Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/428 Esas
KARAR NO : 2021/289
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/09/2015
KARAR TARİHİ : 13/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında kurulan ticari ilişkide müvekkilinin davalının talep ettiği ve ibraz edilen faturalarda nevi belirtilen muhtelif ürünlerin teslimine dair edimini tam ve gereği gibi ifa ettiğini ve davalı adına teslim edilen ürünlere ilişkin 15/03/2006 tarih … numaralı 127.552,70 USD bedelli, 18/03/2006 tarih …numaralı 178.533,14 USD bedelli, 26/04/2006 tarih … numaralı 82.000 USD bedelli faturalar düzenlendiğini ve davalıya gönderildiğini, davalı borçlu şirketin borcunu kabul ettiğini ve yazılı olarak bu durumu müvekkiline bildirdiğini, davalı borçlu şirket tarafından ödenmeyen toplam 76.228,35 USD’lik borcun tahsili amacıyla İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlattıklarını, davalı borçlu şirketin haksız ve dayanaksız olarak itiraz ederek icra takibini durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı borçlu şirket tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; icra dosyasında borçlu olarak gösterilmesi gereken şirketin müvekkil şirket değil …A.Ş. olduğunu, ilgili faturaların dava dışı…A.Ş. adına tanzim edildiğini, bu bağlamda müvekkili şirketin takibe konu faturalardan dolayı alacaklı yana herhangi bir borcunun bulunması mümkün olmadığını, müvekkil şirket ile davacı şirket arasında davaya esas alacak sebebiyle kurulmuş bir ticari ilişki bulunmadığını ve müvekkil şirket tarafından yapılan itirazın haklı bir itiraz olduğunu, müvekkil hakkında başlatılan takibin haksız ve hukuka aykırı olduğundan davacı yanın davasının reddi ile kötüniyetli davacı hakkında % 20′ den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tarafların ticari defter ve kayıtları ile dava dosyası ve ilgili kayıtları üzerinde incelemede yapılarak davacı alacağının varlığı ve miktarının hesaplanması ile uygulanan faiz yönünden bilirkişi raporu alınması karar verildiği, Mali Müşavir bilirkişi … tarafından sunulan 10/01/2018 tarihli bilirkişi raporu özetle; ”Davacı şirketin yurt dışında faaliyet gösteren bir firma olduğundan herhangi bir defter incelemesi yapılamadığı, davalı şirket tarafından herhangi bir defter ve belge ibraz edilmediği, davacı tarafından ibraz edilen faturaların davalı firmanın tüzel kişiliğine düzenlenmediği …Üretim AŞ.ünvanlı firmaya düzenlendiği, borcun kabul edildiğini gösteren yazının davalı tarafından imzalanmadığı görüldüğü ve İngilizce düzenlenen evrakın onaylı Türkçe çevirisi olmadığından evrak içeriği hakkında bir kanaate varılamadığı, davalı firma … A.Ş. ile …A.Ş.nin tüzel kişiliklerinin farklı olduğu” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucu 22/05/2018 tarih ve …Esas … Karar sayılı ilamıyla davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından süresinde istinaf edilmiş olup, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2019 tarih ve 2018/1430 Esas 2019/790 Karar sayılı ilamıyla; ”Davacı tarafça davalının husumet itirazına karşılık olarak, süresinde verilen cevaba cevap dilekçesinde ve yargılamada sunmuş olduğu dilekçelerinde, davacı ile dava dışı … A. Ş. ‘nin aynı şahıslara ait olup, her iki şirket arasında, fiili, idari ve organik bağ bulunduğunu, davalının alacağın tahsilini engellemek amacıyla kötüniyetli olarak faturaları kapatmayı plandıkları dava dışı şirket adına kestirdiğini, bu sebeple de çok sayıda “…” ismi ile başlayan firmalar açıp kapattığını, her iki şirketin de aynı adreslerde ve aynı iştigal alanında faaliyet gösterdiğini, şirket merkezleri ve şube adresleri aynı olup, şirketlerin yetkilileri, yönetim kurulu üyeleri ve şube müdürleri dahi aynı şahıslardan oluştuğunu, kaldı ki davalı borçlu taraf yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisi …’ın, dava konusu borcu kabul ettiğini, müvekkili şirket ile protokol imzaladığını, davalının husumet itirazının kötü niyetli olduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi doğrultusunda davalının borçtan sorumlu olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 141. maddesinin açık düzenlemesi karşısında bu iddianın değerlendirilmesi zorunludur. O halde, davacının bu iddiası doğrultusunda sunmuş olduğu deliller, ticaret sicil kayıtları ve toplanan tüm deliller muhavecesinde, inceleme ve değerlendirme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. HMK’nun 353/1.a.6. maddesi uyarınca, mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiç biri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, istinaf mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmektedir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacının tüzel kişilik perdesinin aralanması hususunda göstermiş olduğu delilleri toplanıp mahkemece değerlendirilip tartışılmadığından, HMK’nun 353/1.a.6. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına” gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmiş ve dosya yeni bir esas almıştır.
Davacı tarafça dosyaya sunulan yabancı dildeki belgelerin onaylı tercümeleri ikmal edilmiştir.
Mahkememizce davalı … A.Ş. ile faturada alıcı gözüken… A.Ş. Firmasının (HMK 221.maddesi uyarınca) davaya konu ticari defter ve kayıtları üzerinde mali müşavir bilirkişi inceleme yaparak rapor alınması hususunda Çanakkale Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmasına karar verildiği, Çanakkale …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Talimat sayılı dosyasından Mali Müşavir bilirkişi Dr… tarafından sunulan 11/02/2020 tarihli bilirkişi raporu özetle; ”Dava konusu döneme ilişkin 2006 yılı … AŞ.nin ticari defterlerinin zaman aşımı gerekçesiyle ibraz edilmediği, ancak gerek …AŞ.ile 15/12/2014 tarih ve 2014/13 sayılı yönetim kurulu kararına istinaden … AŞ.ne devir olan … AŞ.ne devir olan … AŞ.nin ticari defterlerinde gerek devir tarihi itibariyle gerek güncel kayıtlarında davacı şirket …Ltd.şirketine herhangi bir borç kaydına rastlanmadığı” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
Birçok kurum ve kuruluştan bilgi ve belgeler getirtilmiş,… Müdürlüğünden gelen CD incelenmek suretiyle davalı şirket ve dava dışı …A.Ş (önceki unvanları da göz önünde bulundurularak) şirket çalışanlarının geçişli çalışıp çalışmadığı ve davalıyla dava dışı şirket arasında organik bağ bulunup bulunmadığına karine oluşturabilecek varsa bilgi ve belgelerin temin ve değerlendirilmesi için bilirkişi görevlendirilmiş, Mali Müşavir bilirkişi … tarafından sunulan 15/02/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle; ”Dava dosyasında mevcut olan 14/06/2006 tarih …nolu TTSG’nin 1314 sayfasında var olan davalı … AŞ.nin 2005 yılına ait genel kurulunun tescilinin yayınlandığı ticaret sicil gazetesinde ticaret merkezinin İzmir Yolu 4.Km Çanakkale ve A grubu imza yetkilileri olarak …, … ve …simlerinin var olduğu ve aynı zamanda …’ın yönetim kurulu üyesi olduğu, dava dosyasında mevcut olan TTSG’nin 02/01/2005 tarih 8728 sayılı sayfa 680 de var olan Birleşme Sözleşmesi’nin 2.maddesinde … Ticaret Siciline … sicil numarası ile kayıtlı bulunan … AŞ.(devrolan) …Dairesinin… numarası İzmir Yolu 4.Km Çanakkale yazılı olduğu, dolayısıyla davalı şirket ile dava dışı…AŞ.nin şirket merkezlerinin aynı adres olduğunun görüldüğü, dava dosyasında mevcut olan dava dışı …AŞ.tarafından mahkeme adına düzenlenen 14/09/2020 tarihli dilekçe ekinde yer alan 02/01/2015 tarih 8728 sayılı 679 sayfa TTSG’nin dava dışı … AŞ.nin dava dışı … AŞ. İle birleşmesinin kararını Yönetim Kurulu Başkanı …, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı… ve Yönetim Kurulu Üyesi … tarafından imzalandığının görüldüğü, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ne sunulan 22/02/2007 tarihli yazıda 76.228,35 USD üzerinden borcun kabul edildiğinin değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, dava dışı … AŞ.adına davacı şirkete borçla ilgili beyanatta bulunan dava dışı …’ın davalı … AŞ.de 2005-08 ayında 2007-09 arasında dava konusu dönemle ilgili olarak 30 gün üzerinden sigortalı olarak çalıştığının değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, davacı şirket tarafından dava dışı … AŞ.adına düzenlenen faturaların tarihlerinin 15/03/2006, 18/03/2006 ve 17/04/2006 olarak düzenlendiğinin görüldüğü, 29/08/2006 tarihli dava dışı… tarafından gönderilen e-postada geçen …l’in davalı şirket olan …AŞ.de 01/12/2006 tarihinden30/09/2007 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığı ve …’un davalı şirket olan … AŞ.de 2006-06 ayından 09/01/2007 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, 29/08/2006 tarihli e-postada dava dışı …’in ithalat sorumlusunun bu nedenle 3 gönderinin ödenmesinin davalı şirket adına bir irade beyanı olarak değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, 13/09/2006 tarihli e-postada dava dışı …’ın kalite iddialarının sonuca bağlanmadan ödeme miktarı yada tarihinden bahsedemeyiz’in davalı şirket adına bir irade beyanı olarak değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu, dava dosyasında mevcut olan dava dışı … AŞ.tarafından mahkeme adına düzenlenen 14/09/2020 tarihli dilekçe ekinde yer alan dava dışı…AŞ.nin …AŞ.unvan değişikliğinin yayınlandığı 31/08/2017 tarihli TTSG’nin 9400 sayısında 11/08/2020 tarihine kadar B grubu imza yetkilisi dava dışı …’ın 2020-06 ayı itibariyle dava şirkette 30 gün üzerinden sigortalı olarak çalıştığı, dava dosyasında mevcut olan …AŞ.tarafından mahkeme adına düzenlenen 14/09/2020 tarihli dilekçe ekinde yer alan dava dışı … AŞ.nin …AŞ.unvan değişikliğinin yayınlandığı 31/08/2017 tarihli TTSG’nin 9400 sayısında 11/08/2020 tarihine kadar B grubu imza yetkilisi dava dışı …’ın 2020-06 ayı itibariyle 30 gün üzerinden davalı şirkette sigortalı olarak çalıştığı, icra takibinin davalıya tebliğ evrakının olmadığı fakat davalı borçlunun ise 08/07/2015 tarihinde itiraz dilekçesini verdiği” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
GEREKÇE :
Tarafların iddia ve savunmalar ile tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporları ile İstinaf ilamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, faturalara dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı, dava konusu faturaların dava dışı … A.Ş. adına düzenlendiğini, taraflar arasında akdi ilişkinin bulunmadığını savunarak husumet itirazında bulunmuştur. Davacı taraf ise, davalı ile dava dışı … A.Ş.’nin aynı şahıslara ait olup, her iki şirket arasında, fiili, idari ve organik bağ bulunduğunu, davalının alacağın tahsilini engellemek amacıyla kötüniyetli olarak faturaları kapatmayı plandıkları dava dışı şirket adına kestirdiğini, bu sebeple de çok sayıda “…” ismi ile başlayan firmalar açıp kapattığını, her iki şirketin de aynı adreslerde ve aynı iştigal alanında faaliyet gösterdiğini, şirket merkezleri ve şube adresleri aynı olup, şirketlerin yetkilileri, yönetim kurulu üyeleri ve şube müdürleri dahi aynı şahıslardan oluştuğunu, kaldı ki davalı borçlu taraf yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisi …ın, dava konusu borcu kabul ettiğini, müvekkili şirket ile protokol imzaladığını, davalının husumet itirazının kötü niyetli olduğunu, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi doğrultusunda davalının borçtan sorumlu olduğunu belirtmiştir. Toplanan deliller muvacehecesinde alınan 15/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda da detaylı olarak açıklandığı üzere; davalı … ile dava dışı … A.Ş. (yeni ünvanı …A.Ş.)’nin şirket merkezlerinin aynı adres olduğu, dava dışı …A.Ş.’nin …A.Ş. ile birleşme kararında imzası bulunan Yönetim Kurulu Başkanı …, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı … ve Yönetim Kurulu Üyesi …’ın aynı zamanda davalı …’nde A grubu imza yetkilileri olduğu ve …’ın aynı zamanda Yönetim Kurulu Üyesi olduğu, yine dava dışı …A.Ş. antetli evrakta problemleri anlattıktan sonra davacı tarafa son teklif diye bakiye borç olarak bildirilen miktarın 76.228,35 USD olduğu ve … imzasını taşıdığı, …’ın fatura tarihlerinde davalı …’nde sigortalı çalışan olduğu, gerek …gerekse ithalat sorumlusu…’in davalı …’nde sigortalı çalışmalarına rağmen dava dışı … A.Ş. hakkında dava konusu ticaretle ilgili davacı tarafa irade beyanında bulundukları, dava dışı … A.Ş.’nin …A.Ş.’ye ünvan değişikliğinde B grubu imza yetkilisi …’ın davalı …’nde 2020-06 ayı itibariyle 30 gün üzerinden sigortalı olduğu ve dava dışı … A.Ş.’nin …A.Ş.’ye ünvan değişikliğinde B grubu imza yetkilisi …’ın davalı …’nde 2020-06 ayı itibariyle 30 gün üzerinden sigortalı olduğunun tespit edildiği, bu suretle davalı … ile dava dışı …A.Ş. arasında fiili, idari ve organik bağ bulunduğunun sabit olduğu, şirket yönetici ve çalışanlarının davranışlarından şirketlerin gelirleri ve giderleri arasında bir ayrım yapılmadığı ayrıca karar alma ve beyanda bulunma mekanizmalarında da bir ayrım gözetilmediği göz önünde bulundurulduğunda davalı şirketin tüzel kişilik perdesinin arkasına saklandığının sabit olduğu, dava dışı … A.Ş. adına o dönem davalı … A grubu imza yetkilisi ve Yönetim Kurulu Üyesi olan …tarafından yazılan ve son teklif olarak nitelendirilebilecek belgede davacı tarafa bakiye borcun 76.228,35 USD olarak kabul edildiği anlaşıldığından icra takibine yapılan itirazın iptaline, davalı tarafça likit ve bilinebilir borca ödeme yapılmadığı halde haksız olarak itiraz edildiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına,
Asıl alacak 203.339,12 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 42.517,49-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 3.472,53-TL harçtan mahsubu ile bakiye 39.044,96-TL harcın davalı taraftan alınarak Hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafça yatırılan 3.472,53-TL peşin harç ve 27,70-TL başvurma harcı toplamı 3.500,23-TL nin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 48.170,99-TL nispi vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 3.400,00-TL bilirkişi ücreti, 238,50-TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 3.638,50-TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine,
6-HMK.nun 333 (1) maddesi uyarınca davacı tarafça yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce davacıya iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne hitaben yazılacak dilekçeyle istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/04/2021
Katip …
☪e~imzalıdır.☪
Hakim …
☪e~imzalıdır.☪