Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/193 E. 2021/153 K. 23.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/193
KARAR NO : 2021/153
DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı dava dilekçesinde özetle; Davacı, Avukat …, 2013 yılından bu yana avukatlık mesleğini icra ettiğini ve 13.09.2018 tarihinden bu yana serbest meslek erbabı olduğunu, Davalı …’in eski İşvereni olduğunu, haksız rekabet oluşturan davranışları ile davacıyı taciz ettiğini ve alacaklarının da davalı tarafından ödenmediği için mağdur edildiğini, davalı …’in haksız rekabet teşkil eden eylemleriyle davacı üzerinden prim yapmasına, çalışanıymış gibi algı yaratmasına müsaade etmek istemediğini, davalının kendisine borcunu ödememesi ve davacı Avukat … üzerinden prim yapmaya çalışan davalıya …. Noterliğinden 04/10/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname’nin 04/10/2018 tarihinde tebliğ edildiğini, Davalı’nın da davacıyı ve hukuk bürosunda birlikte çalıştıkları çalışanları türlü şeyler yapacağından bahislerle tehdit etmekte ve abuk subuk taleplerde bulunduğunu, Tehditlerinin bir kısmını … Noterliğinden gönderdiği 16/10/2018 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile yazılı hale getirdiğini, davalı … bu ihtarname de davacı …’yı bir dönem sigortasız çalıştırıldığını ancak bu dönemde elden yaptığını ödemeler için şimdi makbuz kesmesini istediğini, davacının ofisin huzur ve sükunetini bozduğu yönünde abes bir iddiada bulunmuş olduğu ve hak aramaya devam ederse savcılığa ve baroya şikayet edeceği yönünde tehditte bulunmuş ve kendisine 22.500,00-TL ödemesini istemiş olduğunu, bunun üzerine davacı, davalı aleyhine … İş Mahkemesinde 2018/… E. Sayılı numarası ile bir hizmet tespiti davası açtığını, Davanın kabulüne karar verilmesini, davalının haksız rekabet teşkil eden davranışları ve bunlara istinaden davacı tarafına ve müvekkil portföyüne uyguladığı tehdit ve haksız fiilleri sebebiyle 20.000,00-TL manevi zararının davalıdan ticari-avans faiziyle birlikte tahsilini , hükmün TTK md. 59 uyarınca ilan edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde; hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacı olan Avukat’ın daha önce beraber çalıştığı Hukuk Bürosu sahibi Avukat’a yönelik olarak haksız rekabetten kaynaklı manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce 09/11/2018 tarih 2018/1036 esas 2018/1182 karar sayılı karar ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine dosya Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiş, … Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi 14/03/2019 tarih 2019/… esas 2019/… karar sayılı ilamında; ” Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesi ve Anayasanın 36. maddesine göre herkes, yasal yollardan faydalanarak yargı yerleri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir. Adil yargılanma hakkı, 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesinde belirtilen hukukî dinlenilme hakkını da içeren daha geniş bir haktır ve hukuk devletinin bir gereğidir.
Adil yargılanma hakkı; kanunî, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma, makul süre içinde yargılanma, hakkaniyete uygun yargılanma ve hukukî dinlenilme haklarını kapsar.
Hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. 6100 sayılı HMK’nın 27. maddesine göre, tarafların yargılama ile ilgili bilgi sahibi olması, bilgi sahibi olduğu konuda açıklama ve ispat hakkını kullanabilmesi, mahkemenin tüm iddia ve delilleri dikkate alarak kararını gerekçeli olarak vermesi gerekir. Dava sonucundan etkilenecek bütün kişilerin hukukî dinlenilme hakları vardır. Davanın tarafları yanında kendi hakkıyla bağlantılı olarak fer’i müdahilin de hukukî dinlenilme hakkı vardır. Hukukî dinlenilme hakkına aykırılık, kanun yolu incelemesinde re’sen dikkat alınır ve Yargıtay nezdinde mutlak bozma sebebidir. Örneğin; dava dilekçesinin usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edilmeden aleyhine hüküm kurulması, ıslah dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ıslah ile artırılan talebin hüküm altına alınması (HMK.177 maddesi gerekçesi), tarafların gösterdiği deliller toplanmadan karar verilmesi, duruşmanın tayin edilen gün ve saatten önce yapılıp tarafların yokluğunda karar verilmesi, hukukî dinlenilme hakkının ihlalidir.
HMK’nun 14. maddesi uyarınca dava şartlarından olan görev konusunda HMK’nun 138. maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilebilir. Ancak bunun için dava dilekçesinin davalıya tebliğ edilerek savunma hakkı tanınması gerekir. Dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden görevsizlik kararı verilmesi, HMK’nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenme hakkına aykırıdır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına” karar verilerek mahkememiz kararını kaldırmıştır.
Mahkememizce kaldırma kararı doğrultusunda yargılamaya devam edilmiştir. Davacı vekilinin talebi üzerine mahkememizce 02.09.2020 tarihli Ara Karar ile ” İhtiyati tedbir isteyen vekilinin tedbir talebinin dava değeri olan 20.000,00 TL nin %15 oranı olan 3.000,00 TL teminatın yatırılması halinde KABULÜ İLE ; Davacının davalıya ait müvekkil portföyü üzerinde ve müvekkillerini etkileyen , transfer ya da kötüleme eylemi içeren; mektup, posta,mesaj, e-mail ya da benzeri yollarla iletişim kurarak TBK ve TTK 55/1-b maddesi kapsamında haksız rekabet mahiyetinde olacak eylemlerinin TEDBİREN DURDURULMASINA ” karar verilmiş davalı tarafça yapılan istinaf başvurusu neticesinde
İstanbul Bölge adliye mahkemesinin 14. Hukuk Dairesinin 2020/1507 E 2020/1111K nolu
Kararı ile “İlk derece mahkemesince TTK 61/1 ve HMK 389 vd. Maddeleri kapsamında tedbir tarihi itibarıyla dosyaya sunulu deliler ile yaklaşık ispatın sağlandığı görüşüyle ve teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece taraflar tacir olmadığı halde tedbir talebinde TTK’nın 61.maddesinden bahsedilmesi yerinde olmamış ise de neticede HMK’nın 389.maddesi uyarınca tedbir verildiği görülmüştür. Tarafların tacir olmadığını gözeterek mahkeme görev hususunu her zaman değerlendirebilir. Bu aşamada HMK’nın 390/1.maddesi uyarınca esas davanın görüldüğü mahkeme tarafından tedbir kararı verildiğinden esasa ilişkin inceleme yapılmıştır. Mahkemece değişen delil durumuna göre talep halinde ihtiyati tedbir kararının kaldırılması ve değiştirilmesine her zaman karar verilebileceği de dikkate alındığında, tedbir kararının teminat karşılığı verilmiş olduğu ve tedbir kararının kapsamı da gözetildiğinde, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin aksi yöndeki isitanaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir. ” şeklinde ifade olunarak mahkememiz kararı kaldırılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’un 5/3 fıkrası uyarınca dava tarihi itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Somut olayda da uyuşmazlığın, davacı olan Avukat’ın daha önce beraber çalıştığı Hukuk Bürosu sahibi Avukat’a yönelik olarak haksız rekabetten kaynaklı manevi tazminatın istemine ilişkin olduğu, Taraflar, tacir olmadığı gibi eldeki davada Ticaret Kanununda düzenlenen mutlak ticari davalardan değildir. Bu nedenle davaya bakmaya ticaret mahkemesi değil Asliye Hukuk mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Yukarıda açıklanan gerekçelerle Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın HMK’nun 115/2. Maddasi uyannca aynı kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulen REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi karannın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğinin, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar serileceğinin İHTARATINA,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf nezdinde temyizi kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/02/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır