Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/812 E. 2018/1251 K. 03.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/812 Esas
KARAR NO : 2018/1251

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ : 03/12/2018

Mahkememizde görülen İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
DAVA /Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle;
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket ile davalı şirketin 03/11/2011 tarihli “Malzeme Satış Sözleşmesi” adı altında bir sözleşme imzaladıklarını, sözleşme konusunun davalı şirket tarafından yapılan … Alışveriş Merkezi’nin mekanik, tesisat otomasyonunun yapılması işi olduğunu, sözleşmenin tanziminden önce davacının keşif özeti hazırlayarak ;keşif özetinde sözleşme konusu iş için kullanılması öngörülen malzemelerin listesi ve fiyatlarının belirtilerek sözleşme ekinde gösterildiğini, söz konusu sözleşmenin “Mali Hükümler” başlıklı 6. maddesi kapsamında toplam sözleşme bedelinin KDV dahil 182.000,00 TL olarak belirlendiğini, 6.2 maddesi ile bu tutarın 15/12/2011 vadeli 30.000,00 TL bedelli, 15/01/2012 vadeli 45.000,00 TL bedelli, 15/02/2012 vadeli 45.000,00 TL bedelli, 15/03/2012 vadeli 31.000,00 TL bedelli, 15/04/2012 vadeli 31.000,00 TL bedelli çekler ile ödenmesinin kararlaştırıldığını, 6.3 madde ile de 15/03/2012 ve 15/04/2012 vadeli 62.000,00 TL toplam tutarlı kısmın güvence olarak geçici kabule kadar Krem Turizm uhdesinde kalması geçici kabulün yapılmasını müteakip ödenmesinin hüküm altına alındığını, anılan sözleşme kapsamında müvekkilinin edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini, ilk üç ödeme toplamı olan 120.000,00 TL’yi tahsil edip gerekli faturaları davalı şirkete gönderdiğini ancak toplam 62.000,00 TL tutarlı 2 adet çekin davalı şirket tarafından müvekkili şirkete teslim edilmediği gibi başka bir şekilde de ödenmediğini, sözleşmenin 7.2 maddesinde ödemelerin zamanında yapılmaması halinde geciken ödemeye aylık %5 gecikme faizi ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkili şirketin iyi niyetle ödemenin yapılacağını beklemesine rağmen ödemenin gerçekleşmediğini, borçlu şirket yetkililerinin de telefonlara çıkmadığını, borç tutarının teyidi amacıyla gerçekleştirilen 01/11/2012 tarihli faks teatisi ile davalı şirketin muhasebe yetkilisi …’dan güncel borç tutarının 62.055,79 TL olduğu yönünde hesap mutabakatı yapıldığını, bu durum üzerine söz konusu alacağın tahsili amacıyla … 32. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine takip başlatıldığını, davalı şirketin asıl borca, ferilerine ve imzaya itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu beyanla davalının haksız olarak yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, haksız ve mesnetsiz itiraz nedeniyle İİK. uyarınca %20 oranından az olmamak üzere İcra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP /Davalı vekili cevap dilekçesinde ;
Müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 03/10/2011 tarihinde imzalanan Eser Sözleşmesi ile müvekkilinin …’de bulunan … Alışveriş Merkezinin mekanik, tesisat otomasyonu işleminin yapılması için gerekli malzemelerin temini ve otomasyon sisteminin çalışır halde teslimi ile gerekli eğitimlerin verilmesi işini, davacının ise otomasyon işlemini eksiksiz ve çalışır şekilde teslim ile gerekli eğitimleri vermeyi ve 2 yıl boyunca çıkacak eksiklikleri gidererek çalışır vaziyette tutmayı taahhüt ettiğini, sözleşmenin 5. Maddesinin 4 alt başlıkta teslimin ne şekilde yapılacağını düzenlediğini, toplam 3 adet ve 120.000,00 TL tutarında çeke ilişkin ödemelerin davacıya yapıldığını, sözleşmenin 6.3 maddesinde bakiye bedel olan toplam 62.000,00 TL bedelli çeklerin teslime kadar teminat olarak tutulacağının belirtildiğini, davacı şirketin sözleşmede üzerine düşen edimleri tam ve eksiksiz yerine getirmediğinden ve kabul işlemi halen yapılmadığından teminat olarak gösterilen bakiye kısmın müvekkili tarafından ödenmediğini, davacının otomasyon projesinin tam ve çalışır biçimde uygulanması sorumluluğu bulunduğunu, oysa ki otomasyon sisteminin tespit edilen eksiklikler nedeniyle çalışmadığını, sözleşmedeki edimler yerine getirmediğinden müvekkilinin geçici kabule kadar teminat olarak tuttuğu miktarı ödeme sorumluluğu bulunmadığını, işin zamanında ve tam olarak teslim edildiğini,, ayıbın bulunmadığına dair ispat yükünün davacıya ait olduğunu, icra takibine yapılan itirazın hukuken haklı bir itiraz olduğunu beyanla davanın reddine, takibin iptaline, alacağın en az %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava ;Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vâki itirazın iptâli istemine ilişkindir.
Mahkememizin 2013/50 E-2014/96 K sayılı ve 27/05/2014 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verilmiştir.Kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15 HD’nin 2015/1791 Esas 2016/712 Karar sayılı ilâmı ile “icra takibine konu edilen iki adet çekin keşide tarihi kesin vade olarak kabul edilemeyeceğinden takip öncesi dönem için faiz talep edilemeyeceği, davalının faiz borcunun doğduğu 27.11.2012 takip tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olduğundan, mahkemece aynı Kanun’un 120. maddesinin 2. fıkrasındaki sınırlandırılmış temerrüt faizinin uygulanması gerekirken, emredici nitelikteki 120. maddeye aykırı miktarda ve sabit akdî temerrüt faizi oranı üzerinden takibin devamına karar verilmesinin doğru olmadığı ” gerekçesi açıklanarak bozulmuştur.
Mahkememizce bozmaya uyulmuş, 2017/258 E- 2017/931 K sayılı 21/11/2017 tarihli davanın kabulüne ilişkin karar verilmiştir.
Mahkememiz kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay 15 HD 2018/409 E- 2018/2157 K sayılı 24/05/2018 tarihli kararı ile “temyize konu mahkeme kararının gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında açık çelişki yaratılmıştır. Hükme dayanak yapılan sebepler birbirine ters düşmektedir. 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi hükmün kapsamını düzenlemiş gerekçeli kararın tefhim edilen hükmün sonuçlarına aykırı olamayacağı belirtilmiştir. Açıklanan sebeplerle hüküm ile gerekçenin birbirine uygun olması gerektiğine dair ilke ve yasa hükümlerine aykırı mahkeme kararının bozulması uygun bulunmuştur.” gerekçesi ile mahkememiz kararını bozmuştur.Mahkememizce bozma ilamına uyulmuştur.
Tüm dosya kapsamına göre:
Yanlar arasında imzalanan 03.10.2011 tarihli “Malzeme Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşme uyarınca davacı yüklenici “… Merkezi Mekanik Tesisat Otomasyonu Sisteminin Kurulması” işini üstlenmiştir.
Bu sözleşme somut olayda sözleşme tarihi itibariyle uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355. maddesi gereğince bir eser sözleşmesidir. İş bedeli sözleşmenin 6. maddesinde KDV dahil 182.000,00 TL olarak kararlaştırılmış, iş sahibinin KDV dahil olan bu tutarı 15.12.2011 vadeli 30.000,00 TL, 15.01.2012 vadeli 45.000,00 TL, 15.02.2012 vadeli 45.000,00 TL, 15.03.2012 vadeli 31.000,00 TL, 15.04.2012 vadeli 31.000,00 TL bedelli çeklerle ödeyeceği hükme bağlanmıştır.
Yine sözleşmenin 6.3. maddesinde “15.03.2012 ve 15.04.2012 vadeli 62.000,00 TL toplam tutarlı kısım geçici kabule kadar teminat olarak tutulacaktır. Geçici kabulün yapılmasını müteakip sözkonusu çekler teslim edilecektir” hükmüne yer verilmiştir.
Görüldüğü gibi yükleniciye verilecek 15.03.2012 ve 15.04.2012 tarihli 31.000,00 ‘er TL bedelli 2 adet çek, sözleşmenin 6.3. maddesi uyarınca geçici kabule kadar teminat olarak tutulmak üzere güvence kabul edilmiştir.
Hükme esas alınan Prof. Dr. ve Doç. Dr. … nun kök ve ek bilirkişi raporu ile; davacının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği, bilirkişi kurulunun raporunda ayrıntısı ile açıklandığı şekilde otomasyon sisteminin çalıştığı, davalının şirket personeline eğitim verilmediğine ilişkin iddialarının yerinde olmadığı, otomasyon sisteminde hiçbir eksiklik tespit edilmediği, işin tamamlanmış olup, geçici kabul yapılmaması için bir neden bulunmadığı, davacının üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiği, davalı tarafın itirazlarının yerinde olmadığı sabit bulunmuştur.
Davalının kendi uhdesinde güvence olarak tuttuğu 15.03.2012 ve 15.04.2012 tarihli 31.000,00 ‘er TL bedelli 2 adet çekin iadesi için geçici kabul koşullarının oluştuğu, bu nedenle davalının davacıya borçlu bulunduğu sabit bulunmuştur.
Anılan 2 adet çekin keşide tarihi itibariyle kesin vade oluşturacağından sözedilemez.
Sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre takip öncesi döneme ait temerrüt faizi talep edilebilmesi için, borçlunun alacak miktarını gösterir ve ödeme talebini içerir ihtarname ile temerrüde düşürülmesi (m.101/I) ya da ifa gününün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmiş olması gerekir (m.101/II).
Davacı tarafından yapılan icra takibinde, icra takibine konu edilen 15.03.2012 ve 15.04.2012 tarihli ( 31.000,00 er TL bedelli ) toplam 62.000,00 TL bedelli 2 adet çekin keşide tarihi kesin vade kabul edilerek bu tarihlerden takip tarihine kadar işlemiş faiz talep edilmiş ise de; icra takibine konu edilen iki adet çekin keşide tarihi kesin vade olarak kabul edilemeyeceğinden temerrüt icra takibine geçilmekle 27.11.2012 tarihinde oluşmuştur.Davacı ancak bu tarihten sonraki dönem için faiz talep edebilecektir. Takip öncesi dönem için faiz talep edilemez. Bu nedenle icra takibi ile istenen işlemiş faiz alacağı reddedilmiştir.
Yanlar arasındaki sözleşmenin 7.2. maddesinde “ödemelerin zamanında yapılmaması durumunda geciken ödemeye aylık %5 gecikme faizi ödenecektir” hükmü yeralmıştır.
Bu hükümle taraflar geciken ödemeye aylık %5 oranında akdi faiz uygulanmasını kabul etmişlerdir. Taraflarca belirlenen bu faiz, akdi temerrüt faizi niteliğinde olduğundan temerrüt ve somut olayda olduğu gibi icra takip tarihinden itibaren borçlu borcunu akdi temerrüt faizi ile birlikte ödemek zorundadır. İcra takibinde, kararlaştırılan akdî temerrüt faizi üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %5 (yıllık %60) akdî temerrüt faizi istenmiştir.01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 120. maddesinin 1. fıkrasında, uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranının, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirleneceği, ikinci fıkrasında da sözleşmeyle kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranının 1. fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının %100 fazlasını aşamayacağı belirtilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere somut olayda temerrüt icra takibinin yapıldığı 27.11.2012 tarihinde oluşmuş, davalının faiz borcu da bu tarihte doğmuştur. Davalının faiz borcunun doğduğu 27.11.2012 takip tarihinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olduğundan, mahkememizce aynı Kanun’un 120. maddesinin 2. fıkrasındaki sınırlandırılmış temerrüt faizinin uygulanması gerekmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 67/II. maddesi uyarınca icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için davalı borçlunun icra takibe itirazında haksız olması gerekmektedir. Oysa dava konusu alacak likid olmayıp yargılama sonucu belirlenebilir niteliktedir. Bu sebeple, davalı icra takibine karşı yapmış olduğu itirazında haklı olduğundan davacının icra inkâr tazminatına yönelik istemi reddedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
H Ü K Ü M /
1-… 32 İcra müd … Esas sayılı dosyasında 62.000 TL üzerinden (31.000 er TL bedelli 2 adet çek nedeni ile ) itirazın iptaline takibin devamına , fazla istemin reddine 62.000 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren aylık %5 sözleşme faizi yürütülmesine Davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 4.235,22.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.029,95 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 3.205,27 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına.
3-Davacı tarafından bu dava sebebi ile yapılan 24,30 TL başvuru harcı , 1.029,95 TL peşin harç, 170.80 TL keşif harcı ,8.453,30 TL posta masrafı ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 9.678,35 TL yargılama giderinden kabul ve red oranına göre; 7.036,16 TL sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 7.170,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 1.272,20 TL harç ve 147,90 TL yargılama gideri toplamı 3.147,85 TL den kabul ve red oranına göre; 875,10 TL nin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesap ve takdir olunan 2.792,76 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine
5-HMK 333 mad gereğince giderler düşüldükten sonra artan 202,10 TL gider avansının davalı, 76,70 TL gider avansının davacı tarafa karar kesinleştiğinde iadesine
Dair davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay da temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 03/12/2018

Katip …

Hakim …