Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/895 E. 2020/296 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/895 Esas
KARAR NO : 2020/296
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 28/09/2018
KARAR TARİHİ : 25/06/2020

Mahkememizde görülen Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA / Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Davalı şirketin bir aile şirketi olduğunu, şirket kurucusunun,davacı …’ın genel kurul sırasında davalı şirketin 30.045.000 TL toplam sermayesi içinde 5.125.050.- TL itibari değerli sermayeye karşılık gelen 1.025,01 adet hisse ile %17 pay sahibi ortağı olduğunu, şirketin diğer ortaklarının genel kurul sırasında … A.Ş. (13.585.000 TL karşılığı 2.717 Adet Hisse, %45,5),… … (6.209.950.- TL karşılığı 1.241,99 Adet Hisse, %20.5),… … (5.125.000.- TL karşılığı 1.025 Adet Hisse, %17) olduğunu,
Davalı şirketin, 11.07.2018 Tarihinde gerçekleştirilen 2017 yılı Olağan Genel Kurulunda alınan 3,4,5,6 numaralı kararlara karşı davacının olumsuz oy kullandığını ve usulüne uygun şekilde muhalefet ettiğini, davalı şirket yönetim kurulu üyeleri … … (1.241,99 adet) ve … …’ın(1.025 adet) ve yine … …’ ın ve … …’ ın kontrolünde bulunan … A.Ş. ‘nin (2.717 adet) toplam 4.983.99 adet olumlu oylarıyla ve oyçokluğuyla kararların alındığını
3 numaralı Finansal Tabloların tasdiki ile ilgili kararın, bilançoların sürekliliği ilkesine göre gerçek durumu yansıtmadığını, hesap verme ve dürüst resim ilkelerine aykırılıklar taşıdığını, şirketin hasılatını ve giderlerini ortakların ve ortak sıfatıyla davacının bilme hakkı bulunduğunu , yönetim kurulunun da bu bilgi talebine uygun davranarak açıklama yapmak mükellefiyeti olduğunu, bilançoların, açıklık ve kolaylıkla anlaşılabilir olma ilkesine, tamlık ilkesine, doğruluk ilkesine, şekil bakımından süreklilik ilkesine uygun hazırlanması ve bu çerçevede genel kurul huzuruna getirilmesinin yasal zorunluluk olduğunu,
Davalı Şirketin fınansal tablolarındaki mevzuata aykırı kayıtların ve ortaklar bakımından ciddi sorunların 2016 yılı itibariyle başladığını, 2015 yılı bilançosunda geçmiş yıllar zararı olarak yer almadığı halde 2016 bilançosunda – 35.626.508,71 TL tutarında geçmiş yıllar zararı yazılmasının bilançoların sürekliliği ilkesini ihlal edip, uyumsuzluk yarattığını, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun I Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 9.2.2 bölümünde devir (birleşme) ve bölünme halinde zarar mahsubunun yapılabilmesinin şartları belirtilmiş olup, ekonomiye kazandırılması mümkün olmayan kurumların devir veya bölünme suretiyle devralınması ya da devralınan veya bölünen kurumların devir veya bölünme suretiyle devralınm birleşme nedeniyle devralan … İnşaat A.Ş.’ nin – 35.626.508,71 TL lik zararının davalı şirkette zarar olarak mahsup edilmesinin 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliği’nin 9.2.2 bölümü uyarınca hukuka uygun düşmediğini, geçmiş yıllar zararına atılarak Davacının geçmiş yıllar karı üzerindeki müktesep kar payı hakkının zayıflatılması da hukuken mümkün olması halinde zarar mahsubunun mümkün olamayacağını,
3 numaralı Finansal Tabloların tasdikine ilişkin,
4 numaralı 2017 yılına ait faaliyetler ile ilgili olarak Yönetim Kurulu Üyelerinin İbrasına ilişkin
5 numaralı 2017 yılı karı ile geçmiş yıllar karlarının kullanım şekli ile dağıtımına ilişkin oylamada alınan ” 2017 yılı karının tamamının ve ayrıca Geçmiş Yıllar Karının net 58.120.016.16 TL’lik kısmının dağıtılmasına, dağıtılacak tutarın net 51.112.600,36 TL’ lik kısmının 31.8.2018 Tarihine kadar, kalan net 7.007.415.80 TL’ lik kısmının ise 31.5.2019 tarihine kadar ortaklara aylık taksitler halinde dağıtılmasına ” ilişkin
6 numaralı şirket sermayesinin 44.955.000,00 TL artırılarak 75.000.000,00 TL ‘ye çıkarılması ve ana sözleşmenin 7. maddesinin değiştirilmesine ilişkin kararların kanuna, ana sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kuralına aykırılıkları nedeniyle TTK. 445 ve 446’ ncı maddeleri uyarınca iptali gerektiğini
TTK.449 maddesi uyarınca, huzurda dava konusu edilen kanuna ve usule aykırı Genel Kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması istemi ile ayrıca TTK.448 uyarınca davanın açıldığının davalı şirket yönetim kurulu tarafından uygun vasıtalarla ilan edilmesine karar verilmesini yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir .
CEVAP / Davalı vekili cevap dilekçesinde ve özetle;
Davacının bu döneme kadar yaşanan süreç nedeniyle kardeşlerine karşı husumet beslediğini ve her yıl alınan genel kurul kararları aleyhine olduğu gibi şimdide 11/07/2018 tarihli genel kurul kararlarına karşı dava açtığını,
14/05/2018 günü yapılan genel kurul toplantısında davacı, Yönetim Kurulunun Faaliyet Raporunun okunmasına ilişkin gündemin 3’ ncü maddesine geçildiğinde T.T.K. Md. 438 uyarınca “özel denetçi” atanması talebinde bulunmuş, davacının bu talebi yapılan oylama sonucunda reddedildiğini , davacının, özel denetim ve özel denetçi atanması talebinin reddi kararı akabinde T.T.K. Md. 439 uyarınca bu yolda Mahkemeye de müracaat ederek özel denetçi atanmasını talep etmediğini, 14.05.2018 tarihli toplantıda sunduğu, toplantı öncesinde – peşinen hazırladığı o “itirazları” incelendiğinde bunların itiraz / muhalefet değil birer “talep ve öneri’ veva olsa olsa eleştiri niteliğinde olduğunu , Yargıtay, karar alınmadan önce yapılan muhalefetin TTK 446/1-a anlamında muhalefet şerhi olarak kabul edilemeyeceğini, bir karara peşin muhalefetin öngörülen şartı sağlamayacağı, dolayısıyla pay sahibinin dava açma hakkının bulunmadığını
Davacının asıl ve tek amacının ortağı olduğu şirketin işleyisini yavaşlatmak, şirketi zarara sokmak, masrafının arttırmak ve şirket yönetiminde huzursuzluk yaratmak olduğunu, belirterek; Davacının, genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı talebinin reddine, davalı müvekkili şirketin iş bu dava sebebiyle uğrayacağı zararların tazminini talep hakkımız yanında sair talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla ;T.T.K. Md. 448/3 uyarınca Mahkemenin uygun göreceği miktarda davacının nakdi teminat göstermesine,davanın usulden reddine,haksız, yersiz ve dayanaksız iddialarla açılmış olan davanın esastan reddine,yargılama masrafı ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava ; TTK 445 ve 446 maddesi gereğince açılan Anonim Şirket Genel Kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Davacı nın HMK 389 ve TTK 449 gereğince istediği yürütmenin durdurulması istemi yönetim kurulu üyelerinin yazılı görüşleri alındıktan sonra 16/05/2019 tarihli ön inceleme duruşması ara kararı ile acil korunacak yarar tespit edilmediğinden rededilmiş, davalının teminat istemide verilen ihtiyati tedbir kararı bulunmadığından ve açılan dava nedeniyle şirket zararı tespit edilmediğinden reddedilmiştir.
Dosya içine tarafların bildirdiği delilleri toplanmıştır.Davalı şirketin ortaklarını ve merkezini gösterir ticaret sicil kaydı, iptali istenen kararların alındığı 11/07/2018 tarihli Genel Kurul toplantı tutanağı, toplantıya katılanları gösteren hazirun cetveli ,şirket ana sözleşmesi, pay defteri örneği alınmıştır.Mahkememizce bilirkişi Ticaret Hukuku Akademisyeni Doç Dr …, Finans bilirkişisi … ün birlikte hazırladığı rapor ile Emekli Maliye Başhesap uzmanı Ymm Dr Öğr Görevlisi … ın ayrık görüşünü içerir raporu alınmıştır. Ayrık görüş ve ikili heyet raporundaki tespitler mahkememizce karara esas alınmıştır.
Davalı…San Ve Tic AŞ ‘nin alınan ticaret sicil kayıtlarına, pay defteri , hazirun cetveline göre; toplam 30.045.000 TL ye isabet eden 6.009 adet hisse bulunan şirkette toplantıya ;
… A.Ş 13.585,00 TL karşılığı 2.717 adet hisse %45,5 temsilen(temsilen)
… … 6.209,950 TL karşılığı 1.241,99 adet hisse %20,5 temsilen (temsilen)
… … 5.125,000 TL karşılığı 1.025,01 adet hisse % 17 temsilen (temsilen)
… 5.125,000 TL karşılığı 1.025 adet hisse % 17 temsilen (asaleten)
katıldıkları, TTK 418 maddesi gereğince tüm hissedarların katılımı ile toplantı nisabının sağlandığı tespit edilmiştir.
6102 sayılı TTK nun 445 maddesi İptal sebepleri başlığı altında;
446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.
TTK nun 446 maddesi İptal davası açabilecek kişiler başlığı altında;
a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.hükmü mevcuttur,
Davalı şirketin ticaret sicil kaydı incelendiğinde; 591021 ticaret sicil numarası ile kayıtlı olup, ünvanının … ve Ticaret AŞ , şirket merkezinin … caddesi Şişli/İstanbul olduğu, davalı şirket merkezinin mahkememiz yargı alanı içinde bulunduğu, mahkememizin TTK 445 maddesi gereğince yetkili ve görevli olduğu anlaşılmıştır.
Dava tarihi 28/09/2018 olup, olağan genel kurul toplantısının yapıldığı11/07/2018 den itibaren 3 aylık süre içinde dava açılmıştır.TTK 445 maddesi gereğince dava süresindedir.
Davayı açan … şirket pay sahibi olup, toplantıya asaleten katılmış, iptalini istediği 3-4-5-6. maddeye karşı muhalefet şerhini tutanağa geçirmiş ve olumsuz oy kullanmıştır. … ın TTK 446 maddesi gereğince davacı sıfatı vardır.
Davacı … davalı şirketin 11/07/2018 tarihinde yapılan 2017 yılına ait genel kurul toplantısının gündeminde görüşülen ve alınan 3-4-5-6 numaralı kararların iptalini istemiştir.
Davalı şirketin incelenen ticari defter ve kayıtları neticesi düzenlenen heyet ve ayrık bilirkişi raporlarında genel olarak ; 2016 mali döneminde şirketin önemli ölçüde iştirak hissesi satışı gerçekleştirdiği ve iştirakler hesabında önemli ölçüde azalış gerçekleştiği, yapılan satış sonrasında iştirakler hesabında azalma, banka hesabında da artış olup, satışın hangi kriterlere göre yapıldığı hususunun tespitinin şirket kayıtlarına göre tespitinin mümkün olmadığı,şirketin dönem karının 2016 yılında 34.671.251,71 TL olup, 2017 yılında ise dönem karının 1.857.670,96 TL’ye düştüğü, şirketin önceki yıllarına ait karşılaştırmalı gelir tablosu incelendiğinde; 2016 yılında iştiraklerin satışlarından elde edilen 49.084.000,00 TL kar bulunurken, 2017 yılında böyle bir gelirin olmadığı, 2016 yılındaki iştirak satış karı olmasa, şirketin 2016 yılında -7.459.375,69 TL zarar beyan edeceği, 2017 yılı dönem karının 2016 yılına nazaran büyük oranda düşük çıkmasının, şirketin 2016 yılında elde ettiği iştirak satış karları neticesi olduğu, 2017 yılı gelir tablosunda Diğer Olağandışı Gider ve Zararlar bölümünde 18.713.787,37 TL gider gösterildiği, bunun 18.312.997,84 TL’sinin … üniversitesine yapılan bağış olduğu, geri kalan kısmın özel iletişim vergisi, gecikme faizi, MTV gibi kanunen kabul edilmeyen giderlerden oluştuğu, 2017 yılı içinde şirket hesaplarında bulunan döviz mevduatlarının, her ay sonunda TCMB kurlarına göre değerlemesinin yapılması neticesinde 24.193.688,75 TL kambiyo karı, buna karşılık 13.591.245,58 TL kambiyo zararının oluştuğu, 969.315,65 TL finansman giderinin 934.727,65 TL’sinin, grup şirketlerinden … A.Ş. tarafından kesilen faiz faturaları olduğu, 2016 yılında … İnşaat A.Ş. ile grup şirketlerden … Paz. San. Tic. AŞ ile birleştiği, birleşme kararının, iptali için … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/141 E.
sayılı dosyasında açılan davanın derdest olduğu,birleşme kararının şirketin menfaatine olup olmadığı hususunun yargılama sonucu belirleneceği, davalı şirketin önceki yıllar itibariyle birkaç milyon TL kar elde ettiği, 2013 yılında bu tutarın önemli ölçüde arttığı ve 173 483 711,12 TL olarak gerçekleştiği, şirket hissedarları arasındaki uyuşmazlığın bu kar tutarının paylaşımından kaynaklandığının düşünülebileceği, 2014 yılından bu yana davacı hissedar … ın yönetim kurulu üyeliğine seçilmediğini, …’ın birikmiş karların dağıtılması yolundaki isteklerinin reddedildiği, alınan red kararlarının iptalinin yargı yoluyla istenmesi üzerine, hakim ortakların dağıtılabilir karı ve nakitleri azaltıcı işlemler yaptığını, şirketin önemli kazanç kaynaklarının satılarak küçülmeye gidildiği bildirilmiştir.
3 numaralı finansal tabloların onaylanması kararının iptali isteminde;
TTK m. 424/1 de “Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul karan, kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu doğurur.” hükmü mevcut olsa da 2017 yılına ait genel kurul gündeminde ayrıca Yönetim Kurulunun ibrasına ilişkin madde bulunduğundan fınansal tabloların onaylanması kararı ibra etkisi göstermemiştir. Bu nedenle TTK 436 maddesi gereğince oydan yoksunluk koşulu bu gündem maddesi için aranmayacaktır.
Davacının fınansal tabloların iptali talebine dayanak olarak dava dilekçesinde açıkladığı hususlar daha önce açılan davalarda maddi veya şekli anlamda kesim hüküm teşkil edecek şekilde sabit olmamıştır, ayrıca yukarıda kısaca özetlenen bilirkişi raporu tespitlerine göre de ; fınansal tabloların hatalı tutulduğuna ilişkin bir belirleme, yapılmamıştır. Alınan 3 numaralı genel kurul kararında kanuna , esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilmediğinden TTK 445 vd maddeleri çerçevesinde davacının iptal talebi kabul edilmemiştir.
4 numaralı yönetim kurulu üyelerinin ibrası kararının iptali isteminde;
TTK m. 436/2 gereğince “ Şirket yönetim kurulu üyeleriyle yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy haklarını kullanamaz” Anılan hüküm gereği yönetim kurulu üyelerinin kendi ibralarında oy kullanmaları mümkün olmadığı gibi, birbirlerinin ibrasında da oy kullanamazlar.
Yargıtay 11. Hukuk Dariresinin 2015/1843 esas- 2015/8132 karar sayılı ve 11/06/2015 tarihli kararında; “… yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın da iptali istenilmiş olup, eski TTK 374/2 nci yeni TTK m. 436/2 madde hükmü karşısında, yönetim kurulu üyeleri kendilerinin ve birbirlerinin ibralarına ilişkin kararlarda oy hakkını haiz değillerdir. Somut olayda, yönetim kurulu üyelerinin kendilerinin ve birbirlerinin ibra oylamasına katıldıkları ve olumlu oy kullandıkları anlaşılmaktadır. eski TTK 374/2 nci yeni TTK m. 436/2 madde hükmü buyurucu niteliktedir. Bu şekilde alınan genel kurul kararına karşı ortaklar, muhalefet şerhlerini tutanağa yazdırmamış olsalar bile ibraya ilişkin genel kurul kararının iptalini isteyebilirler…” denilmiştir.
Somut olayda; yönetim kurulu üyeleri … … ve … … birbirlerinin ibrasında oy kullanmış olup, yapılan oylama TTK 436/2 de açıklanan norma aykırıdır
Ayrıca şirket ortağı olan … Holding AŞ nin yönetim kurulunda bu şirketin hakim ortakları olan … … ve … … vardır. Hakim ortak ve yöneticiler TTK m. 365 gereğince bu anonim şirketi idare ve temsil ederek, anonim şirketin iradesini oluşturacaktır. … Holding AŞ’nin de davalı şirket yönetim kurulu üyeleri … … ve … … ın ibrasında oy kullanması TTK m. 436/2’de belirtilen yasağın kapsamında olacaktır. (18.04.2016 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilmiş olan 30.03.2106 tarihli genel kurul kararına göre … … ve … …, … … ile birlikte … Holding AŞ’nin yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişlerdir)
Mahkememizce 4 numaralı genel kurul kararının alınmasında TTK 436/2 hükmü ihlal edildiğinden, TTK 445 vd maddeleri gereğince iptali gerektiği sabit bulunmuştur.
5 numaralı kar payı dağıtımı kararının iptali isteminde;
Şirketin 2017 yılı bilançosunda yer alan kar yedeklerinin 6.593.245,87 TL, yasal yedekler ve 58.676.800,03 TL olağanüstü yedekler olmak üzere toplam 65.270.045,90 TL olduğu, yasal yedeklerin, 1. tertip yasal yedek 6.009.000,00 TL ve 2. tertip yasal yedek 584.245,87 TL olduğu, 1. tertip yasal yedeklerin şirket sermayesi olan 30.045.000,00 TL’nin % 20’sine denk geldiği görülmekle, bu anlamda şirket sermayesinin çok üstünde bir yedek ayrılmasının söz konusu olmadığı, olağanüstü yedeklerin, şirketlerin genel kurullarında alınacak kararlar ile sermaye yedeklerinde tutulmasının yasal mevzuata uygun olduğu bilirkişi raporunda belirlenmiştir.
Şirketin 31.12.2017 tarihli bilançosunda görüldüğü şekli ile sermayenin 8 katına ulaşan öz varlık tutarı ve bu tutarın %84’ünü oluşturan [(179.158.281,22 – 35.626.508,71 =) 143.531.772,51 + 58.676.800,03] geçmiş yıllar karı ile olağanüstü sermaye yedeklerinin %28,75’ine isabet eden kısmının (58.120.016,16.-TL) ortaklara dağıtılmasının, şirketin hazır değerlerinin (nakit kaynaklarının) 85.705.499,44 TL olması ve yapılması ön görülen kar dağıtımının, hazır değerlerin %67.81’ine denk gelmesi karşısında mali açıdan hakkaniyete uygun olduğu bilirkişi raporunda belirlenmiştir.
Davalı şirketin 134 numaralı “ortaklardan alacaklar” hesabının incelenmesinde, 2017 yılı içerisinde yönetim kurulu üyelerinin kendi hesaplarına para aktararak şirkete borçlanmadıkları ancak, davacı yanın 2016 yılından devir eden ve 2017 yılı içerisinde aldığı tutarlar sonucunda davalı şirkete toplam 952.941,15 TL borçlu olduğu, bu anlamda yönetim kurulu üyelerinin kayden borçlanıp, sonrasında vergi yasalarının “kayıtta olduğu halde işletmede bulunmayan varlıkları ile sınırlı silmeye imkân veren” hükmünü kullanmadıkları bilirkişi raporunda belirlenmiştir.
Bilirkişi raporu ile belirlenen bu finansal veriler çerçevesinde 5 numaralı genel kurul kararında kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırılık tespit edilmediğinden TTK 445 vd maddeleri çerçevesinde davacının iptal talebi kabul edilmemiştir.
6 numaralı şirket sermayesinin artırılması kararının iptali isteminde;
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2003/13782 esas- 2004/10454 karar sayılı ve 28/10/2004 tarihli kararında “ … şirketlerin kayıt ve defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak, davalı şirketin sermaye artırımına ihtiyacının bulunup bulunmadığı, kararlaştırılan artırım şeklinin bu ihtiyacı karşılama amacını sağlayıp sağlamayacağı, … davalının holding olması ve TTK.nun 466/4 neti maddesi uyarınca başka şirketlere iştirak amacıyla kurulması, diğer bir değişle üreten deşil, yöneten bir şirket olması serçesinin doğurduğu öncelik kaygıları ve hedef yönelimlerinde vatan özellikler de gözetildikten sonra bir karar verilmesi …” görüşünü açıklamıştır.
Sermaye artışına ilişkin genel kurul kararında tartışılması gereken nokta artış kararının dürüstlük kuralı uygun olup olmadığı, davalı şirket için elzem olup olmadığıdır.
Somut olayda; davalı şirket yönetim kurulu şirket sermayesini 30.045.000,00 TL dan 44.955.000,00 TL artırarak 75.000.000,00 TL’sına çıkarılmasını, yapılacak olan sermaye artırımının iç kaynaklardan (olağanüstü yedekler) karşılanmasını,ortaklara hisseleri nispetinde bedelsiz yeni paylar verilmesini teklif etmiştir.
Davalı şirket yönetim kurulu sermaye artışının gerekçesi olarak, şirkette sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi, sermaye yapısı ile şirket kredibilitesinin güçlendirilmesi, ileride doğabilecek yatırım fırsatlarının finanse edilebilmesini açıklamıştır.
Ancak şirketin mevcut finansal ve mali durumu incelendiğinde; likidite sorununun olmadığı, iştiraklerden kar ve kira geliri elde etmek dışında bir ticari faaliyette bulunmadığı, kabul edilmiş veya başlanmış herhangi bir yatırım projesi olmadığı, bu yönde yaptığı bir ön anlaşma, iyi niyet mektubu, ticari faaliyet vb somut girişimi bulunmadığı bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir.
Anonim şirketlerin kuruluş amacı kar etmek ve dağıtmaktır. Olağanüstü yedeklerin sermayeye ilave edilmesi sonucunda ortakların bu miktarda nakit dağıtılabilir kardan mahrum kalacağı açıktır; zira sermayeye ilave edilen iç kaynaklar ancak sermayenin tekrar azaltılması ya da Şirketin tasfiye edilmesi halinde tekrar ortaklara dağıtılabilir kaynak haline gelecektir. İç kaynaklı sermaye artışı sebebiyle elde edilen hisseler ile bu artış için kullanılan iç kaynağın ortaklar bakımından özdeş olmadığı da açıktır: zira birinde ortağa yeni hisse verilirken, diğerinde nakit ödeme yapılmaktadır ki; nakit ödemenin yeni hisse tevdiine nazaran ortaklıktaki hisse yapısının bozulmaksızın pay sahibine üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği kaynak yarattığı izahtan varestedir. Şirketin mevcut durumda, olağanüstü kar yedeklerinin tamamını dağıtmaya yetecek kadar nakit kaynağının bulunmadığı, bu tutarın dağıtılabilmesi için şirketin yabancı kaynak kullanması gerektiği şirket bilançolarından anlaşılmakla birlikte, salt bugün için nakit kaynakların nakden dağıtımının yapılamıyor olması, sermaye artırımının gerekçesi olamaz.
Bu tespitler ışığında davalı şirket için iktisadi/mali yerindelik kıstası gerçekleşmediğinden, sermaye artırımının gerekli ve elzem olmadığı takdiren kabul edilmiştir. Mahkememizce 6 numaralı genel kurul kararının TTK 445 vd maddeleri gereğince iptali gerektiği sabit bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı … AŞ nin 11/07/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan 4 numaralı “yönetim kurulu üyelerinin ibrası” na ilişkin kararın ve 6 numaralı “şirket sermayesinin artırılmasına ” ilişkin kararın, kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptaline, diğer iptal taleplerinin sabit olmadığından reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdakişekilde hüküm kurulmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-Davalı … San Ve Tic AŞ nin 11/07/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlardan 4 numaralı “yönetim kurulu üyelerinin ibrası” na ilişkin kararın ve 6 numaralı “şirket sermayesinin artırılmasına ” ilişkin kararın, kanuna esas sözleşmeye ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle iptaline, diğer iptal taleplerinin sabit olmadığından reddine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 54,40 TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın düşümü ile bakiye kalan 18,5 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan 7.773,3 TL yargılama giderinin (7.500,00 TL bilirkişi ücreti- başvuru harcı, peşin harç , tebligat ve müzekkere gideri ) red ve kabul nispetine göre 3,886,65 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından bu dava sebebi ile yapılan 41,10 TL yargılama giderinin red ve kabul nispetine göre 20,55 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, geri kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Tarafların artan avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine,
Davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstanbul BAM da istinaf yolu açık olmak üzere, verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
25/06/2020

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır