Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/824 E. 2018/1070 K. 16.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/824 Esas
KARAR NO : 2018/1070

DAVA : Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2018
KARAR TARİHİ : 16/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin davalı bankaya devrinden önce 19.10.1999 tarihinde … A.Ş. … şubesinde … hesabı açtığını ve 6.160,00-TL mevduatını davalı bankanın karlı olduğu yönündeki yönlendirmesi sonucu … hesabına yatırdığını, davalı bankanın yaptığı işlemlerden dolayı davalı bankanın yönetimine … tarafından 21.12.1999 tarihinde el konulduğunu, davalı bankanın taahhüt ve güvencelerine rağmen müvekkilinin alacağının ödenmediğini ve basına … hesapların ödenmeyeceğinin yansıdığını, … Ağır Ceza Mahkemesinin … esas, … karar sayılı dosyası ile davalı banka yetkilileri hakkında kamu davası açıldığını, banka ile müvekkili arasında karz/vedia akdi kurulduğunu, davalı bankanın paravan … banka kurarak bu bankanın adı arkasına gizlenmek suretiyle toplamış olduğu mevduatı yine kendisi tasarruf etmiş ve grup şirketlere usulsüz krediler vererek tükettiğini, davalı bankanın fesh edilmemiş, iflas etmemiş ve tasfiye edilmemiş olduğunu, davalı bankanın … AŞ ile birleştiğini bu nedenle sorumluluğun … AŞ de olduğunu, müvekkilinin … AŞ ye mevduat yatırıkken ödemenin de … AŞ tarafından yapılacağına inanarak ve inandırılarak yatırdığını ancak müvekkilinin KKTC de bulunan ve hiçbir bankacılık faaliyeti bulunmayan paravan banka … Ltd. adlı bankaya yönlendirilerek zarara uğratıldığını, bu nedenle … AŞ nin müvekkili aleyhine sebepsiz olarak zenginleştiğini, banka tarafından kanuna karşı hile yoluna başvurulduğunu, bankalara olan güvenin kötüye kullanıldığını, davalı bankanın haksız fiil sorumluluğu bulunduğunu beyan ederek, müvekkili tarafından davalı bankaya yatırılmış olan 6.160,00-TL nin davalı bankadan tahsiline, alacağa bankaya yatırılan 19/10/1999 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle, … bünyesinde bulunan … AŞ nin devir ve birleşme suretiyle … Aş bünyesinde birleştiğini, daha sonra … AŞ nin hisselerinin 09/08/2001 tarihinde … ile … arasında akdedilen hisse devir sözleşmesi ile …’a devredildiğini, bu nedenle hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan her türlü mali ve hukiki sorumluluğu … nin hisse devir sözleşmesinin 6.13. Maddesi ile kendi üzerine aldığını, müvekkili banka borcun tarfı olmadığından mahkemenin re’sen taraf değişikliğine hükmetmesi ve davanın reddine karar vermesini talep ettiklerini, müvekkili bankaya husumet düşmeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı ve husumet yönünden reddi gerektiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur. Feri müdahil … vekili beyanlarında, davalı banka vekilinin cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek davanın haksız olup, reddi gerektiğini savunmuştur. Feri müdahil … vekili beyanında özetle, davanın asıl muhatabının … olduğunu, husumetin … ye yönlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Banka nezdinde hesap açma ve havale talimatları ile dayanılan diğer tüm deliller celp edilip incelenerek konusunda uzman bankacı bilirkişi … vasıtasıyla banka kayıtları ile tüm dosya kapsamı üzerinde inceleme yapılarak rapor alınmış deliller toplanmıştır. Dosyada mevcut bulunun 06/11/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının Kıbrıs’da mukim … ltd. Şti nde 19/10/1999 tarihinde 6.160,00-TL hesap açtığı ve 06.12.1999 tarihinde kısmi mevduat çekim tarihi itibariyle ise bakiye (6.160,00-TL -832,37-TL) 5.327,63-TL olarak açılan mevduatlardan bakiye 5.327,63-TL ana para alacaklarının yani 06.12.1999 tarihi itibariyle 5.327,63-TL asıl alacaklı olduğu, davacılar adına açılmış olan 5.327,63-TL lik mevduatın kısmen veya tamamen davacılara ödendiğine ilişkin herhangi bir belge veya kayda rastlanmadığı, davacılar ve onun durumundaki … hesaplara para yatıran kişilerin … AŞ yöneticileri tarafından iradelerinin fesada uğratılarak haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıklarının Bankalar Yeminli Baş Murakıp Raporu, … Ağırz Ceza Mahkemesi kararı ve Yargıtay’ın bu konudaki onama kararlarında belirtmiş olduğu, taraflar arasında ihtilaf konusu olan olayın hukuki tanımının havale görünümlü mevduat toplamak olarak değerlendirilmesi gerektiği, … AŞ tüzel kişiliğinin … Ltd. Şti adlı bankanın paravan bir banka olduğunu bildiği, buna rağmen bu banka adına mevduat toplamak suretiyle davacının zararına sebep olduğu paraların Yargıtay kararında yer aldığı üzere, KKTC’de kurulu … Ltd. Şti ne gönderildiğine dair dekont ya da mahsup belgesi ibraz edilemediği, bu durumda bir güven kurumu olarak faaliyet gösteren davalı … AŞ nin müşterisi olan davacıyı bu duruma bilerek …’a yönlendirdiği anlaşılmakla dava konusu bedeli tahsil edememesinden davalı bankaların sorumlu olduğu anlaşılmakta ise de; … ile … arasında akdedilen hisse devir sözleşmesi hisse devir 09/08/2001 tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan borçları ve bu borçlara ilişkin her türlü mali ve hukuki sorumluluğu hisse devir sözleşmesinin 6.13. Maddesi ile … üstlenmiş olması nedeniyle konu davada tamamen … nin sorumlu bulunup bulunmadığı hukuki takdirin mahkemeye ait olduğu, mahkemece davacı hesap sahibinin haklı ve alacaklı olduğu kanaatine varılır ise; davalı bankanın (… AŞ’ne izafeten) veya müdahil …’nin 19.10.1999 tarihinde yatırılmış ana para tutarın 06.12.1999 tarihine kadar 6.160,00-TL ve 06.12.1999 tarihinde kısmi mevduat çekim tarihi itibariyle ise bakiye 5.327,63-TL den sorumlu bulunduğu, davacıların alacaklı olduğuna karar verildiği takdirde, paranın bankaya yatırıldığı 19.10.1999 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar 3095 s.yasanın 2/2 md. Uyarınca TCMB nin ilan ettiği değişen oranlarda avans faizi uygulanması gerektiği sonuç ve kanaatine vardığını açıklamıştır. Dava, davacının, davalı banka şubesinde bulunan mevduatının, banka yönetimi tarafından güvenin kötüye kullanılması ve iradesinin yanıltılması ile havale talimatı imzalatılmak suretiyle Kıbrısta kurulu bulunan … Ltd adlı banka hesabına aktarılmış gibi gösterilerek ve bu şekilde toplanan mevduatların banka yönetimi tarafından grup şirketlere usulsüz kredi vermek suretiyle kullanıldığı ve bu şekilde zarara uğratıldığı iddiası ile banka şubesine yatırılan mevduatını faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir. … Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2005 tarih … esas … karar sayılı kararı ile; davalı bankanın külli halefi olduğu … A.Ş. nin yöneticisi … hakkında “… hesapları üzerinden banka vasıta kullanmak sureti ile dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve bu karar Yargıtay … Ceza Dairesinin 19.10.2006 tarih ve … sayılı kararıyla onananarak kesinleşmiştir. Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen karar ve gerekçesinde … ve … A.Ş. nin diğer bir kısım yöneticilerinin, … A.Ş. aracılığı ile … hesabı açtıran kişileri , banka vasıta kılmak sureti ile dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların Balkaner Holding bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, … bankasının paravan bir şirket olarak davalı … tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Buna göre davacı mevduatının Ltd. Şti. hesabına havale edilmiş gösterilmesine rağmen davalı …ın külli halefi olduğu … A.Ş. bünyesinde kaldığı, bu nedenle … A.Ş. nin davacının mevduatından sorumlu olduğunun kabulü gerektiğinden külli halefi sıfatı ile davalı … A.Ş . nin pasif husumet ehliyetinin bulunduğu ve davacı mevduatından sorumlu olduğu sabit kabul edilmiştir. Davalı banka vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de; Dosya içeriğinden davacının … bankasına daha önce takip yapmadığı gibi dava da açmadığı anlaşılmaktadır. … A.Ş. nin külli halefi sıfatı ile davalı bankanın sorumluluğu 818 sayılı BK nun 41., 55. maddeleri ve 6762 sayılı TTK nun 336. maddesine dayandığından dava 818 sayılı BK nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Davacının zararı, … bankası aleyhine girişilen yasal işlemlerin yapılmasından ve davacının alacağını dava dışı … Ltd. Şti. den tahsil edemeyeceğinin anlaşıldığı tarihin zararın doğduğu tarih ve zamanaşımının başlangıcı tarihi olacağı kabul edilmiştir. Yargıtay … Hukuk Dairesinin 26.06.2013 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararı da aynı yöndedir. Davacının bu davalıdan alacağını alamayacağını öğrenmesi bir takım yargı kararlarına da bağlıdır. Zira … Ağır Ceza Mahkemesinde … ve … A.Ş. nin diğer bir kısım yöneticilerinin banka vasıta kılmak sureti ile dolandırıcılık suçundan yapılan yargılama 29.11.2005 tarihinde sonuçlanmış ve temyiz üzerine 19.10.2006 tarihinde Yargıtayın onama kararı ile kesinleşmiştir. Davacının alacağını dava dışı … Ltd. Şti. den tahsil etmek için herhangi bir takip ve dava açmamıştır. Bu şirketin ise yukarıda özetlenen Ceza Mahkemesi kararından da anlaşılacağı üzere suç işlemek üzere kurulan paravan bir şirket olduğu kabul edildiğinden borçlarını ödemekten aciz olduğu ve hakkında açılacak dava ve takiplerin sonuçsuz kalacağı ve bunun dosyaya sunulan birçok Yerel Mahkeme ve Yargıtay Kararları ile sabit olduğu açıktır. Buna göre davalı, davacının zamanaşımının başlangıcı olan zararın doğduğunun öğrenildiği tarihin daha önce olduğunu ve zamanaşımı süresi geçtikten sonra davayı açtığını ispatlayamamıştır. Buna göre açılan davanın süresinde olduğu, davanın zamanaşımına uğradığı savunması dinlenemeyeceğinden davalının zamanaşımı defi kabul edilmemiş, bilirkişi raporunun dosyaya sunulan delillere ve bilimsel kriterlere uygun olduğu anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne ilişkin mahkememizce verilen 05/04/2016 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilam davalı … A.Ş., feri müdahiller … ve … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine … Hukuk Dairesi’nin 06/06/2018 tarih ve … Esas … Karar sayılı bozma ilamıyla ”Dava tarihi olan 2/2/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın esası hakkında kararı verilmesi doğru olmamış, kararın re’sen bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozularak mahkememize gelmekle mahkememizin 2018/824 Esas numarasını almış, bozma ilamına uyulmuş ve açık yargılamaya devam olunmuştur.
Dava tarihi olan 2/2/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğunun hüküm altına alındığı anlaşıldığından tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olması sebebiyle mahkememizin görevsizliğine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin ve harcın görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Süresinde dosyanın gönderilme talebinde bulunulmaması halinde dosya ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi. 16/10/2018

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır