Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/396 E. 2021/418 K. 08.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/396 Esas
KARAR NO : 2021/418
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2019
KARAR TARİHİ : 08/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında müneakit ticari sözleşme kapsamında davalı şirkete elektronik ve yazılım ürünleri satılarak teslim edildiğini, bu satışa ilişkin olarak 27.06.2018 tarihli … no’lu 25.334,60 USD bedelli fatura, 12.07.2018 tarihli … no’lu 21.629,40 USD bedelli fatura ve 02.10.2018 tarihli … no’lu 625,40 USD bedelli fatura düzenlendiğini, davalı şirketin iş bu faturalardan 28.153,60 USD bakiye borcu bulunduğunu ve davalı tarafça bakiyenin ödenmediğini, bunun üzerine üzerine alacağın tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin 30/10/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı borçlunun vekili marifetiyle haksız ve dayanaksız olarak 31/10/2018 tarihinde itiraz ederek icra takibini durduğunu ve tüm bu nedenlerle davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davacı şirket ile müvekkil şirket arasında elektronik ve yazılım ürünleri satışına dair bir satış sözleşmesi akdedildiğini, davacı şirket tarafından müvekkil şirkete elektronik ve yazılım ürünleri teslim edilmiş olup müvekkilce işbu ürünler kullanıldığında ürünlerin ayıplı olduğu anlaşıldığını, davacı şirket tarafından müvekkil şirkete satılan ayıplı ürünler neticesinde müvekkil şirket zarara uğradığını ve bu hususun davacı şirkete bildirildiğini, bunun üzerine davacı şirketin yetkilisi … ile yapılan toplantı neticesinde ürünlerin ayıplı olduğu kabul edildiğini, doğmuş ve doğacak bütün zararların karşılanacağı taahhüt edildiğini, yapılan işbu toplantı sonucunda … beyanname yazıp imzaladığını, bu olaylar üzerine müvekkil şirket tarafından sözleşme konusu ayıplı elektronik ve yazılım ürünleri kullanılamamış olup tüm ürünler davacı şirkete iade edildiğini, dolayısıyla davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği faturaların cari hesaba işlenmediğini ve yansıtılmadığını, tüm bu sebeplerle davacı şirketin müvekkil şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığından bahisle davanın reddine, davacı aleyhine asgari %20 oranında tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkâr tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır. Mahkemenin davanın reddi ya da kabulü yönünde verdiği karar maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceğinden; davanın reddi halinde alacaklı, borçluya karşı aynı alacaktan dolayı yeni bir alacak davası açamayacağı gibi, davanın kabulü halinde borçlu da, alacaklıya karşı bir menfi tespit veya istirdat davası açamayacaktır.
Bu nedenledir ki, mahkeme itirazın iptali davasında tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borcun varlığını ve miktarını araştırmak zorundadır.
Yasal dayanağını İİK’nın 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Taraflarca delil olarak; …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı icra dosyası, faturalar, bilgi ve belgeler, ticari defter kayıtları ve bilirkişi incelemesine dayanılmış olup, gösterilen deliller toplanarak dosya arasına konulmuştur.
Dosyaya getirtilen …. İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 24/10/2018 tarihinde 28.153,60-USD asıl alacak (fatura) ve 826,10-USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 28.979,70-USD (28.979,70 USD x 5,79 TL = 167.792,46 TL) üzerinden 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 30/10/2018 tarihinde davalı borçluya tebliğ edildiği, davalı borçlu vekili tarafından 31/10/2018 tarihine borcun tamamına, işlemiş ve işleyecek faize ve tüm fer’îlerine itiraz ettiği, yapılan itirazın süresinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tarafların ticari defter ve kayıtları ile dava dosyası ve ilgili kayıtları üzerinde inceleme yapılarak davacı alacağının varlığı ve miktarının hesaplanması ile uygulanan faiz yönünden bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, SMMM bilirkişi … tarafından sunulan 01/06/2021 tarihli bilirkişi raporu özetle; ”Taraf vekillerine inceleme yapılacak bilgi ve belgelerin talep edilmesine rağmen ibraz edilmediğinden inceleme yapılamadığı, davacı şirketin davalı şirketten 04/10/2018 tarihi itibariyle 28.153,60 USD alacaklı olduğu, takip talebinin de 28.153,60 USD ile birbirini teyit ettiği, malın teslimi ile ilgili davalı tarafın herhangi bir itirazının var olmadığı, icra takibinde var olduğu halde dava dilekçesinde sadece asıl alacak olan 28.153,60 USD ile ilgili bir talebin var olduğu, dava dosyasında davacı tarafından davalıya teslim edilen malların ayıplı olduğuna dair herhangi bir ayıp ihbarı, bilgi ve belgeye rastlanılmadığı” ve mahkememizce tarafların davaya konu ticari defter ve kayıtlarını sunduğundan bilirkişiden ek rapor alınmasına karar verildiği, SMMM bilirkişi … tarafından sunulan 19/02/2021 tarihli bilirkişi ek raporu özetle; ”Davacı şirketin yasal defterlerinde 24/10/2018 takip tarihinde yapılan kur değerlenmesinde 28.153,60 USD x 5,7900 TL = 163.009,34 TL hesap bakiyesi olması gerektiğinden 34.831,55 TL kur farkı olarak hesaba borç girildiği, girilmesi gereken döviz kurunun 5,7710 TL olduğu, 28.153,60 USD x 5,7710 TL = 162.474,43 TL hesap bakiyesinin olması gerektiği, icra takibinde de 28.153,60 USD olarak talep edildiğinin değerlendirilmesinin mahkemenin takdirinde olduğu, icra takibinde var olduğu halde dava dilekçesinde sadece asıl alacak olan 28.153,60 USD ile ilgili bir talebin var olduğu, dava dosyasında davacı tarafından davalıya teslim edilen malların ayıplı olduğuna dair herhangi bir ayıp ihbarı, bilgi ve belgeye rastlanılmadığı, dava dosyasında mevcut olan Ümraniye Sosyal Güvenlik Merkezi 28/01/2020 tarih ve … nolu yazı ekinde yer alan SGK Hizmet Dökümü’nde … ‘ı davacı şirkette 03/10/2017 – 15/10/2018 tarihleri arasında çalıştığı, davalı şirkette 16/10/2018 – 01/12/2019 tarihleri arasında çalıştığı, dolayısıyla dava dışı … … ‘ın 15/10/2018 tarihinde davacı şirketten ayrılıp 16/10/2018 tarihinde davalı şirkette çalışmaya başladığı SGK Hizmet Dökümlerinden anlaşıldığı, davalı şirkete ait yasal defterlerde de 24/10/2018 takip tarihi itibariyle 163.823,32 TL borçlu olduğu, davalı şirket yasal defterlerinde 10/04/2018 tarihinde ödediği 9.967,20 USD karşılığı 40.561,00 TL nin var olmadığı, davalı şirket kur değerlemesi yapmadığı ve 02/08/2018 tarihinde 625,40 USD karşılığı 3.078,41 TL faturanın kayıtlarda var olmadığı hatta icra takibinin 30/10/2018 tarihinde tebliğ edildiğinde davacı şirkete 25.582,69 TL tutarlı satış faturası düzenlendiğinin değerlendirilmesinin mahkemeye ait olduğu” kanaatiyle rapor tanzim etmiştir.
GEREKÇE :
Tarafların iddia ve beyanları doğrultusunda yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında elektronik ve yazılım ürünleri satışına ilişkin ticari ilişki bulunduğu, davacı taraf satılan ürünlerin parasının bir kısmının ödenmediği iddiasında, davalı taraf ise ayıplı mal teslim edildiği savunmasında bulunduğu, taraf ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığında, davacı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ve 163.009,34-TL alacaklı gözüktüğü, davalı taraf ticari defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı ve 163.823,32-TL borçlu gözüktüğü, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması başlıklı 222’nci maddesinin “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. (4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur. (5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmünü düzenlediği, buna göre dava konusu edilen 163.009,34-TL alacak/borcun her iki taraf ticari defterlerinde yer alıp talep edilen rakam için ticari defterlerin birbirini doğruladığı, açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtlarının sahibi aleyhine delil olacağı, davalı tarafın süresinde ayıp ihbarı bulunmadığı ve davacı taraf yetkilisince ürünlerin ayıplı teslim edildiğine yönelik yazılı belgede tarih bulunmadığı göz önünde bulundurulduğunda 163.009,34-TL alacak/borç için davanın kabulüne, davalı tarafça ödeme yapılmadığı halde icra takibine haksız ve kötüniyetle itiraz edildiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
Davalının … İcra Müdürlüğü’nün 2018/… Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 28.153,60 USD asıl alacak üzerinden devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden devamına,
Asıl alacak 163.009,34 TL’nin %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 16.572,94-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 1.903,74-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 14.669,20-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,
3-Arabulucu Ücret Kararı gereği Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00.-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 25.432,96-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.903,74-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti ve 239,10-TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 3.187,24-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-HMK.nun 333 (1) maddesi uyarınca davacı tarafça yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce davacıya iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne hitaben yazılacak dilekçeyle istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/06/2021

Katip …
☪e~imzalıdır.☪

Hakim …
☪e~imzalıdır.☪