Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/242 E. 2019/866 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/242 Esas
KARAR NO : 2019/866
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/08/2012
KARAR TARİHİ : 01/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 26/02/2007 tarihli protokol imzalandığını, bu sözleşme çerçevesinde müvekkiline ait istasyonun üzerinde davalıya 07/03/2007 tarihinde intifa hakkı tanındığını ve aynı taşınmaz üzerinde davalı yararına 600.000,00 TL bedelle ipotek tesis edildiğini ve 02/08/2007 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesinin akdedildiğini, 26/02/2007 tarihli protokolün 8. Maddesi uyarınca müvekkili tarafından davalı şirkete 300.000,00 TL tutarlı kesin teminat mektubu verilmesinin gerektiğini ve Türkiye … Bankası A.Ş.’ye ait 26/04/2007 tarihli 300.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubunun davalıya teslim edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin devem ettiğini, ancak 2012 yılında bayilik sözleşmesinin yenilememesi kararı alındığını ve müvekkili tarafından 01/08/2012 tarihli … Noterliğinin ihtarı ile bu durumun davalıya bildirildiğini ve teminat mektubunun iadesinin istenildiğini, ancak davalı tarafından bu gereğinin yerine getirilmediğini, davalıya hiçbir borçlarının bulunmadığını, dolayısıyla teminat mektubunun bedelsiz kaldığını belirterek bu teminat mektubundan dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 26/02/2007 tarihli protokol, 07/03/2007 tarihinde 15 yıllık intifa sözleşmesi ve 02/08/2007 tarihinde bayilik sözleşmesinin imzalandığını, bu sözleşmelere göre davacının 15 yıl süre ile istasyonda müvekkiline ait akaryakıt ürünlerini satmayı taahhüt ettiğini ve müvekkilince davacıya 380.000,00-TL kredi verileceğinin kararlaştırıldığını, inşaat aşamaları dikkate alınarak müvekkilince davacıya 2007 yılı Mayıs, Temmuz ve Eylül aylarında olmak üzere toplam 380.000,00 Kredi ödendiğini ve bu kredinin hizmet bedeline dönüştürülüp davacıdan geri alınmadığını, sözleşmenin 15 yıllık intifa süresine paralel olarak 15 yıl boyunca süreceği inancı ile imzalandığını, ancak bu tarih dolmadan sonlandırıldığını, davacıya bu ödemenin sözleşmenin intifa süresince devam edeceği inancı ile yapıldığını davacıdan müvekkili şirketin alacaklı olduğunu, zira sözleşmenin erken sonra ermesi nedeni ile davacının sebepsiz zenginleştiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasındaki protokol, bayilik sözleşmesi, intifa resmi senedi, tapu kaydı, ödemeye ilişkin belgeler, teminat mektubu ve dayanılan diğer deliller celp edilip incelenmiş, davacının ticari defter ve kayıtları talimat mahkemesi kanalı ile incelettirilerek rapor alınmış, tüm dosya kapsamı ve davalının ticari defter ve kayıtları üzerinde mahkememizce uzman bilirkişiler vasıtası ile inceleme yaptırılarak rapor alınmış ve tüm deliller toplanmıştır. Davacının ticari defter ve kayıtlarının inceletilmesi bakımından … Asliye Hukuk mahkemesine talimat yazılmış ve talimat mahkemesince uzman bilirkişiye düzenlettirilen 15/07/2013 tarihli raporda; davacının 2007 ve 2011 dönemlerine ilişkin defterlerinin usulsüz olduğunu, 2012 yılına ait defterlerinin usulüne uygun tutulup lehine delil teşkil ettiği ve davacının 2012 yılı itibarı ile davalı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı açıklanmıştır. Tarafların iddia ve savunmaları ile tüm dosya kapsamı ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen 03/03/2014 tarihli raporda özetle; davacının ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve lehine delil teşkil ettiği, taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesine ek olarak kurulan 15 yıllık intifanın bulunduğu, davacıya davalı şirket tarafından istasyona yapılacak yatırımlar karşılığı olarak 380.000,00 TL lik ödemenin yapıldığı ve bu ödemenin 15 yıl birlikte çalışmanın karşılığı olduğu, ancak taraflar arasındaki sözleşmenin 5 yıl devam ettiği, geri kalan 10 yıla tekabül eden tutarın 214.689,30 TL olduğu ve bu miktara ihtarnamenin tebliği ve verilen ödeme süresinin sonu itibarı ile oluşan temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilebileceği, davalı lehine tanınan intifa hakkının süresinden önce sonra ermesi üzerine geriye kalan sözleşme süresine ilişkin olarak bedelsiz kalan tutarın davalı tarafından istenilmesinin mümkün bulunduğu ve davacı tarafın davalı tarafa teminat mektubu nedeni ile halen borçlu bulunduğu açıklanmıştır. Mahkememizce konusunda uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen dosya kapsamı ile uyumlu gerekçeli ve denetime olanaklı bulunan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir. Dava, taraflar arasında imzalanan ve sona erdirilen sözleşme kapsamında davalıya verilen teminat mektubundan dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Taraflar arasında 26/02/2007 tarihli protokolün imzalandığı ve bu protokol kapsamında davacıya ait taşınmaz üzerinde davalı yararına 07/03/2007 tarihinde 15 yıl süreli intifa hakkının tesis edildiği, intifa bedelinin yıllık 10,00 TL olup, toplam 150,00 TL olduğunun resmi senette belirtildiği, daha sonra taraflar arasında 02/08/2007 tarihli bayilik sözleşmesinin akdedildiği ve bu sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya 300.000,00-TL bedelli teminat mektubunun verildiği, bayilik sözleşmesinin 5 yıllık süresinin dolduğu 2012 yılında rekabet kurulu kararlarda dikkate alınarak davacı tarafından 01/08/2012 tarihli ihtarname ile sözleşmenin sona erdirildiği anlaşılmaktadır. Bu sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından davacıya 380.000,00 TL kredi ödendiği de uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, sözleşme kapsamında davalıya hiçbir borcunun bulunmadığını, bu nedenle 300.000,00 TL miktarlı teminat mektubundan borçlu olmadığının tespit edilmesini ileri sürmüş, davalı ise taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 5 yıl süreli olsa da bu sözleşmenin 15 yıl süreli intifa sözleşmesine bağlı olarak akdedildiğini, başka bir deyişle sözleşmenin 15 yıl süreceği inancı ile ve tarafların bu konudaki irade uyuşması sonucunda 380.000,00 TL lik kredinin ödendiğini, rekabet kurulu kararları karşısında sözleşmenin daha önceden sonlandırılması nedeni ile davacının sebepsiz zenginleştiğini, 5 yıl devam eden sözleşmeden geri kalan 10 yıllık süreye tekabül eden miktar bakımından sebepsiz zenginleşen davacının teminat mektubundan borçsuz olduğunu istemesinin haksız olduğunu ve davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Taraflar arasında 07/03/2007 tarihinde 15 yıl süreli davalı yararına davacıya ait taşınmaz üzerinde intifa hakkı kurulduğu, bayilik sözleşmesinin ise 5 yıl süreli olarak akdedildiği anlaşılmaktadır. Rekabet kurulunun tebliğ ve kararlarına göre akaryakıt sektöründe bayilik sözleşmeleri ve bağlantı olarak yapılan intifa ve benzer etkiye sahip sözleşmelerin rekabet yasağını süresinin fiilen uzatılacak şekilde kullanılamayacağı, bu tür anlaşmaların varlığı halinde 5 yılı aşan süreler bakımından 2002/2 sayılı tebliğde tanınan koşulların ortadan kalkacağının 12/03/2009 tarihli kararla bildirildiği, bayilik sözleşmeleri ile bağlantılı olarak yapılan intifa kira ve benzeri etkiye sahip sözleşmelerin 18/09/2005 tarihinden önce 18/09/2010 tarihine kadar grup muafiyetinden yararlanabileceği, 18/09/2005 tarihinden sonra yapılan sözleşmelerin ise süreleri ne olursa olsun yapıldıkları tarihten itibaren ilk 5 yıllık süre boyunca muafiyetten yararlanabileceği, 5 yılı aşan süre bakımından muafiyetin ortadan kalkacağı anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 02/08/2007 tarihi olup, 5 yıllık sürenin 02/08/2012 tarihinde dolduğu ve davacı tarafından bu sürenin sonunda sözleşmenin feshedildiği görülmektedir. Ancak davalı yararına intifa hakkının 07/03/2007 tarihinde tanındığı ve 15 yıllık sürenin 07/03/2022 tarihinde dolacağı ve intifanın bayilik sözleşmesine bağlı olarak kurulduğu başka bir anlatımla taraflar arasındaki bayilik sözleşmesi kapsamındaki ticari ilişkinin 15 yıl devam ettirileceği konusunda karşılıklı olarak iradelerin uyuştuğu ve 26/02/2007 tarihli protokolün 11. Maddesi uyarınca akaryakıt istasyonunda yapılacak yatırım nedeni ile davalı tarafından davacıya 380.000,00 TL lik kredinin verildiği anlaşılmaktadır. Protokolün 11. Maddesinde, davalının, davacıya ödeyeceği 380.000,00 TL lik kredinin tamamının davacı tarafından 36. Ayda tek ödeme halinde davalıya geri ödeyeceği ve ifade edilmiş davalı tarafından hangi aşamalarda ödeneceği açıklanmış ve davalı tarafça bu düzenlemeye uygun olarak 4 aşamada toplam 380.000,000 TL davacıya ödenmiştir. Protokolün 12. Maddesinde de davalının ayrıca davacıya 380.000,00 TL hizmet bedeli ödiyeceği ve davacı tarafından davalıya 380.000,00 TL bedelli hizmet bedeli faturası kesileceği belirtilmiş 13. Madde de ise, davacı bayiye 11. madde uyarınca ödenen işletme kredisinin davacı tarafından davalıya geri ödenmesi ile ve davalının ayrıca 12. Madde uyarınca davacıya ayrıca ödiyeceği hizmet bedelinin aynı miktarlarda olduğundan, hizmet bedeli faturasının davalıya teslim edilmesi ile protokolün 11. Ve 12. Maddesinden doğan alacağın karşılıklı olarak sükut edileceği belirtilmiştir. Protokol kapsamında davalı tarafından davacıya ödenen 380.000,00 TL lik kredinin geri ödemesinin davacı tarafça yapılmadığı, yine 12. Madde kapsamından davalı tarafından ayrıca hizmet bedeli olarak ödenecek 380.000,00 TL nin de ödenmediği ve 13. Madde uyarınca davacının davalıya ödediği 380.000,00 TL lik kredinin davacı tarafından kesilen hizmet bedeli faturası ile hizmet bedeline dönüştürüldüğü görülmektedir. Taraflar arasında ödendiği konusunda uyuşmazlığın olmadığı 380.000,00 TL nin bu sözleşmenin intifa süresi boyunca yenilenerek devam edeceği iradesi ile davalı tarafından davacıya ödendiği ancak sözleşmenin 5 yılın sonunda sona erdirildiği geri kalan 10 yıla tekabül eden miktar bakımından davacının sebepsiz yere zenginleştiği 15 yılı için ödenen 380.000,00 TL den karşılıksız kalan 10 yıllık süreye tekabül eden miktarının dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporunda açıklandığı şekilde 214.689,30 TL tutarında olduğu, dolayısıyla davalının davacıdan 214.689,30 TL alacaklı bulunduğu, davacı tarafından davalıya verilen 300.000,00 TL lik teminat mektubundan davalının 214.689,30 TL alacağı tenzil edildiğinde kalan miktarın 85.310,70 TL olarak tespit edildiği anlaşılmakla davacının dava konusu teminat mektubunun 85.310,70 TL sinden borçlu olmadığının tespiti gerektiği sonucuna varılmıştır. Her ne kadar bilirkişi raporunda davalının 24.08.2012 tarihli ihtarnamenin tebliği tarihine göre tespit edilecek temerrüt tarihinden itibaren davalının ayrıca işlemiş faiz alacağını da isteyebileceği açıklanmışsa da davanın 29/08/2012 tarihinde açıldığı her davanın açıldığı koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği ve davacının davalının ihtarname içeriğindeki talebi bakımından dava tarihinden önce temerrüde düşmediği anlaşılmakla davalının işlemiş faiz alacağının bulunmadığı kabul edilmiş, davanın kısmen kabulü yönünde mahkememizce verilen 29/09/2014 tarih ve 2014/361 Esas 2014/180 Karar sayılı ilam davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 17/05/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla “Taraflar arasındaki sözleşmenin 11., 12. ve 13. maddeleri karşısında somut olayda davanın tümden kabulü gerekirken belirtilen sözleşme hükümlerinin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozularak mahkememize gelmiş, bu kerre davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuş ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 17/05/2017 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamıyla “Karar düzeltme isteminin reddine” kararı verilmiş, dosya yeni bir esasa kaydedilerek açık yargılama yapılmıştır.
GEREKÇE :
Taraflar arasında bayilik sözleşmesi düzenlendiği, sürenin 02/08/2012 tarihinde dolduğu ve davacı tarafından bu sürenin sonunda sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin 11, 12 ve 13 ncü maddeleri gereği davacı taraf edimlerini yerine getirdiğinden ve işbu maddelere aykırı bir fesih durumu ile borçlanma söz konusu olmadığından dava konusu teminat mektubu nedeniyle davacı şirketin davalı şirkete borçsuzluğunun tespitine ve söz konusu teminat mektubunun davacı şirkete iadesine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KABULÜ ile,
1-Türkiye … Bankası A.Ş’ye ait 26/04/2007 tarihli … seri numaralı, … mektup numaralı ve 300.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubu nedeniyle davacı şirketin davalı şirkete borçsuzluğunun tespitine ve söz konusu teminat mektubunun davacı şirkete iadesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 20.493,00-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 4.455,00-TL harçtan mahsubu ile bakiye 16.038,00-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 22.750,00-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 4.455,00-TL peşin harç, 1.950,00-TL bilirkişi ücreti ve 565,85-TL posta gideri olmak üzere toplam 6.970,85-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalı tarafça yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK. 333. md. uyarınca taraflarca yatırılan gider avansı bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası talepleri halinde taraflara davacıya iadesine,
Dair, hazır olan tarafların yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde YARGITAY TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi. 01/10/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır