Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/207 E. 2020/651 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/207 Esas
KARAR NO : 2020/651
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/04/2019
KARAR TARİHİ : 22/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Borçlu şirketin borcuna istinaden icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket ile davalı arasında ticari ilişki kurulmuş olup müvekkili şirketin, davalı şirketten takip tarihi itibari ile 5.959,12 Euro alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin alacağını ısraren talep etmiş olmasına rağmen tahsil edemeyince davalının müvekkiline olan borcu dolayısıyla davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün 2019/… E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı yanın işbu dosyaya 04.02.2019 tarihinde borcunun bulunmadığından bahisle haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, müvekkili ile borçlu arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan ve aralarında yapılan anlaşma gereği, dosyaya sunmuş oldukları cari hesap ekstrelerinden ve söz konusu ilişkiyi düzenleyen sözleşmeden de anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin borçlu şirketten 5.959 Euro asıl alacağı bulunduğunu, zira tarafların sözleşmenin 6. maddesinde borcu Euro olan yabancı para birimiyle düzenlediğini, 6.6. maddede ise vadesinde yapılan ödemelerin o günkü TCMB TL/Euro efektif satış kuru üzerinden Euro değeri hesaplanıp kesilen fatura ile tahsil edilen Euro miktarı arasındaki bakiye Euro olarak +,- tahsil veya tediye yapıldıktan sonra yine TL olarak kalan kısım muhasebesel olarak kur farkı faturası kesilerek kapatılacağının belirtildiğini, fakat borçlu şirketin ödemelerinde ilk gün imza altına alınan miktarın doğrudan TL karşılığını vadelere bölerek ödemelerini gerçekleştirdiğini, ödemeleri o günkü TL/Euro kuru ile çevirerek sözleşmeye uygun olarak muhasebeye kaydeden müvekkilinin ödemelerin vadesi sona erdiğinde 5.959,12 Euro alacağını tahsil edemediğini ve karşı taraftan bu borcun ödenmesini istediğini, ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını beyanla, itirazın iptali ve takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, dava masraf ve ücreti vekaletin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davacı yan ile aralarında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, davacı yanın kur farkı alacağı olduğu iddiasının da doğru olmadığını, zira taraflar arasında imzalanmış sözleşmenin 6.5 ve 6.6’ıncı maddelerinde taraflar arasındaki kur farkı anlaşmasına istinaden düzenlenecek faturanın müvekkiline tebliği ile kur farkının ödeneceğinin hüküm altına alındığını, kısacası davacı yanın düzenleyeceği kur farkı faturası müvekkiline tebliğ edildikten sonra ve kur farkı faturasının içeriği müvekkiline izah edildikten sonra müvekkilinin yasal süresi içerisinde haklı bir nedenle kesilen faturaya itirazı olmaz ise davacı yanın kur farkı alacağının doğacağını, sözleşme gereği faturalandırması gereken bedelin müvekkiline fatura etmeyen ve fatura tebliği yapmadan, müvekkilinin nasıl hesaplandığına vakıf olmadığı bir bedele eğer hesaplama doğru değil ise itiraz etme hakkını elinden alırcasına icra takibi başlatılmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu beyanla, davanın reddine, kötü niyetli icra takibi başlatan davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Dosyaya getirtilen …. İcra Dairesi’nin 2019/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 31/01/2019 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin 01/02/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalının borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın ve 10/04/2019 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
Mahkememizce bilirkişi olarak görevlendirilen … tarafından sunulan 23.12.2019 tarihli bilirkişi raporu özetle; “…Tüm inceleme, tespit ve değerlendirmeler ile rapor içerisinde açıklanan nedenlere binaen;
 İncelenen davacı şirkete ait 2018-2019 yılı ticari defterlerinin açılış, 2018 yılı yevmiye kapanış tasdik/beratlarının yasal süresinde yaptırılmış olduğu, 2019 yılı yevmiye kapanış beratı verilme süresi için yasal sürenin henüz dolmadığı bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu,
 Davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran; 29.01.2019 takip tarihi itibariyle davalı yandan 5.959,12 Euro karşılığı 35.921,52 TL alacaklı olduğu,
 İncelenen davalı şirkete ait 2018 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırılmış olduğu, bu anlamda ticari defterlerin usulüne uygun tutulduğu
 Davalı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran; 29.01.2019 takip tarihi itibarıyla davacı yana 51,68 Euro karşılığı 311,53 TL borçlu olduğu,
 Taraflar arasındaki cari hesap farlılıklarının; davacı yanın sözleşmede belirtilen 3 aylık dönemlerinde yapmış olduğu 44.841,47 TL değerindeki kur farkı değerleme kaydının davalı yan kayıtlarında yer almaması ile davalı yanın yılsonunda yapmış olduğu kur farkı değerleme kaydının davacı kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığı,
 Ancak davacı yanın incelemeye sunduğu cari hesap ekstresinde, davalıdan aldığı çekleri alış tarihlerinde kayıtlara almayıp, direkt olarak fiili tahsil tarihlerinde, tahsil tarihlerindeki Euro/TL kuru üzerinden kayıtlara intikal ettirdiği, bu durumun sözleşme şartlarına uygun olmadığı, cari hesap ekstresi, sözleşme maddeleri çerçevesinde olması gerektiği gibi yeniden düzenlendiğinde, davalı yanın çekleri davacı yana tevdii ettiği tarihlerdeki Euro/TL kurları dikkate alındığında, son 3 çekin verildiği 25.06.2018 tarihi itibarıyla davalı yanın davacı yana TL bazında herhangi bir borcunun bulunmadığı, Euro bazında ise sadece 83,73 Euro borcunun olduğu,
 Sözleşmenin 6.6 “Hesap kapatma” başlıklı madde düzenlemesi çerçevesinde yeniden düzenlenen cari hesap ekstresinde, davalının davacıya çekleri verdiği günün TCMB EURO/TL efektif satış kuru üzerinden Euro karşılıkları bulunup cari hesaptan mahsup edilerek, çeklerin nakde döndüğü günlerde de yine TCMB’nin TL/EURO efektif satış kuru üzerinden çeklerin EURO değeri hesaplanıp, çeklerin alındıkları tarihteki Euro karşılıkları ile tahsil tarihlerindeki Euro karşılıkları arasındaki farkların cari hesaba ilave edilmesi sonucunda, davacı yanın davalı yandan 5.892,00 Euro alacaklı olabileceği,
 Ancak, rapor içerisinde yer verilen nedenlerle, sözleşme şartları dikkate alınarak, davacı yanın fiili tahsilattan kaynaklanan kur farklarını davalı yana fatura etmediğinden, bu farkları, fatura düzenlemeksizin talep edemeyeceği, bu anlamda da takip talebinin bu aşamada yerinde olmadığı, değerlendirilmiş olmakla, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu,
 Mahkeme aksi kanaatte ise 29.01.2019 takip tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yandan 5.892,00 Euro karşılığı 35.581,20 TL alacaklı olacağı,
 Davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle, dava dosyasında davacı yanın davalı muhatabını temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarnameye rastlanmamış, sözleşmede ödeme şartlarının 90-120-150 gün vadeli olarak ödeneceği belirtilmiş olup temerrüt şartlarını düzenleyen bir maddeye de rastlanmadığından, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep edemeyeceği,
…” belirtilmiştir.
21.09.2020 tarihli bilirkişi ek raporu özetle; Kök raporunda yer verilen tespit ve değerlendirmelerin aynı olduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasındaki “Akın İnşaat Fan Tedarik Sözleşmesi”nin 6.1 maddesinde “Sözleşme konusu işin tutarı toplam (26.000 EUR) + KDV’dir”,
6.5 maddesinde “Sözleşme Euro, Ödemede Euro olarak yapılır ise; fiyat teklifi ile kesilen faturalar karşılaştırılacak fiyat teklifinden yüksek rakam için ALICI, düşük rakam için SATICI kur farkı faturası keserek hesap kapatılacaktır”,
6.6 maddesinde “Hesap Kapatma; Türk Lirası ödeyenler için; ALICI, SATICIYA çekin verileceği günün TCMB EURO/TL efektif satış kuru üzerinden hesaplanan TL çekler teslim edecektir. Çekin nakde döndüğü gün yine TCMB’nin TL/EURO efektif satış kuru üzerinden çeklerin EURO değeri hesaplanıp, kesilen fatura ile tahsil edilen EURO miktarı arasındaki bakiye EURO olarak +,- tahsil veya tediye yapıldıktan sonra yine TL olarak bakiye muhasebesel olarak kur farkı faturası kesilerek kapatılır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sözleşmenin 6.5 ile 6.6 maddelerinin uygulanması, kur farkı ödemesinin kur farkı faturası düzenlendikten sonra yapılıp yapılmayacağı ve kur farkı alacağının doğup doğmadığı hususlarında toplanmaktadır.
Taraflar arasında yapılan “… Fan Tedarik Sözleşmesi”nde sözleme konusu işin tutarı Euro olarak belirlenmiş ve ödemelerin malzeme tesliminde çek ile yapılacağı belirtilmiştir. Sözleşmede yine ödemelerin Türk Lirası üzerinden yapılması halinde alıcının satıcıya çekin verileceği günün TCMB EURO/TL efektif satış kuru üzerinden hesaplanan Türk Lirası çekler teslim edeceği, çekin nakde döndüğü gün yine TCMB’nin TL/EURO efektif satış kuru üzerinden çeklerin EURO değeri hesaplanıp, kesilen fatura ile tahsil edilen EURO miktarı arasındaki bakiye EURO olarak +,- tahsil veya tediye yapıldıktan sonra yine Türk Lirası olarak bakiye muhasebesel olarak kur farkı faturası kesilerek kapatılacağı düzenlenmiş olup, bu düzenlemeden ödeme yapıldıktan sonra fatura düzenleneceği anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından çek ile Türk Lirası üzerinden ödeme yapılmış olup, bilirkişi raporunda kur farklarının fatura düzenlenmeden talep edilemeyeceği belirtilmekle birlikte Mahkememizin aksi kanaatte olması halinde yapılan hesaplamada 29.01.2019 takip tarihi itibarıyla davacı yanın davalı yandan 5.892,00 Euro karşılığı 35.581,20 TL alacaklı olacağının belirtildiği ve taraflar arasında yapılan sözleşme hükümleri dikkate alındığında kur farkı alacağının doğduğu anlaşılmıştır.
Kur farkı alacağı, taraflar arasında düzenlenmiş olan satış sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, alacağın varlığı için ayrıca fatura düzenlenmesi gibi bir yasal zorunluluk bulunmamaktadır.
Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 20/02/2012 tarih ve E.2011/12140 K.2012/2487 sayılı kararında “…Mahkemece, taraflar arasında mevcut olan ticari ilişki ve taraflarca imzalanan ve inkar edilmeyen satış sözleşmesine göre bilirkişinin raporunda ayrıntılı ve gerekçeli olarak belirttiği üzere fiili ödeme tarihi dikkate alınarak yapılan ödemeler sonucunda kur farkı alacağı olarak davacı şirketin 113.490 Japon Yeni alacağı bulunduğu, işbu alacağın ödendiğine ilişkin dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı, kur farkı alacağının taraflar arasında düzenlenmiş olan satış sözleşmesinden kaynaklandığı, alacağın varlığı için ayrıca fatura düzenlenmesinin yasal zorunluluk arz etmediği, faturanın düzenlenip düzenlenmemesinin vergi mevzuatı açısından önem arz ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 113.490 Japon Yeni’nin fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak miktarının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün…” onanmasına karar verilmiştir.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının Türk Lirası üzerinden ödeme yapması ve gerek sözleşmenin 6.6.maddesi hükümleri dikkate alındığında gerek yasal olarak kur farkı talep edilebilmesi için kur farkı faturasının düzenlenmesi gerekmediği kanaatine varılmakla; bilirkişi raporunda yapılan hesaplamada davacı yanın davalı yandan 5.892,00 Euro karşılığı 35.581,20 TL alacaklı olacağının belirtildiği görüldüğünden davanın kısmen kabulü ile davalının likit ve muaccel alacağa itirazı ile takibin durmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatı ödemesine, davalı taraf temerrüde düşürülmediğinden icra takibi öncesindeki işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Davacının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olması koşullarının bir arada bulunması gerektiği ancak davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden, dava konusu alacağın reddine karar verilen kısmı yönünden, davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının KISMEN KABULÜ ile …. İcra Dairesi’nin 2019/… takip sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) 5.892,00 Euro asıl alacağa yapılan itirazın iptali ile icra takibinin 5.892,00 Euro asıl alacağa takip tarihinden itibaren aynı şartlarla devamına, icra takibi öncesi işlemiş faiz talebinin REDDİNE,
2-Hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden takip tarihindeki kur esas alınarak davalının %20 oranında belirlenen 7.078,53-TL’sı icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı taleplerinin REDDİNE,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesap olunan 2.566,83-TL nispi karar harcının peşin alınan 468-TL harcın mahsubu ile kalan 2.098,83-TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
5- 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesinin “…Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır…” hükmü gereği 1.320-TL’sı arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 5.636,43-TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Red edilen kısım yönünden avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca 428,05- TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-Davacı tarafından yapılan 512,40-TL ilk gider, 750-TL. bilirkişi, 80,20-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.342,60-TL. yargılama giderinin red ve kabul durumu nazara alınarak takdiren 1.333,25-TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-HMK 333 (1) maddesi uyarınca, yatırılan avansın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce yatıran tarafa iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere tarafların istinaf yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, davalı vekilinin yokluğunda davacı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 21/10/2020

Katip …
E-imza

Hakim …
E-imza