Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/169 E. 2020/872 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2019/169 Esas
KARAR NO :2020/872

DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/05/2018
KARAR TARİHİ: 23/12/2020
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; Taraflar arasında, davalı dernek için ‘kurumsal, marka kimliği oluşturulması’ için sözlü olarak anlaşma yapıldığını, bu anlaşma doğrultusunda davacının logo ve afiş çalışmalarına 16.12.2016 tarihli e-mail yazışmasıyla da sabit olacağı üzere başladığını ve çalışmalarıyla ilgili birtakım bilgileri de davalıya sunduğunu, aynı e-mail ile davalı derneğin danışmanlığının, basın iletişiminin, dijital medya hizmetlerinin sosyal medya yönetiminin üstlenilmesi konusunda sözleşme yapma teklifinde bulunulduğunu davalı tarafın da kabulüyle ekte sunulan Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi’nin 01.01.2017 başlangıç tarihli olarak imzalandığını, davacının sözleşme gereği tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalının nedensiz şekilde 05.04.2017 tarihinde gönderdiği e-mail ile Mart 2017 sonu itibariyle ilgili sözleşmeyi tek taraflı feshettiğine dair iradesini bildirdiğini, sözleşmenin 7. maddesine göre fesih iradesinin karşı tarafa ulaşmasından itibaren 30 gün sonra sözleşmenin kendiliğinden münfesih olduğunu, 30 günlük hizmet için sözleşme gereği hüküm altına alınan 5.000,00 TL’nin ödenmesinin Noter ihtarnamesi ile davalıdan talep edildiğini ve davalının da bu parayı ödediğini, açıklanmaya çalışıldığı üzere davacı ile davalı arasında akdedilen iki ayrı sözleşmenin olduğunu bunlardan birinin davaya konu davacının kurumsal marka kimliği oluşturmasına ilişkin sözleşme olduğunu, ikincisinin de bu sözleşmeden daha sonra 01.01.2017 tarihinde akdedilen halkla ilişkiler hizmet sözleşmesi olduğunu, davacının, e-mail yazışmalarından, logo-marka çalışmaları sunumlarından Davalıya kurumsal kimlik oluşturma hizmeti verdiğinin açık olduğunu, davacının bu hizmeti davalının talepleri ve istekleri doğrultusunda eksiksiz ifa ettiğini, yapılan işlere dair kayıtların hepsinin e-mail yazışmalarında mevcut olduğunu, Aralık 2016’dan itibaren Mart’ın sonuna kadar 3,5 ay boyunca verdiği profesyonel grafikerlik hizmetinin karşılığında hak ettiği ödemeyi afamayan Davacının, KDV dahil 23.600,00 TL meblağlı 05 04 2017 tarihli … ve … sıra no’lu 2 adet faturayı Davalıya tebliğ ettiğini, Davalının da Noter ihtarnamesi ile 10.04.2017 tarihinde gönderdiği ihtarla, Davayla ilgisi olmayan diğer sözleşmeyi dayanak alarak 01.01 2017 tarihli ‘Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi nin 1. ve 4. Maddesi gereği bu faturaların kesilemeyeceğini iddia ederek haksız olarak itiraz ettiğini, davaya konu takibin dayanağının davacı ile davalı arasında kurulan kurumsal marka kimliği oluşturma anlaşması olduğunu, davalının takibe ve faturalara itirazında dayandığı münfesih halkla ilişkiler sözleşmesinin davayla ve konuyla ilgisinin dahi olmadığını, bu nedenle davalının yaptığı itirazın haksız ve mesnetsiz olduğunu, her ne kadar davacı ile davalı arasında fiyat hususunda bir anlaşma olmasa da, ekte sunulan Ankara Reklamcılar Derneği’nden ve grafikerler için örnek fiyat listelerinden, kurumsal marka kimliği oluşturma çalışmasının bedelinin 2019 yılı için aylık ortalama fiyatlarının 24.000,00 TL olduğunun belli olduğunu beyanla, Davalının …. tora Müdürlüğü nün … E sayılı dosyasına vaki itirazının iptalini, takibin devamını, davalının itirazdaki haksızlığı dikkate alınarak %40’dan aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesini, itirazı iptal edilen tutara takip tarihinden itibaren faiz yürütülmesini, yargılama gideriyle avukatlık ücretinin Davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; Davalı şirketin, davacıyla kurumsal marka kimliği oluşturulmasına ve yahut logo tasarımına ilişkin bir sözleşme akdetmediğini, bu yönde bir talepte hiçbir zaman bulunmadığını, taraflar arasındaki ilişkinin Mart 2017 sonu itibariyle feshedilen halkla ilişkiler hizmet sözleşmesinden ibaret olduğunu, davacı ile 01.01.2017 tarihinde ‘Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi’ akdedilmiş olup davacının sözleşme kapsamında davalıya derneğin hedef kitleye tanıtılması, kamuoyu nezdinde imajının doğru ve olumlu yönde oluşturulması amacıyla iletişim planının hazırlanması, onay alınan planın uygulanması uygulama esnasında belirli periyotlar ile değerlendirmeler yapılması ve dernek tarafından belirlenen grafik tasarım çakmalarının hazırlanması konularında hizmet vermeyi yükümlendiğini, taraflar arasında bu kapsam dahilinde ilişki devam ederken Davalı tarafından sözleşmenin 05.04.2017 tarihinde, sözleşmenin 7 Maddesine uygun olarak feshedildiğini, sözleşmenin feshini müteakip davacı tarafından davalıya ‘Logo Tasarım ve Çizim Hizmet Bedeli” adı altında 2 adet fatura gönderildiğini, ancak Davalı tarafından davacıya tasarlanması için hiçbir şekilde talepte bulunulmadığını, bu yönde hususi bir sözleşme akdedilmediğini, dernek ile müvekkili arasındaki ilk yazışmanın 23.11.2016 tarihinde gerçekleştiğini, 16/12/2016 tarihli yazışmanın yapılmasından 15 gun sonra taraflar arasında ‘Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi’ imzalandığını dolayısıyla müvekkili tarafından ilgili logo tasarım çalışmasının Sözleşme kapsamda ve davacının kendini ve hizmetlerini beğendirmesi amacıyla Sözleşme kapsamında hazırlanacağı düşünülerek yapılmasının kabul edildiğini, Davalı ile Davacı arasında logo tasarımına ilişkin bahsedilen yazışmaların yapılarak akabinde Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, davacı şirket yetkilisinin de logoların hazırlanacağını ve akabinde Sözleşmenin Davalıya gönderileceğini ifade ettiğini, sonrasında Davalıya yalnızca taraflar arasında imzalanan sözleşmenin gönderildiğini, dolayısıyla Davalı şirketin, logo tasarımının soz konusu Sözleşme kapsamında yapılacağını düşünmesinin son derece doğal olduğunu ve gerçek durumun da bu şekilde olduğunu, müvekkilinin sözleşmeyi 05.04.2017 tarihinde feshettiğini, ertesi gün 06.04.2017 tarihinde müvekkiline ‘Logo Tasarım ve Hizmet Çizim Bedeli’ adı altında fatura gönderildiğini, davacının taraflar arasında sözlü olarak anlaşma yapıldığı yönündeki iddialarının tamamıyla gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkiline gönderilen faturalann sözleşmenin feshinin akabinde gönderilmesinin, Davacının işbu davayı kötü niyetli olarak ikame ettiğini gösterdiğini, Davacının halihazırda taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında logo tasarlama edimini de yüklendiğini, Davalının da söz konusu çalışmaların Sözleşme kapsamında yapıldığını düşünerek logo hazırlanmasına itiraz etmediğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla Davacının logo tasarımı için talep etmiş olduğu ücretin fahiş miktarda olduğunu ve sunmuş olduğu ücret tarifesinin hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, bu konuda resmi bir ücret tarifesinin de bulunmadığını, Davacının ekte sunduğu Ankara Reklamcılar Demeği ücret tarifesinin delil olarak ikamesinin mümkün olmadığını zira evrağın nereden alındığı, çalışmanın ne kadar sürdüğü, ne için yapıldığı gibi hususlara yer verilmediğini, sadece çalışma ve karşısında miktar yazıldığını, müvekkili tarafından Davacının hazırlamış olduğu logo tasarımının kullanılmadığını, kurumsal kimlik oluşturulmasına dair bir hizmet de alınmadığını, dolayısıyla bir an için davacının talebinin muhik olabileceği düşünülse dahi, müvekkilinin Davacının sunmuş olduğu gayri resmi evraka göre talep edilen miktarın tamamından sorumlu olmadığını beyanla, davanın reddine, davacının dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava; İİK.nun 67. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup, yapılan ilamsız icra takibine karşı davalının vaki itirazının iptali ve icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması istemine ilişkindir.
Dosyaya getirtilen …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 02/05/2017 tarihinde 7 örnek nolu ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının 11/05/2017 tarihinde borca ve fer’ilerine itiraz ettiği, itirazın ve 08/05/2018 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu görülmüştür.
İcra takibine dayanak olarak, 05/04/2017 tarih ve Seri A Sıra … numaralı ve “Logo Tasarım ve Çizim Hizmet Bedeli (… Kurumsal Kimlik oluşturma Çalışması)” açıklamalı fatura ile 05/04/2017 tarih ve Seri A Sıra … numaralı ve “Logo Tasarım ve Çizim Hizmet Bedeli (… Kurumsal Kimlik oluşturma Çalışması)” açıklamalı fatura belirtilmiştir.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi heyeti tarafından sunulan 22.07.2020 tarihli bilirkişi raporu özetle; Taraflar arasında ‘ajans hizmeti’ için yazılı olarak ‘Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi’ yapıldığı, ancak ‘Kurumsal Marka Kimliği Oluşturulması’ yönünde yazılı bir sözleşme yapılmadığı, dosyada mübrez e-posta yazışmalarından ve ekli belgelerden anlaşıldığı üzere, dava konusu fatura alacaklarına kaynak teşkil eden işler açısından; 05.04.2017 tarih ve 005778 sıra numaralı faturanın karşılığı olan ‘… logo tasarım ve Kummsal Kimlik Oluşturma’ işinin yapıldığı ve kurumsal kimlik kılavuzunun da hazırlandığı, 05.04.2017 tarih ve … sıra numaralı faturanın karşılığı olan … logo tasarım ve Kurumsal Kimlik Oluşturma işinin yapıldığı fakat davalının onayı beklendiği için kurumsal kimlik kılavuzunun tamamlanmadığı, taraflar arasında imzalanan ‘Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi’ kapsamında ifa edilecek işler ile ‘marka logo tasarımı ve kurumsal kimlik oluşturma çalışması’ işinin birbirinden farklı olduğu, dolayısıyla yazılı sözleşmenin tamamına bakıldığında da dava konusu alacağa kaynak teşkil eden işe dair (logo tasarımı ve kurumsal kimlik oluşturma) bir yükümlülük bulunmadığı, bu nedenle faturalı alacak konusu olan işin ‘Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi’ kapsamına girmediğinin söylenebileceği, ancak, bu sözleşmenin İşin Tanımı başlıklı 1. Maddesinde “Ajansın Üstleneceği Sorumluluklar arasında ‘Dernek tarafından belirlenen grafik tasanm çalışmalarının hazırlanması da sayılmış olduğundan, davacı tarafından açık bir sözleşme taslağı ve fiyat teklifi sunulmaksızın yapılan bu çalışmaların, davalı tarafça, imzalanmış olan sözleşme ile bağlantılı olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu, davacı tarafın 16.12.2016 tarihli ve sonraki e posta yazışmaları incelendiğinde, davacı tarafından yapılan logo tasarımı ve kurumsal kimlik oluşturmaya yönelik yukarıda izah edilen çalışmalanmn test/deneme mahiyetinde ve karşı tarafla sözleşme yapmaya yönelik “icaba davet niteliğinde olduğu özellikle takip dayanağı faturalar gönderilinceye kadar davalı tarafa bir fiyat teklifi sunulmadığından TBK m.1 vd. anlamında sözleşmenin esaslı unsurlarını içerecek şekilde karşı tarafa yöneltilmiş bir “öneri”den söz edilemeyeceği, davacının yaptığı ve karşı tarafa gönderdiği çalışmaların sözleşme kurmaya yönelik bir “icap-öneri” olması durumunda dahi, faturaların gönderilmesinden önce ve sonra davalının yapılan işleri onaylama, benimseme veya kullanma şeklinde açık veya örtülü bir kabul iradesinin bulunmadığı, davalının durumunun TBK.m.6 anlamında işin özelliğine ya da durumun gereğine göre açık bir kabulün gerekmediği bir durum olarak da değerlendirilemeyeceği dolayısıyla düzenlenen faturalar daha önce taraflar arasında kurulmuş bir sözleşmeye dayanmadığından TTK.m.21/2’deki sonuçları doğurmayacağı, bununla birlikte hukuki niteleme ve delillerin takdirinin tamamen mahkemeye ait olduğu, mahkemenin farklı kanaatte olması halinde, mahkemenin farklı kanaatte olması halinde davacı tarafından yapılan işlere dair düzenlenen faturalardaki bedelin fahiş denebilecek düzeyde olmadığı, karşılıklı anlaşmalara bağlı olan bu bedellerin sektör ortalamalarına ters düşmediği, sektörel tespit ve değerlendiler ışığında, davacı yanın alacak talebinin yerinde görülmesi halinde 02.05.2017 takip tarihi itibariyle, takibe konu edilen faturalara dayalı olarak 47.200,00 TL alacaklı olacağı, davacı yanın kendi ticari defter kayıtlarına nazaran 02.05.2017 takip tarihi itibarıyla 41.300,00 TL alacaklı görünmesine rağmen, takibi cari hesap alacağına değil, salt fatura alacaklarına dayalı olarak başlatmış olduğu göründüğünden, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğu, davacı yanın takipte işlemiş faiz talep ettiği görülmekle, dava dosyasında davacı yanın davalı yanı temerrüde düşürdüğünü gösteren herhangi bir ihtarnameye rastlanmamış olmakla birlikte takdiri mahkemeye ait olmak üzere faturaların keşide tarihlerinden (05.04.2017) takip tarihine (02.05.2017) kadar geçen süre için ticari avans faiz oranı üzerinden hesaplanan işlemiş faiz tutarının 345,15TL olduğu görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Taraflar arasında 01/01/2017 tarihinde ‘Halkla İlişkiler Hizmet Sözleşmesi’ yapıldığı, sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığı ve davacının bu sözleşme kapsamında alacak talebinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Tarafların iddiaları ile toplanan deliller ve usulüne uygun olarak alınan bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Taraflar arasında “Kurumsal Marka Kimliği Oluşturulması” sözleşmesi yazılı şekilde yapılmamıştır. Davacı taraf, kurumsal kimlik çalışması ve logo-marka çalışmaları için karşılıklı anlaşmanın mevcut olduğu hususunda, 16/12/2016 tarihli e-posta iletisini delil olarak göstermektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’un 1.maddesine göre; sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir. Anılan Kanunun 2. maddesine göre taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır. İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar. Sözleşmelerin şekline ilişkin hükümler saklıdır. Dava konusu faturalar gönderilmeden önce uyuşmazlık konusu hakkında davacı tarafından bir bedel belirlenip davacı tarafa bildirilmemiş olup bu durumda Türk Borçlar Kanunu’nun 1. maddesi ve devamı maddeleri anlamında sözleşmenin esaslı unsurlarını içerecek şekilde karşı tarafa yöneltilmiş bir “öneri”den söz edilemeyecektir. Ayrıca dava konusu alacağa dayanak faturaların gönderilmesinden önce ve sonra davalının yapılan işleri onaylama, benimseme veya kullanma şeklinde açık veya örtülü bir kabul iradesinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan bu nedenlerle, icra takibine dayanak faturalara konu hizmetle ilgili olarak taraflar arasında kurulmuş bir sözleşme bulunmadığı ve bu itibarla da davacının davalıdan talep edebileceği bir alacağının bulunmadığı kanatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olması koşullarının bir arada bulunması gerektiği ancak davacının kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davalının kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince peşin alınan 574,23-TL. nin 54,40-TL. nispi karar harcından mahsubu ile kalan 519,83-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davalı vekili lehine karar tarihindeki avukatlık asgari ücret tarifesi üzerinden hesap olunan 6.980,87-TL. nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-HMK. 333. md. uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine,
Mahkememizin bu kararına karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde, Mahkememize veya mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde incelenmek üzere tarafların temyiz yoluna başvuru hakkı bulunduğuna dair verilen karar, hazır olan taraf vekillerinin yüzüne karşı karar verildi. 23/12/2020

Katip …
(e-imza)

Hakim …
(e-imza)