemlerin tamamlanmaması halinde nakit tutarının tamamının kaybedileceği, kredi borçlusu durumuna düşeceği ve bütün bankalardaki hesaplarına haciz konulacağı söylemiyle kandırıldığı, müvekkil iradesinin sakatlanarak kasıtlı ve yanlış yönlendirmeyle 04.07.2018 tarihli opsiyon sözleşmesi için talimat ve sonuç formunu imzalamak zorunda bırakıldığı, bu imzadan sonra da teminat yatırma konusunda baskı yapılmaya başlandığı, teminat yatırmazsanız kaldıraçlı işleme girileceğini ve tüm paranın gideceğini, margin cali a düşüleceğini belirterek müvekkili yine kandırarak teminatı tamamlayabilmek için yoğun çaba sarf ettiği, yapılan yanlış yönlendirmelerle müvekkilin iradesinin sakatlandığı, kendi aleyhine işlem yaptığı, davacının uğramış olduğu zararın ödenmesi için 11.12.2018 tarihinde Noterden ihtarname gönderdiği, ama bu ihtarnameye cevap verilmediği,
Davalı bankanın SPK Tebliğlerine riayet etmediği ve sorumluluklarını yerine getirmediği, SPK nın Seri V No:… Tebliğinden bankanın çerçeve sözleşme düzenlemesi, türev araçların alım satımının yapılabilmesi için bankaların yetki belgesi almaları gerektiği, sözkonusu işlemlerin riskini bildiren bir açıklama yapması gerektiği, risk bildirim formunun müşteriye verilmesi gerektiği, bu form müşteriye imzalatılmadan sözleşme düzenlenemeyeceği gibi yükümlülüklerinin bulunduğu, ayrıca müşteriye çerçeve sözleşme imzalatmadan yerindelik testi yapması gerektiği, müşterinin karşılaşacağı riskleri anlayacak bilgi ve tecrübeye sahip olup olmadığının tespiti gerektiği, ayrıca tezgahüstü işlemler için de bankaların risk bildirim formunun yanısıra bankalar tarafından müşterilere risk profili anketlerinin doldurtulması gerektiği, verilen yanıtlara göre işlemlerin gerçekleşmesine izin verilebileceği, telefonla yapılan işlemlerde ses kayıtlarının muhafaza edilmesi, her işlem için el yazısıyla beyan yazısı alınması gerektiği, davalı bankanın sözlü olarak verilen emirler için aynı gün ıslak imzalı veya elektronik imzalı olarak bankaya ulaştırılması gerektiği, ancak müvekkilinin böyle bir emir göndermediği, ama davalı bankanın bu işlemleri telefonla yürüttüğü, dolayısıyla mevzuatta belirtilen hiçbir yükümlülüğünü yerine getirmediği
Davalının BDDK mevzuatında yüklenen sorumluluklarını da yerine getirmediği, BDDK nın TBB aracılığıyla bankalar gönderdiği yazılarda müşteriyle sözleşme yapılmakla yetinilmemesi gerektiği, müşteriye işlemler ve risk hakkında detaylı bilgi verilmesini istediği, BDDK ca yapılan düzenlemelerin açık olduğu, ama davalının bu yükümlülüklerini de yerine getirmediği, kötü niyetli hareket ederek 9 ay gibi uzun bir süre işlem yapılmayan ve mevzuat gereği iptali gereken işlemi ayakta tuttuğu, müvekkilin mevzuata hakim olmamasından kötü niyetli olarak yararlanmaya çalıştığını
Davalı bankanın kötü niyetli hareket ederek yükümlülüklerini yerine getirmediği ve müvekkilin iradesini sakatlayarak müvekkili aleyhine işlem tesis ettiğini, davalı bankanın müvekkilinin bilgisizliğinden ve tecrübesizliğinden yararlanarak gerçeğe aykırı beyanlar ve hileli davranışlarla müvekkilini kandırdığını, belirterek ;
Davalı bankanın hileli davranışlarla, müvekkilin iradesi sakatlanarak ve hukuka aykırı şekilde yaptığı davaya konu türev işlemlerinin iptaline,
Davalı bankanın hileli davranışlarla, müvekkilin iradesi sakatlanarak, baştan beri geçeriz ve hukuka aykırı şekilde yaptığı türev işlemler neticesinde müvekkilin uğramış olduğu 2.197.000 tl tutarındaki zararın davalı bankadan tahsiline
Müvekkilin alacağına, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren (05.10.2018) işleyecek ve hesaplanacak banka en yüksek mevduat faizi uygulanmasına ve davalı bankadan tahsiline karar verilmesine ,yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Davacı ile müvekkili banka arasında Temel Bankacılık Hesap Sözleşmesi, Türev İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi ve Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi imzalandığı, bunlara ek olarak Rehin Blokaj Sözleşmesi, Risk Bildirim Formu, Opsiyon İşlemleri Bilgilendirme Dokümanı, Uygunluk Testi gibi mevzuatta öngörülen bütün belgelerin de düzenlendiği, davacının bu sözleşmeler sonrasında hesabın açılışından itibaren opsiyon işlemleri gerçekleştirdiği, esasen davacının 12.12.2016 tarihinden itibaren, yani dava konusu işlemden çok önceden itibaren opsiyon işlemleri yaptığı, davacı 06.10.2017 tarihli ve bir yıllık opsiyon işlemi gerçekleştirdiği, bahis konusu işleme göre davacı bu işlemi ile 05.10.2018 tarihinde 1.000.000,00 USD yi bankaya satma taahhüdü altına girdiği,
Vade içerisinde işleme konu paritenin knock out seviyesi olan 3,60 seviyesine gelmesi durumunda opsiyon işlemi kendiliğinden iptal olarak müşterinin taahhüdünden kurtulacağı, davacı, daynak varlığın düşeceği beklentisi ile bu şekilde bir satış işlemi yaptığı, davacı yaptığı işlemler alma hakkını satarak opsiyon işleminden brüt 6.000,00 USD opsiyon primi aldığı ve bu primin davacı hesabına geçtiği, ancak 06.10.2017 tarihli opsiyon işlemi vade tarihi olan 05.10.2018 tarihine kadar bariyer seviyesi olan 3,60 dolar kuruna hiçbir zaman gelmediği, hatta düşmek yerine hızla yükseldiği, davacının beklentisinin aksine vade tarihinde 6,15 USD/ TRY paritesine ulaştığı, vade gününde kur 6,15 iken müşteriden 3,96 USD/ TRY kurundan 1.000.000,00 USD satın alındığı,
Davacının alelade bir banka müşteri olmadığı, bir yatırımcı olduğu, bu kapsamdan dava konusu işlemden önce de onlarca işlem gerçekleştirdiği, bu nedenle işlemi daha önce yapmadığı ve bilgisiz olduğu yönündeki iddialara itibar edilmemesi gerektiği, davacının 2016 yılı başından itibaren mevcut birikimine daha fazla getiri arayan ve bu sebeple değişik riskler üstlenen bir yatırımcı olduğu, yaptığı işlemlerde bazen zarar bazen de kâr elde ettiği,
Müvekkili bankanın SPK ve BDDK mevzuatına göre alınması gereken bütün evrakları zamanında ve tam olarak aldığı, bütün evraklarda davacının imzasının bulunduğu. Temel Bankacılık Hizmetleri Sözleşmesi, Türev İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi, Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi, Uygunluk Testi, Sermaye Piyasası İşlemleri Risk Bildirim Forumu, Sermaye Piyasası Araçları Ürün Bazlı Risk Bildirim Formu, Mevduat Rehin Sözleşmesi, Opsiyon İşlemleri Bilgilendirme Dokümanı, Talimat ve İşlem Sonuç Formu, gibi bütün belgelerin hazırlandığı ve davacıya sunulduğu, bu belgelerin tamamında davacının imzalarının bulunduğu, Talimat ve İşlem Sonuç Formu haricinde bütün dokümanların işlem emri verilmeden öncesine ait bir tarihte davacı tarafından imzalanmış olduğu,
Dava konusu işlemin davacı tarafından telefon ile verilen emir ile gerçekleştirildiği, bu hususun telefon görüşmeleri incelendiğinde görülebileceği, bu kayıtlardan davacıya her hangi bir baskı yapılmadı, davacının bilinçli olarak kendi talebi ile işlemi gerçekleştirdiği hususlarının anlaşılabileceği, tapelerden davacının kendisine knock out opsiyon işleminden bahseden portföy yöneticisinde teklifin detaylarını dinledikten sonra sözlü olarak onay vermiş olduğu, ısrarla “yap” dediği, prim getirişi daha düşük olan diğer opsiyon işlemleri yerine en yüksek prim içeren 1 yıl vadeli işlemi seçtiği, davacının itirazda bulunduğu işlemin yapıldığı telefon görüşmelerinden sonraki tarihlerde yapılan telefon görüşmelerinde de bu işlemi kabul etmiş olduğunu
Davacının işlemi iptal ettiği yönündeki beyanının da gerçeği yansıtmadığı, telefon görüşmelerinde bu yönde bir beyanının bulunmadığı, 06.10.2017 tarihi ile 05.10.2018 tarihleri arasındaki tüm telefon görüşmelerinin kayıtları incelendiğinde davacının beyan ettiği gibi işlemi iptal ettirmek maksatlı bir görüşmenin olmadığının tespit edilebileceği, sadece 24.07.2018 tarihli telefon görüşmesinde işlemden vazgeçilip geçilemeyeceğini sorduğu, prim karşılığında bunun mümkün olabileceği söylendiğinde “sonra konuşuruz” dediği, beyan edilmektedir.
Dava konusu işlemlerin riskli işlemler olduğu, sözleşmelerde ve risk bildirim formunda ayrıntılı olarak belirtildiği, davacının daha önce de bu işlemleri yapmış olduğundan bu durumu bildiği, dolayısıyla davacının bilgisiz olduğu, davacıya mevzuat ve sözleşmeye uygun olarak zamanında ve usulüne uygun olarak teminat tamamlama (margin cali) çağrısı yapıldığı, davacının da bu çağrıya uyarak teminatı zamanında tamamladığı ve bu nedenle işlemin ayakta kaldığı, bankanın uygulaması gereği opsiyon işlemi yapılmadan işlem tutarının % 25 ine karşılık gelen 250.000 USD yi teminat olarak bloke edildiği, başlangıç teminatı olarak alınan bu meblağın, kur değişmelerine göre margin cali ve stop loss seviyeleri hesaplandığı, işlemde zarar oluşması halinde ilave teminata ihtiyaç duyulduğundan müşteriye margin cali çağrısı yapıldığı, bunun oranının % 60 – % 80 arasında olabileceği, stop loss (zarar durdurma] oranının ise % 80 olduğu, müşterinin bu oranın üzerine çıkması halinde bankanın pozisyonu kapatabileceği, davacının 06.10.2017 tarihli opsiyon işlemine ilişkin margin cali seviyesi 09.08.2018 tarihinde % 60 larda iken kurdaki ani değişiklik sebebiyle stop loss seviyesine ulaştığı ve 10.08.2018 tarihinde % 85 olduğu, bu durumda davacının aranarak teminat tamamlama çağrısı yapıldığı, davacının 1.300.000 TL ve 240.000 USD yi başka bankadaki hesaplarından gönderdiği ve bu teminatların blokeye alındığı,
Davacı tarafından işlem kapama anı olan 05.10.2018 tarihinde kapama işlemine dair talimat alındığı, 05.10.2018 tarihli bu talimatı imzalamasının davacının işlemi kabul ettiği ve kendi talimatına uygun olduğunu gösterdiği, bu talimata düştüğü şerh de dava dilekçesinde ifade edilen iddialarla ilgili olmayıp, 32 sayılı karar ve lehe çıkacak yasalar gereği talep hakkını saklı tutmak yönünde olduğu, yani işlemi kabul etmiş olduğunu bildirerek;
Davacının asılsız ve haksız iddialar ile açılan davasının reddine,yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafta bırakılmasına , karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, davalı bankanın hileli davranışları nedeniyle türev işlemlerin iptali ve davacının uğradığı zararın davalıdan tazmini istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık mahkememizce yapılan 13/02/2020 tarihli ön inceleme duruşmasın da “taraflar arasında bağıtlanan sözleşmeler gereğince gerçekleşen türev işlemlerinin iptali ve davacının bu işlemler nedeniyle davalı bankadan 2.197.000,00 TL zararının 05/10/2018 ödeme tarihinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile tahsili istemi konusunda olduğu ” tespit edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde ; 04.07.2018 tarihli, 06.10.2017 işlem tarihli, gözlem dönemi 06.10.2017-05.10.2018 olan , Avrupa tipi, hedef fiyatı 3,9600 USD/TRY , opsiyon kullanma hakkı 3.600 USD/TRY olan opsiyon sözleşme talimat ve işlem sonuç formu,… Noterliği 11.12.2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi, Arabuluculuk başvuru formu ve son tutanak ,… ‘a ait uzman mütalaası , hesap ekstreleri, ses kayıtları, mailler, limit tahsis belgesi, ticari defter kayıtları içerir banka kayıtları ,Whats up, mesaj, mail, internet ve ses kayıtları içerir usb sunulmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde delillerini ; Dava konusu işlem ile ilgili her türlü banka kayıtları, (sözleşmeler, formlar, dökümanlar, hesap ekstreleri, ses kayıtları, mailler de dahil her türlü banka kaydı) ,taraflar arasında gerçekleştirilen telefon görüşmeleri, davacı tarafından imzalanan her türlü belge ve sözleşme, şeklinde bildirmiştir .
Tarafların bildirdiği deliller dosya içine alınmıştır.
Davacının dava dilekçesindeki iddialarına göre; taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince gerçekleşen türev işlemlerinin iptalinin gerekip gerekmediği, bu işlemler nedeniyle davacının doğmuş bir zararı olup olmadığı, varsa miktarı, bu zarar için davacının faiz isteyip isteyemeceği, davalının temerrüde düsüp düşmediği, davlının savunmaları konusunda SMM …, Akademisyen Doç Dr …, sektör bilirkişisi … ‘dan bilirkişi raporu alınmıştır.
Mahkememizce bilirkişi raporuna itirazların karşılanması bakımından ek bilirkişi raporu alınmıştır.
Davacı vekili tarafından mahkememizce alınan bilirkişi raporundan sonra … ‘nın uzman görüşünün dosyaya sunulduğu, uzman görüşündeki tespitler ile mahkememiz bilirkişi heyetinin tespit sonuçlarının çelişki yarattığı, alınan rapor ve ek rapor hüküm vermeye yeterli olmadığından, yeni bilirkişi heyeti YMM …, Bankacı …, akademisyen … in 30/08/2022 tarihli heyet bilirkişi raporu alınmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre ;
Davacı müşteri … ile davalı banka arasında; bankacılık işlemlerinin yanı sıra dava konusu tezgahüstü piyasa işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için; Mevduat Rehin Sözleşmesi (19.02.2015), Temel Bankacılık Hizmet Sözleşmesi (23.02.2015) Opsiyon İşlemleri Bilgilendirme Dokümanı (05.08.2015) Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi (09.08.2016),Sermaye Piyasası Araçları Ürün Bazlı Risk Bildirim Formu (09.08.2016), Uygunluk Testi (Tarihsiz), Türev İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi (02.12.2016) ve her bir opsiyon işlemi için riskleri gösterir Senaryo Analizleri ve Opsiyon Sözleşmesi Talimat Ve İşlem Sonuç Formları’nın düzenlendiği,formların müşteri davacı tarafından imzalandığı ve bir nüshasının davacıya teslim edildiği ibraz edilen belgelerden tespit edilmiştir.
Davacı tarafından 06.10.2017 tarihinde yapılan opsiyon işlemi ile 05.10.2018 tarihinde 1.000.000,00 USD yi 1 USD = 3,96 TL satın alma hakkını davalı bankaya satmış olup, satış bedeli olarak brüt 6.000,00 USD (net 5.400,00 USD) opsiyon primi aldığı anlaşılmaktadır. Opsiyon işleminin yapıldığı 06.10.2017 tarihinde 1 USD = 3,62 TL dir. Ancak sonradan dolar kurunun yükselmesi ve vadenin dolduğu tarihte kur 1 USD = 6,15 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu durumda da davalı bankanın opsiyon sözleşmesindeki hakkını kullanarak davacı hesaplarından 1 USD = 3,96 TL kur üzerinden USD satın aldığı anlaşılmaktadır.
Davacının zararı davalı bankanın vade sonunda opsiyon hakkını kullanmasından kaynaklanmaktadır. Zira davalı bankanın opsiyon işlemi sebebiyle, vade sonunda, davacıdan 1 USD = 3,96 TL kur üzerinden 1.000.000,00 USD satın alma hakkı bulunmaktadır. Davalı bankanın cari kurun (spot kur) 1 USD = 6,15 civarında olduğu bir anda, bu hakkını kullanması kendisi bakımından mantıklı olsada, davacının zararına olup; 05.10.2018 tarihinde 1 USD = 3,96 TL kur üzerinden satın alacağı 1.000.000,00 USD karşılığı 3.960.000,00 TL yatırarak davacıya ödemesinin hemen sonrasında 1 USD = 6,157 TL kur üzerinden davacıdan olan 1.000.000,00 USD alacağını TL cinsinden tahsil etmiştir.
Davalı bankanın 05.10.2018 tarihinde opsiyonu kullanmadan önce davacının hesabında 3.098.497,34 TL bakiye bulunmaktadır. Davalı banka opsiyon sözleşmesi gereği 1 USD = 3,96 TL kurundan 1.000.000,00 USD nin karşılığı olan 3.960.000,00 TL yi davacının hesabına alacak kaydetmiş ve davacının hesap bakiyesi de (3.098.497,34 + 3.960.000,00 =) 7.058.497,34 TL ulaşmıştır. Davacı banka opsiyon sözleşmesinden doğan 1.000.000,00 USD karşılığı alacağını 1 USD = 6,157 TL kurundan 6.157.000,00 TL olarak davalı hesabından tahsil etmiş ve günün sonunda davacı hesabında (7.058.497,34 – 6.157.000,00 =) 901.497,34 TL bakiye kalmıştır. Bu durumda, davacının yapmış olduğu opsiyon işlemi sebebiyle uğradığı zarar (6.157.000,00 – 3.960.000,00 =) 2.197.000,00 TL olarak tespit edilebilmektedir. Kolaylıkla görülebileceği üzere, hesaplanan bu zarar, opsiyon işlemi yapılırken USD kurunun 05.10.2018 tarihinde 1 USD = 3,96 olacağı beklentisinin gerçekleşmemesi, bu tarihte USD kurunun 1 USD = 6,157 TL düzeyinde oluşmasından kaynaklanmaktadır.
Dava konusu işlemin yapıldığı 06.10.2017 tarihindeki ses kayıtlarında; opsiyon işlemine ilişkin 13:08,13:38 ve 13:39 zaman aralıklarında olmak üzere 3 adet kaydın yer aldığı, davalı bankanın Özel Bankacılık Portföy Yöneticisi … ‘in daha önce de opsiyon işlemi gerçekleştirdiği tespit edilen müşteriyi arayarak dolar kurunun 3,60 seviyesini geçtiğini, işlem yapmak isteyip istemediğini sorduğu, müşterinin konuya vakıf olarak doların ani yükseliş yaptığı bu sebeple geri gelme ihtimalinin bulunduğunu söylediği, opsiyonunu satıp satmama konusunu düşündüğünü, bu sebeple 1 saat daha gelişmeleri izlemeyi düşündüğünü, ifade ettiği; ikinci zaman diliminde; müşteri temsilcisinin davalıyı aradığı ve bankadan bir fiyatlama teklifi (knock- out) aldığını, bunu paylaşmak istediğini, belirttiği; üçüncü zaman diliminde davacının, Portföy Yöneticisi … ‘i arayarak, fiyat teklifi hakkında bilgi aldığı, 1.000.000 USD teklifi için altı aylık ve bir yıllık opsiyon bilgisi verildiği, davacının “tamam, çok iyi bu” dediği, bariyerin 1 USD = 3,60 TL olarak belirlenmesi durumunda elde edilebilecek getiri miktarlarını veren müşteri temsilcisine, “onu yapalım o zaman, bir yıl içinde 3,60 a düşer zaten. Tamam yap onu o zaman” dediği, konuşma biterken davacının “tamam yap bakalım” ve “tamam olur” şeklinde onay verdiği, böylece davacı Müşterinin en yüksek prim getirişi olan 6000 USD (net 5.400 USD) 1 yıl vadeli 3,60 knock out ve 3,96 strike seviyesinde 1.000.000 USD’lik opsiyon işlemini tercih ettiği ve bu opsiyon işlemine sözlii olarak onay verdiği, müşteri temsilcisinin de Hazine Bölümüne müşterinin de duyabileceği şekilde onay verilen opsiyon işlemini bildirdiği ve bu bildirimi müşteri ile yeniden paylaştığı ve müşterinin tasvip ederek \Whatsapp’tan da konuyu yazmasını istediği saptanmıştır.
Bu bağlamda davacı müşterinin türev işlemlere ve opsiyon işlemlerine ilişkin bilgi sahibi olduğu, müşteri temsilcisinin sunduğu tekliflere vakıf olarak müşteri temsilcisini yönlendirdiği ve kararlarım kendi verdiği, yapılan 05.10.2018 vadeli opsiyon işlemine kendi tercihleri doğrultusunda sözlü olarak onay verdiği, tespit edilmiştir.
Dava konusu edilen opsiyon işlemi tarihi 06.10.2017 tarihinden sonraki 11.10.2017 tarihli görüşmede; müşteri dolar kurunun 3,61’e kadar indiğini neredeyse 3,60’a geleceğini ve opsiyonun sona ereceğini, ifade ettiği, portföy yöneticisinin dava konusu opsiyonu işaret ederek 3,6150 seviyesinden yapılmış olması halinde knock out olacağını ama 3,60 seviyesini davacının belirlemiş olduğunu, ifade ettiği, davacının bu durumu onayladığı, dolar kurunda düşüş beklediğini, işlemleri bilinçsizce yapmadığını ve merak etmemesi gerektiğini ifade ettiği,
30.05.2018 tarihli görüşmede (Tuğçe ile; kararsız kaldığı, durumunu analiz ettiği, haftalık iyi oranlı bir şey var mı, şeklinde soruları olduğu, portföy yöneticisinin opsiyon yorumuna opsiyonun çok riskli ve zararlı olduğunu, beklediğini ifade ettiği, böyle durduğunu ama durduğu halde yukarı da çıksa aşağıda düşse zarar ettiğini ifade ettiği,
Müşterinin yapmış olduğu 31.07.2018 tarihli (Tuğçe ile) görüşmesinde işlemden vazgeçme imkanının olup olmadığını sormakla birlikte daha sonraki görüşmelerde 200.000 USD civarı bir prim ödenebileceği bilgisinin verilmesi ile bu işlemden de vazgeçip beklemeyi tercih ettiği, VİOP gibi işlemlerle bu işlemi düzeltme gibi bir işlem yapılıp yapılmadığını sorduğu, daha önce yapmış olduğu VİOP işlemlerinde de çok zarar ettiğini ifade ettiği,
10.08.2018 tarihindeki konuşmalarda ise; portföy yöneticisince aralıklarla aranarak anaparayı kaybetmek üzere olduğunun hatırlatıldığı ve teminat yatırması gerektiğini, hesapta 1.000.000 USD bulunsaydı sorun olmayacak olduğunu ancak hesapta 1.000.000 USD bulunmadığı, hesap bakiyelerini tek tek verdiği ve konuyu birkaç kez anlattığı, teminat tamamlamada konuyu VİOP gibi düşünmesi gerektiğini ifade ettiği, fonunu bozmak zorunda kaldığını, hesaplarda toplam 2.400.000 TL gibi bir bakiyesi bulunduğunu belirttiği, davacının da “anladım” dediği, bunu birkaç kez söylediği, davacının da portföy yöneticisine 1.500.000 TL getirirse ki durumu sorduğu, pazartesi konuyu halletmeye çalışacağını söylediği, 393.000 USD primle pozisyonun kapatılması gerektiği hususunun bildirildiği, müşterinin … tan para gönderiminin sağlanacağının bildirildiği, ilk kez böyle bir hata yaptığını ifade ettiği, bu kadar zarar elde ettiği, teminat tamamlama oranlarını öğrenmek istediği, kur 6,85 e göre %78 in üzerine çıkan her teminat eksikliğinin pozisyonun kapatmasına sebebiyet vereceğinin bildirildiği, teminat tamamlamalarda anlaşmazlık oluştuğu, içerideki parasının teminat için yeterli olması gerektiğini ifade ettiği, yeniden USD göndermek için talimat yazdığı, 240.000 USD gönderdiğini ifade ettiği, tespit edilmiştir.
Bu bağlamda davacı müşterinin işlem iptalinden ziyade işlemi kapatmak için neler yapılması gerektiğine dair gecikmeli de olsa bilgi aldığı ancak kurdaki ani yükselişin sonucu yüksek prim ödemek durumunda kalması sebebiyle beklemede kalmak istediğini belirtiği, tespit edilmiştir.
Bu görüşmeler ışığında; taraflar arasında gerçekleştirilen 06.10.2017 tarihli işlemin ‘opsivon’ işlemi olduğu ve davacının sermaye piyasasında yüksek getiri beklentisiyle yüksek riskli işlemler tercih ettiği,
Davacı tarafından ibraz edilen uzman görüşünde; taraflar arasında gerçekleştirilen işlemin mevduata davalı tam teminatlı PCD olduğu iddiası ile işlem için tam teminat alınması gerektiği ancak %25 oranında mevduat blokajı uygulayan davalı bankanın eksik teminat aldığı belirtilmiş ise de;
Davalı bankanın davacı ile gerçekleştirdiği 06.10.2017 tarihli, 1 yıl vadeli, 1.000.000 USD tutarlı işlem opsiyon işlemidir. Bankacılık Kanunu’nda bankaların müşterileri ile gerçekleştirdiği opsiyon işlemlerinde uygulanması gereken başlangıç teminatı ile ilgili belirlenmiş bir oran bulunmamaktadır. Bu oran bankalar tarafından, müşteri risk sınıflandırmasına bağlı olarak belirlenmektedir. Güvene dayalı ticari ilişki kurulmuş müşterilerde düşük teminat oranı uygulanırken, riskli görülen müşterilerden yüksek teminatlar talep edilebilmektedir. Nitekim 10.08.2018 tarihinde USD/TRY kurunda yaşanan ani yükseliş nedeniyle davacıya teminat tamamlama çağrısı yapılmıştır. Çağrı üzerine davacı 10.08.2018 tarihinde 1.300.000 TL ve 13.08.2018 tarihinde 240.000 USD hesabına göndermek suretiyle çağrıyı kapatmış, davacı tarafından gönderilen bu tutarlar teminat olarak blokeye alınmıştır.Taraflar arasında gerçekleştirilen telefon görüşmeleri ve mevzuatta opsiyon işlemleri başlangıç teminatı için belirlenmiş bir oran olmaması nedeniyle, Uzman Görüşü’nde yer alan ‘eksik teminat alındığı’ iddiası kabul edilmemiştir.
Anlaşmazlık konusu opsiyon işleminin gerçekleştirildiği 06.10.2017 tarihinde, davacının, davalı banka ile 14.09.2017 tarihinde bağlanan, 16.10.2017 vadeli, 930.468 USD büyüklüğünde, 3,5500 Kullanım Fiyatlı ve Alım Hakkını davalı bankaya sattığı farklı bir opsiyonu da bulunmaktadır.Davalı banka temsilcisi ile davacı arasında 06.10.2017 tarihinde gerçekleştirilen telefon görüşmelerine de yansıdığı üzere; 930.468 USD alma hakkını 3,5500 seviyesinden satın alan davalı bankanın, piyasa kurunun bu seviyenin üzerinde olması halinde opsiyonu kullanacağı açıktır. Nitekim 16.10.2017 tarihinde USD/TRY kurunun 3,6450 seviyelerinde olması nedeniyle davalı banka opsiyonu kullanmış ve davacı hesabındaki 930.468 USD’yi 3,5500 seviyesinden satın alarak, karşılığı TL’yi davacı hesabına geçmiştir. Diğer bir ifadeyle; davacının hesabında bulunan bakiye 16.10.2017 tarihi itibarıyla TL’dir.
Yukarıda paylaşılan 06.10.2017 tarihli telefon görüşmelerinden açıkça anlaşıldığı üzere; davacı, USD/TRY kurunun birden zıpladığını, kurun birden bire zıpladığında mutlaka dönüş yaptığını, 3,6000 seviyesine kadar aşağı dönmesini beklemektedir. Kendisine sunulan opsiyon seçeneklerini değerlendirirken ‘1 yıl içerisinde 3.60’a düşer zaten’ beklentisiyle 1 yıl vadeli seçeneği seçmiştir. Hesabında ver alan 930.468 USD bakiye, davalı banka ile gerçekleştirdiği farklı bir opsiyonun kullanılması neticesinde 3.5500 seviyesinden TL ve dönülen. USD/TRY kurunun birden zıpladığını ve 3.6000 seviyesine kadar aşağı döneceğini bekleyen davacı, beklentisi paralelinde: hesabındaki TL ile 3.6450 seviyelerindeki piyasa fiyatından USD almamıştır. Davacının kişisel piyasa beklentisi paralelinde gerçekleştirmediği TL bakiyesi ile USD alım işlemi, Uzman Görüşü’nde; davalı bankanın yükümlülüğünde olduğu değerlendirilmiş, aynı gün tüm TL bakiyeyi USD’ye çevirmeyen davalı bankanın, davacının zararına sebep olduğu iddia edilmiş ve ilgili iddiaya dayanak olarak; yasalar, uluslararası bankacılık ilke ve teamülleri gösterilmiştir.
Para ve Sermaye Piyasaları’nda, müşterilerin gerçekleştirdiği işlemlere aracılık eden kuruluşlar, Yatırım Danışmanlığı ya da Portföy Yönetimi kapsamındaki işlemler hariç, talimat olmaksızın müşteri hesaplarında işlem gerçekleştiremezler. Bu aracılığın en temel hususlarından biridir. Taraflar arasında imzalanan; Temel Bankacılık Hizmet Sözleşmesi,Yatırım Hizmetleri Çerçeve Sözleşmesi, Türev İşlemler Çerçeve Sözleşmesi, Mevduat Rehin Sözleşmesi, Yatırım Hizmet ve Faaliyetleri Genel Risk Bildirim Formu, Sermaye Piyasası Araçları Ürün Bazlı Risk Bildirim Formu, Uygunluk Testi’nin hiçbir maddesinde, davalı bankanın, davacı hesaplarında talimatsız işlem yapabileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır.
Açıklanan bu gerekçelerle. Uzman Görüşü’nde yer alan ‘davalı bankanın, davacı hesabındaki TL bakiyeyi USD’ye dönmemesi nedeniyle davacının kaybına sebep olduğu’ iddiası kabul edilmemiştir.
Dava konusu mevduat dayanaklı opsiyon işleminde davacı müşterinin türev işlemlere ve opsiyon işlemlerine ilişkin bilgi sahibi olduğu, bu işlemleri yerine getirebilmesinde yeterli lisanslara sahip olan müşteri temsilcisinin sunduğu tekliflere vakıf olarak müşteri temsilcisini yönlendirdiği ve kararlarını kendi verdiği, yapılan 05.10.2018 vadeli opsiyon işleminin gerçekleştirilmesini kendi tercihleri doğrultusunda talep ettiği ve sözlü olarak onay verdiği sabittir. Söz konusu zararın; müşterinin kendi tercihleri ve onayı ile talep ettiği opsiyon işlemi sonucu öngörülemeyen USD kurundaki artış sebebiyle oluştuğu, bu opsiyon işlemi ile kur riskinin müşteri tarafından yüklenildiği, davalı bankaya zararın oluşmasında yüklenecek kusur olmadığı anlaşılmış, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Ek bilirkişi raporu ve yeni bilirkişi raporu alınması taleplerinin reddine
2-İspatlanamayan davanın reddine
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca hesap olunan 80,70 TL karar harcının davacı tarafından yatırılan 37.519,27 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına , bakiye 37.438,57 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine ,
4-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 208.850,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde davacıya iadesine,
Davacı vekilinin , davacı asilin ve davalı vekilinin yüzüne karşı , gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde … BAM da istinaf yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.12/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır