Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/823 E. 2018/1071 K. 16.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/823 Esas
KARAR NO : 2018/1071

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/09/2018
KARAR TARİHİ : 16/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkilinin davalı bankaya devirden önce … A.Ş.’de bulunan vadeli hesabında mevcut 9.041,00-TL mevduatının henüz vadesi gelmeden 21/12/1999 tarihinde … A.Ş. yönetimine … tarafından el konularak yönetiminin …’ye devredildiğini, bankanın bankacılık yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılarak … A.Ş. ile birleştirildiğini, müvekkili parasının … A.Ş. yönetimince KKTC’de paravan olarak kurulan … Ltd.’ye aktarıldığını, … A.Ş’nin sebepsiz zenginleştiğini, bankalara olan güvenin kötüye kullanıldığını, müvekkilinin kasten yanlış yönlendirildiğini belirterek 9.041,00-TL mevduat alacağının paranın bankaya yattığı tarihten vade sonuna kadar akdi faiz, vade sonundan fiili ödeme tarihine kadar 3095 Sayılı Yasanın 2.Maddesi gereğince akdi faizden az olmamak üzere temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; … bünyesinde bulunan … AŞ nin devir ve birleşme suretiyle … A.Ş. bünyesinde birleştiğini, daha sonra … AŞnin hisselerinin 09/08/2001 tarihinde … ile … arasında akdedilen hisse devir sözleşmesi ile …’a devredildiğini, bu nedenle hisse devir tarihinden önceki işlemlerden kaynaklanan her türlü mali ve hukiki sorumluluğu … nin hisse devir sözleşmesinin 6.13. Maddesi ile kendi üzerine aldığını, müvekkili banka borcun tarfı olmadığından mahkemenin re’sen taraf değişikliğine hükmetmesi ve davanın reddine karar vermesini talep ettiklerini, müvekkili bankaya husemete düşmeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı ve husumet yönünden reddi gerektiğini belirterek haksız davanın reddini savunmuştur.
Feri müdahil … vekili beyanında, davalı banka vekilinin cevap dilekçesindeki hususları tekrar ederek davanın haksız olup, reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava ihbar olunan … vekili beyanında özetle, davanın asıl muhatabının … olduğunu, husumetin … ye yönlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE:
Dava, davacının, davalı banka şubesinden bulunan mevduatının, banka yönetimi tarafından güvenin kötüye kullanılması ve iradesinin yanıltılması ile havale talimatı imzalatılmak suretiyle Kıbrısta kurulu bulunan … Ltd adlı banka hesabına aktarıldığı ve bu şekilde toplanan mevduatların banka yönetimi tarafından grup şirketlere usulsüz kredi vermek suretiyle kullanıldığı ve bu şekilde zarara uğratıldığı iddiası ile banka şubesine yatırılan mevduatını faizi ile birlikte tahsili istemine ilişkindir.
… Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2005 tarih … esas … karar sayılı kararı ile; davalı bankanın külli halefi olduğu … A.Ş. nin yöneticisi … hakkında “… hesapları üzerinden banka vasıta kullanmak sureti ile dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve bu karar Yargıtay … Ceza Dairesinin 19.10.2006 tarih ve … sayılı kararıyla onananarak kesinleşmiştir. Ceza Mahkemesince verilen ve kesinleşen karar ve gerekçesinde … ve … A.Ş. nin diğer bir kısım yöneticilerinin, … A.Ş. aracılığı ile … hesabı açtıran kişileri, banka vasıta kılmak sureti ile dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların … bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, … bankasının paravan bir şirket olarak davalı … tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Buna göre davacı mevduatının … Ltd. Şti. hesabına havale edilmiş gösterilmesine rağmen davalı …ın külli halefi olduğu … A.Ş. bünyesinde kaldığı, bu nedenle … A.Ş. nin davacının mevduatından sorumlu olduğunun kabulü gerektiğinden külli halefi sıfatı ile davalı … A.Ş . nin pasif husumet ehliyetinin bulunduğu ve davacı mevduatından sorumlu olduğu sabit kabul edilmiştir. Davalı banka vekili, zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de; dosya içeriğinden davacının … bankasına daha önce takip yapmadığı gibi dava da açmadığı anlaşılmaktadır. … A.Ş. nin külli halefi sıfatı ile davalı bankanın sorumluluğu 818 sayılı BK nun 41., 55. maddeleri ve 6762 sayılı TTK nun 336. maddesine dayandığından dava 818 sayılı BK nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Davacının zararı, … bankası aleyhine girişilen yasal işlemlerin yapılmasından ve davacının alacağını dava dışı … Ltd. Şti. den tahsil edemeyeceğinin anlaşıldığı tarihin zararın doğduğu tarih ve zamanaşımının başlangıcı tarihi olacağı kabul edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26.06.2013 tarih ve 2012/11065 Esas 2013/13336 Karar sayılı kararı da aynı yöndedir. Davacının bu davalıdan alacağını alamayacağını öğrenmesi bir takım yargı kararlarına da bağlıdır. Zira … Ağır Ceza Mahkemesinde … ve … A.Ş. nin diğer bir kısım yöneticilerinin banka vasıta kılmak sureti ile dolandırıcılık suçundan yapılan yargılama 29.11.2005 tarihinde sonuçlanmış ve temyiz üzerine 19.10.2006 tarihinde Yargıtayın onama kararı ile kesinleşmiştir. Davacının alacağını dava dışı … Ltd. Şti. den tahsil etmek için herhangi bir takip ve dava açmamıştır. Bu şirketin ise yukarıda özetlenen Ceza Mahkemesi kararından da anlaşılacağı üzere suç işlemek üzere kurulan paravan bir şirket olduğu kabul edildiğinden borçlarını ödemekten aciz olduğu ve hakkında açılacak dava ve takiplerin sonuçsuz kalacağı ve bunun dosyaya sunulan birçok Yerel Mahkeme ve Yargıtay Kararları ile sabit olduğu açıktır. Buna göre davalı, davacının zamanaşımının başlangıcı olan zararın doğduğunun öğrenildiği tarihin daha önce olduğunu ve zamanaşımı süresi geçtikten sonra davayı açtığını ispatlayamamıştır. Buna göre açılan davanın süresinde olduğu, davanın zamanaşımına uğradığı savunması dinlenemeyeceğinden davalının zamanaşımı defi kabul edilmemiş, davanın kabulüne ilişkin mahkememizin 23/02/2016 tarih ve … Esas … karar sayılı ilamı davalı vekili ve feri müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmekle Yargıtay … Hukuk Dairesinin 06/12/2017 tarih ve … Esas … karar sayılı bozma ilamıyla ”Dava, … hesaba yatırılan paranın istirdadı istemine ilişkindir. Dava tarihi olan 01.07.2014 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde tüketicinin; “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi” ifade edeceği, 3/1-l maddesinde ise tüketici işleminin; “mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade edeceği düzenlenmiş, aynı Kanun’un 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalara bakmaya tüketici mahkemelerinin görevli olduğu hüküm altına alınmıştır. Buna göre, mahkemece, tüketici konumundaki davacı tarafından açılan işbu davada tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK 115/2 maddesi gereğince dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esası hakkında karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile bozularak mahkememize gelmiş ve yeni bir esas numarası almıştır.
Bozma sonucu yapılan açık yargılama sonucunda, taraflar arasındaki uyuşmazlığın taraflar arasındaki Bireysel Bankacılık Hizmet Sözleşmesinden kaynaklandığı, taraflar arasındaki bu hukuki ilişkide davacıların 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-k maddesinde belirtildiği şekilde tüketici konumunda olduğu, yapılan işlemin de 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/1-l maddesinde ifade edilen tüketici işlemi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda; uyuşmazlığın Tüketici Mahkemesinin görevine girdiği, mahkememizin ise görevsiz olduğu anlaşılmaktadır.
Göreve ilişkin düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu sebeplerle; dava dilekçesinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 1., 20., 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca görev yönünden usulden reddi ile Mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-Yargılama giderlerinin ve harcın görevli mahkemece dikkate alınmasına,
4-Süresinde dosyanın gönderilme talebinde bulunulmaması halinde dosya ele alınarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.16/10/2018

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır