Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/225 E. 2020/566 K. 07.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/225 Esas
KARAR NO : 2020/566
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/04/2019
KARAR TARİHİ : 07/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Davacı …Ş. ile dava dışı borçlu … Tic.Ltd.Şti. arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmeleri gereği borçlu şirkete Taksitli Ticari Krediler açılıp kullandırıldığını, itiraz eden davalı …, … ve …’ın Genel Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, sözleşmenin ihlal edilmesi ve bakiye borcun ödenmemesi üzerine 01.11.2018 tarihinde hesabın kat edildiğini ve borçlulara …. Noterliğinin 02.11.2018 tarih ve … yevmiye numaralı İhtarnamenin keşide edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalı borçluların borca, fer’ilerine ve faize itiraz ettiklerini, asıl alacağa uygulanan işlemiş ve işleyecek faiz ile BSMV oranlarının ilgili kanunlara ve sözleşme hükümlerine uygun olduğunu beyanla, davalıların … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyasına yaptığı haksız itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla aynen devamına, kötü niyetli davalılar aleyhine % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti ve dava giderlerinin davalı taraflara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davalıların cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Dava dilekçesinde delil olarak; … İcra Müdürlüğünün 2018/… E. sayılı dosyası, Arabuluculuk Son Tutanağı aslı, ihtarname, Genel Kredi Sözleşmesi, ekstreler, banka defter ve kayıtları, bilirkişi incelemesi, yemin, isticvap, Yargıtay kararları, doktrin belirtilmiştir.
Dosyaya getirtilen …. İcra Dairesi’nin 2018/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 22/11/2018 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin … ’a 28/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlular vekilinin 29/11/2018 tarihine borca itiraz ettiği, itirazın ve 18/04/2019 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen … tarafından sunulan 03.01.2020 tarihli bilirkişi raporu özetle; Dava konusu alacak tutarının, davacı …Ş. tarafından, dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ne kullandırılan Ticari Artı Para Kredisi (Kredili Mevduat Hesabı), Ticari Kredi (DBS Kredisi), banka sorumluluk tutarı ödenen 1 adet çek yaprağı ve dava dışı şirket tarafından, davacı bankaya iade edilmemiş olan 25 adet çak yaprağının sorumluluk bedelinden kaynaklı gayrinakit borçtan oluştuğu, taraflar arasında 12.11.2013 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesinin Kefil Beyan bölümünün davalı kefiller tarafından ayrı ayrı olarak el yazısı ile 1.000.000,00 TL’sına kadar müteselsil kefil olunduğunun yazıldığı, ancak kefalet tarihinin yazılmadığı; 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 583. maddesinde ise geçerli bir kefaletin olabilmesi için kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil sıfatıyla yükümlülük altına girdiğini kendi el yazısı ile yazmasını, kefalet sözleşmesinin geçerlilik bakımından zorunlu şartları olarak saydığından, davalı kefiller bakımından geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulmadığı, davacı banka tarafından, dava dışı asıl borçluya kullandırılan dava konusu krediler ile ilgili yapılan hesaplama sonucunda; davacı bankanın, taleple bağlılık ilkesi de gözetilerek, 22.11.2018 takip tarihi itibariyle toplam 54.409,95 TL alacak tutarının bulunduğu, Mahkeme tarafından geçerli bir kefalet sözleşmesinin kurulduğu görüşünün benimsenmesi durumunda, 1.000.000,00 TL’lık kefalet limitleri içinde kalan 54.409,95 TL’lık borçtan davalı kefillerin sorumlu tutulabilecekleri, Yargıtay’ın kefillerin gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu tutulabilmesi için, imzalanan sözleşmede bu konuda açık ve net bir şekilde sorumluluk içeren hüküm bulunması gerektiği görüşünde olduğunu, fakat huzurdaki davaya konu kredi sözleşmesi incelendiğinde, kefillerin, gayrinakdi kredilerin deposundan sorumlu olduğuna dair açık ve net bir hükme rastlanmadığı, bu nedenle davalı kefillerin, iade edilmemiş olan 25 adet çek yaprağı banka sorumluluk tutarlarından kaynaklı depo talebinden sorumlu tutulamayacağı, icra takibinde Ticari Artı Para Kredisi için talep edilen % 33,00 temerrüt faiz oranının T.C. Merkez Bankası tarafından yayımlanan duyurulara; Ticari Kredi için talep edilen % 66,00 ve Banka Sorumluluk Bedeli Ödenen çek yaprağı için talep edilen % 64,00 temerrüt faiz oranlarının ise taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi hükümlerine uygun olduğu belirtilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 583.maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır.
Kendi adına kefil olma konusunda özel yetki verilmesi ve diğer tarafa veya bir üçüncü kişiye kefil olma vaadinde bulunulması da aynı şekil koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı şekle uyarak kefilin sorumluluğunu borcun belirli bir miktarıyla sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.
Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, kefalet için öngörülen şekle uyulmadıkça hüküm doğurmaz.” hükümleri düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 583.maddesine göre; kefilin, sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır. Yargı kararında da belirtildiği üzere anılan Kanunun 583. maddesinde yer alan şekli şartlar kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulmasına ilişkin olup ve taraflarca ileri sürülmese de geçerlilik şartlarının oluşup oluşmadığının, kefilin borçtan sorumlu olup olmadığının mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Dava konusu alacağa dayanak kefalet sözleşmesinde kefalet tarihinin yer almadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 01/06/2020 tarih ve E.2018/… K.2020/… sayılı kararında “…Bölge Adliye Mahkemesince, davanın, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde özellikle sözleşmelerde kefalet tarihinin bulunmadığı hususunu ön plana çıkardığı, dava dosyası içerisinde bulunan 21.01.2013 tarihli kredi kartı üyelik sözleşmesinin davalı … tarafından imzalanan bölümde kefalet tarihi kısmının boş olduğu, yine icra takip dosyası içerisinde bulunan 21.01.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin davalı … tarafından imzalanan bölümünde kefalet tarihinin yer almadığının görüldüğü, 6098 TBK’nun 583/1.maddesi hükmü uyarınca kefalet tarihinin de kefil tarafından kendi el yazısı ile yazılmasının bir geçerlilik şartı olduğu, somut olayda dosyada bulunan gerek kredi kartı üyelik sözleşmesindeki, gerekse genel kredi sözleşmesindeki davalı kefil … tarafından imzalanan bölümlerde kefalet tarihinin yazılı olmadığının görüldüğü, buna göre davalı …’ün kefaletinin geçerli olmadığı, davalı …’ün söz konusu kredi sözleşmelerine dayalı olarak kefil sıfatıyla sorumlu tutulamayacağı gerekçeleriyle davalı … vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davalı …’e yönelik davanın reddine, diğer davalıya yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin 2017/… esas ve 2018/… karar sayılı ve 15.02.2018 tarihli kararının ONANMASINA…” karar verilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 10/02/2020 tarih ve E.2018/… K.2020/… sayılı kararında “…Bölge adliye mahkemesince, TBK’nın 583. maddesinde kefaletin şekil yönünden geçerlilik şartlarının sayıldığı, maddede sayılan unsurlardan birinin eksik bulunması halinde kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağı, taraflar arasındaki bila tarih genel kredi sözleşmesinde davalı kefilin kefalet tarihinin yer almadığı, her ne kadar kefilin imzasının yer aldığı sözleşme sayfalarından 28. sayfada tarih yer almakta ise de, anılan sayfada da TBK’nın 583. maddesinde sayılan kefilin sorumlu olduğu azami miktar, müteselsil kefil olması durumunda bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifade ile yükümlülük altına girdiğinin yazılı olmadığı, TBK’nın 583. maddesinde yer alan şekli şartların kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kurulmasına ilişkin olduğu ve taraflarca ileri sürülmese de geçerlilik şartlarının oluşup oluşmadığının, kefilin borçtan sorumlu olup olmadığının mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği, davalının imzasına itiraz etmediği kefalet sözleşmesinin kefalet tarihine ilişkin şekil şartı eksik bulunduğundan sözleşmenin geçersiz olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle muhakeme hukukuna ve maddi hukuka uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” karar verilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 20/09/2018 tarih ve E.2016/… K.2018/… sayılı kararında “…Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller ve benimsenen 24/11/2015 tarihli bilirkişi raporuna göre, genel kredi sözleşmesinin 31.03.2014 tarihli olduğu, 6098 sayılı T.B.K.’nun yürürlüğe girmesinden sonra imzalandığından kefaletin şartlarının 6098 sayılı Yasa hükümlerine göre belirlenmesi gerektiği, anılan yasanın 583/1. maddesinde “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azamî miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu olduğu azamî miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi şarttır” düzenlemesinin getirildiği, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinde kefilin sorumlu olduğu azami miktar ve kefalet tarihine ilişkin ibarelerin davalı kefilin eli mahsulü olmadığının tespit edildiği, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, davacının anılan sözleşmeye istinaden davalıdan alacak talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, sözleşmedeki kefalet imzasının davalıya ait olması ve davacının takipte kötüniyetinin tespit edilememiş olması nedeniyle davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün…” onanmasına karar verilmiştir.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Yukarıda belirtildiği üzere, kefalet sözleşmesinde kefalet tarihi bulunmadığından, Türk Borçlar Kanunu’nun 583.maddesi hükmü gereği kefaleti geçerli olmayan davalıların kefil sıfatıyla sorumlu tutulması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 657,24-TL. nin 54,40-TL. nispi karar harcından mahsubu ile kalan 602,84-TL. harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 54,40-TL karar ve ilam harcının, 1.034,90 TL Yargılama giderinin (6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 11 nci bendi gereği davacı tarafın geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi nedeniyle) davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-HMK 333 (1) maddesi uyarınca, yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce yatıran tarafa iadesine,
5- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesinin “… Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır…” hükmü gereği arabuluculuk ücretinin davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yasa yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair, davacı vekilinin yüzüne davalı/vekilinin yokluğunda karar verildi.07/10/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza