Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/379 E. 2020/52 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/379 Esas
KARAR NO : 2020/52
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 08/06/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının Almanya’da … şirketini (anonim şirket) iki ortak ile kurduğunu ve şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, davalının şirkete yatırım yapmak isteyenlere şirketin amacının ve hedefinin yenilenen enerjiye ve solar enerjisine yatırım yapmak olduğunu ifade ettiğini, yatırımcıların şirketin kuruluş amacına yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını ancak davalının sermayeleri başka amaçlarla kullandığını ve şirkette vaat edilen hedeflere uygun şekilde kullanılmadığını, bundan dolayı … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/04/2013 tarihli ve… ve … sayılı kararı ile davalı aleyhine dolandırıcılık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, davalının şirkete yatırılan paraların çok ufak bir bölümünü şirketin amacına uygun kullandığını, geriye kalan kısmını amaç dışı kullandığı ve yatırımcıları bu şekilde dolandırdığının ceza mahkumiyeti kararıyla sabit olduğunu, şirkete para yatıranlar arasında müvekkili davacının da bulunduğunu, davalı hakkında Almanya … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15/07/2008 tarihinde 12.40’da tüketici iflası açıldığını, akabinde alacaklıların alacaklarını iflas masasına yazdırdıklarını, müvekkilinin de kasten işlenmiş haksız fiilden doğan iflas alacağını zamanında 01/09/2008 tarihinde iflas masasına yazdırdığını, sonuç itibariyle müvekkilinin davalıdan 10.367,93 Euro alacağı bulunduğunu, davalının Almanya’daki iflas tasfiyesinde kötü niyetli olarak Muğla-Bodrum-Bitez’de … ada, … parselde bulunan 1.781,54 m²’lik taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin iflas mahkemesi olarak verdiği 18/03/2015 tarihli yazısı ve ekindeki alacaklı ile borçluyu gösteren tablonun İİK.’nun 68. maddesi kapsamında bir belge olduğunu, bu husustaki uzman görüşünü dosyaya sunduklarını beyanla, … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili davalının Berlin-Almanya’da ikamet eden bir “gerçek kişi” olduğunu, davacının da Almanya’da yaşayan ve dava dışı … AG’den alacaklı olduğunu iddia eden bir “gerçek kişi” olduğunu, dava dışı … AG’nin de Almanya’da faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, huzurdaki davada davacının … AG’den alacaklı olduğunu iddia ettiğini, … Asliye Hukuk Mahkemesi kararında davacının …, davalının ise … AG olduğunun açıkça anlaşıldığını, davalı müvekkilinin … AG’nin ortağı olduğunu bu nedenle davada iddia edilen ticari ilişkide aslen sorumlu olmasının mümkün olmadığını, davacının dava dışı … AG’den olduğunu iddia ettiği alacaklarını müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, davaya konu ticari ilişkide taraf olmayan davalıya karşı husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, mahkememizin huzurdaki davayı görmeye yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olan Berlin Mahkemeleri olduğunu, huzurdaki davanın bir ticari alacak davası olduğunu, bu nedenle görevli mahkemelerin Asliye Hukuk Mahkemesi değil Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, iddia edilen alacağın 2005 yılına ait bir ticari ilişkiden kaynaklandığını, BK’ya göre alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın öncelikle usulden ve sonrasında ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava; yatırım amacıyla alınan paranın geri verilmemesi üzerine uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine yönelik olarak davacı tarafından davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile girişilen ilamsız icra takibinde davalı borçlu tarafından yapılan itirazın İİK.’nun 67. maddesi gereğince iptali istemine ilişkindir.
Dosya, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26/03/2019 tarih ve E. … , K. … sayılı görevsizlik kararının taraflarca istinaf edilmemesi üzerine kesinleşmesi sonrasında mahkememize gönderilmiş ve esasa kaydedilmiştir.
Dosyaya getirtilen …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 16/02/2017 tarihinde 10.367,93 Euro asıl alacak, 3.995,21 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.363,14 Euro alacağın tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, borçlu vekili tarafından 23/02/2018 tarihinde icra dairesinin yetkisine, takip konusu yapılan borcun tamamına, faize, faiz oranlarına, fer’ilerine ve icra takibine tümüyle itiraz edildiği görülmüştür.
Dava dilekçesinde, davalının Almanya’da … şirketini (anonim şirket) iki ortak ile kurduğu ve şirketine yatırım amacıyla davacıdan aldığı paraları amaçlanan yatırıma yönlendirmediği ve davacının parasını geri ödemediği ileri sürülmüş olup; dava 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553/1 maddesi anlamında şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine yönelik olarak başlatılan ilamsız icra takibine itirazın iptaline yöneliktir.
Davalıya karşı açılan başka bir davada verilen … Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 04/12/2018 tarihli; … E. ve … K. sayılı kararında da, “…Davacı tarafça dava dilekçesinde sadece haksız fiil olgusu dile getirilerek bir talepte bulunulmuş ise de, bir davada dayanılan olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hâkimin doğrudan görevidir. (6100 sayılı HMK. 33. md.)
Davalıya yüklenen “ortağı ve yetkilisi olarak yatırımcılardan toplanan (şirkete yatırılan) paraları başka amaçlarla kullanmış olması haksız fiili” olay tarihinde ( 2008 veya 2005) yürürlükte bulunan 6762 sy. TTK’nın 336/5. Maddesi kapsamında kalmaktadır. Bu maddeye göre, idare meclisi azaları (yönetim kurulu üyeleri) gerek kanunların gerekse esas mukavelelerinin kendilerine yüklediği sair vazifelerin kasten veya ihmal neticesi olarak yapılmamasından şirkete, münferit pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı müteselsilen mesuldürler. 6762 sy. TTK’nın 321/son maddesindeki; “Temsile veya idareye salahiyeti olanların vazifelerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden anonim şirket mesul olur. Şirketin rücu hakkı mahfuzdur.” düzenlemesi, 4721 sy. TMK’nın 50/son Maddesindeki; “Organlar, kusurlarından dolayı ayrıca kişisel olarak sorumludurlar.” düzenlemesi, 818 sy. BK’nın 41, 50 ve 51. Maddelerindeki düzenlemeler de göz önünde bulundurulduğunda aynı sonuca varılmaktadır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sy. TTK’nın 553/1. Maddesinde de 6762 sy. TTK’nın 336/5. Maddesine benzer bir düzenleme yer almaktadır ve 561. Maddeye göre, sorumlular aleyhine açılacak davanın şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılması gerekmektedir. Davalının eyleminin haksız fiil oluşturduğu gerekçesine dayanarak bu davanın açılmış olması HMK’nın 33. Maddesi gereğince olaya uygulanması gereken Kanun maddelerinin yukarıda açılananlar olduğu gerçeğini değiştirmeyecektir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/5113 E – 2017/4391 Karar sayılı kararında da olayımızla çok benzer bir dava hakkında aynı yönde değerlendirmeler yapılmıştır. Yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2016/3595 E – 2016/3434 K, 2016/145 E – 2016/2046 K sayılı kararlarında da benzer değerlendirmeler…” yapıldığı belirtilmiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 553/1 maddesi anlamında şirket yöneticisinin sorumluluğu nedeniyle uğranıldığı öne sürülen zararın tazminine yönelik olarak başlatıldığı anlaşılan ilamsız icra takibine itirazın iptaline yönelik olan davada, Türk Ticaret Kanunu’nun “Yetkili Mahkeme” başlıklı 561. maddesine göre, sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir.
Dosya kapsamında yer alan belge ve dilekçelerden, davalı …’nin yerleşim yerinin Berlin/Almanya, iflas eden dava dışı … AG şirketinin adresinin de aynı şekilde Almanya olduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun “Dava Şartları” başlıklı 114/1-a maddesinde; “Türk mahkemelerinin yargı hakkının bulunması” dava şartlarından sayılmıştır. Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için gerekli olan unsurlardır. Diğer bir anlatımla, dava şartları dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı tarihte hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının bulunup bulunmadığını kendiliğinden araştırıp inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir.
HMK’nın 115/2. maddesindeki kurala göre, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı tarih itibariyle bulunmaması ya da bu şartlardan birinin bulunmadığının mahkemece yargılama aşamasında sonradan tespit edilmesi durumlarında, HMK.’nun 115. maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddedilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açılandığı üzere, davalı vekili yasal süresi içerisinde yetki itirazında bulunmuş olup, anılan yasal düzenlemeler karşısında; Türk Mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığı gibi, davalı taraf süresinde yetki itirazında bulunarak davanın usulden reddini istemiş olduğundan, mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri’nin yargı hakkının bulunmadığı anlaşıldığından, Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunması HMK.’nun 114/1-a maddesine göre dava şartı olduğundan, HMK.’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin olarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-HMK’nun 114/1-a ve HMK’nun 115. maddeleri gereğince Davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 54,40-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 983,34-TL harçtan mahsubu ile bakiye 928,94-TL harcın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.400,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafça yapılan 200,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-HMK 333 (1) maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce davacıya iadesine,
7-Davacı tarafça yatırılan teminatın kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup anlatıldı.22/01/2020

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza